İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı soruşturmasına ilişkin konuşan Bakan Soylu özetle şu ifadeleri kullandı:
''Buna tırnak içerisinde '2 Ekim olayı' diyebiliriz. Sadece bizi ilgilendiren bir mesele değil. Uluslararası anlaşmalara göre konsolosluklar büyükelçilikler başka bir ülkenin toprağı. Çok bunun benzerleri de yaşanmış değil. Türkiye ilk dakikadan itibaren iki şeyi iyi bir meziyetle sergiledi; hukukun gereğini, ikincisi de soğukkanlılığı. Uluslararası sözleşmelere riayet etti, aynı zamanda da açık ve şeffaf adımlar attı. Yargı süreci söz konusu. Konsolosluğa da girildi. İlgili ülkenin talebiyle gerçekleştirildi. Rezidansla ilgili savcılığın aldığı bir karar var. O talebe olumlu cevap verebilmek ve bunu sağlayabilmek ilgili ülkenin (Suudi Arabistan) onayıyla mümkündür. İlgili ülke bu onayı gösterdiği andan itibaren orada bu soruşturmaya yönelik adımlar atılacaktır. Bu sadece dünyanın takip ettiği mesele değil, bizim hukukumuzun da imtihanı aynı zamanda.
(Başkonsolosun rezidansında arama) Bir kabul var ama başlamasına yönelik adımda ortak bir mutabakat gerekir. Bu ortak mutabakat bekleniyor. Ortak mutabakat sağlandığı andan itibaren bu adım da gerçekleşir. (Suudi Arabistan Başkonsolosluğundaki arama) Bu izin daha önce verilmiş olsaydı belki tartışmalar hiç oluşmayacaktı.
Bu meseleyi hukukun verdiği ölçüler içinde, şeffaf ve dünyaya açık yönettik, yönetmeye de devam ediyoruz. Herkes soruşturmanın sonucunu beklesin. Bir soruşturmanın sonucunda gerek savcılık gerekse kolluk kuvvetleri bu konudaki araştırmanın sonucunu titizlikle ortaya koyarlar ve bütün dünyaya burada neyin olduğunu, ulaşabildilerse hangi delillere ulaştıklarını ortaya koyarlar. Bunun ötesinde bu meselede çok fazla söz tüketmek kanaatimce israftır. (Kaşıkçı olayıyla ilgili ses kayıtları bulunduğu iddiası) Bunların hepsi yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır. Kanaatelerim var, bunları söyleyebilme kabiliyetine sahip değilim. Kanaatelerim kuvvetli ama bu, yargılamanın işidir.
(ABD'nin Kaşıkçı olayını 'Suud'un hamisi' olarak sahiplendiği iddiası) Beyan farklılıklarından aslında böyle bir çizgiye de girilemeyeceği apaçık ortadadır. Üç gün önce başka, üç gün sonra başka bir şey. Dünya kamuoyuna söyleyebileceğim en diri cümle şudur; herkes soruşturmanın sonucunu beklesin."