Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ayrı ayrı yazılı olarak yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergeleri için Arslan, ‘toprak yoksa tarımda olmaz’ diye seslendi ve şunları söyledi:
“Türkiye’nin en önemli ekonomik zenginlik kaynaklarından birisi tarımdır. Ülkemiz için stratejik bir sektör olan tarım, zengin potansiyeli ile ekonomimizin gücünü oluşturan ana sektörlerden birisidir. Bu çerçevede tarıma ilişkin politikalar, sektörün verimliliğini ve dış rekabet gücünü artırarak, üreticilerimizin, çiftçilerimizin refahını ve sürdürülebilir bir tarım yapmalarını sağlamalıdır. Tüketici konumundaki yurttaşlarımızın da ucuz ve güvenilir tarım ürünlerine ulaşmalarını hedeflemelidir. Ancak gelin görün ki, son 20 yıldır ülkeyi yöneten iktidar tarımsal alana yatırım yapmak, destek vermek şöyle dursun; üreticilerimizi, çiftçilerimizi yüksek girdi maliyetleri altında inim inim inletmektedir. Mazottan gübreye, ilaçtan enerjiye tüm girdi kalemlerindeki fahiş artışlarla üreticiyi toprağından etmiş, tüketiciyi manavdan pazardan sebze ve meyveyi tane ile alır hale düşürmüştür. Birde tarım alanlarını; sanayi, ticaret ve konut alanlarına açarak adeta beton eker hale gelmiştir. Bu durum aynı zamanda kırsalda büyük bir göç ve yoksullaşma sürecini doğurmuştur.”
Tarımda ülke genelinde yaşanan sorunların, önemli bir tarım potansiyeline sahip olan İzmir’i de doğrudan etkilediğini dile getiren Arslan, ‘2021 TÜİK verilerine göre toplam ekilebilir alanı 3 milyon 216 bin dekar olan İzmir’de sadece 1 milyon 405 bin dekar ekilebilmiş. Bu durum İzmir için tarladan sofraya besin zincirinde yaşanacak olumsuzlukların müjdecisidir. Buna, gerek Tarım Bakanlığı gerekse tarım alanları üzerindeki tasarrufları nedeniyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önlem almak zorundadır. Bunun için tarım arazilerini sanayi, ticaret ve konut alanlarına dönüştürmekten ve TOKİ eliyle yapılaşmaya açmaktan vazgeçmelidirler. Sürdürülen mevcut tarım politikalarının bir başka doğurduğu sonuç ise çiftçilerimizin, üreticilerimizin kullandıkları tarımsal kredi borçları nedeniyle kamu ve özel bankalar tarafından topraklarına el konularak tarım dışı kalmalarıdır.’ diye konuştu.
‘Ülkemizin kalkınmasında, ekonomimizin büyümesinde lokomotif olan tarım sektöründe, alın teri ve emeği ile fedakârca üretim yapan, tarladan sofraya bereket taşıyan çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’ü kutluyorum’ diye seslenen Arslan, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’dan tarım alanlarına ilişkin şu sorularına yazılı yanıt istedi:
İzmir’de 2004 yılında toplam ekilebilir alan 3 milyon 514 bin 400 dekar iken 2021 yılı TÜİK verilerine göre 3 milyon 216 bin dekar görünmektedir. İzmir ilimizdeki tarım alanları yaklaşık 300 bin dekar neden küçülmüş ve bu alanlar hangi amaçla kullanılmaktadır?
İzmir ilimizde tarım arazilerinin ne kadarı ipoteklidir?
İpotekli tarım arazilerinin İzmir’in ilçelerine göre dağılımı ayrı ayrı nedir?
Tarım arazisi üzerine ipotek konmuş çiftçilerimizin ilçelere göre sayısı kaçtır?
Kamu ve özel bankalar tarafından tarım arazileri üzerine konulan ipotek tutarları her ilçedeki ipotekli tarım arazisi için ne kadardır?
İzmir ilimizde tarımsal faaliyet yürütülen alanlarda bakanlığınız Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından ÇED Onayı verilen kaç işletme vardır? Bu işletmelerin faaliyet alanları nelerdir?
İzmir ilimizde 2002 – 2022 yılları arasında tarımsal faaliyet yapılan alanlarda sanayi, ticaret ve konut alanına dönüştürülen tarım alanı miktarı ne kadardır?
Son dönemde yaşanan salgın hastalık, iklim değişikliği, kuraklık nedeniyle doğacak gıda krizini önlemeye yönelik su kaynaklarını ve tarım arazilerini korumak için alınan önlemler ve projeler nelerdir?
Sayfa başına git