GERÇEKİZMİR - İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen Yerel Yönetimler Dünya Teşkilatı Kültür Zirvesi'nin gala gecesinde semazen temasıyla yapılan dans gösteri siyasetin tartışma konusu oldu.
AK Parti ve MHP'den sanatçi Ziya Azazi'nin performansına 'yarı çıplak semazen' tanımıyla sert tepki geldi. Cumhur İttifakı'nın il başkanları ve üst yönetimi Büyükşehir Belediyesi'ni ve CHP'yi bu gösteri üzerinden sert sözlerle eleştirdi.
BÜYÜKŞEHİR'DEN DETAYLI AÇIKLAMA
Tepkilerin ardından detaylı bir açıklama yapan Büyükşehir Belediyesi, "3 saat süren sanatsal gösterilerin küçük bir bölümü üzerinden çağdışı bir anlayışla, bağnazca yorumlar üretmelerini elbette şaşırtıcı bulmuyoruz" ifadelerine yer verdi ve "O nedenle açıklamamız “çıplak semazen” başlığıyla paylaşımlar yaparak toplumumuzdaki dini hassasiyetler üzerinden algı yaratmaya çalışan karanlık zihniyetlilere yönelik değildir. Onların sanata, aydınlığa ve tüm çağdaş değerlere düşman olduklarının ve sahip oldukları hastalıklı zihniyetin tedavisinin de mümkün olmadığının bilincindeyiz" diye ekledi. Büyükşehir'in açıklamasında ayrıca
Büyükşehir ayrıca sanatçı Ziya Azazi gösterisinin bir sema ayini değil çağdaş dans gösterisi olduğunun da altını çizerken, 50’den fazla ülkede temsil etmiş bir modern dans sanatçısının Kültür Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi’nde “Mevlana’nın Çağrısı” eserinde de aynı gösteriyle sahne aldığını bildirdi.
CHP'DEN O TEPKİLERE SERT KONTRA
Tartışma bu açıklamanın ardından da Cumhur İttifakı cephesinden gelen tepkilerle sürerken, CHP İl Başkanı Deniz Yücel ve CHP'li vekillerden de bu çıkışlara sert kontralar geldi. CHP İl Başkanı Yücel'in Daha önce aynı gösteriyle ve devletin kendi kurumlarının organizasyonlarıyla, ülkemizi yurtdışında temsil etmiş olan, sanatını başarıyla icra etmiş değerli bir koreograf ve dansçı, aynı performansı İzmir'de gerçekleştirince bazı kesimlerin İzmir Büyükşehir Belediyemizi hedef alması en hafif tabirle sanat düşmanlığı, İzmir düşmanlığı ve cehaletle açıklanabilir" ifadesi dikkat çekti.
Gündeme damga vuran tartışmada son açıklama ise sanatçi Ziya Azazi'den geldi. Türkiye'yi 50'den fazla ülkede başarıyla temsil etmiş olan modern dans sanatçısı ve kareograf Azazi, "Benim ve sanatımın, doğduğum topraklarda, politikaya malzeme edilmesi beni derinden yaraladı" ifadelerine yer verdiği açıklamasında 'Gelişmekte olan Derviş' adlı gösterinin içeriğini derinleştirdiği açıklamasını Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin “Düne ait ne varsa dünde kaldı cancağzım, bugün yeni şeyler söylemek lâzım” sözüyle bitirdi.
?İŞTE O AÇIKLAMA:
Otuz iki yıldır sanat icra eden; beş kıtadaki elli ülkede sahne almış ve yıllarca ülkemizi temsil etmiş bir sanatçıyım. Ayrıca bugüne kadar otuz beş ülkede de ders vermiş bir eğitmenim.
Birçok coğrafya, ulus, millet, kültür, din, inanış ve dille karşılaştım. Ömrüm boyunca sanat, bilim ve inanç arasındaki bağlantıyı aradım.
Her zaman taraflı ve bölücü düşüncelerin ve davranışların uzağında kalmayı seçtim. Apolitik, doğa-hayvan ve insan sever olarak insani sorumluluğumu hep anlamaya ve gerçekleştirmeye çalıştım. Tahminen bu netliğimdendir ki; elli yılıma bu kadar şey sığdırdım.
Tam da bu yüzden benim ve sanatımın, doğduğum topraklarda, politikaya malzeme edilmesi beni derinden yaraladı. Bugüne dek süren sessizliğimin sebebi de budur.
İnsanlığın birliği için sorumluluklarımızın bilinciyle çalışmamız gereken bir çağdayız. Parçalayıcı her türlü davranışın arındırıldığı bir gelecek için çabalamalıyız. Herkesi, işte böylesi bir insani hizmete davet ediyorum. Güzel bir gelecek; ancak ve ancak sanat, bilim ve felsefede olduğu gibi politikada da bütünselliğin sağlanmasıyla mümkün olabilir.
Bahsi geçen Dervish In Progress (Gelişmekte olan Derviş) adlı performansımda bir arınma hikayesi anlatmaktayım. Hayatta giyindiğimiz kimliklerden kurtulmayı, kalbi ve ruhu arındırmayı; özetle kabuk içinde kabuk olan benliğin çıplaklaşma çabasını sergileyen bir danstır bu. Gösterinin sonunda (ölümü temsilen) eteğin altında kalışım da, bu çabanın mezara kadar sürmesi gerektiğini ima eder.
“Düne ait ne varsa dünde kaldı cancağzım, bugün yeni şeyler söylemek lâzım” der Celaleddin-i Rumi.
Sanatsal özgürlüğün değerini bilen ve bu süreçte destek veren herkese can-ı gönülden teşekkür ederim.
ZİYA AZAZİ KİMDİR?
1969 yılında Antakya Türkiye’de doğdu. 1986-1991 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi Madencilik Fakültesi’nde eğitim gördü ve bu sırada jimnastik eğitimi aldı. 1990’dan 1994’e kadar İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda ilk koreografik çalışmalarını yaptı.
1994-1998 yılları arasında Tanz Atelier Sebastian Prantl (TAW), Tanz Hotel ve Willi Dorner ile birlikte çalıştı. 1999'da Viyana'da "Unterwegs Tabula Rasa" adlı solo performansını sahneledikten sonra Summer Dance Week Vienna (Dance Web) tarafından bursla ödüllendirildi ve kendisine Ballet İnternational Dergisi tarafından “Avusturya’da Yılın En Çok Öne Çıkan Dansçısı” unvanı verildi.
1999'da ilk kez geleneksel sufi dansını araştırmaya başladı.Bu dansı farklı koreografilerle yorumlayarak "Work in Progress I" (2001),"Work in Progress II" (2003) solo koreografilerini oluşturdu. Bu süreçte Vienna Volksoper, Theaterhaus, Stuttgart ve Grand Théâtre de Genevre ile çalışmalarına devam etti.
Bu yıllarda geleneksel danslara olan ilgisini sürdüren sanatçı, bu danslardan edindiği deneysellik ve tekrar bilgisini kendi sanatsal ve duygusal yönelimleriyle birleştirdi. Bu dönemin ürünleri olan "Dervish in Progress" (2004) ve "Azab" (2005) adlı iki solo çalışmasını, daha sonra birleştirerek "Dervish" adlı eserini oluşturdu.
Solo dansının gücünü; devam eden araştırmalarıyla zenginleştirirken, farklı disiplinlerle etkileşim halinde kalmayı da sürdürdü. Bu dönemde Fransız Müzisyen Serge Adam'la birlikte "Icons"(2007) adlı projesini geliştirdi. Bu projede, ikonlaşmayı ve geleneksel ile kurulan ilişkileri sorguladı.
Geleneksel ile ilgili sorgulamaları, tekrarın nitelikleri ve yaşam döngüsü üzerine uzun yıllar süren araştırmaları, onu solo dansına ateşi eklemeye yöneltti. Ateşin doğal özelliklerini dansıyla harmanlayan sanatçı, bu süreçte ortaya çıkan çalışmasına “Ember” (2010) adını verdi.
Ateş ile olan etkileşimi, dönüş hareketi üzerine çalışmaları ve döngüsellik kavramı üzerine düşünceleri “Enerji”(2012) adlı projesinin oluşmasını sağladı. Bu projesinde, yine farklı disiplinlerle çalışmayı tercih etti; enerjinin sonsuz dönüşümünü ve onun estetiğini seyircisiyle paylaştı.
Sanatçı, son projesi “Bolero” (2014) da ise, Ravel’in müziğindeki muhteşem tekrar döngüsü ile kendi dansının estetiğini birleştirdi. Bu solosunda yıllar içinde geliştirdiği tüm tekniği yansıtmanın yanı sıra teknolojinin imkanlarını da kullanarak seyircisine farklı bir dans dinamiği sundu.
Kariyeri boyunca dansçı ve koreograf olarak birçok ürün ortaya koymasının yanında, workshoplara da çok önem verdi. Zaman içerisinde edindiği tüm tecrübeleri aktarmaya çalışarak, insanların sınırlarını genişletmesinde ve kendi içlerindeki gücü keşfetmelerinde rehberlik etmeye çaba gösterdi.
Şu anda Viyana’da yaşayan sanatçı, yeni projeler üretmeye ve workshop çalışmalarına devam etmektedir.