MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Başkan Arda'yla gündem: Sendika krizi, 2B ve 'Çernobil' sorunu ve o soruşturma hakkında çarpıcı mesajlar!
Yerel Yönetimler
12 Haziran 2020 Cuma 08:42

Başkan Arda'yla gündem: Sendika krizi, 2B ve 'Çernobil' sorunu ve o soruşturma hakkında çarpıcı mesajlar!

Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, geride kalan 1 yılı, belediye önünde uzun süredir yapılan sendika eylemleri, Sarnıç’taki 2B sorunu, İzmir’in Çernobili, pandemi süreci ve ‘hakaret soruşturması’na kadar bir çok konuda önemli açıklamalarda bulundu. Arda, eşi Deniz Arda için “Benim en büyük siyasi danışmanım” dedi.

GERÇEKİZMİR - Gaziemir Belediye Başkanı CHP’li Halil Arda, Gerçekizmir’e özel açıklamalarda bulundu.

Başkan Arda, geride kalan 1 yılı, belediye önünde uzun süredir yapılan sendika eylemleri, Sarnıç’taki 2B sorunu,  İzmir’in Çernobili, pandemi süreci ve ‘hakaret soruşturması’na kadar bir çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

“KAMUSAL ALANLARI GENİŞLETMEKLE İLGİLİ DERDİM VAR”

Başkan Arda geride kalan ilk yılıyla ilgili ağırlık verdiği konuları anlattı.

Arda, “Disiplin, tasarruf,  idari yapılanma, kamusal denetim…. Yola bunlarla çıktık. Bu işin iyi bir ekiple sürdürülebileceğini biliyorum. O yüzden iyi bir ekip oluşturdum, asla hızlı da hareket etmedim. Hala da devam ediyor, 5 yıl boyunca devam edecek. Yani başarılı olan devam edecek, başarılı olmayan değişecek. Kamusal alanları genişletmek ile ilgili bir derdim var.  Kamusal alanları genişletiyorum, daha önceden verilmiş yerleri geri almaya çalışıyorum. Çöp taşeronunu değiştirdim, yani belediyeyi taşerondan kurtardım. Benim 10 ayda kamyonlara ödediğim kira parasıyla 19 tane sıfır kamyon aldık. Çöp taşeronunu gönderdim, kendi bünyemize aldım. Şimdi görüyorum; Menderes’i, Buca’yı… Taşeronla çalışan arkadaşların inanılmaz bir borç yükü birikmiş durumda, adeta bir kara delik gibi… Orasını ben kapattım mesela, bu benim için büyük bir yatırım” dedi.

“PANDEMİ SÜRECİNDE MUCİZELER YARATTIK”

Pandemi sürecinde belediye olarak yaptıkları çalışmaları anlatan Başkan Arda şunları söyledi,

 “ Tarihi bir dönemden geçiyoruz, tarihe tanıklık ediyoruz.  Belki 100 yılda bir yaşanacak olan bir süreç belediye başkanı olarak bizi de yakaladı. Bu konuda hazırlıksızız. Hiçbir belediyenin dezenfeksiyon ekibi diye bir ekip yok. Her personelin sırtına bir pompa takıp sahaya salamazsınız. O yüzden bunun eğitimini almış insanların olması gerekiyor. Böyle bir hazırlığı kimsenin yoktu. Büyükşehir’in de desteğiyle eğitimler düzenleyip, ekipler oluşturduk ve sahaya saldık. 10 tondan fazla dezenfeksiyon yaptık. 100 binden fazla maske dağıttık. Bir taraftan belediye hizmetlerini yürütürken bir taraftan da dezavantajlı 2 bin 400 aileye gıda yardımı yaptık. Pandemi sürecinin en önemli evresinde eşimin başında olduğu, CHP’li belediye meclis üyelerimizin de kurucu olduğu Gaziemir Gönüllü Kadınlar Derneği kuruldu. Dernek, belediye ve hayırsever vatandaş üçlüsüyle mucizeler yarattık. Böyle üçlü bir sac ayağıyla 2 bin 400 aileye gıda yardımında bulunduk. Berber ve kuaförleri maalesef kapatın dediler ama kimse onların nasıl geçineceğini sormadı. İlk çeyrekte dünyanın bir numarası olduğumuzu açıkladı Cumhurbaşkanımız… Dünyanın bir numarasısın ama kapattığın berber, esnafının elinden tutmuyorsun, ekmek alacak para vermiyorsun. Berberlere yardımda bulunduk. Çok çalıştık, hala da devam ediyoruz.”

2B KRİZİNİ AYRINTILARIYLA ANLATTI

Sarnıç bölgesinde yıllardır süren 2B arazi sahiplerinin sorunuyla yakından ilgilendiğini ifade eden Arda, son durum hakkında bilgi verdi, Başkan Arda şunları söyledi;

Sarnıç’taki ecrimisil problemi ile ilgili 2005 yılında çıkan bir yasa var. O yasadan sonra olmuş bitmiş bir süreç var. Ben de bunu kucağımda buldum. Birden saldırıya başladılar, ‘belediye görevini yapmadı’ diye. Sarnıç’ta toplantılar düzenledim. Önce hazırlık yaptım, insanları çağırdım, gruplar halinde toplantı yaptım. Dedim ki; ‘canınız sıkılacak, yaşadığınız süreci bir de ben size anlatacağım. Bir hafızamızı tazeleyelim, nereden nereye gelmişiz, hangi belediye başkanı ne işlemler yapmış.’ Hepsini projeksiyonla yansıttım. 2005’te yasa çıkmış, 2006’da AKP’li belediye başkanı İsmail Acar çok doğru bir şey yapmış, oradaki insanlardan belgeler toplamış ve milli emlak müdürlüğüne süresinde müracaat etmiş. Bu toplantılara AKP’li meclis üyesini de davet ettim, o da geldi. AKP’yi eleştirmeye kalkanlar oldu, ben sözlerini kestim. ‘Burada AKP, CHP’yi konuşmaya gelmedik. Yaşadığımız sorun ne, bundan sonra ne yapabiliriz, ben size nasıl önderlik yaparım, bunun arayışı içerisindeyim’ dedim. Bu konuyu gündeme taşıdık. Yasa şunu söylüyor; ‘Bu toprağın üstüne evi 2000 yılından önce yaptığını ispat et. İspat edersen ben de bu toprağı sana satarım.’ İşin özeti bu… Vatandaşlar da 2000 yılından önce oraya ev yaptıklarına dair faturalarıyla, abonelik kayıtlarıyla, belediye tutanaklarıyla bir çalışma yapıp 5 klasör evrakla İsmail Acar müracaat etmiş. Ondan sonra onun yaptığı yazışmalar, karşısında gelen yazışmalar… Sonra Halil İbrahim Şenol gelmiş, o ne yazışmalar yapmış, ne cevap verilmiş. En son gelinen noktada bu 5 klasör evrak kayıp. 14 yıldır kayıp! Vatandaşlardan da aslını istemişler, ama o evrakların bir daha aslı kimsenin elinde yok. Dedim ki;  2 seçenek var, birincisi bu işin peşine düşeceğiz, koskoca devlet 5 klasör evrağı nasıl kaybeder? İkincisi bu 5 klasörü bulamazsak İZSU’ya gideceğiz, İZSU’nun arşivinden su aboneliklerinin ne zaman yapıldığının belgelerini çıkartacağız, onaylatacağız. İşin İZSU kısmı bende, ben yaparım. Bunu basına taşıdım, dedim; bunu normal yollarla çözmeye çalışacağız, ben de size önderlik edeceğim. Ama çözemezsek bir yerde tıkanırsa eylem yapacaksak en önde yürüyeceğim, yol da kapatacaksak sizin önünüzde olacağım’ dedim. Ortalık ayağa kalktı! Tartışmalar başladı, basında yer aldı. Milli emlak Müdürlüğüne gidildi, gelindi. Bir süre sonra baktık bizim bu 5 klasör evrak aslında talep 420 parselle ilgiliydi. 420 ayrı dosya yapılmış, o evraklar 420 ayrı dosyaya paylaştırılmış. Bu bilinmiyor mu? Orada kurumsal hafızası olan hiçbiri yok mu? 14 yıl boyunca orada hiç dosyalara bakılmamış mı? Ben bunu dile getirdim, ortalığı ayağa kaldırdık, mahalle de ayağa kalktı. Benim bu konuda eleştirilmeme tahammülüm yok, çünkü benim kucağımda bulduğum bir mesele. Velhasıl evraklar bulundu. Evraklar bulunduğu için, yasa da diyor ki; ‘müracaat edildikten itibaren ecrimisil durdurulur.’ Ama ecrimisil durdurulmamış. Her 3 yılda bir insanlardan o arazinin kirasını alıyor devlet. Şimdi ecrimisiller durduruldu, süreç devam ediyor, devam da edecek. Bunu insanlara da anlattık. Çünkü bu dosya Ankara’ya gidecek, 420 parsel belediyeye devredilecek. Ben onları vatandaşa satacağım, parasını Milli Emlak’a yatıracaklar. Biz arada emlak komisyoncusu gibi çalışıyoruz. Milli Emlak Müdürlüğüne yatıracaklar, oradan tahsil edilen paraların yüzde 20’sini Gaziemir Belediyesi’nde devredecekler. Kaç paradan satılacak, metrekareyi kim neye göre belirleyecek, orada bir kavgamız olacak! Böyle bir süreç, takip ediyorum. Bunu takip ettikçe rahatsız olanlar var.. Benim rol çaldığımı söylüyorlar, ‘Zaten bu iş yapılacaktı’ diyorlar, ‘biz zaten takip ediyorduk’ diyorlar. Ama 14 yıldır hiçbir şey yapmamışsın!”

TIKANIRSAK ORTALIĞI AYAĞA KALDIRIRIM

Türkiye’nin ilk nükleer çöplüğü olarak kabul edilen ve ‘İzmir’in Çernobil’i olarak adlandırılan Gaziemir’deki eski kurşun fabrikasının bahçesindeki nükleer atıklarla ilgili ise Arda şunları söyledi;

“Türkiye’de nükleer santral yok. Yurtdışından buraya getirilmiş, içindeki kurşun ayrıştırılıp geri kalan atıklar oraya gömülmüş. Bilimsel bir sürü rapor var. İşyerine kesilmiş, o günün parasıyla devasa bir ceza var. Tahsil edilip edilmediği belli değil. Sağlık anlamında yapılan bir tespit olup olmadığı belli değil. Onunla ilgili, geldiğimizde Çevre Platformu ile beraber bir basın açıklaması yapmıştık. Geçen gün bir basın açıklaması daha yaptık orada ama pandemi sürecinden dolayı katılım kısıtlı oldu. Şimdi onunla ilgili bir çalışmam var. Büyükşehir Belediyesi Çevre İl Müdürlüğü, İzmir Çevre İl Müdürlüğü, Valilik, Kaymakamlık ile birlikte bir platform oluşturup, yine siyaset üstü, ‘biz burayı nasıl temizleriz, valilik, kaymakamlık, belediye bu işin neresinde, Çevre Bakanlığı bu işin neresinde, üniversiteler neresinde, büyükşehir neresinde’ hepsini konuşup halletmek istiyorum. Bunun hazırlığını yapıyorum şu an… Çünkü bu sadece Gaziemir’in ya da o mahallenin değil İzmir’in sorunu… Tehlike boyutunun ben farkında değilim, beni teknik olarak aşan konular ama orasının temizlenmesini istiyoruz. Kaldı ki orası İzmir’in en büyük kentsel dönüşüm alanı… Yani orada, fuarın serbest bölgenin havaalanın olduğu bir yerde modern bir kent kuracaksınız ama nükleer atıklar orada duracak. Bu mümkün değil! Bu bilimsel olarak oradan nasıl taşınır, bu işin maliyeti nedir, sorumluluk kimdedir… Sen adama 6 milyonluk ceza kesmişsin. Kesme cezayı… Adama de ki; ‘bu atıkları bilimsel yöntemlerle bertaraf et!’ Bir şekilde oranın temizlenmesi gerekiyor. Ama ben bunu şuna dönüştürmek istemiyorum; ‘AKP bugüne kadar bir şey yapmadı’ gibi suçlayıcı bir dil kullanmak istemiyorum. Öyle bir dil zaten benim tarzım değil. Ama en son tıkanırsak, tıkandığımız noktada ortalığı ayağa kaldırırım!”

SENDİKA EYLEMLERİ
Belediye önünde gerçekleşen sendika eylemleri hakkında konuşan Arda,  yaşananları şöyle anlattı;

“Temel problem şu; işçiler Belediye-İş Sendikası'ndan memnun değil. İşçiler arayış içerisinde girmişler, DİSK gelmek istiyor, Hak-İş gelmek istiyor. Belediye- İş de diyor ki; ‘ben bunları şantiyelere sokmam.’ Benim orada bir müdahalem oldu, dedim ki; ‘O şantiyeler sizin değil, siz kimin evine kimi sokmuyorsunuz? Buraya DİSK’te gelir, Hak-İş’te gelir. Kendinizi işçiye anlatırsınız, farkınızı anlatırsınız, işçi hanginizi seçiyorsa… ‘İşçinin hakkıdır hesap sorar beğenmediyse değiştirir’ dedim. Ben böyle bir özgürlük ortamı yarattım, 1 günde 584 kişinin 554 kişisi DİSK’e geçti. Bu benim hareket ettirebileceğim bir güç değil. İnsanlar Belediye-İş’ten umduğunu bulamamışlar. İşçiler bana geldi, ‘Adres göstermeyecek misiniz başkanım? Biz başka bir sendikaya geçersek işten atacak mısınız başkanım?’ diye. Ben ‘Siz seçersiniz beğenmezseniz değiştirirsiniz. Ben işçi dostuyum ama masanın öbür tarafındayım’ dedim. İşçiler benden aldığı bu güvenceyle, meğerse yılmışlar zaten, 554 kişi DİSK’e geçti. İktidarı kaybeden sendikanın Gaziemir Belediyesi’nden çalışmayan, başka belediyelerdeki örgütlü adamlar, yabancı 30-40 adam geldi belediyenin önünde günlerce eylem yaptı, ‘Faşist Halil Arda’ diye. Belediye başkanı CHP’li, işçiler DİSK’ geçiyor ama faşist olan ben oluyorum. Sen işçini memnun etmemişsin demek ki bugüne kadar, insanlar örgüt değiştirmiş. Eylem yaptılar, ben işçileri zor tuttum. Eylem yapanların hiçbirisi Gaziemir Belediyesi çalışanı değil. 584 kişiden 554 kişi müthiş bir rakam, 30 kişi kaldı onlarda sendika temsilcileri… Belediye-İş eylem yaptı. Pazarlarda bizim bildirilerimizi dağıttılar, benim resmim olan, arkasında bir sürü şey yazan… O bildiriler dağıtılırken basın danışmanımız Emre ile fotoğraf emekçimiz Gürkan haber yapmak için pazara gittiğinde ikisine saldırdılar. Basın danışmanımın kolu kırıldı. Burada hep şu oldu, ‘Gaziemir Belediyesi’nde yine bir problem, yine bir kaos…’ Ne kaosu, ne problemi, işçiler sendika değiştirdi, kaybedenler de eylem yapıyor. DİSK ile biz, sendika değiştikten sonra toplu iş sözleşmeleri görüşmelerine başladık, 65 gün sürdü. Daha önce kapalı kapılar ardında yapılan şey 65 gün sürdü, madde madde gidildi. Her görüşülen maddeyle ilgili işçilere mesajla bilgilendirme yaptılar.65. günün sonunda bizim ilave ettiğimiz katkılar oldu. Görüşmeler bittiğinde işçileri topladılar, ‘son hali bu’ dediler. Sandık koydular, oylama yapacaklar. İşçiler, ‘sandıkla işimiz yok, açık oylama yapalım’ diyorlar, açık oylamayla yüzde 100 herkesin onayladığı bir toplu sözleşmeye imza attık. İşçiler gayet mutlular. Zaten 14 aydır birinci önceliğim onlar, onlardan iş istemem için paralarımı vermem lazım. Paralarını bir gün bile eksiltmedim, Mayıs ayında toplu sözleşmeden kaynaklı 2 ikramiye 1 bayram parası, 1 Mayıs ilave paraları ile bir maaş kadar para aldılar. Ben de karşılığında onlardan iş bekliyorum. İş yapmayanı da işten atarım, onu da söylüyorum!”

 “DEĞİŞİM SANCILI OLUR”
“Gaziemir Belediyesi’nde yine bir problem, yine bir olay” söylemlerinin kendisini etkilemediğini ifade eden Başkan Arda, “ Değişim sancılı olur. Siz doğru bildiğiniz yolda inandığınız kararları uygulamazsanız nasıl yönetici olacaksınız? Ben değişim için aday oldum! Eski düzenin devam etmesini isteseydim aday olmazdım. Buraya halkın zoruyla aday oldum. 2009’da aday adayı olmuştum. Halil İbrahim Şenol atandı. 2019’da vatandaşlar zorla aday olmamı istediler. Buradaki yapının değişmesi gerektiğini ve bu yapıyı ancak benim değiştireceğime inandıkları için aday oldum. İki A4 kağıtla gittik genel merkeze, ‘buyuz’ dedik, ‘atarsanız rekor oyla seçiliriz, işimizi düzgün yaparız.’ Kamuoyu yoklaması yaptılar, açık ara önde çıktım. Kamuoyunun bana yaptığı baskı o ankete de yansıdı, seçim sonucuna da yansıdı; yüzde 47 olan oyumuz yüzde 57’e çıktı” dedi.

“BİR DAHA REKOR KIRMAK İSTERİM”
Yerel seçimlerde aldığı yüzde 57’lik rekor oyun üstüne çıkabileceğini söyleyen Başkan Arda, “Tabi ki bir daha rekor kırmak isterim. Anket yaptırmadım ama halkın memnuniyetini görüyorum. Çünkü sürekli dışarıdayım, halkın içindeyim. Asla yalan söylemedim. Seçimde kimseden oy istemedim, ‘biz iyi insanlarız, bu işi yaparız’ dedik. Onlar da oy verdi. Şimdi yaptığımız şey; doğru olduğuna inandığım şeyden taviz vermiyorum, bu yolda devam ediyorum. Bir mali disiplin sağladık, taşeronu gönderdik, kamusal alanları genişletiyoruz. Sosyal projeler yapıyoruz. Vatandaş bunu görüyor” dedi.

“GAZİEMİRLİ’NİN EMANETİNİ YÜREĞİME KAZIDIM”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret soruşturmasında ifadesi alındıktan sonra mahkemeye sevk edilen, daha sonra serbest bırakılan Başkan Arda, sürecin kendisini etkilemediğini söyledi.

Arda, “Ben 40 yıldır siyasetin içinde olan biriyim.  Bu göreve soyunurken neyle karşılaşacağımı bilerek tahmin ederek talip oldum. Özellikle AKP iktidarındaki son gelişmeleri takip ettiğimde, her şeye hazır bir şekilde yola çıktığım için asla etkilendiğim bir şey yok. Görevimin başındayım, gece gündüz çalışıyorum, arada gittik ifademizi verdik geldik. Görevimize devam ediyoruz. Hiçbir şeyin beni etkileme şansı yok. Dedemin koltuğunda oturuyorum, asla ihanet etme şansım yok! Gaziemirlinin emanetini yüreğime kazıdım! Bu görevi layıkıyla yapacağım” dedi.

EŞİM EN BÜYÜK SİYASİ DANIŞMANIM

Eşi Deniz Arda’nın çalışmalarda kendisini çok yardımcı olduğunu belirten Arda, “Benim eşim; belediye başkanı eşi değil. Benim eşim milletvekilliğine aday olmuş bir kadın. Dört dil konuşan, Alman Dili Edebiyatı’nda doktora yapan, dünyayı o dillerden takip eden müthiş birisi… İyi bir edebiyatçı, 18 yy. uzmanı… Karşısındaki kişiyi olayları bir romanı analiz eder gibi analiz eden, bize yol gösteren birisi… Siyasette yeni bir dil üzerine çalışan birisi… Benim en büyük siyasi danışmanım. Bu gizlenecek bir şey değil. Bunu ben başından beri her yerde söylüyorum. ‘Aman millet ne der’ diye düşünmüyorum. Öyle birini bulursanız, danışman olarak alın diyorum. Tüm sosyal projelerimin altında onun imzası var. O bir belediye başkanı eşi sıfatıyla orada bulunmuyor. Benim de önüme geçmek istemiyor tabi ama en büyük destekçim. Biz iyi bir ekibiz. Müthiş bir ekibimiz var, alanında uzman kişilerden oluşan… Egomuz, kompleksimiz yok. Biz bir araya geldiğimizde, herkes fikrini söyler, ortak projeler geliştiririz. Ben sadece bunun uygulayıcısıyım. Her şeyi benim bilmem mümkün değil ama iyi adamlarla çalışmayı biliyorum” dedi.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Saskin
 13 Haziran 2020 Cumartesi 23:51
Anlayamadigim nokta sayin halil baskan her röportaj da esi deniz hanimi övmekten vazgeçemiyor kendinden daha fazla anlatıyor eşini...sayin halil bey yerine keşke eşi aday olup kazansaydi acaba o zaman sayin halil beyden bu kadar övgüyle bahsedermiy di merak ettim
Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir