
DEM heyetinden İmralı açıklaması

'Su' polemiğine İnan da katıldı: Sosyal medya fenomenine özenen belediye başkanı!

'Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi' açılacak

Kurtulmuş, Terörsüz Türkiye komisyonu için isim istedi

Haziran ve temmuz aylarında İzmir’in Seferihisar, Çeşme, Ödemiş ve birçok bölgesinde çıkan orman yangınlarının hemen hemen tümünün elektrik hattı kaynaklı olduğu İzmir Valisi tarafından açıklanmasına rağmen Gediz Elektriğin “Somut bulgu yok” diyerek sorumluluk üstlenmediğini belirten Nalbantoğlu, “Somut bulgu olması için ormanların tamamının yanması mı gerek” diye sorarak şirketler kadar bunları denetlemeyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın da bu felaketlerde büyük sorumluluğunun olduğunu vurguladı.
Dağıtım hatları yenilenmiyor, bakım yapılmıyor, hesap sorulmuyor
Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesiyle birlikte, elektrik hatlarının altyapı, bakım onarım ve yenileme çalışmalarında zafiyetler oluştuğunu belirten Nalbantoğlu, gerekli önlemler alınmadığı takdirde önümüzdeki yıllarda bu felaketlerin artarak devam edeceğini ifade etti.
Ortaya çıkan somut verilere rağmen dağıtım şirketlerinin sorumluluktan kaçtığını, denetleme ve caydırıcı önlemler konusunda da gerekli adımlar atılmayarak yangın felaketlerine davetiye çıkarıldığını belirten Nalbantoğlu, Meclis’in inisiyatif alması için hazırladığı araştırma önergesinde şu ifadelere yer verdi:
“2002 yılında iktidara gelen AKP hükümetinin ilk işlerinden biri özelleştirmeler sonucu 2002 yılında elektrik üretiminin yüzde 60’ını tek başına karşılayan EÜAŞ’ın üretimdeki payı yıllar içinde sürekli azalmış, 2024 yılının sonunda da yüzde 14,42 olarak gerçekleşmiştir.
Elektrik üretimi ve dağıtımının özelleştirilmesi kamunun yükünü katlayarak arttırdığı gibi bir türlü giderilemeyen altyapı sorunları, yenileme ve bakım onarım çalışmalarının yetersizliği gibi nedenlerle ülkemizi derinden etkileyen ve telafisi olmayan büyük yangınlara da yol açmıştır.
Ülkemiz, bulunduğu coğrafya itibarıyla orman yangınları açısından yüksek riskli bir ülkedir. 2021 – 2025 yılları arasında ülkemizin özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde meydana gelen büyük yangınlar sadece ormanlarımızı değil, ciğerlerimizi, su kaynakları başta olmak üzere oksijenimizi, havamızı, doğal ve ekolojik yaşam ile geleceğimizi de yakmıştır. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın açıklamalarına göre orman yangınlarının yüzde 84’ü insan kaynaklıdır. Ancak son 4- 5 yıldaki yangınlara bakıldığında insan kaynaklı yangınlar kadar elektrik hatlarının da bu yangınların çıkmasına neden olduğu görülmektedir. Nitekim geçen yıl 20 Haziran’da Diyarbakır’ın Çınar ile Mardin’in Mazıdağı ilçeleri arasında çıkan ve özellikle gece saatlerinde rüzgarında etkisiyle kısa sürede büyüyerek geniş bir alana yayılan, 15 insanımızın yaşamını yitirmesine 100’e yakın insanımızın yaralanmasına neden olan yangının, Diyarbakır Başsavcılığı’nca hazırlanan ön raporunda “Yangının elektrik kaynaklı olduğu tespiti” yer almıştır. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Diyarbakır Şubesinin yangınla ilgili inceleme yaparak hazırladığı raporda da elektrik iletim hatlarının geçtiği güzergâhlarda yangına karşı yeterli önlem alınmadığı, yangının çıktığı yerin ekili olmadığı, iletim hatlarının liflendiği ve OG sigortalarının yerinde olmadığı, hatların geçtiği güzergâhlarda yangına karşı önlem alınmadığı, direk diplerinde süs betonu olmadığı ve otların biçilmediği belirtilmiştir.
Benzer şekilde haziran ayının son haftası itibarıyla birbiri ardına farklı yerlerde çıkan yangınlar sonucu İzmir adeta cehennemi yaşamış, 14 bin futbol sahası büyüklüğünde alan küle dönmüştür. Doğal ve ekolojik yaşamı yok etmesinin yanı sıra can ve mal kaybına da yol açan yangınlarla ilgili olarak İzmir Valisi Süleyman Elban ise “Yangınların elektrik hatlarından çıktığının tahmin edildiğine” yönelik açıklamalarda bulunmuş, çekilen ve yayınlanan video kayıtları da bu açıklamayı doğrulamıştır.
Bütün bu gerekçeler ışığında ülkemizde meydana gelen orman yangınlarında elektrik hatlarının rolünün açığa çıkarılması, nakil hatlarının yenilenmesi, altyapı, bakım ve onarım ile yangın tampon bölgesi oluşturma gibi faaliyetler konusunda caydırıcı önlemler alınması amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederim.”