CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
MYK revizyonunun ardından gerçekleşen ilk toplantının basın açıklamasını yeni Parti Sözcüsü Faik Öztrak yaptı.
Açıklamasına, zor bir dönemde görev yapan eski sözcü Bülent Tezcan'a teşekkür ederek başlayan Öztrak, toplantıda öncelikle Ordu'daki sel felaketini değerlendirdiklerini söyledi.
Öztrak, Ordu Büyükşehir Belediyesi'nin kentleşme ve belediyecilik anlayışıyla süreci yönetmesi konusunda ciddi şikayetler bulunduğunu, konuyla ilgili hazırladıkları raporun tamamlanmak üzere olduğunu, bunun açıklamasını da ayrıca yapacaklarını ifade etti.
Toplantıda, ekonomide yaşanan gelişmeleri de kapsamlı bir biçimde ele aldıklarını belirten Öztrak, Türk lirasının yabancı paralar karşısındaki değer kaybının ve buna bağlı olarak ekonomideki gelişmelerin toplumun her kesimini tedirgin ettiğini kaydetti.
"ABD Başkanı'nın açıklamaları, uygulanan yaptırımlar, son olarak alüminyum ve demir çeliğe konan vergileri kabul etmek mümkün değil. Bunların hukuka ve müttefikliğe sığmadığını düşünüyoruz. CHP olarak bu konuda ülkemizin ve milletimizin yanındayız." diyen Öztrak, iktidarın bu konuda gerekli tepkiyi vermesini ve ekonomiyi tahkim edecek önlemleri ortaya koymasını beklediklerini dile getirdi.
Öztrak, Atatürkçü ve sosyal demokrat bir parti olarak, ABD yönetiminin din ve etnisite bazında ayrıştırıcı, hukuku hiçe sayan dayatmacı politikalarının karşısında olmaya devam edeceklerini vurguladı.
"ÜLKEYİ ZAYIF DÜŞÜREN NEDİR?"
Küresel bir sorun haline gelen Trump yaptırımlarına muhatap başka ülkeler yaşananlardan bir etkilenirken, Türkiye'nin 100 etkilendiğini öne süren Öztrak, "Sormak lazım, ülkeyi Trump'ın karşısında bu kadar zayıf düşüren nedir? Evet, Trump'ın açıklamaları, yaptırımları ülkede spekülatif bir atağa sebep olmuştur ama bu atağın bu kadar büyük etki yapmasının asıl sebebi son 16 yılda Türkiye'nin içine düşürüldüğü ortamlardır" diye konuştu.
Türkiye'nin özellikle 2007'den sonra uygulanan, ekonomiyi sıcak parayla şişirmeye dayanan yanlış ekonomi politikalarıyla "dolarkolik" hale getirildiğini, dış borca bağlı şişirilen ekonominin vatandaşa büyüme olarak sunulduğunu iddia eden Öztrak, "Bugün 23 milyar dolarlık IMF borcunu ödemekle övünenler, göreve geldikleri dönemde 130 milyar dolar olan Türkiye'nin brüt dış borcunu, bugün itibarıyla nasıl 467 milyar dolara çıkardıklarını açıklamalıdırlar" ifadelerini kullandı.
Öztrak, dövizle borçlar artarken, gelirin hızla düştüğüne dikkati çekerek 2013'te 950 milyar dolar seviyesinde olan milli gelirin, bu yılın ilk 3 ayı itibarıyla 883 milyar dolara gerilediğini söyledi.
Türkiye'nin ciddi bir krizle karşı karşıya olduğunu ileri süren Öztrak, 2009'da alınan kararla döviz geliri olmayan şirketlere dövizle borçlanma imkanı sağlanması sonucunda şirketlerin net döviz borcunun 70 milyar dolardan, 220 milyar dolara çıktığını ifade etti.
"240 MİLYAR DOLARA İHTİYACIMIZ VAR"
Öztrak, 2013 yılında kamu-özel işbirliği kapsamının genişletilerek milyarlarca dolarlık prestij projelerine hazine garantisi verildiğini hatırlatarak "Şimdi bu borçları ödeme zamanı gelmiştir. Cari açığımız da yüksektir. Sadece önümüzdeki bir yılda borcumuzu çevirmek ve cari açığımızı finanse etmek için 240 milyar dolara ihtiyacımız vardır. Bu borcu bulamadığı zaman da Türk lirası değer kaybedecektir" değerlendirmesinde bulundu.
Bu durumun faturasının enflasyon ve işsizlik olarak fakir fukaraya çıkacağına işaret eden Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tek adam parti devleti rejimine geçeli daha 1,5 ay olmuştur. Ülke çok ciddi bir siyasi ve ekonomik krizin eşiğine gelmiştir. Bu rejim bize uymadığını, uymayacağını her geçen gün biraz daha açıklıkla göstermektedir. Türkiye'yi sıcak para bağımlısı yapan, hukuk devletinin, kuvvetler ayrılığının, parlamenter demokrasinin bitirilmesine neden olan, ülkemizi dış tehditlere açık hale getiren politikalara hep karşı çıktık. Bu eleştirilerimiz saklıdır fakat Türkiye Cumhuriyeti'nin aşağılanmasına, ülkemizin haysiyetinin ayaklar altına alınmasına teşebbüs dahi edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Milletimizle omuz omuza bunun karşısında dimdik duracağız. Ancak hal böyleyken geminin kaptan köşkünde oturanların da duruma bir çare bulmak yerine 'Biz bir şey yapmadık, suçlu Trump ve ABD' diyerek işin içinden sıyrılmasını, 81 milyonun vatan sevgisini istismar ederek milletin desteğini arkalarında tutmaya çalışmasını da anlayamıyoruz. Tek adam iş başına gelir gelmez ekonominin başına damadını atadı. Bu, her yerde güven ve liyakatle ilgili soru işaretlerine neden olmuştur. Sonra ülkenin sorunlarından bihaber olduklarını gösteren 100 günlük bir eylem planı açıkladılar. Bu eylem planı ekonomideki dengeleri daha da bozacak bir harcama planı."
"YETKİYİ KULLANAN, SORUMLULUĞU ÜSTLENECEKTİR"
"Artık rejim tek adam, parti devleti rejimidir. Bundan sonra atılan ya da atılmayan adımların tek sorumlusu saray ve çevresidir. Yemeği yiyip, hesabı ödemeden kalkamazsınız. Yetkiyi kullanan, sorumluluğu da üstlenecektir" diyen Öztrak, iş dünyasının, çalışanların endişe içinde olduğunu söyledi.
"Aynı gemideyiz." söylemlerini hatırlatan Öztrak, "Evet aynı gemideyiz ama kaptan köşkünde dümenin başında oturanlar, küreklerini millete çektirdikleri gemiyi kayalıklara doğru sürmektedirler" dedi.
Öztrak, gidişata ilişkin önerilerde bulunanların "döviz baronlarıyla işbirliği yapmakla, vatana ihanetle" suçlandığını ifade ederek şöyle konuştu:
"Türkiye'de döviz cinsinden kamu-özel işbirliği ihaleleri yapıp, köprülerde, otoyollarda geçiş ücretleri ve garantileri döviz cinsinden tespit edenler esas döviz baronlarıdır. Vergi cennetlerinde 1 sterline şirket kurup, milyonlarca dolarlık işleri çevirip vergi ödemeyenler döviz baronlarıdır. Evdeki kasada, ayakkabı kutularında tuttukları milyonlarca doları sıfırlamaya çalışırken dinlemeye takılanlar döviz baronlarıdır. Kamu kuruluşlarının sattıkları malların bedellerini dövizle tahsil ettirenler döviz baronlarıdır. Herkese dövizini sorgusuz sualsiz aklama imkanını verip, ülkeyi dünyanın en büyük para aklama makinesi haline getirenler döviz baronlarıdır."
"BİR MASA KURDUK"
Gelinen noktada "Yastık altındaki dövizleri bozdurun." denildiğini, bankalardan döviz almak isteyen şirketlerin tehdit edildiğini kaydeden Öztrak, polisiye önlemlerle, emir komutayla bu krizin çözülemeyeceğini vurguladı.
Öztrak, bir an önce güveni artıracak eylemlerin gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizerek açıklanan tedbirlerin, Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun uyguladığı likidite ihtiyacını bastırmaya dönük olduğunu, etkisinin çok uzun süre devam etmeyeceğini söyledi.
Türkiye'nin ihtiyacı olan tedbirlerin uygulanması çağrısında bulunan Öztrak, sorunun çözümüne yönelik Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı 13 maddelik paketin kararlılıkla hayata geçirilmesini istedi.
Öztrak, MYK toplantılarında, ekonomideki sorunlara çözüm üretebilmek ve strateji geliştirmek için bir masa kurduklarını, bunun amacının Türkiye'nin IMF kapısına bir kere daha düşmesini engellemek olduğunu bildirdi.
"İLLERDEN MASAYA BİLDİRİM YAPILACAK"
Bu masada hem MYK'dan ekonomiyle ilgili kişilerin hem de milletvekillerinin olduğunu ifade eden Öztrak, ayrıca il başkan yardımcılarının da illerdeki ekonomiyle ilgili sorunları takip ederek işsizlik, borçları ödeyememe, yoksulluk konularında masaya bildirim yapacağını anlattı.
Açıklamasını bitirirken bir çağrıda bulunan Öztrak, "Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nın en zor günlerinde bile savaşı Meclis'ten yönetmiştir. Madem 'ekonomik savaş' diyorsunuz, bu işin altından tek adam olarak kalkamazsınız. Meclis, derhal TBMM Başkanı tarafından toplantıya çağrılmalı, ortak akıl harekete geçirilmelidir" dedi.
Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"Bazı siyasi parti genel başkanlarının Cumhurbaşkanı ile görüşmesi teklifine nasıl bakarsınız? Teklif gelirse nasıl hareket edersiniz?" sorusu üzerine Öztrak, güvenin sağlanmasında TBMM'nin toplanmasının daha etkili olacağını söyledi.
İran'a yönelik ambargoya dair soruya Öztrak, bunun Türkiye'yi ekonomik olarak etkileyeceğini, hükümetin önlem alması gerektiğini kaydetti.
Öztrak, "Büyük şirketlere yapılan vergi affının ekonomiye etkisinin" sorulması üzerine, vergi aflarıyla sorunların çözülemeyeceğini belirtti.