Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Uluslararası Zeytindağı Barış Ödülleri Töreni'nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de bulunan Suriyelilere şu ana kadar 31 milyar dolar yardım yaptıklarını belirtti.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
''Filistin ve Kudüs meselesi, sadece bir milletin, bir coğrafyanın, bir şehrin davası değildir. Maruz kaldıkları zulümler, katliamlar, haksızlıklar sebebiyle Filistinlililer, dünyadaki tüm mazlumların sembolüdür. Kudüs ise insanlığın ortak değerler etrafından toplanabilme idealinin sembolüdür.
''İSRAİL YÖNETİMİNDEN İKİ CİHANDA DA DAVACI OLACAĞIZ''
Biz insanlığın özellikle barış merkezi olması gereken Filistin'in ve Kudüs'ün adını zulümle yan yana yazan İsrail yönetiminden iki cihanda da davacı olacağız. Filistin ile birlikte Suriye'de yaşananlar, bize acı bir gerçeği gösterdi. Biz bunları iyi tanıdık, iyi tanıyoruz, iyi biliyoruz hatta ve hatta ikili görüşmelerde onların bize söylediklerini unutmamız mümkün değil. Bunlarda ne insani ne vicdani asla öyle bir karakter, öyle bir cibilliyet yok.
''BM'NİN REFORME EDİLMESİ ŞARTTIR''
Uluslararası toplumun, özellikle de görevi barışı ve güveni temin etmek olan uluslararası kuruluşların riyakarlığı, artık gizlenemez, saklanamaz, daha önemlisi tahammül edilemez bir boyuta ulaşmıştır. İşte bu çarpıklığa karşı itirazımızı biz 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek dile getiriyoruz. BM'nin reforme edilmesi şarttır. BM'yi reforme etmek suretiyle yeniden BM yapısını ortaya çıkarmak gerekiyor. Doğru neyse bunu son nefesimizi verene kadar savunacağız. Dünyadaki tüm ülkelerin güvenliğini sadece 5 ülkenin çıkarına ve hatta keyfine bırakan bir sistemin sürdürülebilirliği yoktur. Artık Birleşmiş Milletler'in reforme edilmesi olmazsa olmazdır.
Cezayir'de Fransızlar 5 milyon Müslümanı orada katlettiler. Libya'da aynı Fransızlar orada da yine devasa bir katliam yaptılar. Dünyanın sesi çıkmadı. Bu her zaman aynı oyun yarın da aynısı olacak. Çünkü yapı bu karakter bu.
İnsanlığın geleceğini, Filistin ve Kudüs meselesinde verdiği imtihanda elde edeceği netice belirleyecektir, bunda hiç şüphe yok. Şayet bu imtihandan alnımızın akıyla çıkabilirsek, insanlık olarak geleceğimize güvenle ve umutla bakabiliriz. Tam tersi olursa o zaman hakların, özgürlüklerin, ahlaki ve vicdanı tüm ölçülerin ortada olmadığı veya ortadan kalktığı, zulmün hakim olduğu karanlık bir gelecek bizi bekliyor olabilir.
Filistin'de özellikle Kudüs'te yaşananlar zalimlerin zulümlerini meşrulaştırma hatta kurumsallaştırma çabasından başka bir şey değildir. İsrail yönetiminin yakın zamanda kendi topraklarına sahip çıkmaktan başka hiçbir suçları olmayan Filistinlilere karşı uyguladığı şiddet, zalimlerin cüretinin her geçen gün arttığını gösteriyor. Bu saldırılarda onlarca şehit ve binlerce yaralı veren Filistinlilerin yaşadıkları karşısında uluslararası toplumun sergilediği kayıtsızlık hiçbir halkın hiçbir bireyin güvende olamayacağı bir geleceğin işaretidir.
Kudüs Platformu, kadınlarımızın öncülüğünde kurulmuştur. Bir meseleye kadınlar sahip çıkmışsa başarı yolunun yarısı katedilmiş demektir. Filistin davası kadınlarımızın omuz vermesiyle yükselecek ve zafere ulaşacaktır. Filistinli kadınlar ve çocuklar İsrail yönetimini zulmüne en çok maruz kalanların başında geliyor. Filistinli çocukların önemli bir bölümü mülteci kamplarında hayatlarını sürdürüyor. Vatanlarında kalmayı başaranlar ise adımını attığı her yerde ayrımcılığa maruz kalıyor. Sokakta fanatiklerin tacizine uğrayan Filistinli çocuk kendisine nasıl bir gelecek tahayyül edebilir? İnsanlığın tamamına hizmet edecek bir uluslararası güvenlik mimarisi kurulana kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz.
Peki ekonomik, siyasi ve askeri güç dendiğinde birbirleriyle yarışan bizim iki katımız, beş katımız, on katımız büyüklüğündeki devletler niye insani yardım dendiğinde gerimize düşüyor dersiniz? Çünkü tamamen bir vicdan, ahlak işi olan insani yardım para getirmez, petrol getirmez, altın getirmez, siyasi güç getirmez. Bunlar nerede elmas varsa, nerede altın varsa nerede kendileri için petrol varsa oradalar.
Suriye ve Iraklı 4,5 milyon kişiyi yıllarca misafir ederken AB ciddi paniğe kapıldı. Şu ana kadar yaptığımız yardım 31 milyar dolar oldu.
ABD'YE ELEŞTİRİ
2 bin TIR kargo uçağıyla silah geliyor. Bunlar gelse gelse Türkiye'ye karşı geliyor. Sınırda Türkiye var başka bir şey yok. 20 tane üs var Amerika'nın.
''O SİLAHLARIN BİR KISMINI PKK'LILARIN ELİNDEN TOPLADIK''
Savaş bitince biz silahların hepsini alıp gideceğiz. Kimi aldatıyorsunuz? Irak'ta gördük. Irak'ta siz hiçbir silahı almadınız biz o silahların bir kısmını PKK'lıların elinden topladık.
''ALMA MAZLUMUN AHINI ÇIKAR AHESTE AHESTE''
Bir İsrail seyahatim oldu zaten bir kere gittim o zaman Şaron Başbakan Filistin tarafına geçeceğiz bize bayağı çile çektirdiler. Arabayı aradılar yarım saat 45 dakika oyaladılar. İkili görüşmede enteresan bir şey anlattı Şaron. Tabi sonra da malum çok çile çekti. Söylediği şuydu: Hayatta en çok zevk aldığım şey Filistinlileri öldürürken tank üstündeki görevimdi. Düşünebiliyor musunuz Bu insanların karakteri bu, yapısı bu. Peki ne oldu sonra Almaz mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bu iş böyle. Adil olacaksın dürüst olacaksın.
Türkiye olarak kim ne yaparsa yapsın, elimizdeki gücü ve imkanları Filistinli, Suriyeli, Afrikalı kardeşlerimiz başta olmak üzere insanlığın yararı için kullanmayı sürdüreceğiz. Rabbimizin emrine ve ecdadımızın bıraktığı mirasa uygun şekilde nerede bir mazlum varsa yanında olmak için daha çok çalışacağız.''