İzmir Akdeniz Akademisi ve Yaşar Üniversitesi koordinasyonunda, ülkenin önde gelen akademisyenlerinin sunumlarıyla gerçekleşen "Yerel Yönetimde İzmir Modeli" başlıklı sempozyumun ilk gününde akademisyenler, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “tarım” ile ilgili uygulamalarını da değerlendirdi.
İlk hamle İzmir’den geldi
“Yerelde Kalkınma” başlıklı ikinci oturum Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yercan moderatörlüğünde gerçekleşti. Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal, tarım ve tarım dışı sektörler açısından İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin hayata geçirdiği yerelde kalkınma modelini anlattı. Yerel dinamikler göz ardı edilerek merkezden yürütülen kalkınma hareketlerinin başarılı olamadığını söyleyen Prof. Uysal, “Halk için halktan habersiz ve halka rağmen” uygulamalar yerine, yerelin taleplerinin önemli olduğuna işaret etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “İzmir Modeli” içerisindeki tarımla ilgili çalışmalarının, tarımda dışa bağımlı bir ülke haline geldiğimiz iklim içinde değerlendirilmesi gerektiğini sö ;yleyen Uysal, “İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından çiftçilere verilen desteklerle, İzmir’de ilk olarak üretici aleyhine olan piyasa koşulları değişti. Ürünü üreticiden alan belediye pazarda rekabet yarattı; fiyatlardaki düşüşü engelledi. Ürün alırken örgütlü çiftçiler üzerinden gittiği için örgütlülüğü teşvik etti. Eğitimler verildi; verimlilik arttı. Çiftçilere yeni ilave gelir kaynakları yaratıldı. Bu desteklerle kırdan kente göç yavaşladı. Kırdaki yaşam koşulları iyileştirildi. Sonuç olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi, yerelde kalkınma hamlesini tarım boyutunda başlatan ilk, bu konuya en fazla eğilerek somut sonuçlar alan tek belediyedir. Neden tarıma yöneldi, niye Türkiye’de ilk tarım dairesini kurdu? Aziz Başkan& rsquo;ın tarıma olan ilgisi, belediye başkan adaylığı sürecinde köylülerle olan diyoloğu önemli. İzmir’deki tarım potansiyelini gördü ve Büyükşehir’in de sınırları genişleyince bu konuya eğildi ” dedi.
Büyüme rakamları ortada
2006 – 2017 yılları arasında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin gıda, bitki alımı, canlı hayvan, tarım makineleri desteği başta olmak üzere tarıma çok ciddi bir kaynak ayırdığını söyleyen Prof. Dr. Uysal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sadece parasal değil aynı zamanda toprak yaprak tahlili, eğitimler gibi destekler de veriliyor. Sosyal demokrat belediyeden beklenecek bir perspektifle özellikle küçük çiftçi destekleniyor. Gerçekten geçimini tarımdan sağlayan küçük çiftçilere odaklanmış bir stratejiden bahsediyoruz. İlginç ve önemli bir sayı vermek istiyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentteki çiftçilerin yüzde 38’ine temas etmiş. Bu yüksek bir oran. İzmir’de tarımda hızla bir büyüme var. 2004 – 2017 yılları arasında Türkiye’de tarım 3.1 oranında büyümüşken, bu oran İzmir’de yüzde 7.5. Yerel kırsal kalkınma entegrasyonunda İzmir çok başarılı bir model. Girdiler, üretim ve pazarlama boyutu dikkate alınmış. İşin içine organizasyon katmış. Yerelde & ouml;zgün bir iş üretilmiş."
Fiziki, ekonomik, sosyal, kültürel kalkınma boyutlarında da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarını değerlendiren Uysal, yeni fuar alanının bu anlamda ciddi çarpan etkisi yaptığını, İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nun önemli olduğunu; İZBAN, bisiklet yolları, metro, jeotermal, köy yollarının asfaltlanması, süt kuzusu projesi, sosyal yardımlar, gençlere, kadınlara ve engellilere yönelik faaliyetler, Agora ve Kemeraltı bölgesine yapılan yatırımlar, Doğal Yaşam Parkı ve İzmir Akdeniz Akademisi çalışmalarının önemli olduğunu vurguladı.
Tarım Bakanlığı İzmir'i örnek almalı
Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Kurucu, İzmir’in hep öncü olduğunu, üreticiyi desteklemek, yerelde kalkınmayı sağlamak için stratejik planlar hazırlandığını belirterek, “Bu çalışmalar İzmir’in öncü karakterine çok uyumlu. 2050 yıllarına doğru Türkiye bu şartlarda giderse su kıtlığı ile karşı karşıya kalacak. Bunun için bütünleşik planlama gerekiyor. Neresi tarım arazisi, neresi imar arazisi belli değil. İmarı kim veriyor? Tarım arazilerini kim imara açıyor? Bunlar ciddi sorunlar. İklim değişikliğinin yaşandığı ülkemizde bu karmaşanın bir an önce aşılması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Tarım Yazarı, Gazeteci Ali Ekber Yıldırım ise, yerelde kalkınma çalışmaları başlatan ve böyle bir hayali kuran İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na teşekkür etmek gerektiğini ifade etti. Mesleği gereği pek çok kente giderek tarımsal, kırsal alanla ilgili giderek karşılaştırma yapma olanağı bulduğunu söyleyen Yıldırım, birçok belediyenin tarıma destek olmayı fidan ve tohum dağıtmak olarak algıladığını belirterek, “İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bütünşehir Yasası çıkmadan çok öncesinde kırsal alanlarda çalışmaya başlamıştır. Sadece belediyelerin değil Tarım Bakanlığı’nın bu çalışmaları örnek alarak uygulamasını dilerim. İzmir’de işleyen bir model var. Tarımın içinde bulunduğu durumu görünce bu modelin değerini daha iyi anlayabiliriz. Koalisyon hük&uu ml;metleri de dahil olmak üzere Türkiye’de tarım ötelenmiş, göz ardı edilmiş. Koalisyon ortaklarından birisinin, 'Tarım Bakanlığı bizden olsun' dediğini hiç duymadım” dedi.
Büyükşehir rekabet yarattı
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kırsalda yaptığı çalışmaların merkezi hükümet aracılığıyla Tarım İl Müdürlüğü’nde de ciddi bir hareketlilik yarattığını dile getiren Yıldırım, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Büyükşehir Süt Kuzusu Projesi derken, Tarım İl Müdürlüğü de temiz süt projesini gündeme getirdi. Rekabet doğdu. Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yerelde kalkınma modelinin ön plana çıkarılmasını istiyorum. Çünkü kırsalda nüfus azalıyor ve bizi beslemesini beklediğimiz insanlar tüketici olmuş durumda. İzmir Modeli’nin en önemli yanı, şirket tarımının bu kadar desteklendiği, küçük üreticinin yok edildiği bir dönemde küçük üreticiyi desteklemesi ve bunu bir örgüt üzerinden yapması. Çünkü Türkiye’de kooperatifçilik konusunda ciddi sıkıntı var. 14 binden fazla kooperatif var ama etkinliği yok. Devlet genelde kendisine bağımlı olacak kooperatifler oluşturmuş durumda. Geçmişten g elen tarım satış kooperatifleri ithalat yapan, ürün temin eden, piyasaya müdahale eden, üreticiden uzaklaşmış bir yapıda. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yerelde kalkınma hamlesinin özgün bir yanı var. Bir sonraki seçim için hazırlanan değil bir sonraki kuşak için hazırlanan bir model. Sahip çıkılması gerekiyor”.