İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Geçtiğimiz hafta 9 Mehmetçiğimizi daha, teröre şehit verdik. Gökhan Delen, Serkan Sayın, Müslüm Özdemir, Kemal Batur, Emrullah Gülmez; Hakan Gün, Ahmet Köroğlu, Murat Atar, Muhammed Tunahan Evcin... 9 kahramanımız, Pençe-Kilit Harekatı’nda vatanımızı, terör örgütüne karşı korurken, şehit düştüler. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Başımız sağ olsun.
Unutmayalım ki bugün bu salonlarda, güven içerisinde konuşabiliyorsak bunu bu millet, bu memleket için, göğsünü siper eden nice vatan evladımıza borçluyuz. Onlar, analarının kuzuları Türk yurdunun da, yiğit fedaileridir. Biz bugün fedailerimiz için, acımızı yüreğimize basacak tıpkı aileleri gibi, vakur duracak düşmanı güldürmeyeceğiz.
"40 YILDIR SARSILMAZ BİR İRADEYLE MÜCADELE EDİYORUZ"
Biz bugün ateşi içimizde söndürecek birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden,
geçit vermeyeceğiz. Değerli milletvekilleri Türk milleti olarak, teröre karşı, 40 yıldır, sarsılmaz bir iradeyle, mücadele ediyoruz. Değil 40, 140 yıl olsa da, asla boyun eğmeyeceğiz. Bu yüzden, İYİ Parti olarak, biz de teröre karşı, içerdeki ve dışardaki mücadeleyi, elbette, sonuna kadar destekliyoruz.
Ancak, her terör saldırısı sonrasında 'Can çekişiyorlar', 'Son çırpınışları', 'Ayakkabı numaralarını biliyoruz', 'Kanı yerde kalmadı' diyerek, milletimizi oyalayan ve bu kutlu mücadeleyi, bir intikam meselesine indirgeyen, hamasete de elbette göz yumamayız. Çünkü, bizim baktığımız çerçevede devlet intikam almaz, gereğini yapar. Terörle mücadelenin, tek amacı, terörü tüm unsurlarıyla, tamamen bitirmektir. Eğer ki 40 yıl sonra bile, hâlâ evlatlarımızı, teröre şehit vermeye devam ediyorsak yapmamız gereken şey, strateji değiştirmektir.
Ama öyle, geçtiğimiz yıllarda yapıldığı gibi teröre, sözüm ona çözüm bulmak için, siyasi arayışlara girmekten bahsetmiyorum. Çünkü sözde 'Teröre siyasi çözüm' diyerek atılan, her adım, şüphesiz ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, kuruluşuna, varlığına ve huzuruna yönelen, birer kurşun olarak, geri dönecektir. Nitekim bunu, yakın tarihimizde yaşadık. Çok acılar çektik. Canlarımızı, evlatlarımızı kaybettik. Bir daha tekrarlanmasına da, asla müsaade etmeyiz.
BİLDİRİ VE TELEFON YANITI
Bir konuya açıklık getirmek istiyorum, ben her büyük terör hadisesinden sonra her önemli dış politika krizinden sonra ilgili bakanlıkları ve Cumhurbaşkanını bugüne kadar telefonla aramışımdır. 33 şehidimizde de her şeyi iptal edip hem kendilerini arayıp yani 3 bakanı arayıp, hep aramış bilgi almışımdır. Bu defa da aynını yaptık.
Anlayamadığım bir biçimde bu defa çok enteresan Sayın Cumhurbaşkanını sayın dışişleri bakanını sayın milli savunma bakanını aramamı, mesela milli savunma bakanı geri dönmedi ama Hakan Fidan ve sayın Erdoğan geri döndüler, bilgi verdiler. Arkadaşlarıma bunu aktardım. Ben milletvekili değilim Meclis'imiz tutum aldı. Günlük siyasette birbirimizi kıyasıya eleştirebiliriz ama dış dünyaya karşı bu tür konularda elbette ortak bir tutum belirlemeliyiz. Bunun için de Sayın Dervişoğlu, Sayın Aydın, ve Sayın Usta’nın organizasyonunda biz Meclis'in ortak bir beyanat ortak bir bildiri imzalamasını teklif ettik. Ve Saadet Partisi, İYİ Parti, MHP ve AK Parti bizim teklifimize evet diyerek imza attılar.
"AYIPLADIĞIM BİR BİÇİMDE BİR BİLDİRİ SAVAŞI ÇIKTI"
Anlayamadığım bir biçimde çok da ayıpladığım bir biçimde bir bildiri savaşı çıktı. PKK'lılar herhalde çok mutlu olmuştur. PKK'lılar herhalde bu birbirine düşen Gazi Meclis'in mensuplarına çok gülmüşlerdir. AK Parti'ye gıcık olmak onun yaptığı işleri eleştirmek onu sandıkta yenmek bu iddia ile ortaya çıkmak elbette bizim hakkımız ama şehit ailelerinin karşısında bu milletin temsilcileri olarak bizler kaya gibi durmak zorundayız o PKK’lı şerefsizlere karşı. Neyse sakin sakin geçirdik konuyu. Şımardıkça şımardılar hadsizleştikçe hadsizleştiler. Şimdi yine şehitlerimiz oldu. Ben aradım bu rutin. Aradım.
"AYRI BİLDİRİ YAYIMLAYANLAR TEZKEREYİ DESTEKLEDİ"
Benzer bir Meclis bildirisini, DEM'in imzalamasını beklemiyoruz ama buradan da bir cingar çıktı. Dün bir toplantı oldu o toplantıda bu 3 siyasi parti imza atacak diğer siyasi partiler imza atmayacak bu parçalı görüntüden vazgeçildi, burası çok enteresan, Numan Kurtulmuş'un imzasıyla ortak tezkere Meclis'e sunuldu, ilginç bir biçimde ayrı bir bildiri yayımlayanların hepsi bu tezkereyi destekledi. Soru şu; karın ağrısı İYİ Parti miydi?
Eğer AK Parti ile bir el sıkışmamız olsa idi bizden ayrılan bizi çok üzen bizi kandırmış hissettiğimiz bir milletvekilini, bizden seçilip koşa koşa AK Parti'ye geçip Eskişehir'den aday gösterilmesi mümkün olur muydu? İYİ Parti ile AK Parti arasında anlaşma olsa böyle bir şey olur muydu. Bu arkadaşımız temayül ile gelmiş. Oradaki insanların kandırıldığı bir durumdan bahsediyoruz. İnanıyorum ki Eskişehir seçmeyecektir. AK Parti'ye yanlıyor diyorsunuz diyorlar. Bunları ahlaksızlık olarak görüyorum. Hür ve müstakil olarak gidip bu milletin sesi olarak kazanacağız. Bizim hür ve müstakil olmamız bazı şeyleri açığa çıkardı. El sıkışın kardeşim sizin elinizi tutan mı var. Hemen el sıkışın her yeri alın görelim bakalım neymiş dünya." (Habertürk)