MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bakan Soylu'dan İzmir'de çarpıcı mesajlar: Belediyelerden şikayetçiyim!
Politika
25 Ekim 2022 Salı 17:13

Bakan Soylu'dan İzmir'de çarpıcı mesajlar: Belediyelerden şikayetçiyim!

DEÜ'nün akademik yılı açılış törenine katılan İçişleri Bakanı Soylu, küreselleşmenin iflas ettiğinin altını çizerken, dünyadaki dört önemli soruna dikkat çekti. Bakan Soylu Türkiye’nin yürüttüğü terörle mücadeleye ilişkin ayrıntılı bilgiler verirken uyuşturucu sorununa da değindi. Soylu ayrıca, "Belediyelerden şikayetçiyim. AK Partili ya da CHP'li olarak söylemiyorum... Kadın sığınma evi konusunda üzerlerine düşen görevi yapmıyorlar" çıkışında bulundu.

Efe Can TAN/GERÇEKİZMİR - Dokuz Eylül Üniversitesi(DEÜ) 2022-2023 Akademik Yılı açılış töreni Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenk konulmasının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun katılımıyla Sabancı Kültür Sarayı’nda gerçekleştirildi.

Törene ev sahibi DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, öğrenciler ile üniversitenin akademik ve idari kadroları katıldı. 

Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı orkestrası ve korosunun müzik dinletisi ile başlayan tören üniversitenin tanıtım filmi ve “Mezunlarımız diyor ki” başlıklı video gösteriminin ardından açılış konuşmaları ile devam etti. 

Video gösterimlerinin ardından konuşan İçişleri Bakanı Soylu küreselleşmenin iflas ettiğinin altını çizerken, dünyadaki dört önemli soruna dikkat çekti. Bakan Soylu ayrıca Türkiye’nin yürüttüğü terörle mücadeleye ilişkin ayrıntılı bilgiler verirken uyuşturucu sorununa da değindi. 

"PANDEMİDE KÜRESELLEŞME İFLAS ETTİ!"
Yeni akademik yılın açılış töreninde konuşan Bakan Soylu’nun öne çıkan sözleri şöyle: 9 Eylül Üniversitesi bizim kültürümüzde olgunluk yaşı kabul edilen 40 yaşında... Güzel Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım atıyoruz tam bu sırada. Yüz yıllarında karakteri elbette ki önemlidir. Nasıl davrandığımız önemlidir. Bizden öncekiler bir milleti yok oma eşiğinden kurtarıp bir tarihi mirasın üzerine cumhuriyet kurup bize emanet ettiler. Biz hep birlikte bir nesil olarak bunu ikinci yüzyıla taşıyoruz. Gelişmiş ülkelerin bile istikrar sorunu yaşadığı bir yüzyılda yaşıyoruz. Yanı başımızdaki iki sınır komşumuzda devlet otoritesi yok! ABD Irak’ı işgal ettiğinde Irak’a demokrasi getirecekti. Aynı ABD Afganistan’a barış için gitmişti. Suriye büyük bir keşmekeş ve kaos içinde şu anda... Libya ve Lübnan, Filistin uzun yıllardır bir trajediyle karşı karşıya... Bütün yıllar etrafımızdaki coğrafyada gelişmektedir. Güneyimizde ABD destekli bir terör devleti kurulmak isteniyor. 11 yıldır hepimize dokunan bir göç dalgası var. Şimdi hepinizi 20.yüzyılın son 10 yılına almak isterim. Avrupa örnek olarak gösterildi. Bütün sınırlar açılacak, özgürlük Avrupa üzerinden yayılacak. 21. yüzyılın sonunda böyle bir dünya beklemiyorduk. 4 temel krizimiz var. Pandemi sorunu hala bitmiş değildir. Büyük ülkelerin hava limanlarında maske kapma yarışmasını nasıl yaptıklarına hep beraber şahit olduk. Aşı ürettiler ama yoksul ülkelere iletmediler. Yaşlıları ölsünler diye huzur evlerine terk ettiler hastanelerde bakmadılar Dünyanın küresel kulüpleri pandemide dünyaya ne önerdi? Bize önerilen küreselleşme bir kandırmaydı. ABD’nin Afganistan’dan kaldırdığı uçakta biz bunu gördük. Pandemide küreselleşme iflas etmiştir. 

"AVRUPA MARJİNALİZMİ MERKEZE OTURTMUŞ!"
Şimdi enerji sorunu ile karşı karşıyayız. Üniversiteler olurken Avrupa büyük planlar yapar. 50 yıllık, 100 yıllık... biz de zavallı ülkeler de onların planlarını değerlendirirdik. Enerji krizinde Almanya’nın, İngiltere’nin, Belçika’nın acaba bu kışı nasıl geçireceklerini yönelik büyük sarsılma içerisinde olduklarını, 50 yıllık, 100 yılık yapan ülkelerin önlerini görmekten aciz olduklarını gördük. Aslında Avrupa’nın ne kadar çaresiz olduğunu kendi kendilerine itiraf ediyorlardı. Çokça dış temas yapıyoruz. Avrupa’da şunu fark ettim; Her ülkede marjinalizm vardır ama Avrupa kendisine 20.yüzyılın rüzgarına öyle kaptırmış ki marjinalizmi almış tam merkeze oturtturmuş. Enerji krizi daha yeni başlamış bir krizdir. Sürecek bir krizdir. Bunu dünyada egemenliğinin bir tartışması olarak görmüyorum. Tam tersi çok uzun zamandır beri çanlarını çalan, yeteneksiz liderlerin Avrupa’ya tedbir almasını geciktiren bir kriz olarak ortada durmaktadır.



"GÖÇ KRİZİ DAHA YENİ BAŞLAMIŞTIR… UKRAYNA’YI ABD TAHRİK ETTİ!"
Afrika’ya gidip önce yer üstünü sonra yer altını sömürürseniz o insanlar orada yaşama imkanı sağlamazsınız. Bütün bunları yaparken gerekli tedbirleri almazsanız bunları sağlama imkanına sahip olmazsınız. Bizim kıtalarımız dışında da var olan bir kriz ve devam edecek bir kriz. Göç krizi de daha yeni başlamıştır. Biteceğini zannedenler yanılırlar. Afganistan zengin olur mu? Hayır. Libya, Lübnan elbette ki hayır. Orta Asya ülkeleri? Elbette ki hayır. Bu yoksunluklar devam edecekse, vekalet savaşları işlenecekse buradaki inşaların yapacakları tek şey vardır, gruplar halinde kendi ülkelerini ter etmek. Batı acımasızdır. İzmir Balkanlar'ı iyi bilir. Doğu Avrupa ve Balkanlar ile ilgili neden sürekli karmaşıklık söz konusudur. Çoğalamayan Avrupa kendi insan ihtiyacını Doğu Avrupa’dan sağlamaya çalışır. Genç nüfuslarını tutamıyorlar. Nereye gidiyorlar? Almanya, Fransa… Orta Avrupa’nın nüfusunu çoğaltıyorlar. Kimlerle kendilerine benzeyen nüfusla. Pakistan’a burnunu sokan ABD’dir. Irak’ın müsebbibi biz miyiz ABD’mi? ABD... Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kim tahrik etti? ABD... 10 milyon Ukraynalı kendi topraklarını terk etti. Avrupa hiçbir konuda samimi değildir. Ben Avrupa’daki bütün toplantılarda söyledim. Perşembe günü gelecekler acımasız şekilde söylemeye devam edeceğim, Neden bu sorunu çözmüyorlar? Özellikle Doğu ülkelerine sorunları yıkmaya çalışıyorlar. İngitere’de kaç aydan beri başbakanlık krizi yaşandığını aslında orada bir demokrasi eşiği olmadığını bizim nesil tamamen görmüştür. Orada da önümüze bir ilüzyon koydular. Türkiye’ye yıllardan beri sunulan bir tablo bambaşkadır. Avrupa şunu yapabilirlerdi göçe kaynaklık eden ülkelere ellerini uzatabilirlerdi. Onardan düzenli bir şekilde düzenli göç getirebilirlerdi. Göç meselesini bir sınır meselesi olarak gördüler. İran’la Afganistan arasında bir sınır meselesi olarak gördüler. Be mübarek yeni göç dalgası İtalya oldu. İzmir’den İtalya’ya 14 bin kaçak göçmen geçti. Bugünkü İtalya’ya geçen kaçak göçmen sayısı 60 binin üzerinde. Orada da bir yanılsama ortaya koyuyorlar. Angeline Jolie’yi alıyorlar bir fotoğraf veriyorlar ve bütün dünyaya bunun nasıl olması lazım geldiğini gösteriyorlar aslında başarılı bir tiyatro oynuyorlar. Küresel bir önerileri olmadı. Göç sorununa karşı en gerçekçi çözümleri Recep Tayyip Erdoğan ortaya koymuştur. 2011’den itibaren politikasız hiçbir adım atmadık. Türkiye bu konuda Avrupa’dan ve dünyadan çok daha bilinçli ve stratejik adımlar atmıştır. Göç kendi ülkelerine her gün 9 bin, 9 bin gelmeye başladıktan sonra biz bunu artık yönetemeyecek biz kabiliyete sahip değiliz dediler ve geldiler Türkiye ile masaya oturdular. 

"FIRSAT YAKALADIK"
Avrupa kendine yakın olan pazarlardan satın almaya başladı. Rusya- Ukrayna savaşta ama Rus ve Ukraynalı insanlar Türkiye’de tatil yapıyorlar. 'Erdoğan ve Türkiye’ye; ne olursunuz, Ukrayna ve Rusya ile anlaşın ve gıda krizini çözün' demelerinin nedeni bizim yıllardan beri ayakta kalma gücünü göstermemizdendir. Karlofça’dan beri ilk kez bu fırsatı yakaladık ama bize yaşatmadılar. Biz bu fırsatı bir daha yakaladık. 1950’de yakaladık. 1969’da, 65’te yakaladık... Yüzde 5 enflasyon ama iki tane darbe üst üste getirdiler. Yükselme fırsatını yakaladık bize fırsat bırakmadılar. Türkiye bu fırsat yine yakaladı. Biz 20. Yüz yılın açığını kapattık. Tüm itirazlara rağmen üniversiteye ulaşma açığını kapattık. Terör örgütü ve HDP 'Kültür Yolu Festivali’ne gitmeyin' diye çağrıda bulundu. On binlerce genç katıldı. Turlarla günü birlik geldiler ve döndüler. Bu karşı karşıya kaldığımız tablo bizim açığı kapatmamız nedeniyle ortaya çıkan tablodur. PKK ve PYD’ye yönelik Avrupa terör koridoru yapacaktı. ABD senatosu PYD’ye 2 milyar dolar nakit para aktardı. Türkiye’nin ayakta durmasının temel sebeplerinden biri 40 şirket Diyarbakır’da OSB’de yer bekliyor. Şırnak’a insan gitmezdi. Profesörler ve doçentler çocuklara ders vermeye gidiyor. Devrimi sadece binalarla yapamazsınız. Türkiye’de 20. yüzyılda 'Ben dindarım' demek yasaktı, 'Ben Kürdüm, Aleviyim' demek kolay bir iş değildi. Ben Alevi olanların Erdoğan’ın iktidarından sonra öğrenebilme yetisine sahip oldum. Bina yaparsınız ama zihin duvarlarındaki prangaları söktüremezsiniz. Adnan Menderes idam edildi. Süleyman Demirel’in başına iki defa darbe geldi. Sarıklı hocalarla bir ülkenin başbakanı başbakanlıkta iftar vermiş. Bunu mesele haline getirdiler? Hani özgürlük hani çiçek hani böcek ne oldu? İnsanların fikirlerini kısıtlarsanız orada ne bilim bulabilirseniz ne rekabet bulabilirsiniz. Vesayetin getirdiği sonuç budur. Herkes Twitter kullanıyor. Kim bunların sahipleri? Şimdi de Instagram’dan, Twitter’dan tüm dünyaya tek bir yönetici hakimiyeti koymaya çalışıyorlar. Biz  bir fırsat yakaladık. Etrafımızdaki coğrafyaya uzanan bir Türkiye var. Tarihine sırtını dönmeyen bir Türkiye tablosu var. Eğer bir 21. Asrın başından itibaren Tayyip Erdoğan’ın iradesiyle savunma sanayini yüzde 20’den yüzde 80’e çıkarmasaydık Afrin’den Haburk’a kadar füzelerle ve bombalarla sınır bölgelerimizdeki insanların hayata zindana dönmüş olacaktır. Terör örgütümüzün sınırlarımızı tehdit etmesini engellemek için girdik. ABD benim verdiğim mühimmatları orada kullanamazsın dedi. Biz Müslümanız endişelendik doğru. Bu ülkenin gücünü bir kez daha sınadık ve kazandık. Avrupa’nın Kanada’nı vermediklerini 1 ay içerisinde ürettiler bizim gençlerimiz. Türkiye artık eski Türkiye değil. 

"BU NESİL ÇOK ÇEKTİ!"
Bu nesil çok çekti. Her 10 yılda darbeyi kabul etmek zorunda bıraktılar. Terör örgütü öyle katliamlar gerçekleştirdi ki bu millet bir gece 10 tabut taşımak zorunda kaldı. 29 Ekim 1923 Cumhuriyetin 100. Yılının bilançosudur. Biz İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bu bilançoyu nasıl asacağız? Bütün bunların sorumluluğu 100. Yılın bilançosunu yeni yüz yıla aktarmaktır. 100 yıl önce bize büyük bir emanet bıraktılar. Biz 600 yıl boyunca dünyada eziyet etmedik. Osmanlı ve ondan öncekiler kimsenin kültürünü başkalaştırmaya çalışmadı. Biz hangi kültürden geldiğimizi biliyoruz. Biz insanız ve eksiğimiz olacak eksiği olmayan Allah’tır. Ben 18 saat çalışıyorum. Bizden önceki çekilen sıkıntıların bir daha çekilmemesini sağlamak için fırsatı yakaladık. Öteki türlü bize bu fırsatı vermezlerdi. Bizim bir farkımızı var biz Cumhuriyetin ikinci asrının da çocukları olacağız. Her birimizim bireysel ve kurumsal olarak çok farklı olması gerek. 

"2022’DE TERÖR ÖRGÜTLERİNE KATILIM SAYISI 41!"
İçişleri Bakanlığımızın iki temel fonksiyonu var... Önleyici ve aydınlatıcı fonksiyonu var. Olayların açığa çıkarılma fonksiyonu var. Bizim telem fonksiyonuz olayları önleme fonksiyonudur. Örneğin Türkiye terörle mücadele ediyor. Bunu yaparken önleyicinin ne yapması gerekir savunma sanayisinde elbette ki büyük gelişim bunun bir halkasıdır. Biz terörü silahla mücadele ile yapmadık. Türkiye 15 Temmuz’dan sonra konsept değiştirdi. 2014’te terör örgütlerine katılım sayısı 5558 bugün 2022’de toplam 41. Törer örgütünün havzasını daralttık. Şimdi kayyum için itiraz edenler. İlleri ziyaret ettim. Kayyumlar ne yapıyorlar? Hizmetleri halka aktarıyorlar. PKK bir kadın örgütüdür. Kadın örgütünü olmasının temelinde sosyolojisi hem de felsefesi vardır. PKK ile ilgili yeni bir iş başlattık. Ailelerin üzerinden 10 binlerce insanla görüşerek. Dağlara annelerin resimlerini onların bayramda ne sevdiğini anlatıp, gel devletine teslim ol ve sana yeniden çöreğini yapacağım diyen anlayışı ortaya koyuyoruz. TRT ile frekans bozarak annelerini sesleri ile onlara sesleniyoruz. 29 Ekim 1923’te Türkiye bir tane bile terörist kalmayacak. Tayyip Erdoğan terörle mücadeleyi profesyonelleştirdi. Terörist sayısı 120 dedim ama onun da altına düştü. Onu da söyleyeceğim. 

"ABD’DE NARKO SHOPLAR OLMAYA BAŞLADI!"
ABD’de narko shoplar olmaya başladı. Dünyayı büyük bir tehlike bekliyor. Biz şunu yaptık, 920 2016’da uyuşturucuya bağlı direk ölüm sayısı. 2020’nin sonunda bu rakam 270’e düştü. Bununla da ilgili büyük bir başarıya ulaşmış olduk. Sadece o kadar mı hayır. Uyuşturucu satıcılarının cezaevindeki sayısı şu an 117 bin. Metruk binaları tespit ettik. 119 bin metruk bina takip ettik. 104 binin yıktık ve rehabilite ettik. Evlerdeki kullanıma ne yapacağız? En iyi narkotik polisi anne diye bir proje ortaya koyduk. Bu yıl 1 milyon anneye ulaştık. 

KADES VURGUSU
Türkiye kadın meselesini dünyadaki bütün ülkelerden daha çok önemseyen bir ülke konumundadır. Bir program yaptık adı KADES. Bir tuşa basıyorsunuz 5 dakika içinde oraya polis ve jandarmamız gelebilme imkanına sahip oluyor. 4 milyon 100 bin kişi civarında KADES’e kaydolan var. 

"BELEDİYELERDEN ŞİKAYETÇİYİM"
Belediyelerden şikayetçiyim. AK Partili ya da CHP'li olarak söylemiyorum, genel olarak belediyelerden şikayetçiyim. Kadın sığınma evi konusunda üzerlerine düşen görevi yapmıyorlar. Sağıra yatıyorlar, duymuyorlar. Maalesef bu konuda böyle bir tablo ile karşı karşıyayız. 



SOYLU’YA TEŞEKKÜR
Akademik yıl açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Hotar ise adını İzmir’in kurtuluş destanından alan DEÜ’nün misyonunun çalışmak, üretmek ve değer katmaktan ileri geldiğini ifade etti. Rektar Hotar, “Öncelikle açılışımıza teşrif ederek bizleri onurlandıran Sayın Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’ya şükranlarımı sunuyorum. İçinde bulunduğumuz yılın; ülkemiz, kentimiz ve üniversitemiz için ayrı bir önemi bulunmaktadır. Milli Mücadelemizin 9 Eylül 1922’de taçlanmasının ardından; İzmirimizi kurtaran muzaffer ordularımızın heyecanı, 100 yıl sonra milletimizin ve kentimizin ruhunda yaşamaktadır. Kurulduğu günden bu yana ülkemizin ve insanlığın selameti için mücadele eden üniversitemiz, hayatın her alanına dokunmakta; insana yatırım yapmaktadır” diye konuştu.

"11 BİNDEN FAZLA ÖĞRENCİ 'DEÜ' DEDİ, BU RAKAM BİLE…"
DEÜ’nün ilklerin ve yeniliklerin öncüsü olan bir devlet kurumu olduğunu vurgulayan, bu yılki YKS sonuçlarına göre 11 binden fazla öğrencinin DEÜ’yü tercih ettiğini belirten Rektör Hotar, “Sadece bu rakam bile, sorumluluklarımızın ciddiyetine işaret etmektedir. Bir ilçe nüfusuna sahip kurumumuzda doğru adımları atmak, öngörüde bulunmayı; açık ve şeffaf olmayı gerektirmektedir. İlke ve değerlerine bağlı kurumumuzun ulusal ve uluslararası alandaki başarıları ise mensuplarının akademik çalışmalarından ve ortak hareket etme duygusundan ileri gelmektedir. Gelinen noktada ülkemizin ulusal hedeflerine daha fazla katkı sağlayacağımız bir döneme ulaştık. Öğrencisi ve hocası olduğum üniversitemin ilk kadın rektörü olarak, yatırımlara ve projelere imza atmak benim için gurur teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı. 

"ÜLKEMİZİN HEDEFLERİYLE MİSYONUMUZU AYNI DÜZLEMDE ELE ALIYORUZ"
DEÜ olarak yeni akademik yılı güçlü bir giriş yaptıklarını ifade eden Rektör Hotar, “Üniversite olarak, ülkemizin refah ve kalkınma odaklı yükseköğretim politikalarını destekliyoruz. Bilimsel çalışmalara, Ar-Ge faaliyetlerine, girişime ve girişimcilere önem veriyoruz. Kadınların, çocukların, özel gereksinimi olan bireylerin ve yaşlıların hak ve menfaatlerini koruyacak sosyal projeler geliştiriyoruz. Dolayısıyla ülkemizin hedefleriyle kendi misyonumuzu, aynı düzlemde ele alıyoruz. Yeni akademik yılı, son derece güçlü şekilde kucaklayacağız. Burada emeklerinizin ve gayretlerinizin payı son derece büyük olacaktır. Dünyada ilk 500 arasında yer alma hedefini gerçekleştirmek için önceliğimiz, araştırma üniversitemizin misyonuna uygun akademik çalışmaları sürdürmektir. Üniversitemizin kurulmasında ve bugünlere gelmesinde emeği geçen bütün mensuplarımıza, mezunlarımıza ve paydaşlarımıza da şükranlarımı sunuyorum. Yeni akademik yılın, başarılı ve verimli geçmesini diliyorum” şeklinde konuştu. 

İKLİM KRİZİYLE MÜCADELEYE DAVET!
Törende öğrenciler adına DEÜ İklim Elçisi Öğrencisi Bengi Sonbahar konuştu. 

Sonbahar konuşmasında, ‘’Bilindiği üzere günümüzün en önemli sorunları iklim değişikliği. Bu nedenle doğal afetler yaşanmakta, milyonlarca insan bu yüzden göç etmektedir. İklim değişikliğini önleyici çalışmalara hummalı bir şekilde devam etmektedir. Cumhurbaşkanımızın 2053’e sıfır emisyon hedefi ilan edilmiştir. Bu noktada mücadelenin tüm paydaşları tarafından sahiplenilmesi önemlidir. 9 Eylül olarak iklim değişikliğine karşı direnç kazanmak, sıfır atığa yönelik çalışmalarımıza her geçen gün bir yenisini eklemekteyiz. Üniversitemizin sıfır atık projesi ile doğamızı koruyor bu konuda eğitim faaliyetleri düzenliyoruz. Bugün 9 Eylül üniversitesi sizlere seslenme imkanı sunan rektörümüz Nükhet Hotar’a ve hocalarıma ve öğrenci arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum. Herkesi iklim kriziyle mücadelemize davet ediyorum’’ ifadelerini kullandı. 

Konuşmaların ardından DEÜ’ye bu yıl dereceyle yerleşen öğrencilere hediye takdimi yapıldı. Program, DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Mezunları Sergi Açılışı ile sona erdi.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir