MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Analiz ve Değerlendirme Subayı Binbaşı Pınar Kara tarafından Bakanlık'taki Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Basın Bilgilendirme Merkezi'nde bilgilendirme toplantısı yapıldı.
Toplantıda konuşan Kara, MSB'nin tüm birlik ve kurumlarının, ülkenin ve asil Türk milletinin güvenliği için görevlerini azim ve kararlılıkla yerine getirmeye devam ettiğini söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) terörle mücadelenin yanı sıra "mavi vatan"da ve semalarda hak, alaka ve menfaatleri koruduğunu, dünyanın birçok coğrafyasında bölgesel ve küresel barış ve istikrara katkı sağlamayı sürdürdüğünü kaydeden Kara, FETÖ, PKK/KCK/PYD-YPG, DEAŞ başta olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı mücadelenin artan bir şiddet ve tempoda, terörü ve teröristleri kaynağında etkisiz hale getirme anlayışıyla devam ettiğini bildirdi.
Terörle mücadele harekatlarına ilişkin bilgi veren Kara, "1 Ocak'tan itibaren 5'i büyük, 13'ü orta çaplı olmak üzere 18 operasyon icra edilmiş ve 316 terörist, 24 Temmuz 2015'ten bugüne kadar ise Irak ve Suriye'nin kuzeyi dahil toplam 33 bin 584 terörist etkisiz hale getirilmiştir." açıklamasında bulundu.
Binbaşı Kara, TSK'nin Irak ve Suriye'nin kuzeyinden Türk halkına ve güvenlik güçlerine yönelik terör saldırılarını bertaraf etmek ve hudut güvenliğimizi sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşmasının 51'inci maddesinden doğan meşru müdafaa hakları doğrultusunda, komşuların toprak bütünlüğü ve haklarına saygılı olarak, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde bulunan ve teröristler tarafından üs olarak kullanılan Derik, Sincar ve Karacak bölgelerindeki terör yuvalarına "Kış Kartalı Hava Harekatı"nı gerçekleştirdiğini ifade etti.
Harekatın, çok geniş bir alanı kapsadığını ve zorlu iklim koşullarında yapıldığına işaret eden Kara, harekatla 165 kilometre derinlikteki Karacak, 85 kilometre derinlikteki Sincar ve 9 kilometre derinlikteki Derik'te bulunan teröristlere ait 80'e yakın hedefin büyük oranda yerli ve milli mühimmat kullanılarak tam isabetle vurulduğunu bildirdi.
Harekatla hangi isim altında olursa olsun birbirinden farkı olmayan teröristlere ağır zayiat verdirildiğini vurgulayan Kara, harekatla terör örgütünün dün olduğu gibi bundan sonra da yuvalandıkları bölgelerde rahat edemeyeceklerinin açıkça gösterildiğini kaydetti.
Kara, açıklamasına şöyle devam etti:
"Ülkemize yönelik 40 yıldır var olan terör tehdidine karşı icra ettiğimiz tüm operasyonlarımız, uluslararası hukuka uygun, başta Irak olmak üzere tüm komşularımızın sınırlarına, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygılı, meşru müdafaa hakkı kapsamında ve sadece bölgedeki terörist unsurlar hedef alınarak yapılmaktadır. Sadece ülkemizin ve milletimizin güvenliğine değil aynı zamanda bölgede yaşayan masum insanlar ile tüm dini ve etnik grupların güvenliğine de büyük önem verilmektedir. Operasyonlarımızda tarihi ve kültürel dokular başta olmak üzere, çevrenin korunmasına da azami dikkat ve hassasiyet gösterilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz için sivil halk, çevre, tarihi, dini ve kültürel yapılar dokunulmazdır. Tek hedefimiz teröristlerdir. Bizim için terörist neredeyse hedef orasıdır. Yapılan etkili terörle mücadele operasyonları sonucunda terör örgütünde çöküş hızlanmış, bu durum elebaşları tarafından da açıkça ifade edilmeye başlanmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerimize karşı teröristleri koruyacak barınak, sığınak ve korunak yoktur."
Eksi 40 derecelere varan ve 3 bin metre rakıma ulaşan zorlu iklim ve arazi şartlarına rağmen halihazırda üs bölgelerinde ve hudutlarda TSK'nin kahramanlık ve fedakarlıkla görev yaptığını belirten Kara, TSK'nin, asil Türk milletinden aldığı güçle ülkenin ve milletin güvenliği için terörle mücadeleye en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar azim ve kararlılıkla devam edeceğini söyledi.
Hudut güvenliği
Kara, hudutlarda kaçakçılığın, yasa dışı ve düzensiz göçmen akınının engellenmesi, teröristle mücadelede etkinliğin artırılması kapsamında, sınırlarda teknolojik vasıtalarla desteklenmiş fiziki güvenlik sistemlerinin tesis edildiğini, hudut birliklerinin imkan ve kabiliyetleri sürekli geliştirilerek sınır güvenliğinde etkin tedbirler alındığını ifade etti.
Hudutların, modüler üs bölgesi, sedde, yüksek güvenlikli tel çit, modüler beton duvar, hudut devriye yolu ve hendeklerle Cumhuriyet tarihinin en yoğun tedbirleriyle korunduğunu bildiren Kara, şöyle devam etti:
"İçinde bulunduğumuz 2022 yılında İran sınırında 2 bin 831 kişi engellenmiş, 94 kişi yakalanmıştır. Alınan ilave ve etkin tedbirler sayesinde ocak ayında, tüm hudutlarımızdan yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 296 kişi yakalanmıştır. Bu kişilerden 12'si FETÖ mensubu olmak üzere 28'i teröristtir. 33 bin 397 kişi ise hududu geçemeden engellenmiştir. Yine bu dönemde icra edilen operasyonlarda, 7 kilogram uyuşturucu, 2 bin 500 paket sigara ve 76 adet muhtelif silah ele geçirilmiştir."
Suriye
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekatlarıyla, Suriye'nin kuzeyinde yaratılan terör oluşumlarının daha büyük sıkıntılara mahal vermeden engellendiğini ve engellenmeye devam edildiğini kaydeden Kara, harekatlarla bölge halkının huzur ve güvenliğinin de sağlandığını dile getirdi.
Bölgede hayatın normalleşmesi için insani yardım ve altyapıyı destekleme faaliyetlerinin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla koordineli yürütüldüğünü ifade eden Kara, bu faaliyetler sonucu 470 binden fazlası İdlib'e olmak üzere 1 milyondan fazla Suriyelinin evlerine gönüllü, güvenli ve saygın bir şekilde döndüğünü kaydetti.
Suriye'de istikrarın bir an önce sağlanması, insani trajedilerin son bulması için her türlü gayret gösterildiğini belirten Kara, şu ifadeleri kullandı:
"Ancak terör örgütlerinin, başta Tel Rıfat, Münbiç ve Fırat'ın doğusu olmak üzere diğer bölgelerden de sivillere ve birliklerimize saldırı arayışları sürmektedir. 1 Ocak'tan itibaren harekat bölgelerimize terör örgütü tarafından 102 taciz ve saldırı gerçekleştirilmiş, kahraman komandolarımızın anında müdahalesi ile gerekli karşılık verilerek 272 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Birliklerimizin güvenliği için gerekli her türlü tedbir alınmaktadır. Suriye'nin kuzeyindeki harekat bölgelerinde yapmış olduğumuz mutabakatlara uyuyor, muhataplarımızdan da uymalarını bekliyoruz. DEAŞ'la mücadele adı altında uluslararası kamuoyunda kendini meşrulaştırmaya çalışan eli kanlı PKK/YPG terör örgütü başta olmak üzere, bölgede sağlanan barış ve istikrarı bozmak maksadıyla sivillerin yaşam hakkını ellerinden alanlara karşı, masum ve mazlumları gözeterek Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğimizi, dünyanın da bu insanlık suçuna sessiz kalmaması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz."
Azerbaycan
Azerbaycan'ın 30 yıldır işgal altındaki öz topraklarını, 44 gün süren "Tek Vatan Harekatı" ile Ermenistan işgalinden kurtardığını anımsatan Kara, Türkiye'nin bu süreçte haklı davasında Azerbaycan'ın yanında yer aldığını dile getirdi.
Harekatın ardından imzalanan ateşkes kapsamında kurulan Ortak Merkez'de, TSK personeli ve Rus askerinin birlikte görev yaptığını, ateşkesin kalıcı olması ve istikrar için gayret edildiğini belirten Kara, TSK'nin, Azerbaycan ordusunun modernizasyon ve eğitim faaliyetleri ile Ermenistan işgalinden kurtarılan bölgelerde mayın/EYP arama ve imha faaliyetlerine destek vermeye devam ettiğini bildirdi.
Kara, TSK birlikleri ve Azerbaycan unsurları tarafından ocak ayında 5 bin 236 metrekarelik, bugüne kadar ise 132 kilometrekarelik alanın mayın ve EYP'lerden temizlendiğini, bu kapsamda 1630 Azerbaycan personeline eğitim verildiğini söyledi.
Libya
500 yıllık tarihi kardeşlik bağları olan ve BM tarafından tanınan meşru hükümetin daveti ile ikili anlaşmalar ve TBMM'nin onayına istinaden Libya'da bulunan TSK unsurlarının askeri eğitim, yardım, iş birliği ve danışmanlık faaliyetlerini sürdüğünü hatırlatan Kara, Türkiye'nin Libya'da yabancı güç olmadığını vurguladı.
Libya'da ve Türkiye'de bugüne kadar 8 bin 500 Libya Silahlı Kuvvetleri personeline eğitim verildiğini, 1500 Libya Silahlı Kuvvetleri personelinin eğitiminin ise devam ettiğini ifade eden Kara, Libya halkının huzur ve güvenliğine katkı sağlanması amacıyla bugüne kadar 5 bin 300 adet mayın/EYP ve patlamamış mühimmatın etkisiz hale getirildiğini bildirdi.
Trablus'ta faaliyete geçirilen hastane ile bugüne kadar yaklaşık 20 binden fazla Libyalıya sağlık desteği verildiğini kaydeden Kara, diğer kamu kurum ve kuruluşları aracılığıyla alt ve üst yapıya yönelik faaliyetlerde bulunulduğunu söyledi.
Kara, "Şu anda Libya'da istikrar adına bir gelişme varsa ve siyasi süreç başlamışsa bu Türkiye'nin katkılarıyla mümkün olmuştur. Libyalı yöneticiler de bu gerçeği ifade etmektedir. Her zaman ifade ettiğimiz gibi amacımız 'Libya, Libyalılarındır.' anlayışıyla toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini sağlamış, barış ve istikrar içerisinde yaşayan tek Libya’nın oluşumuna katkıda bulunulmuştur. Libya'da anayasanın oluşturulması dahil serbest seçimin yapılmasını ve Libya'nın istikrara kavuşmasını destekliyoruz. Bu kapsamda Libyalı kardeşlerimizin haklı davasına desteğimiz devam edecektir." ifadelerini kulandı.
Ege, Akdeniz ve Kıbrıs
TSK'nin Ege ve Akdeniz'de ülkenin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak, alaka ve menfaatlerini korumaya, Kıbrıs Adası'nda uluslararası garanti ve ittifak antlaşmaları doğrultusunda barış ve güvenliğin teminatı olmaya devam ettiğine işaret eden Kara, tüm sorunların uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde çözümü için büyük çaba harcandığını bildirdi.
Kara, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin iyi komşuluk ilişkileri ve müttefiklik ruhu içindeki tüm iyi niyetli ve samimi yaklaşımlarına rağmen Yunanistan gerginliği tırmandırıcı, saldırgan söylem, tahrik ve hukuk tanımaz eylemlerine maalesef devam etmekte, yaptığımız tüm diyalog ve görüşme çağrılarımızın karşılığında Türkiye'ye karşı yönelttiği temelsiz suçlamalarını sürdürmektedir. Yunanistan, 2022 yılında askeri deniz ve hava araçları ile Gayri Askeri Statüdeki Adalar'a yönelik 229 ihlal gerçekleştirmiştir. Ayrıca Doğu Ege Adaları Lozan ve Paris Antlaşmaları ile Gayri Askeri Statüde kalmaları şartı ile Yunanistan'a devredilmiştir. Yunanistan'ın Gayri Askeri Statüdeki Adalar'a yönelik askeri faaliyetleri, söz konusu antlaşmaların 'esastan ihlali' anlamına gelmektedir. Bu konudaki hukuksuzluğu her türlü platformda muhataplarımıza iletiyoruz ve iletmeye devam edeceğiz. Yunan yöneticilerin hukuka aykırı, provokatif ve saldırgan tutumuna karşı diplomatik kanallardan gerekli girişimlerde bulunulmakta, mütekabiliyet kapsamında gerekli karşılık verilmektedir."
Yunanistan'ın göçmenlere karşı Avrupa Birliği'nin (AB) savunduğunu iddia ettiği ortak değerlere ve evrensel ilkelere aykırı ve insanlık dışı uygulamalar sergilediğine dikkati çeken Binbaşı Kara, Yunanistan'ın Ege Denizi'nde kadın ve çocuklar dahil olmak üzere göçmenleri acımasız bir şekilde geri itmeye devam ettiğini söyledi.
Yunanistan'ın geri ittiği göçmenlerin görüntülerini sildirmekten, delilleri yok etmekten çekinmediğini ve yaptığı hukuksuzluğu gizlemeye çalıştığını belirten Kara, 2 Şubat'ta Türkiye-Yunanistan sınırında İpsala bölgesinde Yunan Sınır Birlikleri tarafından geri itilen 19 göçmenin donarak hayatını kaybetmesinin, Yunan yöneticilerin insanlık dışı uygulamalarının son örneği olduğunu ifade etti.
Kara, Yunanistan'ın İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini ihlalden vazgeçmesi, kendi halkı dahil tüm insanlık için utanç kaynağı olan bu muamelelerine derhal son vermesi ve AB'nin de tüm bunları artık görmesi gerektiğini vurguladı.
Yunanistan'dan hukuk tanımaz tutumundan ve üçüncü tarafları sorunlara dahil etme çabalarından vazgeçmesini, uluslararası hukuk zemininde, iyi komşuluk ilişkilerine dayalı diyalog ve barışçıl yöntemlerle sorunların çözümüne yönelik samimi gayret göstermesini beklediklerini söyleyen Kara, bu çerçevede, Güven Artırıcı Önlemlere ilişkin görüşmelerin 4. turu için davet ettikleri Yunanistan Savunma Bakanlığı heyetini Ankara'ya beklediklerini bir kez daha ifade etti.
Türkiye'nin hiç kimse için tehdit olmadığını, aksine dost ve ortakları için güçlü, etkin ve güvenilir bir müttefik olduğunu anlatan Kara, şu ifadeleri kullandı:
"Temennimiz, Türk ve Yunan halklarının bölge zenginliklerinden de adil bir şekilde istifade ederek barış, refah ve güven içinde yaşaması, Ege Denizi'nin Türkiye ve Yunanistan arasında dostluk denizi olmasıdır. Bir diğer önemli husus da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Ada'daki durumudur. Bugüne kadar denenmiş ve bir sonuç alınamayacağı tüm taraflarca görülmüş yöntemlerle bir çözümün mümkün olmadığı açıkça görülmelidir. Kıbrıs'ta egemen, eşit, bağımsız iki devlet tek çözümdür.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin bu çözüm yolunu benimsemesi, Ada'nın huzur ve refahı için faydalı olacağı gibi terör örgütlerine yasal zemin ve kılıf oluşturma gayretleri ile dini hassasiyetlere yönelik provakatif eylemlere göz yumması ise Ada'da arzu edilen huzur ve refaha ulaşılmasını engellemekte ve sorunları derinleştirmektedir. Bir kez daha vurgulamak isteriz ki, Kıbrıs, bizim milli meselemizdir. Garanti ve ittifak antlaşmaları doğrultusunda geçmişte olduğu gibi bugün de Kıbrıslı kardeşlerimizin yanındayız. Türkiye garantör devlet olarak uluslararası anlaşmalar ve uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru haklar çerçevesinde Kıbrıs'ta barış, huzur ve güvenliğin teminatı olmaya devam edecektir."
NATO
Kara, geçen yıl 3'üncü Kolordu Komutanlığı tarafından NATO Mukabele Kuvveti Kara Unsur Komutanlığı ile 66'ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığınca, "Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Gücünün Kara Unsur Komutanlığı" görevlerinin büyük bir başarıyla yerine getirildiğini ve 1 Ocak 2022 itibarıyla Fransa'ya devredildiğini söyledi.
Türkiye'nin bu yıl bir kara tugayı ile NATO'nun İlk Müteakip Kuvvetler Grubu (IFFG-İnitial Following Forces Group) sorumluluğunu üstlendiğini belirten Kara, NATO'nun Savunma ve Caydırıcılık konsepti çerçevesinde, 22 Ocak-4 Şubat tarihlerinde gerçekleştirilen "Neptune Strike 2022 Tatbikatı"na Milli Havadan İhbar Kontrol (HİK) uçağıyla destek verildiğini dile getirdi.
Ukrayna ile Rusya Federasyonu arasındaki gerginliğin giderilmesine yönelik NATO'nun girişimleri kapsamında diyalog çağrısında bulunulduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da gerginliğin azaltılması ve sorunların barışçıl yöntemlerle çözülmesi konusunda diyalog çağrısını yinelediğini anımsatan Kara, 31 Ocak'ta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar tarafından "Montrö Rejimi çerçevesinde Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin barış, diyalog, huzur ve refah içinde yaşamasından yana olunduğunun" ifade edildiğini hatırlattı.
Karadeniz'in yanı sıra Balkanlar'daki ülkelerin istikrar, siyasi birlik ve toprak bütünlüğünün Türkiye için olduğu kadar bölge barışı ve huzuru için de önemli olduğunu belirten Kara, başta Kosova ve Bosna-Hersek olmak üzere tüm Balkan ülkelerinin birlik ve bütünlük içinde mevcudiyetini sürdürmesini istediklerini ifade etti.
Harekat, tatbikat ve eğitim
TSK'nin salgına rağmen harekat, tatbikat ve eğitim faaliyetlerini aralıksız sürdürdüğünü dile getiren Kara, BM, NATO, AB ve AGİT görevleri ve ikili anlaşmalar kapsamında, Libya'dan Kosova'ya, Azerbaycan'dan Bosna Hersek'e, Katar'dan Somali'ye kadar birçok coğrafyada 15 farklı görev ile dünya barışına katkıda bulunduğunu söyledi.
Kara, tatbikatlara ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Uluslararası deniz yolları üzerinde seyir serbestisinin idamesi maksadıyla International Maritime Exercise (IMX) Tatbikatı 3-17 Şubat tarihleri arasında icra edilmektedir. Ayrıca şubat ayı içerisinde intikal ve karakoldaki denizaltılara karşı hava, su üstü ve denizaltı iş birliği ve ileri seviyede koordineli Denizaltı Savunma Harbi eğitimi sağlamak ve ilgili NATO usullerini denemek maksadıyla Dynamic Manta Tatbikatı, Hava Komuta Kontrol usulleri hakkında personeli eğitmek maksadıyla Volkan Tatbikatı, iki ülke komando ve özel kuvvet birlikleri arasında bilgi ve tecrübe paylaşımını sağlamak maksadıyla Türkiye-Pakistan Ortak Komando ve Özel Kuvvet Tatbikatının (Cinnah-22) icra edilmesi planlanmıştır."
Envantere giren yeni silah sistemleri
Savunma sanayisinde yerli ve millilik oranının yüzde 80'lere yükseldiğine işaret eden Kara, "mavi vatan"ın en iyi şekilde savunulmasına ve ülkenin hak, alaka ve menfaatlerinin kararlılıkla korunmasına yönelik toplam 194 firmanın katkılarıyla yerli ve milli olarak üretilen "TCG UFUK"un, geçen ay envantere girdiğini anımsattı.
Türkiye'nin halihazırda dünyada bir savaş gemisini milli olarak tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer aldığını belirten Kara, çeşitli cins ve miktarda harp silahı ve araç-gereçlerinin de geçen ay envantere dahil edildiğini bildirdi.
FETÖ ile mücadele
Bakanlığın tüm birimlerinin gerekli hassasiyeti göstererek yeni bilgi, belge ve veriler ışığında FETÖ ile mücadelesini kararlılıkla sürdürdüğünü belirten Kara, "15 Temmuz 2016'dan bugüne kadar 24 bin 280 personel ihraç edilmiş, 1079 personel hakkında ise idari süreç devam etmektedir. 1 Ocak-4 Şubat 2022 tarihleri arasında 113 personel ihraç edilmiş, 52 emekli personelin rütbeleri geri alınmış, 37 personel göreve iade edilmiş, 4 emekli personelin rütbesi/unvanı iade edilmiştir." dedi.
Kovid-19 ile mücadele
Kovid-19 salgınıyla mücadeleyi titizlikle ve yoğun bir şekilde sürdürdüklerini, bu konuda dünyada en başarılı ordulardan biri olduklarını ifade eden Kara, ilk vakanın görüldüğü günden itibaren MSB bünyesinde 7 gün 24 saat esasıyla görev yapan Koronavirüs ile Mücadele Merkezi (KOMMER) aracılığıyla hem bireysel hem de kurumsal önleyici, koruyucu tedbirlerin hayata geçirildiğini hatırlattı.
Kara, "Sonuç olarak, aynı anda birden fazla harekat alanında mücadele eden, dünyanın birçok bölgesinde barış ve istikrarın sağlanmasında görev alan başta Türk Silahlı Kuvvetlerimiz olmak üzere Milli Savunma Bakanlığının tüm birlik ve kurumları, binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen milli, manevi ve mesleki değerlerinden aldığı ilhamla asil milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı için üstün bir gayret içerisinde, kendisine tevdi edilen her türlü görevi, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da başarma azim ve kararlılığındadır." ifadelerini kullandı.
"Son dönemin en kapsamlı harekatı"
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, "Kış Kartalı Tatbikatı"nın sonuçlarına ilişkin soru üzerine, "Kış Kartalı Harekatı, son dönemlerin yapılmış en kapsamlı harekattır" ifadesini kullandı.
Harekat kapsamında uçakların, sınırdan 165 kilometre derinlikteki Karacak ve 85 kilometre derinlikteki Sincar ile 9 kilometre derinlikteki Derik'teki hedefleri eş zamanlı olarak tam isabetle vurduğunu vurgulayan kaynaklar şunları söyledi:
"Harekat sonucunda terör örgütüne büyük bir darbe vuruldu. Bu PKK/YPG'nin son dönemde yapmaya çalıştığı saldırılardan da anlaşılıyor. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin operasyonlarında tarihi ve kültürel dokular başta olmak üzere çevrenin korunmasına da azami dikkat ve hassasiyet gösterilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz için sivil halk, çevre, tarihi, dini ve kültürel yapılar dokunulmazdır. Harekatların hem planlama aşamasında hem icrasında hem de sonuçların değerlendirmesinde büyük bir hassasiyetle davranıyoruz. Bu kadar büyük bir harekatın değerlendirme süreçleri devam ediyor. Aranan teröristler listesindeki her renkten çok sayıda terörist harekat sonucunda etkisiz hale getirildi. Harekatın sonuçları hem terör örgütünü hem de onların destekçilerini rahatsız edecek düzeyde."
ABD ile devam eden "F-35 görüşmelerinin" takvimine ilişkin soruya da kaynaklar, "İlk toplantı Ankara'da 27 Ekim'de yapıldı. İkinci toplantı için ABD tarafından bu ay içinde davet bekliyoruz" yanıtını verdi.
F-16 tedariki ve modernizasyonuna ilişkin çalışmaların da devam ettiğini aktaran kaynaklar, Türkiye ve ABD Savunma Bakanlıkları arasındaki Yüksek Düzeyli Savunma Grup Toplantısı'nın ikincisinin de planlama aşamasında olduğunu söyledi.
ABD'nin DEAŞ liderine yönelik Suriye'nin kuzeyindeki operasyonun detaylarına ilişkin soru üzerine kaynaklar, operasyonun teknik detaylarına yönelik ABD raporu açıklanmadan yorum yapmanın doğru olmayacağını belirtti.
Bakan Akar'ın sağlık durumu
Koronavirüse yakalanan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın sağlık durumuna ilişkin soru üzerine de kaynaklar, "Sağlık durumu çok iyi, hafif semptomlarla hastalığı atlatıyor. Şu anda gerekli tedbirler alınarak faaliyetlerini uzaktan sürdürüyor." yanıtını verdi.
Kaynaklar, Akar'ın gelecek hafta Brüksel'de yapılacak NATO Savunma Bakanları Toplantısı'na katılmasının planlandığını kaydetti.
Ukrayna-Rusya arasındaki gerilimin sorulması üzerine Bakanlık kaynakları, şunları kaydetti:
"Türkiye olarak Karadeniz'de kıyıdaş ülkelerin barış, huzur, refah içinde yaşamasına yönelik duruşumuzu her zaman ortaya koyuyoruz. Bunun sağlanmasına yönelik Montrö de önemli bir anlaşma olarak yer alıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere Türkiye sorunların diyalog ve barışçıl yöntemlerle çözümüne yönelik iradesini ortaya koydu. Bu konuda da Türkiye Cumhuriyeti üzerine düşeni yaptı, bundan sonra da yapmaya devam edecek. Hem Ukrayna hem Rusya ile iyi ilişkilere sahip Türkiye, NATO üyesi olarak da sorumluluklarını yerine getiriyor. Sayın Bakanımız da geçen haftalarda askeri gerginliğin artırılmasının kimseye fayda getirmeyeceği ve bundan kaçınılması gerektiğini ifade etmişti."
Kaynaklar, gelişmeleri yakından takip ettiklerini de vurguladı.
"AB sessiz kalmakta ve görmezden gelmektedir"
Yunanistan'ın geri itmelerine de değinen kaynaklar, "İpsala bölgesinde Yunan Sınır Birlikleri tarafından geri itilen 19 göçmenin donarak hayatını kaybetmesi Yunan yöneticilerin insanlık dışı uygulamalarının son örneği olmuştur. Yunanistan'ın AB değerlerini ve İnsan Hakları Beyannamesi'ndeki kuralları ihlal etmesine AB sessiz kalmakta ve görmezden gelmektedir." ifadelerini kullandı.
Afganistan'da havalimanının işletilmesine yönelik gelinen son noktaya ilişkin soru üzerine kaynaklar, hem diplomatik faaliyetlerin yürütülmesi hem de uluslararası yardımların ulaştırılmasına yönelik havaalanlarının önemine işaret etti. Katar ve Türkiye'nin bu konudaki ortak çalışmasını hatırlatan kaynaklar, çalışmanın nihayete ulaşmasıyla Kabil başta olmak üzere Mezar-ı Şerif, Kandahar ve Herat'ta havaalanlarının işletilmesinin planlandığını bildirdi. (AA)