Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları;
Hepimiz iyi bir Türkiye istiyoruz. Bunun da temeli hukuktan geçiyor.
Devleti yönetenlerin temel görevi vatandaşın mutluluğunu, huzurunu ve güvenliğini sağlamaktır.
Adalet evrensel bir kavramdır. İnsanlık bütün hayatını adaleti aramakla geçirir. Gaziler de adalet istiyor.
Tasarrufu bula bula, öğrencinin yiyeceğinde mi buluyorsun. Eğer sen tasarruf yapacaksan dolar bazında geçiş garantisi verdiğin köprülerden, hastanelerden yap. Vatandaşın cebine para girsin diyeceksen ordan alacaksın vatandaşa vereceksin.
Anayasa'nın 10. maddes; Kanun önünde eşitlik. Hepimiz kanun önünde eşitiz. Elini vicdanına koyan herkes diyecek ki Anayasa'da öyle yazıyor ama öyle ailelere imtiyazlar veriliyor.
Barış Bildirisini imzaladılar diye yüzlerce akademsiyeni attılar. Ellerine silah almadılar, dediler ki bir haksızlık var ve biz buna isyan ediyoruz. Sadece kağıt, sadece kalem başka bir şey yok.
AYM sonunda dedi ki bu bir ifade özgürlüğüdür. Üniversiteden attığınız hocaların kalemleri, kağıtları kitapları vardı. Aynı okullara şimdi elinde silah olanları aldılar. Bu öğrencilere nasıl ders verecek? Türkiye bu tecrübeleri yaşadı, binlerce gencimizi kara toprağa gömdük. Türkiye'nin bunu aşması lazım, nasıl olur da elinde silah tutan ve üniversiteye nişan alan bir kişiyi üniversiteye hoca olarak atayacaksınız.
Anayasa'da basın özgürlüğü var. Hem içeride hem dışarıda bir felaket yaşıyor. Gelişmiş demokrasilerde medya dördüncü güçtür yani denetler. Gücü elinde bulunduran medya sahipleri kendi medyalarını oluşturmaya başladı biz buna havuz medyası diyoruz. Ama o gazeteleri kimse okumuyor, o televizyonları da kimse izlemiyor. Günün 24 saati aleyhimize yayın yapıyorlar.
Bizim verilmeyecek hesabımız yoktur ama kibir abidesi zatın verilecek hesabı var. Trump'a verilecek hesabı var. Trump ne dedi, mal varlığını araştırırım. Biz şunu beklemez miydik, "Ey Trump benim malvarlığımı araştırmazsan, namertsin" Bunu demedi, demek ki verilecek hesabın var.
Egemen güçlerin oyuncağı haline gelirsiniz. Egemen güçler ne derse onu yaparsınız. Siyaset kirliliği kabul etmez. Malı götürdüğünüz andan itibaren, egemen güçler sizi teslim alırlar. Basın İlan Kurumu'na diyorlar ki şu gazetelere ilan vermeyeceksin. Birgün'e Evrensel'e Cumhuriyet'e ilan vermeyeceksin. Onlar yayınlarını yapacaklar. Bu gazeteler zaman zaman bizi de eleştiriyorlar. Yeni Asya gazetesinde çalışanların basın kartları yenilenmedi neden? Sarayda bir kişi var, ismini anmak istemiyorum. O, bu insanlara yasak getirmiş. Bizler görüşlerini beğenmesek bile, demokrasinin gereği olarak herkesin yazmasını saygıyla karşılayacağız.
Anayasa'nın diğer maddesi; çalışma hakkı. Devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, işsizliği önlemek için gerekli tedbirleri alır. Asgari ücret bugün açlık sınırının altında. 18 yılda geldiğimiz nokta bugün burada. Sarayda oturanların işsizlik sorunları yok. Çalışmalarına da gerek yok. Sarayın mutfağı zengin, paralar gani. Ayrı bir sosyete oluşturmuşlar, Lale Devrini yaşıyorlar orada.
Bu sosyete damat vardı ya; Berat. 26 Şubat 2019 bir program yapmışlar adına "Burası Türkiye, burada iş var" demişler. Bu yıl 2,5 milyon kişiye istihdam yaratacağız diye açıklamalar yapıyorlar. Kayınpeder de sarayda duruyor. O da, "Yaklaşık 1,5 milyon üyesi bulunan TOBB'un her bir üyesi kalksa bir iki kişiyi alsa. Biz bunun sözünü aldık" diyor. Ama sonuç ne, geldik 2019'un sonuna. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı açıklama yapıyor, "2019'da sizden beklenen desteği göremedik ama inanıyorum ki 2020'de işverenimiz çok daha büyük destekle destekleyeceklerdir." İşsizliğin ne olduğunu bilmiyorlar. Fatularalarını ödeyemiyorlar. Baba çocuğuna harçlık veremiyor. İşsizliğin nasıl bir sosyal felaket olduğunu bilmiyorlar.
Kendisinin hiçbir masrafı yok. Beyefendi maaşına güzel bir zam yaptı. Peki işsiz nasıl geçinecek? Bunu da milletimizin vicdanına teslim ediyorum. Bu iktidar kimden yana, fakir fukaradan mı yana, soyguncudan mı yana.
Herkes mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Herkes vergi veriyor. Devletin tepesindekilerin yakınları, yurtdışında naylon şirket kurup, Türkiye'de vergi ödememek için tezgah kurarsa, Anayasa'nın vergi maddesi hiçbir anlam taşımıyor. Man Adası'nda şirket kuruyorsun ve bir kuruş dahi vergi ödemiyorsun. Çöpten kağıt toplayan vergi ödüyor ama 15 milyon dolar para getireceksin ve vergi ödemeyeceksin. Erdoğan çıksın böyle bir şey yok desin ama var efendim.
Meclis karar çıkarmış. Vergi cennetlerinden gelen paralardan yüzde 30 vergi alınır diye ama imzalanmıyor. 2006 yılında çıkmış bu yasa.
Rahibin serbest kalacağını hakimden önce Trump biliyordu. Bir Alman gazeteci için bir gecede iddianame hazırlandı, serbest kaldı. Hakimler saraya gidiyor. Osman Kavala 805 gündür hapiste. AİHM, serbest bırakın dedi. AİHM kararları uygulanmıyor. Yüzlerce gazeteci hapiste şu anda. Sözcü davası bunların en ilginç olanıdır. Oturdular hapis cezası verdiler. Emin Çölaşan'a, Necati Doğru'ya, Genel Yayın Yönetmeni'ne hapis cezaları verdiler FETÖ'den. Herkes biliyor ki FETÖ'yle mücadelenin bayraktarlığını Sözcü Gazetesi yapıyordu. Şimdi Sözcü Gazetesi'ni FETÖ'cü diye yargılıyorlar. Buradan, hiçbir baskıya boyun eğmediğiniz için Sözcü Gazetesi'ne şükranlarımızı sunuyoruz. Havuz medyası, sahte rakamlarla Basın İlan Kurumu'nu hortumluyor. Savcılar da bunun üzerine gitmiyor biliyorlar ki giderlerse HSK tarafından sürgün edilirler.
Doğu ve Güneydoğu'da sanayileşme hızla azalıyor. Buralarda AK Parti'nin oyu CHP'den fazla.
Bu paralar nereye gidiyor. Vatandaş vergi ödüyor. Dünyanın parasını alıyorlar. Bu paralar faize gidiyor. VAN OSB Başkanı Şemsettin kardeşime söyleyeyim paraları alıp Londra'daki bir avuç tefeciye veriyorlar. Şemsettin kardeşime söyleyeyim, Türkiye bir dakikada 35 bin 120 dolar faiz ödüyor. Bir yılda 16 milyar 891 milyon dolar faiz ödüyor.
Saman ithal eden bir ülke haline geldik. Şimdi yurtdışından çöp getiriyoruz. Katma değeri yüksek ürünleri neden üretmiyoruz.
Hükümetin izlediği Suriye politikası bize ne avantaj sağladı. Bir Allah'ın kulu desin ki bu hükümetin dış politikası bize böyle faydası oldu. Milyonlarca insanın açlıktan nefesi kokuyor, 40 milyar doları Suriyelilere harcadık. Toprağımızı IŞİD'e bırakıp kaçtık. Erdoğan geçenlerde İdlib'den yeni kardeşlerimiz gelecek, hepsini saraya al. 1 milyon kişiden söz ediyorlar. Beni ziyarete gelen yetkiliye sordum siz bunları tutabilecek misiniz? Verdiği cevap: 1 milyon kişiyi kim tutabilir?
Libya'yla bir anlaşma yaptılar. O anlaşma bizim için önemliydi ve bizde ona "Evet" dedik. Ayrıca şunu da söyledik; Libya'da Suriye'deki gibi bir politika izlemeyin. Türkiye Cumhuriyeti, bir yerde çatışma varsa, çatışmadan yana taraf olmamıştır. Daha yukarıda kalarak taraflar arasındaki sorunları çözmüştür. Mısır'ı düşman ilan ettik, Hafter'i düşman ilan ettik. Şimdi söylediğim noktaya geldiler, Beşşar Esad'la görüştüler.
Diplomaside son 7-8 yıl içerisinde en doğru tavrı ve söylemi gerçekleştiren tek parti CHP'dir. Bunu "Yurtta barış, dünyada barış" anlayışından aldık.
Dedik ki, Libya'ya asker göndereceğine, BM'ye çağrıda bulun barış gücü gitsin oraya. Bizim dediğimizi Putin söyledi, hemen altına imzayı bastılar. Dış politikayı ben mi bilmiyorum, sen mi bilmiyorsun. Biz dış politika danışma kurulumuz var. Ben bu kararları tek başıma almıyorum.
Diyor ki Hafter terörist onlarla görüşmeyeceğiz, meşru hükümetle görüşeceğiz. Esad da meşru, orada tam tersini yapıyorsun.
Kendi silah fabrikasını, yabancı bir orduya beş kuruş para almadan veren insanlara vatan haini denir.
309 milyon lira para topladılar. Ne oldu bu paralar, en son yaptıkları açıklama havuza gönderdik. Her taraftan toplanan paralar oradan harcanır. Bütün paralar havuzdan ödenir. Şehit yakınları için toplanan para hiçbir yerde yok. Bunu biz soruyoruz, hesabını sormaya da devam edeceğiz.
Beşiktaş'taki terör saldırındaki polisler için de para toplandı. Bunları soracağız.