MENÜ
İzmir -1°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bayetav’dan İzmir Barometresi! En yaşanmayacak ilçe hangisi, kentin en büyük sorunu ne?
Güncel
19 Şubat 2025 Çarşamba 15:06

Bayetav’dan İzmir Barometresi! En yaşanmayacak ilçe hangisi, kentin en büyük sorunu ne?

BAYETAV vakfı tarafından yılda dört kez yayımlanan İzmir Barometresi’nin Şubat 2025 sayısı kentin nabzını ölçtü. İzmirliler araştırmaya çarpıcı yanıtlar verirken. İzmirlilerin en yaşamayı tercih etmek istemeyecekleri ilk üç ilçe şaşırttı. Araştırmada İzmir’in en büyük sorunu olarak ise ulaşım ve altyapı hizmetleri öne çıktı.

GERÇEKİZMİR - Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV) tarafından hazırlanan ve yılda dört kez yayımlanan İzmir Barometresi'nin Şubat 2025 sayısı, şehrin toplumsal nabzını ölçerken, özellikle yoksulluk teması üzerine odaklanıyor. Raporda, İzmir’in ekonomik krizin etkileri, geçim mücadeleleri ve yoksulluğun hem bireysel hem de toplumsal düzeyde nasıl deneyimlendiği detaylı biçimde ele alınıyor.

Ekonomik gerçekler ve yaşam memnuniyeti

Araştırma, İzmirlilerin şehirde yaşamaktan duydukları memnuniyetin, önceki araştırmada yüzde 73,5 iken Şubat 2025 sayısında yüzde 65’e gerilediğini ortaya koyuyor. İzmir’de yaşamaktan en memnun grup yüzde 82 ile 60 yaş üstü, en memnuniyetsiz grup ise yüzde 27 ile 40-49 ile 50-59 yaş grupları oldu.

En yaşanmayacak ilçe Konak!

Araştırmada İzmirlilerin yaşamayı tercih etmeyeceklerini ifade ettikleri ilk üç ilçe; Konak, Buca ve Karabağlar.

Yaşanan ilçelere göre kırılımlara bakıldığında ise söz konusu ilçelerde yaşayanların bu ilçelerde yaşamayı tercih etmeyenler içerisindeki en kalabalık grup olduğu görülüyor. Konaklılar Konak’ta, Bucalılar Buca’da, Karabağlılar ise Karabağlar’da yaşamayı tercih etmeyenler içerisindeki en yüksek orana sahip.

İzmir’in en büyük sorunu…

İzmirlilere göre kentin son üç aydaki en önemli sorunlarının başında ulaşım ve toplu taşıma, çevre temizliği ve düzenlemeleri ve altyapı hizmetleri geliyor. Ancak ulaşım ve toplu taşıma ile çevre temizliği ve düzenlemelerine yapılan vurgu oransal olarak diğer tüm sorunlardan belirgin bir şekilde ayrışıyor.

En büyük hizmet boşlukları altyapı ve deprem!

Katılımcılar İzmir’deki en büyük hizmet boşluklarının altyapı ve depreme hazırlık alanlarında olduğunu düşünüyor. İzmir’in imkanlar bakımından en yeterli görüldüğü alan, bir önceki araştırmada da olduğu gibi, kültür-sanat etkinlikleri. Ancak katılımcıların yarısı İzmir’in ekonomik fırsatlar ve iş imkanları bakımından yeterli olmadığını düşünüyor. Bu sayıya kararsızları da eklediğimizde on kişiden yedisi şehrin ekonomik fırsatlar ve iş imkanları bakımından beklentileri karşılamadığını düşünüyor. İzmir üç büyükşehirden biri olsa bile katılımcıların sadece %37,3’ü mesleki gelişim ve ilerleme bakımından şehrin tatmin edici imkanlara sahip olduğunu düşünüyor. Deprem riskine karşı yeterince önlem alındığı düşüncesi tüm gelir gruplarında oldukça düşük olsa da üst gelir grubunun memnuniyetsizliği çok daha yüksek. Sağlık hizmetlerinin ve devlet okullarındaki eğitimin niteliğinden en az memnun olan grup ise en alt gruptakiler.

İzmirlilerin üçte biri park ve yeşil alanlardan memnun!

İzmir’in park ve yeşil alanları tüm gelir gruplarında katılımcıların yaklaşık üçte birini memnun ediyor. Kültür-sanat faaliyetlerinden memnuniyet orta-üst sınıfta %50’yi bulurken alt gelir gruplarında belirgin bir şekilde düşüyor. Mesleki gelişim olanaklarından memnun olmayanların oranı üst gelir grubunda en yüksek düzeye ulaşıyor. Ekonomik fırsatlar ve iş olanaklarından memnuniyet orta-alt gelir grubu dışındaki katılımcılarda oldukça düşük.

Öcalan’a silah bırakma çağrısı

Barometre, İzmirlilerin Türkiye’nin son üç ayındaki gündem maddelerine dair görüşlerini de yansıtıyor. Katılımcılara göre, en önemli gündem konusu açık ara ekonomi olurken, hukuk-adalet sistemi ve Kartalkaya’daki otel yangını da öne çıkan diğer başlıklar arasında yer alıyor. Siyasi arenada ise MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a silah bırakma çağrısına karşı katılımcıların yarısından fazlası olumsuz bir tutum sergilerken, Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’ye yansımalarının da olumsuz olacağı düşünülüyor. Bahçeli’nin çağrısını olumlu bulanların oranı Cumhur İttifakı seçmenleri içerisinde %57’ye ulaşırken DEM Parti seçmenlerinin yarısından fazlası bu çağrıyı olumsuz değerlendiriyor. Eğitim düzeyi arttıkça katılımcıların Bahçeli’nin silah bırakma çağrısını negatif yorumlama eğilimi de artıyor. Bahçeli’nin çağrısını en pozitif yorumlayanların orta gelir grupları, düşük eğitim düzeyine sahip katılımcılar, kendisini Kürt olarak tanımlayanlar ve Cumhur İttifakı seçmenleri olduğu görülüyor. Bu çağrıya en olumsuz yaklaşanların ise %82’i ile Zafer Partisi ve %78 ile CHP seçmenleri olduğunu görüyoruz.

En yakın Atatürkçülük, en uzak dindar-muhafazakarlık!

Bir önceki araştırma sonuçları ile paralel olarak İzmirlilerin kendilerini en çok Atatürkçülüğe yakın hissettiği görülüyor. Atatürkçülük %56,5 oranla diğer tüm kimliklerden belirgin bir şekilde ayrışıyor. Katılımcılara kendilerini en uzak buldukları kimlikler sorulduğunda ise dindar-muhafazakarlık %30’un üzerinde çıkıyor. Feminizm ve solculuk da dindar-muhafazakarlıktan sonra İzmirlilerin kendilerini en uzak bulduğu diğer kimlikler

Yoksulluğun çok boyutlu yüzü

Bayetav, yoksulluğu yalnızca gelir eksikliği üzerinden değerlendirmiyor; mekânsal ayrışma, sosyal dışlanma ve dayanışma ağlarından yoksunluk gibi faktörleri de göz önüne alıyor. Araştırmaya göre, İzmirliler son üç ayda gıdaya erişememe endişesini sık sık yaşayanların oranı yüzde 30’u aşıyor. Ayrıca, yüzde 78,7’si en az bir temel ihtiyacından tasarruf etmek zorunda kalırken, yalnızca her on kişiden biri geçimlerini sağlamak için ekonomik destek alabildiğini ifade ediyor.

Duygusal ve sosyal boyut

Odak grup görüşmeleriyle desteklenen veriler, farklı yaş ve sosyal grupların yoksulluk deneyimlerine dair önemli ipuçları sunuyor. 60 yaş üstü katılımcılar, yoksullukla mücadele ederken utanç ve “çocuklara yük olma” duygularını öne çıkarırken; gençler ise ekonomik güçlükler karşısında mahcubiyet hissinin, yardım arayışlarını engellediğini dile getiriyor. Kadınlar ise özellikle hizmet sektöründe kendilerini güvende hissettikleri iş imkanlarına ulaşmada yaşadıkları zorluklardan yakınıyor. İzmir, sosyal ve kültürel olanakları, kadınlar ve gençler için sunduğu özgür yaşam tarzı ile öne çıkarken, yüksek kira bedelleri ve yaşam maliyetleri nedeniyle ekonomik refah konusunda yetersiz kalıyor.

Yerel yönetimlerin rolü ve beklentiler

Araştırma, yerel yönetimlerin ekonomik olarak erişilebilir kamusal alanlar yaratması gerektiğini de vurguluyor. İzmirliler, sosyal olanaklara erişimin giderek zorlaşmasından şikayetçi olup, hükümetin genel performansının yetersizliği konusunda geniş bir mutabakata varmış durumda. Bayetav, hem devlet hem de yerel yönetimlerin yoksullukla mücadelede daha etkin adımlar atmaları gerektiğini öne sürüyor.

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2025 Gerçek İzmir