MENÜ
İzmir 11°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Basının yas günü: Anter'e özel köşe
Güncel
6 Nisan 2021 Salı 14:25

Basının yas günü: Anter'e özel köşe

İzmir Gazeteciler Cemiyeti, 6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Günü’nde yitirilen canları Basın Müzesi’nde andı. Buluşmanın özel konuğu ise 1992 yılında katledilen gazeteci Musa Anter’in kızı Rahşan Anter’di. Programda müzeye özel eşyalardan oluşan bir Musa Anter köşesi açıldı

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, 6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Günü dolayısıyla basın açıklaması düzenledi. Basmane’de bulunan Basın Müzesi’nde gerçekleşen açıklamaya, 20 Eylül 1992 tarihinde katledilen gazeteci Musa Anter’in kızı Rahşan Anter de katıldı. Açıklamanın ardından müzede Musa Anter’e ait eşyalardan oluşan bir köşe sergilenmeye açıldı. Programda konuşan Rahşan Anter, “Umarım daha fazla gazetecinin eşyaları öldürüldüğü için bu müzeye getirilmez” ifadelerini kullandı. 

SUÇLULAR ADETA ÖDÜLLENDİRİLDİ 

Etkinlikte konuşan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Misket Dikmen, “Muktedirler, 6 Nisan 1909’da Serbesti Gazetesi yazarı Hasan Fehmi’yi vurarak keşfetmişlerdi susturmanın en kolay yolunun öldürmek olduğunu. Ardı arkası kesilmedi bu cinayetlerin. Eleştiren, düşüncelerini özgürce ifade eden, yalnızca mesleğinin gereklerini yerine getiren gazeteciler, gerçeklere tahammülü olmayanlar tarafından hedef gösterilerek öldürüldü. Ne hikmettir ki bu cinayetlerin çoğu ya faili meçhul kaldı ya da faili belli olsa da karartılan delillerle, uzatılan davalarla zaman aşımına uğratılarak suçluları adeta ödüllendirildi. 1996‘dan bu yana 6 Nisanlar, Hasan Fehmi ve katledilen diğer basın emekçilerini unutmamak, unutturmamak için ‘Öldürülen Gazeteciler Günü’. Ve ne yazık ki bu ülkede gazeteciler 112 yıldır bedenen, ruhen öldürülmeye devam ediyor. Gözdağı verilerek, saldırıya uğrayarak, işinden atılarak, haklarında suçlar yaratılıp demir parmaklıklar ardına konularak bir bir öldürülüyor. Ki ülkemiz ne yazık ki parmaklıklar altındaki 67 gazeteciyle dünyada ilk sıralarda yer alıyor.  

HEPİMİZİN BOYNUNUN BORCU 

Gazetecilerle birlikte gazetecilik mesleğinin ruhunun da can çekiştiğini söyleyen Dikmen, “Demokrasinin olmazsa olmazı basın özgürlüğüne, bu özgürlüğün gereği olan muhalif görüşlere, farklı seslere tahammülü olmayanların, mesleğinin gereklerini yerine getiren basın emekçilerini her türlü hukuksuzlukla sindirmeye yani gazeteciliği öldürmeye çalıştığı hepimizin malumu. Ama güçlünün yanında yer alıp bazı imtiyazlar elde etmek için memleket gerçeklerine kulaklarını tıkayan, baskılar, haksızlıklar karşısında gözünü kapatan, sessiz kalan meslektaşlarımız var ki en çok da onlar öldürüyor mesleğimizi. Elbette direnenler, onurlu, dik duranlar, kalemini, ruhunu satmayan basın emekçileri geçmişte de vardı, gelecekte de var olmaya devam edecek. Onların bu topluma gerçekleri iletmek, olan bitenden haberdar etmek gibi önemli bir görevi var. Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Turan Dursun, Ahmet Taner Kışlalı, Metin Göktepe, Hrant Dink, Musa Anter gibi nice isimler bunu yaptıkları için belki bedenen aramızda değiller ama söyledikleriyle, düşünceleriyle, yazdıklarıyla yaşamaya devam edecekler. Tarih sayfalarında muktedirler antidemokratik, hukuk dışı, adaletsiz edimleriyle yer alırken, onlar cesur, onurlu duruşlarıyla hatırlanacak. İsimlerini geleceğe taşımak hepimizin boynunun borcu” ifadelerini kullandı. 

BERABER OLMANIN GURURUNU YAŞIYORUM 

Etkinliğe katılanlar arasında yer alan Musa Anter’in kızı Rahşan Anter ise, şunları söyledi: “O kadar gururlandım ki ne diyeceğimi bilemiyorum. Doğu-batı ayrımı vardır ya, babam buna çok sinirleniyordu. Derdi ki, ‘Biz hıyar mıyız ki ikiye bölünelim!’ Babamın mezarı Mardin’de, anısı da burada... Bu o kadar güzel bir şey ki... Hem doğuda hem batıda, hep beraber olduğumuzu bizi birbirimizden ayıramayacaklarının da çok güzel bir anısı oldu bu. Babamın doğu-batı ayrımı olmadan burada olması, insan olarak beraber olmanın güzelliğini ve gururunu yaşıyorum şu an. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Hiç beklemiyordum böyle bir şey. Biz hep kendimizi üvey evlat sanırdık ama kardeş olarak bizi aldığınız için çok teşekkür ederim. Umarım daha fazla gazetecinin eşyaları öldürüldüğü için bu müzeye getirilmez. Babamın bir lafı vardı, ‘Edi bese le’ (Yeter artık) diye... Biz hep öldürülenlerin anısı içinde birbirmizi buluyoruz. Güzel günlerde bir arada olmak ümidiyle...” 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir