MENÜ
İzmir 14°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Güncel
22 Mart 2021 Pazartesi 10:51

"Kızımın mezarına gidip bu haberi nasıl vereceğim?"

Yakınlarını erkek şiddetine kurban veren aileler, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin açıklamaları öfke ve üzüntüyle takip ediyor. Kızının şüpheli ölümünün aydınlatılması için hukuk mücadelesini sürdüren Demiral, “Kızımın mezarına gidip bu haberi nasıl vereceğim?” dedi.

Türkiye ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle çekilirken, karara tepkiler giderek artıyor. Kadın örgütleri Cuma gecesi yapılan açıklamanın ardından ülkenin dört bir yanında alanlara inerek kararı geri çekme ve sözleşmeye uyma çağrısı yaptı. Öte yandan yakınlarını erkek şiddetine kurban veren aileler ise gelişmeleri öfke ve üzüntü ile takip ediyor.

İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre Kızının şüpheli ölümünün aydınlatılması için hukuk mücadelesini mahkeme salonlarında ‘adalet’ diye haykırarak sürdüren Filiz Demiral, “Kızıma söz vermiştim; adalet yerini bulacak diye! Ben kızımın mezarına gidip bu haberi nasıl vereceğim? Ona nasıl ‘Adalet tamamen öldü’ diyeceğim?” sözleriyle karara isyan etti. Annesi ve teyzesi aynı gün katledilen Figen Akta ise, “İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamayı hiçbir zaman istemediler. Oysa kadınların öldürüldüğü, çocukların tecavüze uğradığı bir memlekette soluk alıyoruz. Bu pis havayı içinize çekerken hiç göğsünüz sıkışmıyor mu?” diye sordu.

KIZIMA NASIL SÖYLEYECEĞİM?

Kızı Ceyda Yüksel, 20 Ağustos 2020 tarihinde vücudunda cam kesikleriyle Serkan Dindar’ın evinde ölü bulunun Filiz Demiral, acısını yüreğine gömerek şüpheli ölümün aydınlatılması için hukuk mücadelesi veriyor. Mahkeme salonlarında kızı için ‘adalet’ diye haykıran Demiral, bugünlerde kadına yönelik şiddeti önlemede önemli bir adım olan İstanbul Sözleşmesi’nin feshedildiği yönündeki açıklamaları ise öfke ve üzüntüyle takip ediyor: “Haberi duyduğumda kan beynime sıçradı, sabaha kadar gözüme uyku girmedi. Ben kızıma söz vermiştim; adalet yerini bulacak diye! Ben kızımın mezarına gidip bu haberi nasıl vereceğim? Ona nasıl ‘Adalet tamamen öldü’ diyeceğim? İstanbul Sözleşmesi biz kadınların en önemli güvencelerinden biriydi. Sözleşmenin feshi ile erkek şiddetinin önü açıldı. Haklarımı ve adaleti ararken bizi elimizdekinden de ettiler. Kızımın yaşam hakkını elinden alan Serkan Dindar, ödül gibi ceza alacak demektir bu. Emsal cezalar beklerken kadınlarımızın yaşam haklarını artık kolayca ellerinden alınacak. Hayatlarımız hakkında biz kadınlar karar veremeyeceğiz. Suçlulara ceza indirimleri uygulanacak. Bunu asla kabul etmiyorum. Kızım ve diğer kadınlar için sonuna kadar mücadele edeceğim. Ellerini üzerimizden çeksinler. Bütün kadınlara sesleniyorum. Asla vazgeçmesinler ve haklarını bırakmasınlar.”

ÇOK ÖFKELİYİM ÇÜNKÜ...

2019 yılında annesi ve teyzesini erkek şiddetine kurban veren Figen Akta ise bugün 23 yaşında genç bir kadın. Acısını erkek şiddetine karşı örgütlü bir güce dönüştüren ve şimdi diğer kadınlar için mücadelesini sürdüren Akta, “Ben, annesi (Fatma Akta) ve teyzesi (Habibe Çevik) 19 Haziran 2019’da İzmir’de aynı günde öldürülmüş, hayata tutunmaya çalışan, umudunu ve yaşam sevincini kaybetmemeye çalışan ve eğitimine devam eden 23 yaşında genç bir kadınım. Sabah uyandım ve ‘İstanbul Sözleşmesi feshedildi’ şeklinde haberler okudum. Doğruyu söylemek gerekirse şaşırmadım. Artık şaşırmıyorum. Neden mi? Çünkü İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamayı zaten hiçbir zaman istemediler. Bunu hepimiz biliyorduk. İstanbul Sözleşmesi’nin amacı erkekler tarafından şiddete uğrayan kadınları ve kadınların çocuklarını korumayı ve onlara destek olmayı amaçlıyor. Bunun yanı sıra kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlikleri de ortadan kaldırmayı hedefleyen bir sözleşmeden bahsediyorum. Kadınların öldürüldüğü, çocukların tecavüze uğradığı bir memlekette soluk alıyoruz. Bu pis havayı içinize çekerken hiç göğsünüz sıkışmıyor mu? Ben kadınların öldürüldüğü her gün daha çok ölüyorum. Çok öfkeliyim çünkü kadınların hayatlarına birer birer değil artık üçer, beşer son veriliyor. Yetkililer bunun farkında olmalarına rağmen atılan adımları geri çekiyor. Katledilen kadınlar ve onların ardında kalan çocukları var... Ben ve kardeşim de o çocuklardan biriyiz. Annemin, teyzemin ve öldürülen diğer kadınların haklarını sonuna kadar arayacağım ve seslerini duyuracağım. Anneme söz verdiğim gibi asla pes etmeyeceğim. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’nün de her zaman dediği gibi; mücadele kazandırır” ifadelerini kullandı. (Çağla Geniş/İlkses Gazetesi)

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir