“Göreve devam et” derlerse büyük bir heyecan ve gururla yapmaya devam ederiz. “Yeteri kadar çalıştın, kenara çekil” derlerse tabii ki kenara çekilir otururuz.
Soyer son olarak 'Diyelim ki aday gösterilmediniz bu durumda bir B planınız var mı? Daha spesifik olmak gerekirse sayın İmamoğlu ve Yavaş’ın cumhurbaşkanı olduğu bir senaryoda, Millet İttifakı’nın iktidarı ele geçirdiği bir senaryoda sizin bir milletvekili olma planınız var mı?' sorusuna ise şu yanıtı verdi:
Yok. Şöyle söyleyeyim: Ben siyaseti çok severek yapıyorum. Siyasetin hayatı dönüştürme sanatı olduğunu düşünüyorum. O nedenle hangi platformda, hangi konumda, hangi sıfatla, hangi koltukta oturduğumun bir önemi yok. Hayatı dönüştürmek, hayatı iyileştirmek için nerede olursanız olun yapacak çok şey var. Ben de çok uzun yıllardan beri bu kararı vermiş bir insanım. Ben hayatımı buna vakfettim. Bu topraklar üzerinde yaşayan insanların, doğanın, çok daha iyisini hakettiğini düşünüyorum. Olanca birikimimi, gücümü, enerjimi bunu mümkün kılmak için harcıyorum. O nedenle belediye başkanlığı koltuğu olur, bir vakıfta çalışmak olur, bir dernek bünyesinde çalışmak olur… Her şey olabilir. Çok seviyorum bu memleketi ve nerede olursa olsun onun için çalışmaya devam edeceğim.
İKTİSAT KONGRESİ MESAJLARI
Biz yola çıkarken 100 yıl önceki yol haritasını izlemeye gayret ettik. Onun için iyi okuma yaptık. Neden meclis varken Mustafa Kemal onlara “Cumhuriyeti ilan edeceğiz, yeni bir devlet kuracağız. Çalışın bakalım iktisat politikalarını” dememiş? Ya da bir uzmanlar ekibi oluşturup “Buna siz hazırlanın” dememiş. Başka bir şey, çok yeni bir şey yapmış.
O yanmış yıkılmış coğrafya, yıllarca işgal altında kalmış. Türkiye’nin 200 yıllık tarihinin en yoksul dönemi yaşanıyor. Toplumda büyük umutsuzluk varken Türkiye’nin her yerinden 1135 delegeyi çağırmış o kar, kış koşullarında. Ve onlara “Yeni bir Türkiye’nin, geleceğin Türkiye’sinin inşası için iktisat politikalarını çalışın” demiş. Tarımda, sanayide, ticarette… Bütün bunlarla ilgili de çiftçiler, işçiler, sanayiciler ve tüccarları toplamış. Dört ayrı grup.
Bu dört ayrı gruptaki insan, 17 Şubat-3 Mart 1923 tarihleri arasında bu iktisat politikalarının neler olması gerektiği konusunda bir ortak akıl inşa etmişler. Çok önemli kararlar alınmış. Aşar vergisi kaldırılmış. Köy enstitülerinin temeli atılmış. Sanayi bankasının kurulmasına karar verilmiş. Ticaret, sanayi borsaları oluşturulmuş. Olağanüstü kararlar alınmış. Sonrasında da yepyeni bir ekonomik model oluşturulmuş.
Kamunun özel sektöre müdahalesinin önünün açılacağı bir iklim yaratılmış. O tarihte Sovyet Rusya, bir sosyalist ekonomi inşa etmeye çalışıyor. Batı’da liberal ekonomi olağanüstü bir sansasyonla büyüyor. Bütün bu tablo içerisinde gerçekleşmiş bu kongre.
Peki biz ne yapıyoruz? Biz buradan ilham alarak Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında yepyeni bir ülkenin yaratılması gerektiğini düşünüyoruz. Daha adil, daha müreffeh, daha özgür ve daha demokratik bir ülke. Bunu hakettiğimizi düşünüyoruz. Yani bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin bunu hakettiğini düşünüyoruz.
O nedenle, aynı o dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün izlediği yol gibi Türkiye’nin her yerinden 180’in üzerinde sivil toplum kuruluşunu davet ettik. Vakıflar, sendikalar, dernekler… Hepsi geldiler. 500’ün üzerinde delege ile biz sekiz aydır çalışıyoruz.
Her paydaş grupla her biri 6-8 saat süren uzun toplantılar yapıldı. 54 ilke 192 karar alındı. Şimdi bu kararlar üzerine dört ayrı masa oluşturuldu: Doğa masası, tarih masası, demokrasi masası ve inovasyon masası. Burada da 200’ün üzerinde akademisyen var. Her biri farklı disiplinlerden… Aralarında fütüristler var, sosyologlar var, tarihçiler, arkeologlar, psikologlar, iktisatçılar var. O paydaş toplantılarında alınan kararlar üzerinde kavramsallaşma çalışmaları yaptırlar. Onları revize ettiler, rötuşlar yaptılar.
Son iki gündür de yeni bir şey başlattık. İşçiler, diğerlerinin aldığı kararları müzakere edecekler. Çiftçiler, diğer bir grubun ilkelerini müzakere edecekler. Yarın, akademisyenlerin yaptığı kavramsallaşma çalışmalarını müzakere edecekleri ikinci oturumlar gerçekleşecek. Sonunda son şeklini vermiş olacaklar kendi kararlarına.
21 Mart’ta da hepsinin huzurunda bu kararları tek tek oylayacağız. Sonuçta her birinin üzerinde kiminin çekimser kaldığı, kiminin aleyhte oy kullandığı bir tablo ortaya çıkacak. Ama çoğunluğun kararıyla da ortaya bir kurallar ve ilkeler manzumesi çıkmış olacak.
Şimdi bu ne demek oluyor? Biz bunların sonuna kadar takipçisi olacağız. Dünya değişiyor ve artık tek adamların, tek kahramanların devri kapanıyor. Aşağıdan gelen talepler, hayaller, özlemler, siyasetçilerin kararlarını belirlemeye başladı. Siyasetçilerin iradelerini belirlemeye başladı.
Daha iddialı bir şey söyleyebilirim. Toplum, millet, siyasilerin önünde yol alıyor aslında. Dolayısıyla da siyaseti şekillendirecek bu tablo, tam bu toplumun kılcallarından gelmiş, köklerinden beslenmiş, çok geniş bir katılımla, çok şeffaf bir biçimde oluşmuş kararlarla buluşturulacak.
Hiçbir siyasinin buna sırtını döneceğini düşünmüyorum. Ama ola ki dönüyor, biz sonuna kadar takipçisi olacağız. Bir yıl sonra bu kongrenin bir ilerleme raporunu görüşmek üzere bir araya geleceğiz. Bu bir yıl içerisinde hangi kararlar hayata geçirildi, hangi kararlar hayata niye geçirilmedi, kim bunların önünde engel oldu, kimler emek harcadı, kimler emek harcamadı, bütün bunları masaya yatıracağımız bir ikinci buluşmayı gerçekleştireceğiz. Bu aynı zamanda belki de ortaya çıkacak yeni hayallerin, özlemlerin de masaya konulduğu bir buluşma olacak. Bunu her sene tekrar edeceğiz. Öyle kolay kolay kurtuluş yok.
Bu kadar büyük emek, bu kadar büyük katılım, bu kadar bu toplumun köklerinden gelen en hakiki taleplerin ortaya konduğu bir buluşmanın sonuçlarını kimse yok sayamaz.
Hangi siyasi iktidar olursa olsun… Biz yola çıkarken şunu söylemiştik: Bizim bugünün siyasal sorunları ile bir derdimiz yok. Biz, bu memleketin geleceğini şekillendirmek istiyoruz. Bugünün siyasal ikliminde geleceğin Türkiye’sinin inşasına yol açmak istiyoruz. Biz çocuklarımıza yaptığımız yollar, köprüler dışında tasarlanmış bir gelecek bırakmak istiyoruz. O nedenle de bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.
İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak bu hikayenin organizasyonunu üstlendik. Kongreyi gerçekleştirenlerin tüm Türkiye olduğunu söyleyebilirim. Çok geniş bir temsil kapasitesiyle gerçekleşti bu toplantılar. O nedenle de biz takip etmeye devam edeceğiz? (Independent Türkçe)