Kaya İzmir Termal Otel Kongre Merkezi’nde Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün (BYEGM) İl Müdürleri Toplantısına katılan Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, toplantı için seçtikleri İzmir'in ilklerin şehri olduğunu, hükümet olarak İzmir'e son 15 yılda toplam 45 milyar liraya yakın kamu yatırımı yaptıklarını, 10 bin yeni derslik, 15 bin konut inşa edip, 3 yeni devlet üniversitesi kurduklarını anlattı.
İstanbul-İzmir otoyolu, İzmir-Ankara yüksek hızlı tren hattının devam ettiğini kaydeden Çavuşoğlu, Sabuncubeli Tüneli'nin gelecek yıl açılacağını, İzmir Körfez Geçişi ile ilgili çalışmaların da sürdüğünü aktardı.
Algı operasyonlarına karşı BYEGM'in çalışmaları
BYEGM'nün gerçekleştirdiği çalışmaları anlatan Bakan Çavuşoğlu, "Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğümüz, Özellikle FETÖ’nün hain darbe girişimi üzerinden, Batı medyasında uygulamaya konulan yoğun algı operasyonlarına, gerçekleştirdiği faaliyetlerle son derece güçlü bir karşılık vermiştir. Ülkemizi ilgilendiren hususlarda içimizdeki nabzı iyi tutamazsak, söylemleri ve onların ardındaki asıl metinleri iyi okuyamazsak, kimsenin kapımıza dayanmasına gerek kalmaz, kaleyi içeriden kaybederiz." dedi.
Türkiye düşmanı belli odaklar tarafından dışarıda üretilen negatif söylemlerle mücadele etmekte başarı sağladıklarını vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Önce kendi elimizi güçlendirmemiz gerekiyor. Ülkemize baktıklarında ne gördükleri, şer odaklarının hayata geçirecekleri algı operasyonları için temel teşkil ediyor. O halde onlara bu imkanı vermemek için çalışmamız gerekiyor. Muhakkak ki, bilerek bizi içeriden yıpratmak için sayfalar dolduran, programlar yapan, yayınlar gerçekleştirenler olacaktır. Ancak biz doğruyu, gerçeği etkili savunur ve ön planda tutmayı başarırsak, onları kendi oyunlarında alt etmek daha kolay olacaktır. Bu imkanı medyaya olan hakimiyetinizle, yaptığınız gözlem ve analizlerle devletimize sağlamak sizlerin en önemli görevi."
Çavuşoğlu, Türk medyasının 15 Temmuz'da demokrasiden yana ortaya konan tavrı tüm dünyaya en güzel şekilde aktardığını dile getirerek, "Hain darbe girişimine karşı milletin ortaya koyduğu mücadelenin anlamını hakıyla kavrayamamış olan bazı odaklar ve uluslararası kamuoyu için basın mensuplarının o gece kayıt altına aldığı gerçekler adeta ders mahiyetindedir. Birileri ne kadar görmemek için gözlerini kapasa da o ders orada verilmiştir. Tüm dünya o gece, yalan, iftira ve çarpıtma yerine doğru ve güvenilir bilgilere yer verdiği zaman medyanın demokrasiyi nasıl güçlü kıldığını görmüştür." ifadelerini kullandı.
"Yerel medyayı desteklemek vazifemiz"
Ulusal basın ile yerel basın arasında çok büyük farklar oluştuğuna dikkati çeken Bakan Çavuşoğlu, şunları söyledi: "Kendi şehirlerinde medya devlerini geride bırakan yerel gazetelerin olduğu yıllar çok geride değildir. Bunu tekrar sağlamak önemli. Tekirdağ’ı ya da Artvin’i, Sinop’u yahut Antalya’yı İstanbul’dan değerlendirmek doğru değildir. Kurum olarak genel müdürlüğümüzün medyayı desteklemek, güçlü ve etkili bir medya yaratmak gibi bir vazifesi var. Bunu temelden başlayarak yani yerel medyadan başlayarak gerçekleştirmek doğru olacaktır diye düşünüyorum. Zira bağımsız ve güçlü medya için denge önemli bir husustur. Ulusal ile yerel arasındaki denge tesis edilmelidir. "
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca da Türkiye'nin yeni bir döneme girdiğini, ekonomisi büyüyen, ihracatı artan, halkının refah düzeyi artan bir ülke haline geldiğini ifade etti.
Akarca, bu durumu fark eden bazı Batı ülkelerinin Türkiye'nin yükselişinden tedirginlik duyduğunu, Gezi olayları, 17-25 Aralık operasyonları gibi algı operasyonlarıyla Türkiye'yi engellemeye çalıştığını, son olarak FETÖ'nün 15 Temmuz'da darbe girişimi ile bir deneme daha yapıldığını ancak başaramadıklarının kaydetti.
Yurt dışında FETÖ kaynaklı oluşan negatif algıyı değiştirmek için yoğun çaba sarf ettiklerini, yabancı gazetecileri Türkiye'ye davet ettiklerini anlatan Akarca, şöyle devam etti:
"Ülkelerine dönerken geldiklerindeki fikirlerinin tamamen değiştiğinin ifade ettiler. Döndükten sonra bu fikirlerinin anlatan yazılar yazdılar. 7 ciltlik bir makale yayınlandı. FETÖ'cü hain darbe girişiminin önceden planlamış bir darbe girişimi olduğu gibi lafların azaldığını, neredeyse hiç telaffuz edilmediğini görmek bizleri mutlu ediyor. Ancak halen bu darbe girişimin ciddiyetini tam olarak anlamak istemeyenler, inanmayanlar var. Biz onların gözlerinin bağlı, kalplerinin mühürlü olduğunu düşünüyoruz. Biz yine de olumsuz algıları bertaraf etmek için elimizden gelen gayreti ortaya koyacağız."
Konuşmaların ardından İzmir Valisi Erol Ayyıldız ve 17 ilden gelen Basın Yayın ve Enformasyon İl Müdürlerinin katıldığı toplantı, basına kapalı devam etti.
İL BAŞKANLIĞINI ZİYARET ETTİ
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, İzmir'de Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği yerel medya buluşmasından sonra İzmir Valisi Erol Ayyıldız'ı makamında ziyaret etti. Çavuşoğlu'nun daha sonraki adresi ise Ak Parti İzmir İl Başkanlığı oldu. İl yönetimiyle görüşen Hakan Çavuşoğlu, partililerle de bir araya geldi. Burada kendisini karşılayan partililere konuşan Hakan Çavuşoğlu, "Ak Parti kurulduktan sadece birkaç ay sonra bu ülkenin direksiyonuna geçti, iktidar oldu. O tarihten itibaren Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Bir bir değişmeye başladı. İnsanımızın yaşam standartında ciddi anlamda olumlu manada değişiklikler oldu. 2002'de Türkiye'nin fotoğrafı daha dün gibi bizlerdeki canlılığını muhafaza ediyor, çünkü onur kırıcıydı. Bunları hep yaşadık. Ama şükürler olsun ki kendisine milletten başka istikamet belirlemeyen bu kadrolar, Türkiye'yi bambaşka atmosferle buluşturdu, gelişti, dönüştü. Yeter mi, yetmez. Mevcut tecrübemiz, bundan sonra daha güzelleriyle Türkiye'yi buluşturacağımızın müjdecisidir" dedi.
'SADECE ÇALIŞTIK'
"Türkiye o kadar ekonomik dar boğazın içinden geçerken, Türkiye siyaset türbülansının içinde iken ne oldu da değişti" diyerek sözlerine devam eden Çavuşoğlu, "Yeni hazine mi bulduk, hayır. Sadece çıkış noktamız millet oldu, biz yapabiliriz oldu. Milli iradeyi yere düşürmemek için sadece çalıştık. Başarabiliriz dedik ve başardık. Türkiye'de, evet iktidarlar sandıkta belirleniyordu. Milleti ikna eden partiler, sandıktan bunu karşılığını alıyordu. Sandıkta iktidar veriyordu. Ne yazık ki o kadrolar, Ankara'ya gittiği zaman kendilerine tasarruf edilen bir zaman vardı. Dur sen bunu yapamazsın dediler. Dış politikada, sanayide, ekonomide adım atar, 'Dur sen bunu yapamazsın' dediler. Ayaklarına pranga vurdular. Kendilerini zorlayanları da idam sehpasına kadar götürdüler" diye konuştu.
2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan'ın lider olarak çıktığını anlatan Çavuşoğlu, "2002 yılında bir lider çıktı ve dedi ki 'Kefenimi giydim de bu yola çıktım' dedi. Eğer bir lider kendisine kefen biçmişse onun önünde hiçbir güç duramaz. Vesayet de olsa duramaz. Önemli badireler atlattık. Bizlere ayar vermeye çalışan bürokratlar gördük, ama yılmadık, sinmedik. Geçmişte yaşananlar, bizim için örnek alınması gereken olaylardı ne yaptılarsa başaramadılar. En son 2007 yılında kendileri için kurtarılmış olarak gördükleri cumhurbaşkanlığı makamına seçim yapmaya kalktığımızda, bize karşı çıktılar. Pes etmedik, bir gece yarısı aynı elektronik mektupla yazıyla ayar vermeye, milletin iktidarını teslim almaya çalıştılar, vazgeçmedik. Kasım ayında referandumu gerçekleştirdik. Ama birileri vazgeçmedi. Bu kez gazete kupürlerinden iddianameyle kapatmaya çalıştılar, ama başaramadılar. Bunlar bizim ayaklarımıza vurulan prangadan ibarettir" dedi.
KEMAL KILIÇDAROĞLU'NU ELEŞTİRDİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partinin başına geliş sürecini de hatırlatan Hakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başaramayınca uluslararası vesayet odakları devreye girdi. Bu kez kendi işlerini kendileri görmek için ne yaptılar, biliyor musunuz? CHP'de kaset operasyonuyla genel başkan değişikliğini gerçekleştirdiler. Bugün o genel başkan milletimizin vekili olacağına, muhalefet edeyim derken Türkiye'ye muhalefet eder duruma geldi. CHP'yi milli noktadan uzak tutmak için görevlendirilmiştir. Yapılan politikalara bir bakın, içinize siniyor mu Allah aşkına. Aynı şekilde uluslararası platformlarda gezi sürecinde üç beş ağacın arkasına saklanıp Türkiye'yi alev topuna çevirmeye çalışanlar yine bunlar olmadı mı? 15 Temmuz'da o hain geceye kontrollü demek de neyin nesi? Bu onlara koltuk çıkmak değil mi? Bu ülke hepimizin. Bizim yegane amacımız bu ülkeyi büyütmek, son derece iyi ve emin bir şekilde hedefine ulaştırmak. Bu süreçte Türkiye için kim varsa, hepsiyle bir arayla geleceğiz. Milli olan, yerli olan kim varsa gücümüzü tahkim edeceğiz. Varsın birileri teröristlerin sözcülüğünü yapanlarla birlikte olsun, beraber yol yürümeye çalışsın. Biz üzerimize düşeni yapacağız. Hiçbir zaman yapmadığımız şekilde daha çok çalışacağız. En çok da milli ve yerli olmaktan uzak çaba sarf eden Kılıçdaroğlu'nu İzmirliler'e anlatacağız. Algılarla İzmirlilerin gözlerini boyayanları anlatmazsak, bizden hesap sormaları haktır." (AA,DHA)