Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Görenek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aşılama yoluyla bağışıklamanın günümüzde bulaşıcı hastalıkları önleme ve korunmada en etkili ve güvenli koruyucu sağlık hizmetlerinden biri olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Görenek, aşılamada temel amacın, toplumda, özellikle bebek ve çocuklarda aşıyla korunulabilir hastalıkların ortaya çıkışını engelleyerek, bu hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin ve sakatlıkların önüne geçmek olduğunu aktardı.
Aşıların, hastalık yapma özelliği ortadan kaldırılmış ya da öldürülmüş mikroorganizmaların doğrudan kendisinden ya da belli bölümlerinden hazırlanan süspansiyonlar olduğunu dile getiren Görenek, bunların bağışıklık sistemini uyarmak amacıyla çeşitli yollardan uygulandığını vurguladı.
"Erişkin dönemde yeniden bağışıklama ihtiyacı duyulabilir"
Prof. Dr. Görenek, dünya genelinde aşıyla bağışıklama hizmetlerinin ilk başarısının 1977'de çiçek hastalığının ortadan kaldırılması olduğunu ifada ederek, şunları kaydetti:
"Bu sayede, insanlığı tehdit eden bulaşıcı hastalıklardan korunmada aşıyla bağışıklamanın önemi anlaşılmıştır. Bağışıklama sayesinde çocuk felci ve diğer aşıyla önlenebilen hastalıklardan korunmada önemli yol alınmıştır. Ülkemizde bağışıklama çalışmalarının 1930'da çiçek aşısıyla başladığı bilinmektedir. Sağlık Bakanlığımız tarafından yürütülen 'Genişletilmiş Bağışıklama Programı' (GBP) sayesinde bağışıklamada çok önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Günümüzde GBP çerçevesinde çocukluk çağında 13 farklı hastalığa karşı aşılama programı devam etmektedir."
Görenek, erişkinlik döneminde diğer yaş gruplarına kıyasla bulaşıcı hastalıkların daha seyrek görüldüğünü belirterek, ancak çocukluk döneminde yapılan bazı aşıların koruyuculuklarının azalması, çocukluk döneminde aşı olmayan kişilerin aşıyla önlenebilir hastalıklara karşı duyarlı olması gibi nedenlerle erişkin dönemde yeniden bağışıklama ihtiyacı duyulduğunu söyledi.
"Gribe bağlı solunum yetmezliği yaşlılarda 15-30 kat daha fazla görülebiliyor"
Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Levent Görenek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaşlanmayla beraber, gerek yaşlanmaya gerekse kronik hastalıklara bağlı olarak bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla bulaşıcı hastalıklara karşı duyarlılık artmaktadır. Bu durum yaşlılarda aşılamanın önemini artırmaktadır. Yaz aylarının yavaş yavaş yerini sonbahara bırakmaya başladığı bu günlerde aklımıza yine grip gelmektedir. Risk gruplarında gripten korunmanın en etkin yolu aşılamadır. Grip aşısı mevsimsel olgular sırasında hastane yatışlarını ve ölüm oranlarını azaltmaktadır. Grip aşıları bir önceki grip sezonunda dolaşan suşlardan hazırlanır. Aşının koruyucu etkisi iki hafta sonra başlar. Bu nedenle aşının en uygun zamanı, gribin sık görülmeye başladığı dönemden hemen önce yapılmasıdır. Bunun için ekim, kasım ayları tercih edilir. Koruyuculuk yaklaşık 6-8 ay sürer. Aşının her yıl tek doz uygulanması gerekmektedir. Genellikle aralık sonu, ocak ve şubat ortasında grip olgularında artış görülmektedir. Özellikle risk gruplarında olan kişilerde aşılama yapılmalıdır."
Levent Görenek, gribe bağlı solunum yetmezliğinin yaşlılarda genç bireylere göre 15-30 kat daha fazla görülebildiğini anlatarak, "Sağlık çalışanları, 65 yaşından büyük erişkinler, gebeler, kronik sağlık sorunu olanlar, bakım evinde yaşayanlar, bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler, sürekli aspirin tedavisi almakta olan hastalar grip aşısı önerilen risk gruplarıdır." dedi. (AA)