MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Asbest çığlığı: Babasının acısı mücadelesi oldu!
Güncel
18 Temmuz 2021 Pazar 14:59

Asbest çığlığı: Babasının acısı mücadelesi oldu!

Babasını asbest temasına bağlı olarak ortaya çıkan akciğer zarı kanseri (mezotelyoma) nedeniyle kaybeden Çevre Mühendisi Çiğdem Yıldız, kentsel dönüşüm çalışmalarıyla birlikte daha da artan asbest tehdidine isyan ediyor: “Babamın yaşadıklarını kimse yaşamasın...”

Halk arasında ‘aktoprak’ olarak biliniyor. Fakat ismi kadar masum değil. Kırsalda evlerin çatı ve badanasında kullanılan asbest içerikli bu toprağa maruz kalan kişiler ilerleyen yıllarda akciğer zarı kanseri (mezotelyoma) riskiyle karşı karşıya kalıyorlar... İzmir’de yaşayan öğretmen emeklisi Erol Yıldız da onlardan biriydi. 9 yaşına kadar kaldığı memleketi Malatya’da tanıştı ‘ölüm’ toprağıyla. 2013 yılında bacak ağrısı şikayetiyle başvurduğu hastanede yapılan tetkiklerin ardından akciğer zarı kanseri olduğunu öğrendi. Hastalığın dördüncü evresinde olan 67 yaşındaki Yıldız’ın her gün daha da artan ağrılarını yalnızca morfinler dindiriyordu.

İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre 19 aylık tedavi sürecinde babasının çektiği acılarla yüreği yanan Çiğdem Yılmaz’ın isyanı ise asbeste karşı hiçbir önlem almayan yöneticilereydi... Babasını kaybettikten sonra uzun süre kendine gelemedi fakat ona ve diğer hastalara ses olmak için ayağa kalktı. Tesadüfen tanıştığı Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) sayesinde isyanını örgütlü bir mücadeleye dönüştürdü. Dernek gönüllüsü olarak babasının yaşadıklarını daha geniş kitlelere duyurmaya karar veren Yıldız, kentsel dönüşüm çalışmalarıyla birlikte her geçen gün daha da artan asbest tehdidine dikkat çekiyor: “Hiç kimse işkence çekerek ölmemeli. Babamın yaşadıklarını kimse yaşamasın.”

ASBESTİ SOLUDU KANSERE YAKALANDI

Babası Erol Yıldız’ın 9 yaşına kadar kaldığı memleketi Malatya’da, evlerin badanasında kullanılan ve aktoprak olarak bilinen ‘ölüm’ toprağı nedeniyle 67 yaşındayken kansere yakalandığını anlatan Çevre Mühendisi Çiğdem Yıldız, “Babamın bacağında bir ağrı nüksetmeye başladı. Romatizma olabileceğini düşünüyorduk ama gittiğimiz doktor tam teşekküllü bir hastaneye yönlendirdi. Biyopsi yapıldı, memleket hikayeleri sorulmaya başlandı. 2013 yılı Mayıs ayında akciğer zarı kanseri (mezotelyoma) teşhisi konuldu. Maalesef dördüncü evredeydi. Malatyalıyız, eskiden de asbestli aktoprakla evler boyanıyormuş. Babam asbeste orada maruz kaldı diye düşünüyoruz. Zaten doktor net bir şekilde memleket hastalığı demişti. Evliya Çelebi’nin bir sözü vardır Aydın için... ‘Dağlarından yağ, ovasından bal akan’ der. Babam ise ‘Benim memleketim de bana bu hastalığı verdi’ derdi bu sözü hatırlatıp” dedi.

DAYANILMAZ AĞRILAR ÇEKTİ

Asbestin sebep olduğu akciğer zarı kanserinin oldukça ağrılı bir hastalık olduğunu söyleyen Yıldız, babasının bu süreçte yaşadıklarını şöyle anlattı: “Doktorlar babama herhangi bir yaşam süreci biçmedi. Ağrılar başladı hemen. Kanser tüm iç organlarını sarmıştı. Hastalığı biraz araştırdığınızda zaten çok çaresiz olduğunuzu hissediyorsunuz. 2014 yılı Kasım ayında babamı kaybettim. Onu yaşatmayı çok istedim. İsyanım çok fazla. O toprağa, memlekete, yönetimlere... Hastalığın tanısı çok kolay konmadığı için birçok insan köylerine gönderiliyor ve bağıra bağıra ölüyorlar ağrıdan. Ağrıların tek çözümü morfin... Dayanılmaz ağrılar çekti babam da. Apar topar hastaneye gidiyorduk damardan morfin veriyorlardı. Son ağrıları artık katlanılmazdı, ‘Bir şey yapın’ diye ağlıyordu.”

BABAMA BİR SÖZ VERDİM

Şehirlerde kentsel dönüşüm çalışmalarıyla birlikte her geçen gün daha da artan asbest tehdidine dikkat çeken Yıldız, “İzmir depreminde kaybedilen insan sayısı 118. Ama ardından binaların yıkımında önlem alınmaması nedeniyle ortaya çıkan asbestten dolayı on binlerce insan şu an risk altında. Yıkımlarda alınması gereken teknik önlemler var ama ne yazık ki uygulanmıyor. Kırsalda insanlar azaldı ama kentlerde milyonlarca insan artık asbeste maruz kalıyor. Babama bir söz verdim. Onun duyuramadığı sesi ben duyuracağım. Babamın hastalığı önlenebilir olduğu için isyanım hiç bitmeyecek. Mahallemde bir tane daha önlem alınmadan yıkılan bina görürsem makinaların önüne geçip bekleyeceğim. Çünkü bizi öldüremezler böyle bir hakları yok. İzmir Kent Konseyi geçtiğimiz aylarda asbest ile ilgili bir etkinlik düzenlemişti. Konuşmacılar Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) Başkanı Mehmet Ensari ve Halk Sağlığı Uzmanı Ahmet Soysal’dı. Mehmet Bey, konuşmasının sonunda ‘İsteyen herkes ASUD gönüllüsü olabilir’ dedi. Program bittikten sonra telefonla aradım. Gönüllü oldum ve şimdi sürekli irtibattayız” ifadelerini kullandı.

BAŞKA İNSANLAR ÖLMESİN DİYE...

Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) ile tanıştıktan asbeste karşı isyanını örgütlü bir mücadeleye dönüştüren Yıldız, şunları söyledi: “Asbestten korunmanın tek yolu var o da asbeste maruz kalmamak. Kentler güzelleşiyor ama sağlığımız ne olacak? Bizleri asbestten koruyacak önlemlerin alınması gerekiyor. Hiç kimse işkence çekerek ölmemeli. Babamın yaşadıklarını kimse yaşamasın. Kentsel dönüşüm kansere dönüşüm olmasın. Ben babamı kaybettim ama başkaları ölmesin diye elimden geleni yapacağım. Kentsel dönüşüm birçok ilimizde yaygınlaşmış durumda. Eski binalarda asbest kullanılıyordu, o binaların yıkımı ile birlikte havaya asbest lifleri saçılıyor ve herhangi bir önlem alınmadığı için asbest soluyoruz. 10 ila 40 yıl sonra bu hastalığın yoğun bir şekilde nüksetme durumu söz konusu. Yıllar sonra da olsa ASUD ile tanıştım, onlarla birlikte başka insanların ölmemesi için elimden geleni yapacağım.” (Çağla Geniş / İlkses Gazetesi)

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir