Efe Can TAN / GERÇEKİZMİR - Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi'nin düzenlediği organizasyonda İzmir basını ile bir araya geldi.
‘İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kent Ekonomisine Katkıları’ temalı buluşma Kültürpark'taki İsmet İnönü Sanat Merkezi'nde gerçekleşirken, oturumda 3 yıllık görev süresince yapılan icraatlar ve hedeflenen yeni projeler hakkında detaylı bir bilgilendirmede bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer kentin önemli konuları hakkında da kritik mesajlar verdi.
Başkan Soyer Körfez'i temizleme süreci ve koku sorununda 3 aşamalı bilimsel yol haritasını anlatırken master plan hazırlığının da sürdüğünü açıkladı. Büyükşehir Belediye Başkanı, "Yıllarca ihmal edilmiş meseleyi birkaç yılda çözecek sihirli bir değnek yok. Bu bardağın boş tarafı... Dolu tarafı ise elimizde Körfez’in nasıl temizleneceğine dair çok net bilimsel bir yol haritası var" dedi.
İzmir'in tanıtımı, turizm çalışmaları, ekonomik krizin gölgesinde kurum bütçesine yönelik sorulara da önemli yanıtlar veren Başkan Soyer, Basmane Çukuru için de Bu çıban başını bu şehirden kurtarıyoruz” dedi.
AŞIK DAİMİ'YLE BAŞLADI...
Soyer toplantıda sunumuna “Aşık Daimî der ki 'Damlanın içinde evreni buldum... Bugün sizlere Geleceğin Türkiye’sinde bir damla olarak İzmir’i anlatacağım. Geleceğin Türkiyesi diyorum, çünkü biz İzmir’de bir adım atarken kendimize iki kere soruyoruz" sözleriyle başladı ve 'Başkan tarım mümkün' mottosuyla yol alan yerelde kalkınmada, ulaşım, altyapı ve kültür sanat alanına kadar uzanan geniş bir yelpazede yapılan icraatlar hakkında detaylı bilgi verdi.
Başkan Soyer, "Bu yıl yedi lira olarak açıklanan buğday taban fiyatına İzmir’de 14 lira veriyoruz. Mart ayından bugüne kadar kooperatiflerimiz aracılığı ile 16,5 milyon liralık küçükbaş sütü aldık ve tamamından peynir yaptık. Peynirlerimizi yine kooperatiflerimiz üretti. Bunları işlemek, peynir yapmak için 5 milyon liralık üretim masrafı yaptık. Toplamda 40 milyon liralık peynirimiz oldu. Sadece dört ayda ve yalnızca tek bir kalem ürün üzerinden 18,5 milyon liralık katma değer yarattık. Üstelik bunu belediye şirketlerimiz üzerinden, tek bir kuruş kamu kaynağını israf etmeden yaptık. Sürpriz peynirlerimiz var ve bu peynirlerimiz çok yakında İzmirli markası ile piyasaya sürülecek. Süt üreticilerine üç yılda 277 milyon 129 bin 600 lira destek olduk. Son üç yılda 73 üretici kooperatifinden aracısız ürün alımı yaparak, üreticimize 540 milyon liralık destek sağladık. Bayındır’da 140 milyon lira yatırım maliyetiyle günlük 100 ton süt işleme kapasitesine sahip Süt İşleme Fabrikamız bitmek üzere. Yaz sonu açılışını yapacağız. Bir yerel yönetim olmamıza rağmen hükümetin bıraktığı boşluğu doldurduk. Kamunun adil regülasyon görevini yerine getirdik” diye konuştu.
Türkiye’de yeşil altyapıyı bir altyapı meselesi olarak kabul eden ilk belediye olduklarının da altını çizen Soyer, dönemin sonunda İzmir kent merkezini çepeçevre saran 35 Yaşayan Park’ın hizmete gireceğini, milyonlarca metrekarelik rekreasyon alanlarıyla şehirde kişi başına düşen yeşil alan miktarının 16 metrekareden 30 metrekareye çıkacağını dile getirdi. İzmir’i doğayla uyumlu bir hale getirmek için hane ölçeğinde de çalışmalar yürüttüklerinin altını çizen Soyer, İzmir’de çöp kavramına son veren İzDönüşüm projesini de detaylarıyla anlatarak, "İzDönüşüm projemiz ile çöp kavramına son veriyoruz. Çünkü çöpü bir ham madde olarak ekonomiye ve doğamıza yeniden kazandırıyoruz” dedi.
“HEDEFİMİZ 20 BİN KONUT YAPMAK"
Dünyanın ilk Cittaslow Metropol’u olan İzmir’de bu kapsamdaki uygulamalara ilişkin de bilgi veren Tunç Soyer, İzmir’in kentsel dönüşüm modelini de tüm detaylarıyla açıkladı. Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen belediye şirketi ve kooperatif işbirliğiyle kentsel dönüşümdeki inşaat çalışmalarının yeniden hız kazandığını dile getiren Başkan Soyer, “Üç temel ilkeyle, yani yerinde dönüşüm, yüzde yüz uzlaşı ve Büyükşehir Belediyesi garantörlüğü ile İzmir’in dört bir yanında inşaatlarımız başladı. Gaziemir, Ege Mahallesi, Uzundere, Ballıkuyu, Çiğli Güzeltepe ve Örnekköy olmak üzere altı bölgede dönüşüm aynı anda devam ediyor. 3 bin 958 bağımsız birimin yapımı sürüyor, 2 bin 500 bağımsız birim ise yapım ihalesine hazır hale geldi. Hedefimiz 20 bin konut yapmak” diye konuştu.
Türkiye’de ilk kez uygulanan depremzedelere yönelik Halk Konut projesini hayata geçirdiklerini de anlatan Soyer, depremde yıkılan apartmanlardan Dilber apartmanı sakinlerinin kurduğu kooperatif ile ortaklık protokolü imzaladıklarını söyledi.
“1 MİLYAR 485 MİLYON LİRA TASARRUF"
ESHOT bünyesinde yapılan yatırımları ve elektrikli otobüsler sayesinde 114 milyon TL’lik tasarruf sağlandığını ifade eden Başkan Soyer, Türkiye’de bir ilk olan tasarruf projesi olan İZETAŞ projesini anlattı. Soyer, “İzEnerji şirketimiz bünyesinde İzmir Elektrik Tedarik Anonim Şirketi’ni yani İZETAŞ’ı kurduk. İZETAŞ’la ilk aşamada İzmir Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerinin enerji ihtiyaçlarını karşılamaya başladık. İZETAŞ’ın kurulduğu günden bu yana Büyükşehir Belediyesi bünyesinde enerji giderlerinde yüzde 22’ye varan tasarruf sağladık. Beş yılın sonunda, bugünkü fiyatlar üzerinden toplamda 1 milyar 485 milyon lira tasarruf sağlamış olacağız” diye konuştu.
“YÜZDE 30 DAHA ÇOK TURİST AĞIRLAYACAK"
İzmir turizminin geliştirilmesine yönelik proje ve çalışmaları hakkında bilgi veren Soyer, ”Uluslararası zincir otelleri ve sadece plajları dolduran, kent merkezine, küçük esnafa, yerele hiç faydası olmayan bir turizm anlayışının geleceği bizim açımızdan yok. Bu nedenle Çeşme projesine karşı çıktık. Ülkeyi ucuz destinasyona dönüştüren, niteliğe değil niceliğe önem veren bir turizm anlayışıyla kent ekonomisini güçlendiremeyiz. Biz İzmir’de bu resmi değiştirmek için çok sayıda adım attık. Hedefimiz 2024 yılında İzmir’i, nitelikli turistin tercih ettiği ve kişi başına düşen turist harcamasının her geçen yıl arttığı bir kent haline getirmek. On iki ay ve otuz ilçede turizm vizyonumuzla İzmir’e gelen turist sayısını dört milyona çıkarmak için çalışıyoruz. İki yıl süren pandemi döneminin hemen ardından İzmir turizmi için yaptıklarımızın sonuçlarını almaya başladık. Rakamlar şimdiden gösteriyor ki, İzmir 2022’de pandemi öncesine göre yüzde otuz daha çok turist ağırlayacak” ifadelerini kullandı.
Başkan Soyer ayrıca İzmir’in kalbi Kemeraltı, Kadifekale ve Basmane bölgesini UNESCO Dünya Mirası olarak Türkiye’ye kazandırmak için çalışmaların devam ettiğini söyledi.
“HEDEFİMİZ EN AZ 10 BİN ÇOCUK"
Başkan Soyer’in sunumunda yer verdiği önemli başlıklardan biri de “Acil Çözüm Ekibi”nin çalışmaları oldu. Acil Çözüm Ekibi’nin son iki yılda kent merkezindeki dezavantajlı mahallelerin sorunlarını süratle çözüme kavuşturduğunu söyleyen Başkan Soyer, “2021’de sporda fırsat eşitliği ilkesi kapsamında arka mahallelerde 3 yüzme havuzu ile hizmete açtık. 6 bin çocuğumuza yüzme eğitimi verdik. Bu yıl da yine arka mahallelerde 7 havuzu çocuklarımızla buluşturduk. Hedefimiz en az 10 bin çocuk” diye konuştu.
HALK EKMEK MODELİNİ ANLATTI
Başkan Soyer sosyal yardımlar ve dayanışma uygulamaları hakkında detaylı bilgi verdi. İzmir’in Halk Ekmek projesi sadece geçim derdindeki vatandaşların değil, aynı derdi yaşayan fırıncı esnafında desteklendiğini belirterek, İzmir Fırıncılar Esnaf Odası ile imzaladıkları protokolle ekmek fırınlarının yüzde otuzluk atıl kapasitesini faaliyete geçirdiklerini, 130 bin adet olan günlük üretim arzını yeni bir ekmek fabrikası kurmaya ihtiyaç duymadan kısa sürede 250 bine ulaştırdıklarını söyledi.
"İZMİR'İ DEMİR AĞLARLA ÖRÜYORUZ"
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “İzmir’i demir ağlarla örüyoruz” diyerek raylı sistem projelerini anlattı. Narlıdere Metrosu ile Çiğli Tramvayı’nın cumhuriyetin yüzüncü yılında hizmete alınacağını açıklayan Soyer, 28 kilometrelik Karabağlar Gaziemir Metrosu, 27.5 kilometrelik Otogar Kemalpaşa Metrosu ve 5 kilometre uzunluğundaki Örnekköy Yeni Girne Tramvay hattının İzmir’e kazandırılacak yeni güzergahlar olduğunu söyledi. Soyer, yapımına başladıkları Buca Metrosu’nun, Türkiye tarihinde bir belediyenin kendi kaynakları ile yaptığı en büyük yatırım ve İzmir tarihinin en büyük projesi olduğunu dile getirdi. Başkan Soyer, “Geleceğin İzmir’inin en önemli parçalarından biri raylı sistemler olacak. Bu nedenle İzmir’i demir ağlarla örüyoruz. Buca Metrosu’nun yapım hazırlıklarına başladık. Buca Metrosu, Türkiye tarihinde bir belediyenin kendi kaynakları ile yaptığı en büyük yatırım ve İzmir tarihinin en büyük projesi. Bu devasa yatırımı merkezi hükümetten tek kuruş destek almadan, tümüyle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin imkânlarıyla yapıyoruz. Buca Metrosu dünyanın fizibilitesi en yüksek metro yatırımlarından biri. Dünya genelinde bir metronun kendi finansmanını karşılama süresi ortalama 30 yılken biz bunu yarı süresinde gerçekleştireceğiz” şeklinde konuştu.
TERRA MADRE VE EXPO 2026
Başkan Soyer, “İzmir, geçtiğimiz Nisan ayında son derece değerli bir ödüle “Avrupa Ödülü”ne layık görüldü. Şehrimiz Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından 2022 yılında Avrupa değerlerini en iyi temsil eden şehir seçildi. Önümüzdeki süreçte, İzmir’de çalışmalarını yoğunlaştıracağımız bir vizyon projemiz Expo 2026. Türkiye’nin ilk büyük yeşil dönüşüm projesini gerçekleştirmemize vesile olacak Expo 2026 ile yurt içi ve yurt dışından yaklaşık 4 milyon 700 bin ziyaretçiyi İzmir’de ağırlamayı hedefliyoruz. Expo 2026 İzmir’in uluslararası alanda bilinirliğini artırdığı gibi Dünya Expo’suna giden süreçte de İzmir’e yol gösterecek. Dahası, İzmir yarım asırlık kanayan yarasını, Yeşildere sorununu çözecek. Diğer bir önemli organizasyon ise yine İzmir Enternasyonal Fuarına paralel olarak Eylül ayında düzenleyeceğimiz Terra Madre Anadolu gastronomi fuarı. Terra Madre Anadolu’da, Türkiye’nin dört bir yanındaki küçük üreticileri dünya gastronomi piyasasıyla buluşturacağız. Doğrudan ihracatçı olmalarına katkı sağlayacağız” ifadelerini kullandı.
"SİHİRLİ DEĞNEK YOK AMA BİLİMSEL BİR YOL HARİTASI VAR!"
Sunumun kritik bölümü Körfez temizliği ve koku sorununa yönelik açıklamalar oldu. Körfez'de kirliliği oluşturan 3 neden belirlediklerini ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanı, temizlik için bilimsel yol haritasını da açıkladı.
Başkan Soyer, "İzmir’de doğayla uyum deyince önümüzdeki en büyük meselelerden birinin Körfez temizliği olduğunu biliyorduk. Göreve gelir gelmez öncelikle Körfezi temizlemek için uygulanan stratejiyi ve faaliyetleri masaya yatırdık. Körfezin ne yazık ki halen kirli olmasının üç ana nedenini belirledik: Birincisi, İzmir’in yağmur suyu ayrıştırma altyapısının çok eksik olması. Kanalizasyon ve yağmursuyu hatlarının birleşik sisteme sahip olması... İkincisi, tüm İzmir’in arıtmasını yapması beklenen oldukça eskimiş Büyük Kanal Projesi’ndeki tasarım hataları. Son olarak, Çiğli Arıtma Tesisi’nden çıkan suyun Körfez’in en dar noktalarından birine deşarj ediliyor olması ve iç körfezdeki sığlaşma… Takdir edersiniz ki, katlanarak büyüyen ve yıllarca ihmal edilmiş bir meseleyi birkaç yılda çözecek sihirli bir değnek hiç kimsenin elinde yok. Tüm imkanları zorlamamıza karşın maalesef yaptığımız müdahaleler için zamana ihtiyacımız var. Bu bardağın boş tarafı… Dolu tarafı ise… Bugün elimizde Körfez’in nasıl temizleneceğine dair çok net, bilimsel bir yol haritası var. Bu planı sabırla ve tam bir kararlılıkla uyguluyoruz" dedi.
Soyer şöyle devam etti: Körfezle ilgili sorunlara paralel olarak bu stratejimizin de üç ayağı var:
Birincisi, İzmir’de birlikte akan kanalizasyon ve yağmur suyu hatlarını ayırmak. Adına “birleşik sistem” denilen ve aslında bir sistemsizlik anlamına gelen bu yaklaşım şehrimizde koku, taşkınlar ve körfez kirliliği başlıklarıyla tezahür eden tüm konuların ortak nedeni... İkinci ayak, Çiğli Arıtma Tesisi’nin ve çamur döküm sahasının rehabilitasyonu... Üçüncü ve son ayak, Çiğli Arıtma Tesisi’nden çıkan binlerce metreküp tatlı suyun çıkış noktasını iç Körfez’den orta Körfez’e taşımak ve iç körfezin sığlaşmasını engellemek.
Büyükşehir Belediye Başkanı ardından bu 3 başlıkta yapılan çalışmaları şöyle detaylandırdı:
"ÖNERİLEN SİRKÜLASYON KAPISI-BACASI AÇIK EVDE TOZ ALMAYA BENZİYOR!"
İzmir’in yağmur suyu altyapısı yok denecek kadar zayıf. Ne yazık ki, çok büyük bir metropol olmasına rağmen İzmir’in yağmur suyu kanalları elli yıldır ihmal edilmiş. Yağmuru toplayan altyapı sistemi, yani bir nevi şehrin yer altı dereleri inşa edilmemiş olduğu için yağışların bir kısmı yüzey akışına geçiyor ve yollarda su baskını riski oluşturuyor. Dahası, yağmurun önemli bir kısmı da kanalizasyon ağına karışarak sistemi kilitliyor. Zaruri olarak, kanalizasyon suları yağmurla birlikte denize akıyor. Hem Körfez kirleniyor hem de şehirde koku sorunu oluşuyor. Körfezdeki koku ve kirliliğin ana kaynağı iddia edildiği gibi düşük sirkülasyon değil, yüksek kontaminasyon. Maalesef uzun yıllardır İzmir’de durum bu. Bu nedenle daha önce çözüm olarak önerilen sirkülasyon kanalı kapısı bacası açık bir evde toz almaya benziyor. Dolayısıyla böyle bir kanal açılsa bile körfezdeki kirlenme ve sığlaşma sorununu çözemiyor. Bu nedenle birinci önceliğimiz dere ağızlarındaki elli santime kadar varan sığlaşmayı ortadan kaldırmak. Dahası, tüm zorluğuna rağmen caddeleri kazarak İzmir’e çağdaş bir yağmur suyu altyapısı kazandırmak. Yani kapıdan bacadan giren kirliliği durdurarak Körfez’e lağım akmasını engellemek. Elbette bu iki ucu keskin bıçak. Yolları kazmaktan çekinerek yağmur suyunu lağımdan ayrıştırmazsanız Körfez kokuyor. Caddeleri kazıp kanal açarsanız trafik sıkışıyor, herkesin keyfi kaçıyor. Ama yumurta kırılmadan da omlet yapılamıyor.
"TÜM BU ALGI OPERASYONLARINA RAĞMEN..."
Tüm algı operasyonlarına rağmen, bugüne kadar hiç kimsenin üstlenmediği bu görevi İzmir’de ekibimle birlikte göğüslüyoruz. Aksini yapmak, zaten şehrimize ve görevime ihanet olurdu. Bu nedenle göreve geldiğim ay itibarıyla İzmir’in yağmur suyu kanallarının inşa edilmesi talimatını verdim. Şu ana kadar 196 kilometre yaptık, iki yıl içinde 200 kilometre daha yapacağız. Böylelikle yağmur suları hiç kirlenmeden Körfez’e, kanalizasyon suları ise kendi kapalı sistemi içinde doğrudan arıtma tesislerimize ulaşacak. Yağmur suyu hatlarımızın yapımı ve dere temizliği çalışmalarımızla Körfez’in tüm kirlilik kaynakları sıfırlanacak. Son olarak, Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin sınırından geçen Eski Gediz Yataklarından birinin de Körfez’in ciddi kirlenme kaynaklarından biri olduğu tespit ettik. Eski Gediz yatağı, yüksek miktarda sanayi atığını doğrudan iç körfeze taşıyor. Bu konuda AOSB yönetimi ile görüşmeleri İZSU ekibimiz başlattı. Tüm bunlara rağmen, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan son verilere göre İzmir arıtma tesisleri açısından Türkiye lideri. Günlük 951 bin 971 metreküp kapasiteye sahip 69 arıtma tesisine sahip şehrimizde, bu hizmetten yararlanan kişi oranını yüzde 98,6’ya ulaştırdık ve bununla gurur duyuyoruz.
ÇİĞLİ'DE NELER YAPILACAK?
Körfez temizliği stratejimizin ikinci ayağı ise Çiğli Arıtma Tesisi’nin revizyonu. Çiğli Arıtma Tesisi’ni yenilemek ve verimini artırmak için çok kapsamlı bir çalışma içindeyiz. Öte yandan, Güneybatı Arıtma Tesisi başta olmak üzere Körfez çeperindeki arıtmaların kapasitesini ve sayısını artırıyoruz. İzmir’in arıtma sistemlerinde desantralizasyona giderek hem elektrik maliyetini düşürüyoruz hem de Çiğli Arıtma Tesisi üzerindeki yükü azaltarak bu yatırımın ömrünü uzatıyoruz.
Çiğli Arıtma Tesisinde attığımız ve etkisini orta vadede çok açık göreceğimiz adımlar şöyle:
İzmir’deki kokunun ana sorunlarından biri arıtmadan çıkan çamurun yirmi yıldır Çiğli Arıtma’nın çevresinde depolanmasıydı. Arkadaşlarımız projenin orijinal tasarımında bu çamurun uzakta bir çamur tesisine taşınması olduğunu tespit etti. İzmir tarihinde ilk defa arıtma çamurunu Körfez kenarında değil Manisa’da lisanslı bir tesiste depolamaya başladık. Eskiden birikmiş çamurun bertarafı içinse İYTE ile ortak bir proje yürütüyoruz. Bu yılın sonunda o çalışma da başlayacak. İzmir’in koku kaynaklarından biri tümüyle ortadan kalkacak.
Tesisi biz devraldığımızda dördüncü fazın temeli atılmış fakat inşaatı durmuştu. Dahası, ilk üç faz düşük verimle çalışıyordu. Piyasadaki tüm olumsuz koşullara rağmen bu fazların yenilenme ihalesi tamamlandı ve tesisimizde bakım çalışmaları hızla başladı. Dördüncü Faz’ın ihalesine bu ay sonunda yeniden çıkacağız. Fakat şunu belirtmeliyim ki, ilk üç fazda yapacağımız yenileme çalışması tamamlandığında bu fazlar İzmir’in suyunu arıtmak için fazlasıyla yeterli olacak.
Son olarak Çiğli Arıtma’dan çıkan suyun deşarj noktasını değiştiriyoruz. Çok sayıda bilim insanının katkılarıyla tasarlanan kapsamlı bir geri kazanım projesiyle iç körfeze ulaşan deşarj noktasını orta körfeze taşıyacağız.
GÜNDEM MASTER PLAN!
Soyer sözlerini tüm bu çalışmaları Çevre Mühendisleri Odası başta olmak üzere ilgili uzman kuruluşlar ve akademisyenler ile bir koku master planı oluşturmak üzere bir araya getirdiklerini açıklayarak bitirdi.
SORU&CEVAP
İzmir’in turizm potansiyeli hakkında gelen soruya yanıt veren Soyer, “Turizmle ilgili yaptıklarımızın tamamını sunmak mümkün değildi. Visitİzmir, Directİzmir, UNESCO için yaptığımız çalışmalar, kruvaziyer turizmi için yaptığımız çalışmalar. 2024 yılında İzmir’in nüfusuna eşit olacak bir turist hedefliyoruz. Bunlar için ne yapılması gerektiğini her gün düzenli biçimde üretmeye çalışıyoruz. Rehberler odasıyla, ETİK gibi derneklerle her ay düzenli buluştuğumuz bir yapı var. Nerede Turizm Ofisleri’nin açılmasının gerektiğine kadar, bu hedefe varmak için bu vadede yapılması gerekenleri istişare ediyoruz fakat bu tek başına İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin altından kalkacağı bir şey değil. Tüm paydaşlar bir araya gelmeden ya enerji kaybı ya patinaj yaşıyorsunuz” diye konuştu.
“ALMANYA’DA İZMİR EVİ AÇACAĞIZ!”
İzmir dışarıya karşı kabuğunu kırabildi mi, İzmir ile ilgili hedefiniz hayaliniz nedir sorusuna yanıt veren Soyer, ‘’Vizyon dediğiniz şey dağın arkasındaki vahayı görüp de yanınızdakileri oraya yürümeye ikna etmektir. İzmir hakikaten bence dünyanın en güzel şehirlerinden biri fakat bu özellikleri göz ardı edlmiş, unutulmuş. Hep söylediğimiz şey biz iade-i itibar peşindeyiz. İzmir’i görkemli günlerine taşımak istiyoruz. Onun için İzmir ofisleri açacağız. Brüksel’de açtık Almanya’da açacağız. Daha önce görüştüklerimiz bizi odalarında kabul etmezlerdi bizi koridorlarda konuşurduk. Şimdi öyle değil. İzmir deyince herkesin aklında pozitif bir şey var artık. İstediğiniz kadar cennet olun eğer dünya bilmiyorsa hiçbir kıymeti yok” dedi.
“BÜYÜKŞEHİR’DE YANGIN BÜYÜK!”
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle Büyükşehir’in ek bütçeye ihtiyaç duyup duymayacağı yönündeki soruya yanıt veren Soyer şöyle konuştu: Büyükşehir belediyesindeki yangın büyük. Tabi ki olumsuz etkileniyoruz. Yurt dışı borcumuz yerli bankalara göre daha yüksek. Her yükselişten ciddi biçimde etkileniyoruz. Ek bütçe çalışması yapıyoruz. Olumsuz etkilenmemiz tek katmanlı bir şey değil. Tüm bunları aşmaya muktedir bir kurumsal bir yapı var. O nedenle hala 3A notunu taşımaya devam ediyor. İzmirlilerin içi rahat olsun.
BASMANE ÇUKURU: ÇIBAN BAŞINI BU ŞEHİRDEN KURTARIYORUZ
Büyükşehir Belediye Başkanı kentin kanayan yarası Basmane Çukuru’nda son duruma ilişik soruyu ise
“Çok çalıştık, bunları şimdi söyleyemem. Aynı Hilton gibi çok az kaldı, çözüyoruz. Bu çıban başını bu şehirden kurtarıyoruz” sözleriyle yanıtladı.
SÜT KUZUSU SORUSUNA YANIT: MÜMKÜN DEĞİL
‘Süt Kuzusu’ projesiyle ilgili açıklama da yapan Soyer, ‘’Süt yaşını genişletmeyi düşünmüyoruz. İlçelere yaydık, bu zaten yükümüzü artırdı. Kriz ortamında sıkıntılarla boğuşurken bu hamleyi yapmamız mümkün değil’’ ifadelerini kullandı.