Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları Komisyonu ve Çocuk Hakları alt komisyonu üyesi CHP İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu, gelir dağılımındaki eşitsizliğin ve yoksulluğun bedelini en çok çocukların çektiğini belirtti.
Okulların yarıyıl tatiline girmesiyle birlikte milyonlarca öğrenci karne sevincini yaşarken buna karşın yarım milyon öğrencinin örgün eğitimden kopmak zorunda olduğuna dikkat çeken Nalbantoğlu, bunun en büyük sebebinin her geçen yıl artan ve derinleşen yoksulluk olduğunu ifade etti. Örgün eğitime devam eden öğrencilerin bir bölümünün ise ailelerinin ekonomik sıkıntıları ve gelecek kaygısı nedeniyle meslek okullarına yöneldiğini ve çocuk işçi ölümlerinde endişe verici bir artış olduğunu belirten CHP İzmir Milletvekili Nalbantoğlu yaptığı yazılı açıklamada şunlara değindi:
“Az gelişmişliğin en önemli göstergelerinden biri de çocuk işçiliğini üretim amaçlı görmektir. 2022 yılında hayata geçirilen mesleki eğitim (MESEM) projesi yoksulluk, ekonomik sıkıntılar ve ailelerin eğitim masraflarını karşılayamamaları nedeniyle örgün eğitimin yerini almaya başlamıştır. Bugün itibariyle yaklaşık 1,5 milyon öğrenci haftanın bir günü okulda dört günü işyerlerinde ucuz işgücü olarak çalıştırılmaktadır. Asgari ücretin yüzde 30’u karşılığı ücretli olarak çalıştırılan bu öğrencilerin ücretlerinin üçte ikisinin devlet tarafından karşılanıyor olması iş yerleri açısından çocuk işçiliğini cazip kılmaktadır. Ancak iş güvenliği yetersizliği ve denetim eksikliği nedeniyle her ay yaklaşık 4 – 5 çocuk işçi yaşamını yitirmektedir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisine göre geçen yıl en az 54 çocuk işçi iş kazalarında yaşamını yitirmiştir. Aralık ayında Konya’nın Ereğli İlçesinde 17 yaşındaki stajyer öğrenci Ulaş Dumlu ile Kocaeli’nde 15 yaşındaki Ömer Girgin’den sonra ocak ayında da 14 yaşındaki Arda Tonbul ile 15 yaşındaki Erol Can Yavuz staj sırasında geçirdikleri iş kazası nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Bu haliyle MESEM adeta ölüm projesine dönüşmüştür. Bunlar resmi olarak kayıtlarda yer alan ölümlerdir. Bir de maliyet avantajı sağlamak amacıyla sigortalı yapılmayarak kayıt altına alınmayan çocuk işçiliği ve ölümler göz önüne alındığında durumun ne kadar vahim bir boyuta ulaştığı daha iyi anlaşılacaktır. Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip olan ülkemizde yoksulluk riski altında olan çocukların oranı toplam çocuk nüfusu içinde yüzde 34,2 ye ulaşmıştır. Bugün ülkemizde her üç çocuktan biri yoksulluk tehdidiyle karşı karşıyadır. Gelir dağılımındaki eşitsizliğin doğal olarak eğitim, sağlık, barınma ve beslenme gibi toplumsal yansımaları olmaktadır. Ekmek veya makarna gibi yiyecekleri her gün tüketen çocukların oranı yüzde 62,4 iken, her gün et, tavuk ve balık tüketenlerin oranı yüzde 12,7’dir. Bütün bunlar da çocuk işçiliğini artmakta, iş güvenliği yetersizliği ve denetimsizlikten dolayı ölümlere yol açmaktadır. Eğitim ve oyun çağındaki çocuklar ne yazık ki ucuz işçi olarak görülmekte, yönetilememenin bedeli olarak bu sömürü düzenine kurban edilmektedir. Halen ülkemizde resmi rakamlara göre bir ekonomik faaliyette çalışan çocuk sayısı 720 binin üzerindedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre çalışan çocuk sayısı her yıl 100 binin üzerinde artmaktadır. Önlem alması gerekenler ise maalesef seyirci kalmakta, sadece istatistik yayımlamaktadır. Ekonomik sıkıntılar ve yoksulluk nedeniyle yaşamını yitiren çocuklar, bu ülkenin çocukları değil midir? Önlem alınması için daha ne kadar çocuk işçinin ölmesi gerekmektedir?”
Hazırladığı soru önergesiyle sorunu Meclis gündemine de taşıyan CHP İzmir Milletvekili Nalbantoğlu, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu önergesinde;
MESEM projesi nedeniyle yaşanan ölümlü ve yaralanmalı kazaların önlenmesine yönelik hangi önlemlerin alındığını, yaşanan kazalarla ilgili sorumlular hakkında ne gibi işlemler yapıldığını ve projenin tekrar gözden geçirilip geçirilmeyeceğini sordu.