CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Yönetim aklını kaybetmiş bir siyasal iktidarla karşı karşıyayız. Kontrolünü kaybetmiş, Türkiye'yi yönetemiyor. Ağır sorunların altında ezilen, çaresizliğini örtbas etmek için sağa sola saldıran, yapay gündemlerle toplumu meşgul etmek isteyen bir kişinin yönetimiyle karşı karşıyayız. Cumhuriyet tarihinde ilk kez böyle bir tabloyla karşı karşıyayız.
Nerede bu aşılar? Kim halkın can güvenliğini sağlayacak? Kim sorumlu bu ülkenin yönetiminden. AK Parti'ye geçmişte oy vermiş ama şimdi kafası karışık olan vatandaşlarıma sesleniyorum. Bu gidiş, gidiş değildir diyorsan bu kardeşini dinleyeceksin. Ben sana her zaman, her ortamda doğruları söylemeye devam edeceğim.
Çok sayıda sağlıkçı hayatını kaybetti. Şu soruyu sormak gerekir; "bütün bunların sorumlusu kim, bu ülkeyi yöneten kim, böyle acı bir tabloyu Türkiye'nin önüne koyan kim?"
Ben soruyorum ama her vatandaşımızın da sormasını istiyorum.
ASLI ÖZKISIRLAR TEPKİSİ
Aslı Özkısırlar yatak bulamadığı için hayatını kaybetti. Sırtı kalın olanlara, dayısı olanlara yataklar hazır. Peki garibanlara? Dayısı olmayanlara, fakire fukaraya. Telefon açıp da bir türlü yatamayan hastaların sözcüsü kim olacak. Ben dile getireceğim, biz getireceğiz.
16 yaşındaki kıza 900 lira maske cezası kesildi. AKP'nin kongresindekilerin dayıları kim? Bunlara ceza yok. 16 yaşındaki kıza 900 lira, bunlara sadece alkış. Bunları doğru kabul etmiyoruz. Çifte standart devlet yönetiminde olmaz.
Vatandaşlar arasında ayrım yapılmaz. O zaman bunlara da 900 lira ceza keseceksin.
'KONGRE' ÇIKIŞI!
Bakanlığa yazdık, "kongremizi nasıl yapalım?" diye. Açık yerde yapacaksınız, mesafeye uyacaksınız dediler biz de yaptık. Şimdi söyleyin kim vatandaşına değer veriyor.
Diyorlar ya CHP iktidara gelirse yönetebilir mi? Bal gibi de yönetir, açlık olmaz sefalet olmaz.
BİLİM KURULU'NA: İKTİDAR UYMAZSA ÇEKİLECEKSİN!
Bilim Kurulu var. Allah aşkına kendinize bilim kurulu demeyin. Ne dedikleri, ne söyledikleri belli değil. Nasıl yönetiliyor bu ülke. Orada oturanların hiçbirinin bilimle ilgisi yoktur. Bilim Kurulunun koyduğu kurallara iktidar uymazsa çekileceksin oradan, "ben bilim insanıyım" diyeceksin.
Sadece tek düşündükleri koltukları. Bu fatura kime çıkıyor? Bunun bir faturası var. Saray ve beslemelerinin durumu çok iyi. 1 yerden değil 5 yerden maaş alıyorlar, avro üzerinden garantili maaşlarını alıyorlar. İstifa etseler bile dünyanın parasını alıyorlar. Vergi de ödemiyorlar, başka kurumlar tarafından ödeniyor. 193 kişi hayatını kaybetmiş. İnsan gece uyumaz ya. Bunların umrunda bile değil.
Her 100 metrede bir dükkan kapatıldığını görüyoruz. Geçinemiyorlar, kirayı ödeyemiyorlar artık. Saraydakiler bunu biliyor mu. Bilse ne olur bilmese ne olur. Onun gözünde esnaf yok ki. Vururum ensesine tokadı alırım oyumu diye düşünüyor. Ama esnaf artık eski esnaf değil.
Sarayda Lale Devri yaşanıyor. Herkesin bir eli yağda bir eli balda. Ahali felaket vaziyette. Erdoğan çıkıp esnafın dükkanına gidebilir mi? Esnaflarla birebir konuşabilir mi? Hayatta gidemez. Belki 50 bin korumayla gider.
Bu tabloya Bahçeli de destek veriyor. Ülkücüleri dışında tutuyorum. Onlar da bu durumdan rahatsız. Bahçeli ayrı. Bütün bu yoksulluğun değirmenine su taşıyan kişidir.
Çiftçinin saray hükümetinden alacağı var. Ödemiyor parasını. Çiftçi de memnun değil, evine, hayvanına haciz gelmiş nasıl geçinecek bu adam.
Emekliler hayatından memnun mu, soralım emekliye. İki maaş ikramiyeyi alman için verdiğimiz mücadeleyi düşün. Emekli ikramiyesini en az 1500 lira yapacağız. Emekliyi öyle bir hale soktular ki gramla et alıyor.
7 milyon 900 bin emekli asgari ücretin altında aylık alıyor. Bu emeklilerin günahı ne. Bu emekliler 30-35 yıl çalıştılar, sigorta primlerini ödediler. Emekli oldular diye saray iktidarı bunlara zulmetmeye başladı.
"Enflasyon yüzde 8 diyor yüzde 8 vereceğim..." diyor. Peki enflasyon kaç? Bu zulümdür.
"NE DARBESİ YA!"
104 emekli amiralin imzaladığı Montrö bildirisinin ardından başlayan tartışmalarla ilgili Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
Vay efendim darbe var. Ne darbesi ya? Emekli amiraller açıklama yaptı, vay efendim yeniden darbe. Ne darbesi kardeşim? Ne paranoyası kardeşim. Bütün bunların üstünü örtmek için, esnafın derdi dile gelmesin, çiftçinin derdi dile gelmesin, işsizlik sorunu konuşulmasın. Çiftçi sorunuyla baş başa kalsın. Milletin dikkatini bir yere çekelim. Koro halinde.
Bunlar zaten defalarca gazetelerde yazıldı. Sen çıkıp en baştan "ne Montrö'sü ne Lozan'ı. Onlar bizim güvencemizdir" desen sorun olmayacak.
Ondan sonra kalkıyorsun "bunlar darbeci."
Bu kadar saçmalığı Türkiye Cumhuriyeti devleti hiç görmedi ve duymadı.
Şu gerçeği herkes bilsin. Artık ortada bizim anladığımız anlamda devleti sağlıklı yöneten bir iktidar yoktur. Ortak da sağlıklı bir ortak değil. Bakanlar bakan değil. Bürokratlar ise hiç bürokrat değil, tamamı yağcılardan oluşmuş. Akıllarını kiraya vermişler. Gündemi büyütmek ve halkın gündemini çalmak için telefonla "Yargıtay'a siz de bir bildiri yayınlayın..."
Millet diyor ki "kardeşim bırak bağırmayı, sandığı getir sandığı."