Konak'taki bir otelde düzenlenen 'Zeytin ve Zeytinyağı Sektör Buluşması' toplantısına, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, İzmir Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli'nin yanı sıra sektörden birçok isim katıldı. Toplantıda konuşan Bakan Bekir Pakdemirli, tağşiş konusunun gündemlerinde olduğunu aktararak, "Bu konuda mümkün mertebe yönetmelik ve mevzuat gereği, elimizdeki cezaların hepsini sonuna kadar kullanıyoruz. Önümüzdeki yılın ilk günlerinden itibaren Meclis'e bir yasa tasarısı getireceğiz tağşişle ilgili. Çünkü kanunların arkasından dolanan üreticilerimiz var. Her konuda var. Özellikle tağşişin üzerinde duracağımız, tağşiş yapanları piyasada yaşatmayacağımızı, bunlara aman vermeyeceğimizi ve ticaret imkanı tanımayacağımızı çok açık şekilde ifade etmek istiyorum" dedi. Bu yıl günde 323 katı ve sıvı yağ işletmesini denetlediklerini de açıklayan Pakdemirli, "Günde 323 katı ve sıvı yağ gıda işletmesini denetlemişiz bu sene. Toplam 3 bin 756 denetim ve bin 627 adet numuneden 718'i zeytinyağı numunesi. Burada da 156 firmayı ifşa etmişiz. İfşalarımız sistematik olarak devam edecek. Bu konularda bazen ses çıkıyor, bazen de hatalar olabiliyor. İlk yapılan hatada firmaların ticari hayatını tamamen bitirecek bir aksiyon almak doğru değil, ama bu hatalar tekrar ediyorsa sıkıntılar var" dedi.
BAL İLE İLGİLİ VERİLERİ DE PAYLAŞTI
Bakan Pakdemirli, benzer bir sorunun balda da yaşandığını açıklayarak, şunları söyledi:
"Kovan varlığında dünyada 3'üncü, bal üretiminde 2'nci sıradayız. Çam balı üretiminin yüzde 90'ı bizde. Balda da tağşiş sıkıntısı var. Bu konudaki rant da insanları o kadar cezbediyor ki; her gün tağşiş tespit etmemize rağmen, her gün yeni metotla tağşişler yapılıyor. Tağşişte rant o kadar büyük ki; her gün yeni metotla savaş halindeler. Bu savaşta hep birlikte kazanan taraf olmalıyız. Zeytinyağına göre baldaki durum daha vahim. Ticarileşme anlamında ve balı katma değerli satma anlımda sıkıntımız var. Kaşığı kavanoza atığınızda içindekinden eminseniz, ne para verdiğinizin önemi yok. Getirdiğim özel balda bile bazen bir şey var mı diye insan şüphe ediyor. Sektörü bu parazitlerden tamamen temizlersek katma değere doğru vites yükseltme şansımız var. Bal aromalı şurup var. Böyle bir şey olmaz. Nar ekşili sos diye bir şey olmaz. Yiyemiyorsak yemeyelim. Alabiliyorsak gerçek nar ekşisi alalım, çünkü diğerleri sağlıklı değil. Bunlar yasal ürünler, ama sağlığa da dikkat etmemiz lazım. Arıcılıkta 2 bine yakın denetim yapmışız. 860 adet numune var, 96'sında uygunsuzluk tespit etmişiz. 2,2 milyon lira ceza vermişiz. Cezalar yüksek olmasına rağmen tağşişi yapanları caydırmıyor. 3- 5 defa yakalanmasa cezayı karşılıyor. Sektörün de bize bu konuda yardımcı olması lazım. Sektörün otokontrolüne ihtiyacımız var. Yumurtaları aranızda ayıklayın, herkes görecek, bu işte çok fazla katma değer var."
'500 BİN YABANİ ZEYTİNİ ÖNÜMÜZDEKİ YIL AŞILAMIŞ OLACAĞIZ'
Zeytin ve zeytinyağının birinci sırada ürettiğimiz ürün olmamasına rağmen Türkiye'nin en önemli ürünlerinden biri olduğunu, bu işten katma değer alınması gerektiğini kaydeden Bakan Pakdemirli, "Zamanında yurt dışından gelip direktif vermeye hap olarak yutturmaya çalıştılar. İtalyanlara dedik ki, 'rafine deyip duruyorsunuz ama katma değeri beraber yapalım' Zor olsa olsa bu teknolojiyi onlardan aldık. Üzerine Ar-Ge koyduk, Türkiye'ye katma değer olarak dönmesini sağladık. Sürekli katma değeri aramamız lazım. Zeytin ve zeytinyağı tarafında yapacağımız aslında çok şey var. Dünyada sofralık zeytinde üçüncü sıradayız. Zeytinyağında 5'inci sıradayız. Üretici dostu politika ürettiğimiz için birçok zeytin müstahsili beni arıyor ve geliyor. Ama zeytinyağında fiyat yapıcı değiliz. Olmak istiyorsak en azından 2'nciliğe oturmamız lazım. 90 milyon ağacı 180 milyona çıkarmak güzel bir başarı. Zeytin ordumuz var ama bunu 3 katına çıkarmanın yollarını aramamız lazım. İyi bir mesafe kat ettik ama istediğimiz yerde değiliz. 2015-2019 yılları arasında 1,5 milyon yabani zeytini aşıladık, 180 bin zeytin fidanı diktik. 3 milyonu aşkın zeytin ağacını ekonomiye kazandırdık. Bunların yıllık 500 milyon liraya ekonomiye katkısı var. İzmir'de 36 köyde 80 bin yabani zeytin ağacını aşıladık. 40 bin aşkın zeytin fidanı diktik. Bakanlık olarak zeytinle ilgili desteklerin hepsine devam edeceğiz. Orman tarafında da gideceğimiz çok mesafe var. Orman tarafında iki eksen var. Birincisi, orman vasfı taşıyan ama orman olmayan arazilerin tekrar ağaçlandırılması konusunda zeytinin değerlendirilmesi, ikincisi sahipsiz yabani zeytinlerin aşılanıp ekonomiye kazandırılması konusu var. 2023'e kadar rakamlı bir plan istedim. İzmir'e gelirken Orman Genel Müdürü'ne kaç tane yabani zeytinin aşılanacağını sordum. '2023'e kadar 2 milyon yabani zeytin aşılacağız' diye taahhüt aldık. 500 bin yabani zeytini önümüzdeki yıl aşılamış olacağız. Zeytincilik yapılan illerimizde 300 dekar alanda 12 milyon fidan dikeceğiz. Özel ağaçlandırmayla ilgili yönetmeliğimiz yayınlandı" diye konuştu.
'ÜRETİMİ ARTTIRMAMIZ LAZIM'
Organik gübre, markalaşma ve coğrafi işaret konularının önemine de dikkat çeken Bakan Pakdemirli, "Organik gübre konusu önemli. Markalaşmaya yoğunluk vermemiz gerekiyor. Markalaşarak ihracat yapmamız gerekiyor. Teşvikler iyi. Coğrafi işareti ürünlere anlam yüklemek önemli. Rafineyi bir tarafa koyuyorum; sızma zeytinyağlarını hak ettiği gibi işleyip, hak ettiği gibi ambalajlayıp, hak ettiği coğrafi işaret koyup pazarlayamıyoruz. Hepsinin birbirinden güzel özellikleri var. Bunları ambalajlara farklı farklı koyup, farklı fiyatlandırarak çok daha iyi pazarlayabiliyor olmamız lazım. Coğrafi işaret tescillerinin bir an evvel bitirip pazarlamayı artırmamız lazım" ifadelerini kullandı.
Yağı daha iyi pazarlayabilmek için üretici dostu politikalar ürettiklerini, ancak fiyata müdahale edemediklerini dile getiren Bakan Pakdemirli, şöyle devam etti:
"Bize 'fiyata müdahale edin' diyorlar. Yapamıyoruz, çünkü ürünün çoğu yurt dışına gidiyor. Türkiye'deki fiyatı biz nasıl şekillendirebiliriz; eğer talep artarsa, herkes bunu yemeye başlarsa, o zaman şekillendirmeyle ile ilgi yol alma imkanı olabilir. Ayrıca üretimi de artırmamız lazım. Ancak bu şekilde fiyat yapıcı ülkelerden biri olma konumuna gelebiliriz. 15 -20 yılda işçilik problem olmaya başlayacak. Bundan sonra ekilen zeytinlerin yarısını sık dikim yapmalıyız. Süper yoğunluklu ekimi önemsiyorum. İleride çocuklarınıza bıraktığınız zeytinlerin toplanmasını istiyorsak bu taraflara girmemiz lazım."
'ZEYTİN TİCARETİ DÜNYADA 2 MİLYAR DOLAR SEVİYESİNDE'
Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdür Yardımcısı Musa Demir de, marka olarak maalesef bazı pazarlarda zeytinyağının tanınırlığı konusunda olumsuzluklar yaşandığını anlatarak, şunları söyledi:
"Daha fazla tanıtım yapmamız gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu konuda Ticaret Bakanlığı olarak sistematik çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Zeytin ticareti dünyada 2 milyar dolar seviyesinde. Zeytinyağı ticareti de 2 milyon ton ile 8,4 milyar dolar seviyesinde. Bizim ülkemizin toplam zeytin ve zeytinyağı ihracatının 320 milyon dolar seviyesinde olduğunu görüyoruz. Burada yol alacağımız çok önemli bir alan var. Bu ihracatı 1 milyar dolar seviyesine çıkarmak gerekiyor. Dünyada sağlık konusunda kaygılar arttıkça, zeytin ve zeytinyağı tüketiminde artış oluyor."
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birlikleri Başkanı Davut Er ise, yaptığı konuşmada tane zeytine bu yıl ilk kez sağlanan kilo başına 15 kuruşluk desteğin, sektör adına motive edici bir gelişme olduğunu söyledi. Davut Er, "Sektör olarak öncelikli hedefimiz, 500 bin üretici ailenin geçim kaynağı olan, 41 ilimizde üretilen zeytin ve zeytinyağımızın ihracatının ambalajlı şekilde ve sürdürülebilir şekilde devamının sağlanmasıdır. 150 milyonu meyve veren, 30 milyonu henüz verime geçmemiş, toplamda 180 milyona ulaşan ağaç varlığımızın önümüzdeki yıllarda, küresel iklim değişikliğinin elverdiği ölçüde, kademeli olarak verime geçmesiyle birlikte, biz de inşallah dünya ticaretinde yavaş yavaş ağırlığımızı hissettireceğiz" dedi.
Türkiye'deki ağaç varlığının rakip ülkelerde olduğu gibi en az 300 milyona ulaştırılması için Tarım ve Orman Bakanlığı'nın desteklerinin devamını istediklerini söyleyen Er, "Zeytin ağacı varlığımızı arttırırken, ihracat sektörümüzün ihtiyaçları da gözetilmeli, doğru çeşitlerin, doğru yörelerde dikimi desteklenmelidir. Türkiye'de sayısı 80 milyon adet olduğu tahmin edilen ağırlıklı olarak Orman ve Hazine arazilerindeki delice zeytin ağaçlarından en az 20-25 milyon adedinin aşılatılarak üretime kazandırılması da sektörümüze çok büyük fayda sağlayacaktır" diye konuştu.
BAKANLIĞA KDV ÇAĞRISI
Türkiye'de yurtiçi zeytinyağı tüketiminin 130-140 bin ton civarında tahmin edildiğini açıklayan Er, şunları söyledi:
"Kişi başına tüketim 2 kilogramın altındadır. Türkiye, maalesef, zeytinyağı üreten ülkeler arasında kişi başına en az zeytinyağı tüketen ülke konumundadır. Üretici ülkelerden Yunanistan, İtalya, İspanya'da kişi başına zeytinyağı tüketimi ise 10-15 kilogram arasında değişmektedir. Sektör olarak hedefimiz, Türkiye'deki zeytinyağı tüketimini kısa vadede 5 kilogram seviyesine çıkarmak olup, bu hedefe ulaşılabilmesi için sağlık iksiri ve şifa kaynağı olan zeytinyağında yüzde 8 olan KDV oranının yüzde 1'e indirilmesi tüketimin arıtılması için önem arz etmektedir. Geçtiğimiz 2018- 2019 ihraç sezonunda sofralık zeytin ihracatımız tarihi bir rekora imza atarak 91 bin 222 tona ulaştı. Miktardaki artışımız yüzde 34 oldu. Zeytinyağında ise, ihracatımız 66 bin tondan 52 bin tona gerilerken, kutulu zeytinyağı ihracatımız 21 bin ton düzeyini korudu."