Bostanlı sahilinde denizin üzeri, halk arasında 'deniz marulu' olarak bilinen 'ulva lactuca' adlı yeşil renkli yosunlarla kaplandı. Daha önce defalarca İnciraltı ve Karşıyaka kıyılarında rastlanan deniz marulu, Bostanlı sahilini de yeşile bürüdü. Deniz marullarının kuraklığa bağlı olarak ortaya çıktığını ifade eden Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, denizdeki kirliliğin artması sonucu arıtma tesislerinin yetersiz kaldığına dikkati çekti.
'TEMMUZ BAŞINDA GÖRMEK ÇOK ŞAŞIRTICI'
Prof. Dr. Yaşar, "Bu görüntü sürpriz değil. Bu yıl son 80 yılın en kurak yılını yaşıyoruz. Ege'de mart ayında yüzde 35, nisanda yüzde 60, mayısta ise yüzde 53 eksik yağmur yağdı. Denizde zaten taze su girişi yok. Evsel ve fabrika atıklarının yani arıtılmayan suların artmasıyla bu marullar ortaya çıkıyor. Bu durumla genelde nisan sonu mayıs başı ile ekim sonu kasım başında karşılaşırdık. Son 4-5 yıldır bu durum kronikleşti. Bunun nedeni körfez çok kirli. Gerçekten artık kapasitesinin çok üzerine çıkmış durumda. Çiğli'de çok iyi arıtma tesislerimiz var. Ama artık belediye bazı konularda yeterli özeni göstermiyor. Temmuz ayının başında bunu görmek çok şaşırtıcı" ifadelerini kullandı.
'BESİN BİTMEDİĞİ SÜRECE BU BİTKİLER BİTMEZ'
Denizi bir tarlaya benzeten Prof. Dr. Yaşar, "Bir tarlaya fazla gübre atarsanız o tarladaki tüm ürünü yakarsınız. Bizim körfezimiz Akdeniz'in en zengin körfezlerinden biridir. Hem evsel atık hem de fabrikalardan arıtılmadan akan suyun birleşmesiyle deniz marulu ortaya çıkıyor. Zaten bu yıl sürekli olarak denizde renk değişimi vardı. Deniz biraz mavileşiyor biraz pembeleşiyordu. Denizde besin çok fazla olunca, marul gibi bu bitkiler hızlı büyüyor. Denizde sanki bu bitkiler için Halil İbrahim sofrası kurulmuş gibi. Bu besin bitmediği sürece bu bitkiler bitmez" dedi.
'BİLİMİN DEDİĞİNİ YAPMIYORSANIZ KÖRFEZDE DEĞİL 3, 33 YIL GEÇSE YÜZEMEZSİNİZ'
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin körfezde yüzme hedefiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Yaşar sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer bilime inanır ve bilimin dediklerini uygularsanız körfezde yüzülür hatta birkaç yıl içerisinde Göztepe ve İnciraltı sahilleri arasında yüzülür ama bilimin dışına çıkmamak lazım. Örneğin derelerin altı betonlanıyor, bu bir katliamdır. Bu yapıldığı sürece körfezde yüzemezsiniz. Derelerin altını betonlamaktan övünçle bahsediyorlar. Bu biyolojik bir katliamdır. Bir canlı katliamıdır. Denizdeki canlıları öldürüyorsunuz. Derelere kireç atıyorsunuz. Neden? Gelin arıtma tesislerini bütün fabrikalar çalıştırsın. Belediye olarak sübvanse edin. Kendi tesislerinizi çok iyi çalıştırın. Temiz su girişini sağlarsanız başka bir şey yapmaya gerek yok. Bilimin dediğini yapmıyorsanız; siz bu körfezde değil 3 yıl, 33 yıl geçse yüzemezsiniz. Denize kirli su verirseniz deniz bunu kaldıramaz ve bu görüntülerle karşılaşırız. Sorun kronikleşti, her yıl yaşanıyor ama temiz körfezde bu olmaz. Avrupa'nın en iyi arıtma sistemlerine sahibiz ama denizimiz hala kirli. Bu kirlilik önlenmediği sürece bu tür durumları çok çok yaşarız." (DHA)