MENÜ
İzmir
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
21 metrekarelik hayatlar!
Güncel
7 Haziran 2021 Pazartesi 11:56

21 metrekarelik hayatlar!

İzmir depremi sonrası evleri yıkılan veya ağır hasar gören depremzedeler 21 metrekarelik konteynerlerde hayat sürdürüyor. Yardım kartlarıyla zor bela kaynayan ocaklardaki minderden yataklarda uykuları kaçıran en büyük endişe dönüşüm kredisi faturası!

İzmir’de 30 Ekim’de meydana gelen 6,9 büyüklüğündeki depremin ardından evleri yıkılan veya ağır hasar gören depremzedeler, Bayraklı’da kurulan konteyner kentte hayatlarını sürdürüyor. Ekonomik zorluklar nedeniyle başka bir çatı bulamayan aileler, 21 metrekarelik konteynerlere mahkum yaşıyor. Yardım kartlarıyla zor bela kaynayan ocaklardaki minderden yataklarda uykuları kaçıran en büyük endişe ise konutlarının tamamlanmasının ardından karşılarına çıkacak olan kentsel dönüşüm kredisi faturası!

İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre görüşülen depremzedelerin tamamı bu krediyi geri ödeyecek güçte olmadıklarını söylerken, onlardan biri olan Zeynep Demir de yaşadıkları mağduriyeti şu sözlerle anlatıyor: “65 yaşındayım. Daha ne kadar yaşayacağım? Bu yaştan sonra kredi mi ödeyeceğim? Depremden önce evimize tadilat yaptırabilmek için kredi çekmiştik. Hala o krediyi ödüyoruz. Şimdi bizi daha da borçlandıracaklar. Emekli maaşımız olduğu gibi kredi borçlarına gidecek.”

SEVDİĞİ YEMEKLERİ PİŞİREMİYORUM

Dört çocuk annesi Pınar Güzeycan, 40 yaşında. Kendisi ev hanımı, eşi ise boya ustası. Evleri Karşıyaka Şemikler’deydi. Depremde hasar görünce kiraya çıktılar. Fakat eşi kansere yakalanınca işten çıkarıldı ve kirayı ödeyemediler. 7 aydır Bayraklı’da depremzedeler için kurulan konteynerlerde kalıyorlar. Eşi ilik kanseri tedavisi gördüğü için 1,5 senedir çalışamıyor. Hiçbir gelirleri yok. İlk zamanlar yapılan yardımların giderek azaldığını belirten Güzeycan, “21 metrekarelik yerde 6 kişi kalıyoruz. Kolay değil, çok zor. Hiçbir gelirimiz yok, arada gıda alışveriş kartı dağıtıyorlar. Onunla idare etmeye çalışıyoruz ama yetmiyor. Çocuklarıma sevdikleri yemekleri pişiremiyorum. Burası açık cezaevi gibi... Ziyaretçimiz geldiğinde sadece 1 saat görüşmemize izin veriyorlar. Paramız olsa hemen eve çıkarız. Garibanlar çok eziliyor. Özellikle çocuklarım için yardım istiyorum” dedi.

DAHA DA BORÇLANDIRACAKLAR

Zeynep Demir, 65 yaşında. Depremden sonra evleri için yıkım kararı alındı. Eşi Halis Demir ile birlikte 7 aydır konteynerde kalıyorlar. Hala depremden önce evlerini tadilat ettirebilmek için çektikleri 60 bin liralık kredinin taksitlerini ödüyorlar. Demir, evleri tamamlandığında ödeyecekleri borç miktarının onları daha da endişelendirdiğini şöyle anlattı: “Yıllarca dişimizden tırnağımızdan arttırarak almıştık evimizi. Depremden sonra yıkım kararı alındı ama aylardır hiçbir gelişme yok. Hala yıkmadılar. Ben 65 yaşındayım. Daha ne kadar yaşayacağım? İstiyorum ki evlerimizi biran önce yapsınlar ve oturmaya başlayalım. Ömrümün son yıllarını evimde geçirmek istiyorum. Geçi evimiz yapıldığında da geçebilecek miyiz bilmiyorum. Sanıyorum bizden belli bir miktar para isteyecekler. Bu yaştan sonra kredi mi ödeyeceğiz? Evimize 60 bin liralık tadilat yaptırmıştık. Tam evimize girdik derken deprem oldu ve boşaltmak zorunda kaldık. Hala o tadilat için çektiğimiz krediyi ödüyoruz. Şimdi bizi daha da borçlandıracaklar. Emekli maaşımız olduğu gibi kredi borçlarına gidecek. 350-400 bin kadar ödeme yapmanız gerekir diyorlar ama banka sadece 200 bin lira kredi veriyor. Hadi onu aldık diyelim geri kalanını nereden bulacağız? Böyle olursa evimiz yapılsa bile giremeyeceğiz. Bizim işimiz nanay...”

OKUL SERVİSİ İSTİYORUZ

Üç çocuk annesi Fadime Dinçer’in evi de depremde gördüğü hasardan dolayı kullanılamaz hale geldi. Ailesiyle birlikte aylardır konteyner kentte hayatını sürdüren Dinçer, asgari ücretle bir fabrikada çalışan eşinin maaşıyla geçindiklerini dile getirdi. Konteyner kentte kalan çocukların eğitim sorunlarına değinen Dinçer, “Çocuklarımın ikisi okul çağında. Haftanın iki günü çocukları okula götürüp getirmem gerekiyor. Konteyner kent ile okul arasındaki mesafe yürüyerek yarım saat sürüyor. Çocuklar da ben de çok yoruluyoruz. Bazen yetişemiyoruz derse geç kalıyorlar. Yazın yürürüz ama kışın ne olacak? İstiyoruz ki çocuklarımızın okula gidebilmesi için bir servis sağlansın. Burada aynı sorunu yaşayan çok insan var. Uzaktan eğitim sürecinde de çok zorluklar yaşadık. İnternet kesildi, çocuklarım derslere giremedi. Eşim bir fabrikada asgari ücretle çalışıyor. Özellikle bebeğimizin bez parasını ödemekte çok zorlanıyoruz. Hiçbir yardımdan faydalanamadık. Akşam olunca minderleri yere serip yatak yapıyorum, gündüzleri de üst üste koyarak koltuk gibi kullanıyorum. Eşyalarım deprem sırasında çıkan yangında kullanılamaz hale geldi. Oğlum depremden dolayı büyük travma geçirdi” ifadelerini kullandı. (Çağla Geniş / İlkses Gazetesi)

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir