İzmir Barosu tarafından 4 Ekim Hayvanları Koruma Gününde İzmir Adliyesi’nde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. “Binlerce yıldır yaşamı paylaştığımız hayvanların en temel haklarını dahi görmezden gelen türcü bir anlayışla barışçıl bir dünya kuramayacağımızı hatırlatır; eşit bir yaşam kurulana, son esir hayvan özgürlüğüne kavuşana, son kafes kırılana kadar hayvanlara karşı işlenen her türlü hak ihlalinin karşısında duracağımızı ve mücadele etmeye yılmadan devam edeceğimizi bildiririz.” denilen açıklamayı İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu üyesi Av. Rojda Kuruş okudu.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Hayvanlara şiddetin algı operasyonlarıyla sistematik boyuta ulaştığı, hayvan haklarını gözetmekte yetersiz kalan yasalar nedeniyle faillerin cezasızlıkla ödüllendirildiği bir yıl olan 2022’yi geride bırakmak üzereyiz.
Yıllardır hayvan hakları savunucularının etkili bir yasa için verdiği mücadeleye rağmen 14.07.2021 tarih,5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda yapılan değişiklikler ,yine hayvanların yaşamsal ihtiyaçlarını ve haklarını temel almaktan çok uzak kaldı. Yasada yapılan değişikliklerle, hayvanların yaşam haklarının doğrudan ihlal edildiği çok temel konular es geçildiği gibi hayvanlara karşı işlenen suçlar kamu davası kapsamına alınmayarak, muhakeme şartı getirilerek, faillere yetersiz cezalar öngörülerek, belediyelere cezai sorumluluk addedilmeyerek adeta hayvanlara bireysel ve kurumsal olarak şiddet uygulanmasının önü açıldı.
Aynı yasa değişikliğinde yasak ırk olarak tanımlanan kayıtsız köpekler yuvalarından koparılarak bakımevlerinde tecrit edildi. Bu insan merkezci kanun değişikliği sebebiyle binlerce köpek sokağa atıldı veya hayatları boyunca bakımevlerinde esir hayatı yaşamak zorunda bırakıldı. Bu köpeklerin bakımevlerine hapsedilmesiyle birlikte, koşulları zaten son derece yetersiz olan bakımevleri ; ölüm kamplarına dönüştü.
Ülkenin her yanında tırmanarak artan hayvan hakkı ihlalleri karşısında taleplerimizi yineliyoruz:
Yasalar acilen tüm hayvanların haklarını esas alacak şekilde düzenlenmelidir.
Hayvana şiddet karşısında göstermelik değil, caydırıcı cezalar öngörülmeli, soruşturmalarda muhakeme şartı kaldırılarak bu suçlar re'sen soruşturulmalıdır.
Belediyeler hayvanlara karşı tüm yükümlülüklerini yerine getirmeli, sıkı bir şekilde denetlenmeli, görevlerini ihmal eden kamu çalışanları cezalandırılmalıdır.
Bakımevleri, hayvan düşmanlarını tatmin etmek amacıyla hayvanların tecrit edildiği kamplar olmaktan çıkmalı; hayvanlar kısırlaştırılıp aşılandıktan sonra yaşam alanlarına bırakılmalıdır.
Pet shoplar, hayvanat bahçeleri, sirkler gibi hayvan sömürüsünün en büyük çarkları kapatılmalı, oradaki tüm hayvanlar özgürlüğüne kavuşturulmalıdır.
Hayvan deneyleri, avcılık, at yarışları, gelenek adı altında meşrulaştırılan tüm hayvan dövüşleri istisnasız yasaklanmalıdır.
Yasak ırk diye tabir edilen hayvanlar aşılanıp kısırlaştırıldıktan sonra yuvalandırılmalıdır.
Halk, hayvan hakları ve hayvanlarla birlikte yaşamak konusunda bilinçlendirilmelidir.
Binlerce yıldır yaşamı paylaştığımız hayvanların en temel haklarını dahi görmezden gelen türcü bir anlayışla barışçıl bir dünya kuramayacağımızı hatırlatır; eşit bir yaşam kurulana, son esir hayvan özgürlüğüne kavuşana, son kafes kırılana kadar hayvanlara karşı işlenen her türlü hak ihlalinin karşısında duracağımızı ve mücadele etmeye yılmadan devam edeceğimizi bildiririz.