Bölgenin daha sürdürülebilir, kapsayıcı ve dayanıklı bir geleceğe sahip olması için yöneticileri, uzmanları ve sivil toplum kuruluşlarını buluşturan Barselona +25 programı kapsamında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Amman Belediye Başkanı Yousef Shawarbeh, Barselona Belediye Başkanı Ada Colau, Floransa Belediye Başkanı Dario Nardella ve Tunus Belediye Başkanı Souad Abderrahim bir araya geldi. Bölgesel işbirliği amacıyla başlatılan Barselona sürecinin 25. yılında belediye başkanlarını buluşturan konferansta dayanışma ve işbirliği vurgusu öne çıktı.
Konferansta göç ve toplumsal çeşitlilik üzerine konuşan Başkan Soyer, “Ekolojik sistemin işlemesini sağlayan en temel gücün doğadaki çeşitlilik olduğunu ve onun önemini biliyoruz. Toplumlarda da çeşitlilik çok benzer bir rol oynar. Zenginlik yaratır, ilerlemeyi sağlar, sosyal ve finansal ekosistemlerin iyi işlemesine neden olur. Bu yüzden biz, İzmir’de biyolojik ve sosyal çeşitliliği teşvik ediyoruz ve büyütüyoruz. Neyse ki çeşitlilik tarihsel olarak Akdeniz’de mevcut ve İzmir tarihinin bize gösterdiği gibi kentin çok etnikli, çok dinli, çok dilli dönemi halkına daha çok fırsat ve refah sunmuş. Farklı kültürler bir arada uyum içinde yaşamayı ve birbirine ilham vererek gelişmeyi başarmışlar. Bu, bugünün dünyasında kutuplaşmanın, ayrışmanın ve marjinalleşmenin üstesinden gelmesine yardımcı olan bir den eyim. Belediyeler, politikalarını oluştururken çeşitliliği bir refah kaynağı olarak algılamalılar. Bunu yaparlarsa ve hizmetlerini çeşitliliği teşvik edecek şekilde tasarlarlarsa, şehirlerindeki her bireyin ihtiyaçlarını ve yeteneklerini içeren bir yönetim ortaya koyabilirler” dedi.
İzmir Birlikte Yaşama Zirvesi'ne ev sahipliği yapacak
İzmir’in bu vizyon ve amaçla çalıştığını dile getiren Başkan Soyer sözlerine şöyle devam etti: “Bugün göç ve kentleşme, Akdeniz ülkelerindeki yerel gerçekliklerin özelliklerini tanımlıyor. Şehirler, insanların yaşamak, çalışmak ve fırsatlar yaratmak için bir araya geldiği yerler. Artan şehirleşme ve göç dalgaları da şehirlerimizi çeşitliliğin ve girişimin merkezi haline getiriyor.” Başkan Soyer, potansiyel fırsatlar ile çeşitliliğin zorlukları arasındaki boşluğu hedeflemek gerektiğini ifade ederek, “Bu konularda somut olarak çalışmamız gerekiyor. Bu nedenle, Montreal Belediyesi ile işbirliği içinde, Birlikte Yaşama Konulu Uluslararası Belediye Başkanları Zirvesi'ne İzmir'de ev sahipliği yapacağız. Birlikte çalışarak, toplumsal kapsayıcılık etrafında karmaşık zorluklar için çözümler yaratmak istiyoruz. Göç de zirvede çalışacağımız öncelikli konulardan biri olacak” diye konuştu.
“İzmir’de pandemiden çok şey öğrendik”
COVID-19 ile ilgili de konuşan Başkan Soyer, bu salgının sürdürülebilir kalkınma üzerinde ciddi tehditlerinin olduğunu vurgulayarak, “Salgının olağandışı ekonomik ve sosyal etkileri, nüfusun en yoksul ve savunmasız kesimini vurdu. Avrupa-Akdeniz ortaklığında sınır tanımayan bu tehditlere karşı mücadele etmek için daha uyumlu bir belediye oluşturmak için çabalamalıyız. İzmir'de pandemiden çok şey öğrendik. Tehditler, kapasitemizin ötesinde kaynaklar gerektiriyordu. Bu nedenle, normal belediye yönetim modelini değiştirmeye karar verdik. Ve İzmir ‘kriz belediyeciliği’ modeline geçti. Kriz belediyeciliği kapsamında biz ilk olarak belediyenin operasyonları ve hizmetleri için yeni bir süreç tanımladık. İkinci olarak yeni karar alma, yürütme ve danışma organları oluşturduk. Ve üçüncü olarak şehirdeki dayanışmayı güçlendirdik" dedi.
‘İzmirlilerle tüm Akdenizliler arasındaki bağı güçlendirmeyi amaçlıyoruz”
Başkan Soyer, benzer bir yaklaşımla Avrupa-Akdeniz ortaklığının, Akdeniz’i daha dirençli hale getirmekte etkili olabileceğini dile getirerek şöyle konuştu: “Bölgede daha etkili bir yerel, ulusal ve uluslararası işbirliği için yenilikçi bir kurumsal yenilenmeye ihtiyacımız var. Ortaklıkta ikinci olarak, Avrupa-Akdeniz Ortaklığı’nın karar alma, yürütme ve danışma organlarında şehirlere daha büyük bir rol vermeliyiz. Üçüncü olarak şehirlerimiz arasında dayanışmayı artırmamız gerekiyor. Hepimiz birbirimize bağlıyız, bu gerçeği asla unutmamalıyız. Ancak birlikte, Akdeniz'i gelecekteki krizlere karşı ancak birlikte olursak dirençli hale getirebiliriz. İzmir’de biz Akdeniz kültürünü teşvik ediyoruz. İzmirlilerle tüm Akdenizliler arasındaki bağı güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Kültür, tarih ve bölgenin doğası üzerine ç ;alışan Akdeniz Akademisi adında belediyenin bir organı var. Yakın zamanda bir adım daha atarak İzmir Akdeniz Dilleri Merkezi’ni kurduk.”
Kültürün önemini vurgulayan Başkan Soyer sözlerini şöyle tamamladı: “Kültür küresel salgın ve diğer krizlere karşı verdiğimiz mücadelede son derece önemli olan yaratıcılığa, yeniliğe, dayanışmaya ve işbirliğine ilham verir. İzmir 2021’de UCGL Kültür Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak. Bu etkinlik, Akdenizlilerin arasındaki etkileşimi ve dayanışmayı arttırmak için kültürü bir katalizöre dönüştürme fırsatı olabilir.”