MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Avcı sordu CHP İzmir İl Başkanı yanıtladı… Deniz Yücel’le A’dan Z’ye!
Politika
5 Haziran 2019 Çarşamba 08:22

Avcı sordu CHP İzmir İl Başkanı yanıtladı… Deniz Yücel’le A’dan Z’ye!

CHP'de genç sayılabilecek bir yaşta partinin ‘kale’si olarak nitelendirilen İzmir’de oturduğu il başkanlığı koltuğunda 17 ayı geride bırakan Deniz Yücel, gazeteci Sercan Avcı’nın sorularını yanıtladı. İkilinin buluşmasında Yücel, Tunç Soyer’den Aziz Kocaoğlu’na, disiplinden ön seçime, kongre sürecinden yol haritasına kadar bir çok konuda dobra yanıtlar verdi. 17 ayda ekip anlayışına prim vermediğini söyleyen Yücel, “Ben görevi kişisel bir kariyer planlamasıyla yapmıyorum" dedi.

GERÇEKİZMİR - CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel…

İl başkanlığı için genç sayılabilecek bir yaşta partinin ‘kale’si olarak nitelendirilen İzmir’de oturduğu il başkanlığı koltuğunda 17 ayı geride bıraktı…

17 aya kurultay, olağanüstü kurultay tartışmaları, milletvekilliği, cumhurbaşkanlığı ve yerel seçim sığdırdı…

Kimi zaman hedef tahtasına kondu… Kimi zaman övgü aldı…

Gazeteci Sercan Avcı sordu, CHP İl Başkanı Deniz Yücel yanıtladı…

İkilinin buluşmasında Yücel,  Tunç Soyer’den Aziz Kocaoğlu’na, disiplinden önseçime, ufuktaki kongre sürecinden  yol haritasına kadar bir çok konuda dobra yanıtlar verdi.

EKİP ANLAYIŞINA PRİM VERMEDİM

SERCAN AVCI: CHP İzmir İl Başkanlığı koltuğunda 17 ayı geride bıraktınız. 17 ayda CHP İzmir İl Örgütüne ne kattığınızı ya da parti içinde neyi değiştirdiğinizi düşünüyorsunuz?

DENİZ YÜCEL: On yedi ay dile kolay, gerçekten uzun bir süre… Ama o 17 ay bir solukta geçti. Çok yoğun geçen bir 17 ay oldu… Olağan kurultay, ardından tüzük kurultayı, ardından erken seçim, Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimi… Sonrasında olağanüstü kurultay talebi… Daha sonra uzun bir aday belirleme süreci, sonra yerel seçim hazırlıkları, yerel seçim ve  bugünlere kadar geldik. Ben ne kattığımı düşünüyorum? Ben, partimi güçlendirmek için, partimi başarıya ulaştırmak için çabaladığımı düşünüyorum. Siyasette ve Cumhuriyet Halk Partisi siyasetinde geçmişe dönüp baktığımızda; ekip anlayışının, ekipçilik anlayışının partinin başarısına zarar verdiğini görüyorum. Göreve geldiğimden beri ekip anlayışına prim vermedim. ‘Bizim bir ekibimiz varsa bu da CHP örgütünün tamamıdır’ dedim. Hem kendi yönetimimde, hem seçim süreçlerinde, hem de aday belirleme döneminde kesinlikle ve kesinlikle bunu uyguladım. Bundan dolayı siyaseten geçmişte birlikte olduğumuz, bizi destekleyen insanlardan zaman zaman tepki görmüşlüğüm, tepki çekmişliğim olabilir ama doğru olan buydu. Biz iktidar olmak istiyorsak, partiyi başarıya taşımak istiyorsak ekipçiliği,  adamcılığı, klikçiliği parti içerisinde yıkmamız gerekiyor, ortadan kaldırmamız gerekiyor. Ben en önemli bunu görüyorum. İkincisi; Partinin başarısı her şeyin üzerinde, partinin kurumsal kimliği her şeyin üzerinde… Ben bu görevi, kişisel bir beklentiyle, kişisel bir kariyer planlamasıyla ya da hedefiyle yapmadım. Yapabilir miydim? Yapabilirdim, çok da rahat yapabilirdim. Ama bu doğru değildi. Sonuçta bir görev alındıysa bu görev parti için yapılmalı, kişisel kariyer planlarıyla, kişisel hedeflerle yapılmamalı. Kişisel plan aşamasına giren arkadaşlarımız olduğu takdirde partinin başarısı, ikinci üçüncü dördüncü plana atılıyor. Bu da beraberinde başarısızlığı getiriyor. Görevimi her şeyin üzerinde tuttum ve şu da bence önemli; Bu görevler gelecek beklentisiyle yapılmadığında, bize yanlış gördüğümüz şeylere müdahale etme olanağı tanıyor. Ancak kişisel hedeflerle, gelecek planlamasıyla yapıldığı zaman o zaman bir takım problemler olabiliyor. Geçmişte bunun örnekleri var. Bazı yöneticilerimiz ne yazık ki bu hatalara düşüyorlar. Siyasi gelecek kaygılarıyla, yanlış görülen şeylere müdahale etmiyorlar, seyirci kalabiliyorlar, düzeltmek için gayret göstermeyebiliyorlar. Ancak parti ve bu görev her şeyin üzerinde tutulduğunda bu tip durumlarda, kendiliğinden müdahale etme yetisini veriyor insana… Ben de bu anlayışla görevimi sürdürdüm.

GÖREVİME 4 ELLE SARILMAYI BİLDİM

SERCAN AVCI: Görev sürenizde zorlu, kritik zamanlar oldu. İl başkanlığı için genç bir yaştaydınız… Çok fazla tecrübeniz yokken koltuğa oturdunuz. Eleştirildiğiniz dönemler de oldu.  Süreç içinde vazgeçtiğiniz oldu mu? Pes ettiğimiz zamanlar. ‘Nereden yapıyorum bu görevi, neden geldim bu göreve’ dediniz mi?

DENİZ YÜCEL: İnsan haksız eleştirilere maruz kaldığında biraz motivasyonu kırılabiliyor. Ancak bu gibi durumlarda bile ben çok rahat bir şekilde motivasyonu tekrar sağlayarak, hatta daha da motive olarak yaptığım işe, görevime 4 elle sarılmayı bildim. ‘Nereden geldik bu göreve’ gibi bir düşüncem asla ve asla olmadı. O bir kere bu göreve ve makama saygısızlık olur.

KEŞKE BENDEN 2 YA DA 3 TANE OLSAYDI DİYORUM

SERCAN AVCI: İkinci çocuğunuzu kucağınıza aldınız geçtiğimiz günlerde… İşiniz var, avukatsınız… Ve CHP’nin il başkanısınız. Hepsini birlikte yönetmek zor olmuyor mu?

DENİZ YÜCEL: Oluyor. Ne yalan söyleyeyim zor oluyor. Bazen keşke benden 2 ya da 3 tane olsaydı diyorum. Açıkçası aile tabi ki önemli, iş de önemli. Ama bu görevi aldıysak bu görev hepsinin üzerinde… İşimi ya da ailemi tercih edecek olsam böyle bir göreve soyunmazdım. Ne yazık ki biraz aile ihmal ediliyor. İş ise sonuçta birlikte çalıştığımız avukat arkadaşlarımız var, onlarla gerekli iletişimi sağlayarak bir şekilde götürüyoruz. Eskisi kadar duruşmaya girmiyorum. Eskiden çok fazla cezaevine giderdim, tutuklu ve ağır ceza davalarımız çoktu, cezaevini tamamen kaldırdım. Ama ayda bir, 15-20 günde bir duruşmaya giriyorum.

HUKUK EĞİTİMİ SİYASİ OLARAK UFKU AÇAN BİR EĞİTİM

SERCAN AVCI: Siyasette avukatlar son yıllarda çokça görev alıyor. Avukatların siyasette fazlaca yer alması, önemli görevlere gelmesinin nedeni nedir?

DENİZ YÜCEL: Bir kere hukuk eğitimi insanın siyasi olarak bakış açısını, ufkunu açıyor. Çünkü yasaları, hakları, insanların hakkını korumayı ve savunmayı öğreniyorsunuz. Daha da önemlisi devletin işleyişini, devlet mekanizmasını öğreniyorsunuz. Anayasa hukuku, idari yargılama, idare hukuku gibi… Tabi ki burada da anayasa hukuku, idare hukuku, medeni hukuk, kişilerin temel hak ve hürriyetleri bunlar siyasete çok yakın ilişkisi olan konular. Dolayısıyla hukuk eğitimi siyasi olarak ufku açan bir eğitim. Gerek iç siyaset gerek dış siyasetle ayrı tutmak mümkün değil. Hukukçu, üniversite yıllarından itibaren araştırmacı bir kişiliğe bürünür, yoksa yapamaz, başarılı olamaz. İyi bir hukukçu, en çok kanun bilen en çok okuyan değil de araştırmayı bilen, yeri geldiğinde önce doğru teşhis yapabilen, uyuşmazlıkla ilgili doğru tanıyı koyabilen, ardından da araştırıp bir yorum getirmesi ve muhakeme yapabilmesi, yorum getirme kabiliyeti olan kişidir. Siyaset de; muhakeme kabiliyeti, yorum getirme, siyaseti okuyabilme, tanı ve teşhis koyma işidir, birbiriyle çok ilişkili olduğunu düşünüyorum. Bir de tabi hukukçuların hitabet ve belagat konusunda da bir takım artıları oluyor. Sonuçta hakim karşısında, Yargıtay da, zaman zaman yüksek hakim karşısında, ceza mahkemelerinde kalabalık karşısında savunma yapabileceğiniz mecralar oluşuyor. Eğer hukukçu kendini bu konuda geliştirdiyse siyasette de bir adım önde olabiliyor. Bu sadece CHP’de değil diğer siyasi partilerde de fiili durum böyle.

ABUK BİR KARAR

SERCAN AVCI: YSK’nın İstanbul kararını bir hukukçu gözüyle en özet şekilde nasıl değerlendirirsiniz?

DENİZ YÜCEL: Abuk bir karar. Hukukun hiçbir yerinde karşılığı olmayan bir karar, ısmarlama bir karar, savunulacak yanı olmayan bir karar. İnsanların aklıyla, ilmiyle, zekasıyla alay eden bir karar. Ama bunun da bir karşılığı olacak. 23 Haziran’da YSK tezgahını kuranlar İstanbul seçmeninin çok ciddi bir tepkisiyle karşılaşacaklar.

EKREM BEY SİYASETE YENİ BİR DİL GETİRDİ

SERCAN AVCI: 23 Haziran ile ilgili öngörünüz nedir?

DENİZ YÜCEL: Ekrem İmamoğlu’nun daha ciddi bir oy oranıyla seçimi kazanacağına inanıyorum. Neden inanıyorum? Çünkü Ekrem Bey siyasete yeni bir dil getirdi, yeni bir üslup getirdi. Zaman zaman canlı yayında TV programlarını izliyorum; Bazı gazeteciler ya da yayına katılan konuşmacılar çok alakasız konularda, tuzak soru diyebileceğimiz, Sayın İmamoğlu’nu tuzağa düşürmeye yönelik sorular sorup farklı tartışmalar açmaya çalışıyorlar ancak Ekrem İmamoğlu bunların hiçbirine prim vermiyor. Çünkü o tamamen İstanbul seçimlerine konsantre olmuş durumda, İstanbul seçimlerine kilitlenmiş durumda ve girdiği her ortamda da halkın teveccühü ile karşılaşıyor.

BİRİLERİNE TABİ OLMAYAN ADAMCILIK YAPMAYAN İL BAŞKANI İSTİKRARLIDIR

SERCAN AVCI: CHP’de il başkanlığında istikrar olmuyor. Her kongrede başkan değişiyor… 17 aydır koltuktasınız. Görev yaptığınız koltukta neden istikrar yok. Neden CHP’de son yıllarda tek adaylı bir il kongresi göremiyoruz. Ya da görevdeki bir başkan bir sonraki dönem devam edemiyor?

DENİZ YÜCEL: İstikrardan kasıt bir il başkanının bir dönemden fazla görev yapması mıdır, yoksa görev yaptığı sürede istikrarlı ve dengeli bir yönetim anlayışı sergilemesi mi. Bence istikrar görev yaptığı sürede tutarlı, herkesi kucaklayan yönetim anlayışı göstermekle olur. Bir il başkanı 2-3 dönem de görev yapabilir. Olasıdır. CHP’de parti içi çekişme diğer partilere göre daha yüksek. İl kongresi öncesi süreç hareketli geçer. AKP’de temayül yoklaması yapılır. Sonuçlar açıklanmaz. Biri atanır. Yönetim de atamayla gelir. CHP’de kongre kültürü parti içi demokrasi kültürü farklıdır. Değişimin temelinde bu yatıyor olabilir ama istikrar farklı bir şey… Birilerine tabi olmayan, özgür hareket eden, ekip anlayışıyla, adamcılık anlayışı ile görev yapmayan yönetici ve il başkanı bence istikrarlıdır. 2-3 dönem görev yapmak çok da önemli değil. Örgütte ve tabanda böyle bir beklenti olursa 2-3 dönem yapabilirsiniz. Geçmişte görev yapan il başkanlarımız biraz önce saydığım kriterleri yeteri kadar  önemsemedilerse değişim konusundaki talepte çok daha yüksek olur.

BENİM GÜNDEMİMDE KONGRE YOK

SERCAN AVCI: Ufukta bir il kongresi var… Erteleme de olabilir olmayabilir de… Ancak 1 yıl sonra bir il kongresi olacak. Siz konsensüs aday olabilir misin. Kongrede tek aday olabilir misiniz? İl kongresi ne kadar gündeminizde?

DENİZ YÜCEL: Benim gündemimde kongre yok. Partide, takvimi başlatmadı. Bunları konuşmak için erken. Konsensüs aday olur muyuz olmaz mıyız takvim açıklanır, ilçe kongreleri yapılır ondan sonra değerlendirir. Benim şuan gündemimde il kongresi yok.

ERTELENMESİNİ GEREKTİRECEK BİR ŞEY YOK

SERCAN AVCI: Parti içinde kongre takvimini konuşanlar var. Ertelensin diyenler, ertelenmesin diyenler. Hazırlık yapanlar. Rahatsız etmiyor mu sizi?

DENİZ YÜCEL: Konuşulması şu süreçte doğru değil. Şuan söylemek gerekirse kongrelerin ertelenmesini gerektirecek bir şey yok.

PARTİ İÇİ KONULARIN KONUŞULACAĞI YERLER BELLİ

SERCAN AVCI: Sosyal medyada parti içi konuları yazan/çizen/ yorumlayan çok fazla… Doğru buluyor musunuz sosyal medyadan parti içi konuların işlenmesini?

DENİZ YÜCEL: Bu alışkanlığı ne yazık ki kıramadık, düzeltemedik. Partililerimizin belli kısmı aklına gelen her şeyi sosyal medya üzerinden paylaşmayı görev biliyor. Bu farklı algılanabiliyor. Sanki CHP içinde parti içi bir tartışma, bir çekişme varmış gibi algılanıyor. Bunların konuşulacağı yerler belli. Siyaset ilçelerde yapılır. İlçe başkanlarımız, ilçe yöneticilerimiz ve partiler bir araya gelir, konuşur, değerlendirir. Doğrusu bu… Danışma kurullarını başlatmayı düşünüyorduk ama İstanbul’da seçim yenilenecek. 23 Haziran’dan sonra danışma kurulları yapılacak. Burada partililerimiz her türlü fikirlerini konuşurlar tartışırlar eksik varsa biz de tamamlamaya çalışırız.

ÇOK DAHA FAZLA ÇALIŞABİLİRDİ

SERCAN AVCI: Uzun yıllardır CHP’yi takip ediyorum… Sizin döneminizde disiplin mekanizması çok çalıştı. Geçmişte bu kadar çalışmıyordu. Çok fazla dosya gündeme geldi.

DENİZ YÜCEL: Çok daha fazla çalışabilirdi.

DİSİPLİNİN OLMADIĞI YERDE BAŞARI OLMAZ

SERCAN AVCI: Dosyalar ertelenmez miydi, ya da ‘partilimiz affedelim’ denmez miydi. Parti içi disiplin konusunda fazla çalıştığına yönelik eleştiriler gelmiyor değil! 

DENİZ YÜCEL: Bir partide siyaset yapıyorsak kurallar vardır. O kurallara da parti mensupları uymak zorundalar. Kimsenin görevi ve sıfatı ne olursa olsun parti kurallarından tüzükten muafiyeti yoktur. Kerameti kendinden menkul bazı arkadaşlar kendilerini disiplin kurallarından, tüzük kurallarından muaf zannediyorlar. Ağır ve haksız eleştiriler hatta hakarete varan eleştiriler yapıyorlar. Bunu da sosyal medyadan yapıyorlar. Aklına gelen her şeyi sosyal medyadan paylaşmak bir partiye üyeyseniz hele o parti CHP’yse, vatanı, Cumhuriyeti kuran, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu parti ise kurallara uymak zorundasınız. Disiplin süreci normal şartlarda ilçelerden işlemesi gerek. Bazı dönemlerde ilçe başkanları ağır, toleranslı davranabiliyorlar. Biz inisiyatif almamız gereken yerde alıyoruz. Disiplin önemli. Disiplinin olmadığı yerde başarı olmaz. Disipline veriyoruz ya da disiplin soruşturması açıyoruz bazen. Soruşturma açmak disipline sevk etmek değildir. Bu ayrımı bile bilmiyor bazı arkadaşlar. ‘Ben geçmişte şu görevi yaptım’ sözünün arkasına gizlenerek partinin disiplin kurallarının yok sayılmasın izin vermeyiz.

BEN KAFAYA KOYMUŞSAM YAPARIM

SERCAN AVCI: CHP İzmir’de hep bir yeni il binası gündemde vardır. Bir çok il başkanından duydum geçmişte ancak hiç hayata geçmedi. 2000’li yılardan bu yana aynı il binası… Sizin de yeni bir il binası düşünceniz var… Hayal mi? Yoksa gerçeğe dönüştürebilecek misiniz?

DENİZ YÜCEL: Ben kafaya koymuşsam yaparım. Kafaya koydum. Gündem İstanbul olduğu için bu konuda hızlı davranamadık. Bizim önemsediğimiz bir konu. Partinin güçlenmesi önemli. İl binamız ihtiyaçları karşılamıyor. Kadın kolları, gençlik kollarının ihtiyaçlarını karşılamıyor. Ben partinin tüm organlarının aynı anda çalışacağı, siyaset üreteceği, eğitimlerin verileceği bir bina hayal ediyorum. Gücümüz imkanlarımız neye yeter bilmiyorum ama en azından mevcut binamızın iki katı, üç katı fazla alana sahip daha kullanışlı bir bina arayışımız var. İstanbul seçimleri sonrası yeni bina çalışmamızı hızlandıracağız.

ADAYIMIZIN BİRAZ BAĞIMSIZ HAREKET ETMESİ SONUCA ETKİ ETTİ

SERCAN AVCI: 31 Mart Yerel Seçimlerinin İzmir’de sizin açınızdan en şaşırtıcı sonucu nerede alındı?

DENİZ YÜCEL: Bergama’nın kaybedilmesi bizim için sürpriz oldu. Beni ziyadesiyle üzdü. Çok ciddi çalışma yaptık. Başarılı belediye başkanımız ve ilçe örgütümüz vardı. Gidip bizzat çalıştım. Vekillerimiz Bedri Serter, Kamil Okyay Sındır, Mahir Polat çalışma yaptı. Genel Başkanımız da geldi ilçeye. Aziz Bey ve Tunç Bey de çalışma yaptı ilçede. Az bir oyla kaybedildi. Adayımızın(İdris Yavuzyılmaz) biraz ilçe örgütünden bağımsız hareket ederek, iyi niyetle uzatılan elleri, çalışmaları dışlamasının etkisi oldu. Üzüldük. Bergama’da seçim her zaman zordu. 2014’te de zordu. 2009’da da zordu. Ancak kazanmıştık. 2019’da tablo ve sonuç böyle olmamalıydı.

DAYATMAM OLMADI ÖNERİLERİM OLDU

SERCAN AVCI: Aday gösterilen ve kazananları aklıma getirdim… Bir çok eski ilçe başkanı, eski il yöneticisi, eski meclis üyesi var. Bir parti örgütü devrimi oldu diyebilir misiniz adaylıklarda? Etkiniz nedir bu adaylıklarda?

DENİZ YÜCEL: Adayların belirlenmesinde en baştan örgüt içinden olması, örgüt içinde geçmişte yöneticilik yapan arkadaşların aday olmasının altını çizmiştik. Bunu Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile, genel başkan yardımcılarımızla paylaştım. Eski ilçe başkanları, eski il başkanı, eski il yöneticisi, eski meclis üyeleri vardı listede. Bunlar önemli. Süreçte önerilerimiz oldu. Dayatmamız olmadı ama önerilerimiz oldu. Genel Merkez’de dikkate aldı.

TUNÇ SOYER ENERJİ SİNERJİ YARATTI

SERCAN AVCI: Partinizden Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Tunç Soyer’in 2 aylık performansını nasıl değerlendiriyorsunuz.

DENİZ YÜCEL: Sayın Tunç Soyer adaylığı sürecinde başarılı bir kampanya yürüttü. Birlikte yürüttük. İnsanlarla bir araya gelmesi, dokunması, güler yüzü, enerjisi, çalışkanlığı ve üretkenliği seçim kampanyası döneminden belliydi. Seçildikten sonra bunu arttırarak devam ettirdi. Büyükşehir Belediyesi kurumsal büyük bir yapı. Bütçesi, çalışan sayısı… Belediyeye hakim olmak kolay bir iş değil. Sayın Tunç Soyer 2 aylık sürede bunu başardı. Zaten Aziz Bey döneminde görev yapan Genel Sekreter Buğra Gökçe ile devam ediyor. Belediyenin devam eden çalışmalarıyla ilgili artı şeyler koyuyor. Halka daha fazla iç içe. STK’larla bir araya geliyor. Bisikletle belediyeye gidip gelmesi önemli… Hafife almamak lazım. Yöneticilerimiz bir iş yapacak ki topluma örnek olsun. Avrupa’da örnekleri var. Başbakanlar bisiklet kullanıyor. Medeniyetin göstergesi. Vahşi bir dünyada yaşıyoruz. Sanayi teknoloji aldı başını gitti. İnsan ilişkilerini insan doğa ilişkilerini etkiliyor bu durum. O nedenle bisiklet kullanması önemli Tunç Bey’in… Göreve geldiğinden bu yana güzel enerji, sinerji yarattı. Önümüzdeki 5 yıl içinde kampanya döneminde de söylediği arka sıradakilere pozitif ayrımcılık gözeterek temel ihtiyaçları karşılayacak. Alsancak’taki Karşıyaka’daki Göztepe’de ihtiyaçlar ve beklentiler daha farklı. Buralarda kültürel etkinliklerin artması beklentileri var. Bu yapılacaktır. 5 yıl içinde İzmir’in çehresinin ve vizyonunun değişeceğine inanıyorum.

ORASI İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEİDYE BAŞKANINA YAKIŞACAK BİR KONUT

SERCAN AVCI: Kamuoyunda ‘Şato’ olarak bilinen konukevine taşınma kararı uzun süredir gündrem. Eleştirenler oldu, destekleyenler. Siz kararı ve eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

DENİZ YÜCEL: Herkes eleştirilebilir. Tunç Soyer de ben de eleştirilebilirim. Genel Başkanımız da eleştirilebilir. Eleştirinin bir dili, nezaketi olmalı. Bunlar olmazsa eleştiri olmaz. Ne olur; linç olur, hakaret olur, itibarsızlaştırma, karalama olur. Bu konuda disiplin işleminin başlatılmasının sebebi bellidir. Yukarıda saydıklarım…Peki makul seviyedeki eleştiriler haklı mıdır. Değil.  Orası 2010 yılında Başkanlık Konutu olmuş. Karar alınmış. Tunç Soyer’in ikameti Seferihisar’da… Konak’ta belediye binasına yürüme mesafesinde oturarak artı bir zaman dilimi yaratması güzel. Başka bir ev tutabilir mi, alabilir mi. Yapabilir. Ancak orası İzmir Büyükşehir Belediye Başkanına yakışacak bir konuttur. Boş duruyordu bildiğim kadarıyla. Yasal olarak bir engel de yok. Tunç Bey kendi kararıyla da konuta çevirmedi. Zaten 2010’da konuta çevrildi orası... İktidar partisinin, devletin tüm olanaklarını kamu olanaklarını halk için değil kendi siyasi gelecekleri için kullandığı bir dönemde Cumhurbaşkanının bin odalı saray yaptırdığı bir dönemde kalkıp da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş birinin Başkanlık Konutu olan bir yere taşınma kararını eleştirmek doğru değil. Sıfırdan yapılmış bir yer değil. İddia edildiği gibi 100-150 yıllık geçmişi de yok. O yüzden bu eleştiriler haklı değil. Eleştiren olabilir ancak disiplin soruşturması başlatılan arkadaşların yaptığı dil ve üslupla eleştirilemez. O eleştiri değil başka bir şeydir.

RAPORLARI GENEL MERKEZE İLETTİK

SERCAN AVCI: Bazı ilçe belediye belediyelerinde işten çıkarmalar kamuoyunda gündeme geldi… Rapor istediniz başkanlardan… Nedir son durum…

 DENİZ YÜCEL: Genel Başkanımızın bu konuda taahhütleri ve açıklamaları vardı. CHP’li hiçbir belediyede işçi çıkarılmayacak, kimsenin ekmeğiyle oynanmayacak diye. Bunu dar anlamamak lazım. Hiçbir işçinin çıkarılmaması demek 5 yıllık görev yapacak belediye başkanının görev süresine ipotek koyma sonucunu doğurur. Yasal olarak görevlerini yerine getirmeyen varsa bunlar işten çıkarılabilir. Yoksa yasayı uygulamamış oluruz. İkincisi bazı başkanlarımızın sıkıntısı oldu. Önceki dönem bazı başkanlarımızın işle aldığı arkadaşlar vardı. Sadece önceki dönem başkanların işe alması nedeniyle işten çıkarmalar doğru değil ama şuna bakmak lazım. Bu arkadaşların belediyede faydalı olacakları alanlar var mı yok mu? Bize bilgi verilmeden işten çıkarmalar olunca kamuoyuna yansıması farklı olabiliyor. Siyasi hesaplaşma denebiliyor. O nedenle biz belediye başkanlarımızdan rapor istedik. İşten çıkarmalar öncesi bilgi verilmesini istedik. Kamuoyunu doğru aydınlatmak adına bilgi sahibi olmamız gerekiyordu. Hem de bir hata yapılacaksa bunun önüne geçmek gerek. Neticede bizim belediye başkanlarımız toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak şekilde yönetim anlayışı sergiliyorlar, sergileyecekler. Bundan sonraki süreçte işten çıkarılma olursa bizimle istişare yapılmasını istedik. Bugüne kadar yapılan işçi çıkarmalarla ilgili de rapor istedik. Bir kısmı işe geri alındı. Raporları Genel Merkez’e ilettik.

AZİZ BEY İLE HER ZAMAN BİR ARAYA GELEBİLİRİZ

SERCAN AVCI: Geçtiğimiz günlerde Aziz Kocaoğlu ile bir fotoğrafınız sosyal medyada gündem oldu. Açıkçası aranızın iyi olmadığı iddia ediliyordu… Aziz Bey ile bir araya gelmeniz beraberinde spekülasyonları, iddiaları da getirdi. Bu buluşmaya ne anlam yüklemek lazım?

DENİZ YÜCEL: Aziz Bey ile her zaman bir araya gelebiliriz. Aziz Bey bizim 15 sene büyükşehir belediye başkanlığımızı yaptı. Bu görevi, partideki emeği dışında benim kişisel olarak da çok sevdiğim, saydığım ve değer verdiğim bir büyüğüm. Seçimleri atlattık, biz herhalde seçimlerden sonra ilk kez bir araya gelebildik. Seçim sonuçlarını değerlendirmek vs… Bunun özel bir sebebi yok. Hatta 15-20 gündür bir araya gelmek istiyorduk, bir türlü programlarımızı uyuşturamadık. Öğlen bir yemek yedik ve sohbet ettik. Bu kadar.

AZİZ BEY’İN AKTİF SİYASETİN İÇİNDE OLACAĞIINI DÜŞÜNMÜYORUM

SERCAN AVCI: Bu buluşmada Aziz Bey’in bundan sonraki yol haritası için ipuçları aldınız mı? Siyasette biz Aziz Bey’i görecek miyiz ya da kenarda olan bir figür mü olacak?

DENİZ YÜCEL: Aziz Bey 15 sene büyükşehir belediye başkanlığı yaptı ve siyaseti de (kamu görevi anlamında) kendi ifadesiyle zirvede noktaladı.  Bundan sonra bir yere aday olmayacağını ifade etti. Aday olmayacağını da 1 Ekim’de açıklamıştı, sonrasında bir adaylık açıklaması oldu ama gerçekte böyle bir niyeti yoktu. Bunu hepimiz biliyoruz. Ben bu saatten sonra Aziz Bey’in aktif siyasetin içinde olacağını düşünmüyorum ama bizim için çok önemli bir değerdir, tecrübedir, deneyimdir. Aziz Bey’in partimize ağabeylik yapacağını, partimizdeki gençlere ağabeylik yapacağını, parti için yine çalışma yapacağını ancak parti içinde aktif siyaset yapmayacağını düşünüyorum. Bu benim kişisel görüşüm. Bundan farklı bir düşüncesi, tasarrufu olur mu bilemem.

BU KONUDA ÇOK NETİM

SERCAN AVCI: CHP İzmir İl Örgütü’nde yıllardır en sancılı olan konulardan biri belediye başkanı ve ilçe başkanı ilişkisiydi.  Parti içi yarışlarda çoğu zaman belediye başkanları devreye girerlerdi. İl başkanı olarak ilk defa kongre sürecini yöneteceksiniz. Belediye başkanı ve örgüt ilişkisi nasıl olmalı? Dengeyi nasıl sağlayacaksınız? Ne gibi müdahaleleriniz olabilir? Bazı kapalı toplantılarda bu konuda uyarılar yaptığınız basına yansıyor…

DENİZ YÜCEL: Belediye başkanının görevi ayrıdır, ilçe başkanının görevi ayrıdır, il başkanının görevi ayrıdır. Biz bunları birbirine karıştırırsak, orada başarısızlık olur. Belediye başkanı örgüt işlerine, örgütte belediye başkanının işlerine, belediyenin işleyişine karışmamalıdır. Burada bir iletişim, diyalog olamaz mı, elbette olabilir ama örgütle belediye başkanı arasında bir çekişme, parti içi mücadele, hakimiyet mücadelesi olursa o ilçede başarısızlık da önümüzdeki seçimlerde beraberinde gelir. Ben bu konuda çok netim. Ne ilçe başkanı belediye başkanına müdahale edecek, ne de belediye başkanı örgütü dizayn edecek! Tabi fiilen böyle olmayabiliyor. Bu konuda biz gerekli uyarıları yapıyoruz. Hatta ben bir yerde bir örnek vermiştim; İlçe başkanı ve belediye başkanı arasındaki ilişkiyi düet yapan iki sanatçıya benzetiyorum. Düet yapan iki sanatçı sahne aldığında kim nerede ne söyleyecek bellidir, sınırı, duracağı yer bellidir. Biri diğerinden rol çalmaya kalkarsa, biri hep ben söyleyeyim diye öne çıkarsa kaos olur, beraberinde de başarısızlık olur. O yüzden uyumlu çalışmaları, düet yapan iki sanatçı gibi çalışmaları, birbirlerinin görev ve hakimiyet alanlarına müdahale etmemeleri gerekir. Geçmişte bunun kötü örnekleri yaşandı. Ben, bundan sonraki süreçte bunun yaşanmasını istemiyorum. Bu konuda hem belediye başkanlarımıza hem ilçe başkanlarımıza gerekli uyarıları yaptık. Ben İzmir’de şuan böyle bir tablo görmüyorum, böyle bir tablo yaşanacağını zannetmiyorum. Hem belediye başkanlarımız hem ilçe başkanlarımız uyumlu bir şekilde çalışıyorlar, seçim döneminde de uyumlu bir şekilde çalıştılar.

ÜYE YAPISININ İVEDİLİKLE ELDEN GEÇİRİLMESİ GEREKİYOR

SERCAN AVCI: İl başkanı olarak yaşamadığınız bir süreç var, önseçim. Önseçim konusundaki düşünceniz ve tavrınız nedir? İl başkanı olarak öyle bir süreç geldiğinde önseçimin ne derecede savunucusu olacaksınız? Özellikle önseçim denilince bir kesim parti içi üye yapısının bozuk olduğunu ve bunun sağlıklı sonuç vermediğini düşünüyor. İl başkanı olarak önseçim ve üye yapısı ile ilgili düşünceleriniz neler?

DENİZ YÜCEL: Biz bunu danışma kurulu toplantılarımızda konuştuk, bölge toplantılarımızda, mahalle temsilcilerimiz ile yaptığımız toplantılarımızda konuştuk. Parti içi demokrasi olmalı mı? Elbette olmalı. Parti içi demokrasi hem demokrasinin hayata geçmesi açısından önemli, hem parti içi dinamikleri ve örgütü canlandırması ve motive etmesi açısından önemli ancak önseçim de bir sihirli değnek değil, mucize bekleyebileceğimiz bir yöntem değil. Neden derseniz? Geçmiş dönemlerde bazı bölgelerde çok fazla üye yapıldığını görüyoruz. Üye yapılması elbette iyi bir şey, vatandaşla seçmenle aidiyet duygusu oluşturması açısından önemli, örgütü güçlendirmek, parti içi insan yetiştirmek açısından önemli ama bazı üyelerin partiyi yeteri kadar sahiplenmediğini, bazı sandıklarda  üye sayımızdan daha düşük oy alındığını görüyoruz. Dolayısıyla bazı yerlerde bu üyeliklerin parti içi bir takım hesaplarla veya hedeflerle yapıldığını görüyoruz. Dolayısıyla üye yapısının ivedilikle elden geçirilmesi gerekiyor.

ÜYE PARTİSİNE SAHİP ÇIKACAK

SERCAN AVCI: Aktif-Pasif üye konusu bir ara gündemdeydi partide…

DENİZ YÜCEL: Bu konuda hem bir çalışma hem bir araştırma yapıyorum. Genel merkezin 2018 yılında yapmış olduğu tüzük kurultayında, bu konuda devrim niteliğinde yenilik vardı ancak kurultayda yeteri kadar karşılık bulmadı; aktif üye, pasif üye konusu… Burada seçme ve seçilme hakkı olan üyenin bir takım eğitimlerden geçmesi gerekiyor, seçme ve seçilme hakkı olan üyenin parti yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekiyor. Bu sadece aidat ödemek değil, partiye düzenli olarak gelmesi, etkinliklere katılması, eğitimlerden geçmesi… Kağıt üzerinde üyelik bizim için önemli değil. Üye, partisine sahip çıkacak, parti için çalışacak, seçim döneminde de seçim dönemi dışında da çalışacak, katkı koyacak. Bizim aradığımız ve istediğimiz üyelik bu! O yüzden üyelik yapısının elden geçmesi gerekiyor.

HİÇBİR SORUNUMUZ YOK

SERCAN AVCI: CHP Genel Başkan Yardımcısı, İzmir Milletvekili Tuncay Özkan ile bir ‘soğuk savaş’ var mı? Zaman zaman karşı karşıya geliyorsunuz. Basında da burada İzmir’de düzenlenen toplantılarda kriz yaşandığına yönelik haberler çıkıyor.

DENİZ YÜCEL: Hiçbir sorunumuz yok. Partimizin vekili, MYK Üyemiz… Bizim için önemli ve değerli. Seçim döneminde iletişim halinde koordinasyon içinde çalıştık. Partiye de çok faydası oldu. Geçtiğimiz haftalarda Grup Başkanvekilimiz Engin Özkoç ile birlikte İzmir’e gelip belediye başkanlarımızla toplantı yaptı. Bizi davet etme konusunda belki biraz geç kalınmış olunabilir. O nedenle spekülasyonlar oldu. Beni kendisi aradı. Toplantıya birlikte katıldık. Verimli bir toplantı oldu.

DENİZ YÜCEL NE OLUR DİYE KAFA YORMUYORUM

SERCAN AVCI: Deniz Yücel’in siyasetteki yol haritasında ne var? Genel ya da yerel siyasette bir hedefiniz var mı ya da hedef olmadan görevleri yaparak bir yerlere gelmek mi?

DENİZ YÜCEL: Birincisi; benim bir yere gelip gelmemem hiç önemli değil. Öyle bir beklentim yok. Beklentiyle bu görevi yapmadığım için bazen alışılageldik şeylerden çok farklı hareket edebiliyorum. Beklentiyle yapılmadığı zaman bu görevlerin çok daha verimli olacağına tüm kalbimle inanıyorum. Beklenti olduğu zaman, görev ikinci üçüncü plana düşüyor. Dolayısıyla benim önceliğim şuan da görevim. Partiye nasıl fayda sağlarız, nasıl katkı sağlarız, nasıl yeni insanları CHP’ye katarız…  Hep liyakat diyoruz ya pratikte liyakat bazen ikinci üçüncü planda kalabiliyor, bunu nasıl yıkabiliriz… Onun dışında kazanamadığımız ilçelerde yeniden sıfırdan bir örgütlenme yapılması gerekiyor ki, bir sonraki dönem seçim kazanabilelim. Bunun alt yapısını nasıl hazırlarız, ben bunlara kafa yoruyorum. Deniz Yücel ne olur, yarın öbür gün nereye gelir, açıkçası bunlara kafa yormuyorum. Böyle bir planım da hedefim de yok.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir