TBMM Sağlık Komisyonunda konuşan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, ülkenin sağlık politikasının AK Parti hükümeti döneminde tamamen çöktüğünü, hastanelerdeki randevu sıkıntısından doktorların yurt dışına gitmesine, ilaç sıkıntısından sağlık çalışanların özlük hakları, atamaları ve mobbinge varan uygulamalara mahkum edilmelerine pek çok konuyu gündeme getirdi.
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda, sağlık alanında düzenlemeler içeren ‘İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine başlandı. Komisyonda söz alan TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi ve CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Türkiye'deki sağlık emekçilerinin ekonomik, demokratik, sosyal sıkıntılarının yanında; 600 bine yakın sağlık emekçisi yıllardır görev beklerken atamaları neden yapılmadı, ben hâlâ anlamış değilim” dedi.
Komisyon Üyesi ve CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “AKP iktidarı döneminde ihraç edilen hekim sayısı 3 bin 383 olmuştur, 7 bin 874 ihraç edilen sağlık çalışanını da topladığımızda ihraç edilenler 11 bini aşmıştır. Ancak son süreçte 7 bin 500'e yakın sağlık emekçisi de göreve dönemezse, bu sayı maalesef 18 bini geçecektir. OHAL döneminde kamudan ihraç edilen ve daha sonra da intihar eden arkadaşlarımızı da unutmayalım. Doktor yetersizliğinden insanlar var olan hastanelere MSR üzerinden 2-3 ay sonraya randevu alabiliyorlar. Bu da bize özetle Saray yönetiminin sağlıklı bir sağlık politikasının olmayışını gösteriyor” diye konuştu.
SAĞLIK TAMAMEN ÇÖKÜŞE GİDİYOR!
CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, sağlıkta yaşanan aksamalar, şiddet, sağlık çalışanlarının sorunları ve hükümetin sağlık politikalarındaki yanlışlarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Sağlık çalışanlarının sorunlarıyla konuşmasına başlayan Beko, ‘’2002 yılından itibaren ülkemizde uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla birlikte artık tamamen çöküşe giden sağlık politikaları alanında sağlık çalışanlarının özlük haklarından ve sorunlarından söz ederek sözlerime başlamak istiyorum. Sağlıkta şiddet vakalarının azalabilmesi için en başta Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla bozulan sağlık sistemi ve bu nedenle de günbegün ağırlaşan çalışma koşulları düzeltilmelidir. Bugün yoksullaşma, angarya, çalışma koşulları, düşük ücret ile şiddet başta olmak üzere çeşitli baskılarla karşılaşan sağlık emekçilerinin birçoğu yurt dışına gitme çalışmaları yapmaktadır. Türk Tabipleri Birliği verilerine göre, yılın ilk on ayında 2 bin 153 doktor yurt dışında çalışma vizesi anlamına gelen iyi hâl belgesi almıştır. Bu bir rekordur. Maalesef AKP Hükûmetinin başarısızlığının bir göstergesidir. Yurttaşlar hastane sıralarında doktor bulmak için çabalar hâle gelmiştir. Sağlık emekçilerinin temel ücretlerinde emekliye yansıyan düzenleme yerine "performans" ya da "teşvik ek ödemeleri, taban ek ödeme" gibi isimlerle ödeme yöntemleri getirilmiştir. Sağlık emekçilerine "ek ödeme, teşvik" gibi adlarla yapılan bu ödemeler ekip anlayışını bozmakta. Rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan bir ortam yaratmaktadır. Bunun yerine yoksulluk sınırının üzerinde tek kalemde tamamı emekliye yansıyacak şekilde temel ücret ödenmelidir” dedi.
AİLE HEKİMLİĞİNDE ÇALIŞACAKLARIN KENDİ BİRİMLERİ BELİRLEMELİDİR
Diş hekimlerini, optisyenleri, eczacıları, doktorları, ebeleri, hemşireleri, aile hekimlerini ilgilendiren çeşitli düzenlemelerin yapıldığını ancak masa başında yapılan bu düzenlemelerin hiçbir yaraya merhem olmadığını söyledi. İzmir Milletvekili Beko, “AKP yasa yapım süreçlerinde sosyal tarafları tamamen dışlayan tutumunu neredeyse kural hâline getirmiştir. Yine bu süreçte, torba teklifin hazırlanmasında, sosyal tarafların görüşünü almamıştır. Aile hekimliği birimlerinde çalışacak personelin iş barışı çerçevesinde kendi birimleri tarafından belirlenmesi önemlidir. Birimlerde çalışacak aile sağlığı çalışanlarını belirleyecek tek iradenin il müdürlükleri olması hâlinde çalışma barışı bozulacak, merkezlerdeki uyum kaybolacaktır. Aile sağlığı merkezlerindeki gelir ve harcamalar konusunda hakkaniyetli bir düzenleme yapılmalı, yeni mağduriyetler yaratılmamalıdır. Görevleri nedeniyle ortaya çıkabilecek hatalarda, verilecek cezalarda da benzer biçimde sınırları net bir şekilde çizilmesi bana göre önemlidir, bu aşamada sözleşme kapsamına uygun, hakkaniyetli cezalar kesinlikle belirlenmelidir” önerilerinde bulundu.
HIFZISIHHA’NIN KAPATILMASI TARİHİ BİR HATA!
Cumhuriyet tarihinde Hıfzısıhha Enstitüsü kapatılmasının kangren olmuş sorunlar arasında yer aldığını belirten CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Tifo, dizanteri, kolera, veba başta olmak üzere pek çok önemli aşıları üreten, cumhuriyetin ilk Sağlık Bakanı Refik Saydam tarafından kurulan Hıfzıssıhha Enstitüsü, AKP tarafından kapatıldı. Son yüzyılın en ağır salgınına maruz kaldığımız dönemlerde herkesin gözü Hıfzıssıhha’da idi ama maalesef Hıfzıssıhha yoktu. O dönemlerde 17'ye yakın aşı üretilmiş; eğer bunun üzerinde biraz daha sağlıklı bir şekilde çalışıp önem verseydik, daha dikkatli kararlar alsaydık belki de Covid-19 aşısını Hıfzıssıhhada biz çok rahat üretebilirdik. Bu, tarihî bir hata!” dedi.
KOSKOCA TÜRKİYE CUMHURİYETİ; OLACAK İŞ DEĞİL!
SMA hastalarının yaşadığı sorunları da dile getiren CHP’li Beko, “Yıllardır bu çocuklar tedavi paralarını toplayabilmek için evindeki kumbaraları alıyorlar, alanlara çıkıyor yardım topluyorlar. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti; olacak iş değil! Geçmiş yıllarda biz böyle bir şey görmedik, duymadık, bilmiyoruz. SMA hastaları, tedavi edilebilmek için kampanya düzenliyorlar ve halktan para topluyorlar. Arkadaşlar, olmaz böyle bir şey, doğru bulmuyorum yani asıl konuşulması gereken mesele varsa bir an önce bunların konuşulması gerekir ve bu SMA hastalarına Türkiye Cumhuriyeti devletinin yani Sağlık Bakanlığının çare bulması gerekir düşüncesi içerisindeyim’’ diye konuştu.
REÇETESİZ İLAÇ SATILMASI YASAĞI ŞİDDETİ GETİREBİLİR!
Teklifte reçeteye tabi olan ilaçların reçetesiz satılması hâlinde eczanelere ağır para cezaları verilmesi öngörüldüğünü belirten Komisyon Üyesi ve CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Bu noktada, hasta ve eczacı arasında yaşanması muhtemel olumsuzlukların önüne geçecek, sağlık çalışanına şiddet olarak yansıyabilecek düzenlemelerden imtina edilmelidir. Kriterleri yeterince açık olmayan, performans hedeflerini çalışanlara dayatmak da yine benzer bir biçimde çalışanlara mobbing olarak yansıyabilecek bir düzenlemedir ve geri çekilmelidir’’ ifadelerini kullandı.
MESLEK HASTALIKLARI HASTANESİNİ DİRETTİK, OLUYOR!
Bitince Türkiye'nin 4'üncü Mesleki ve Çevresel Hastalıklar Hastanesi olacak olan Aliağa Hastanesi için “Meslek Hastalıkları Hastanesi yapılması için diretmekle İzmirliler olarak güzel bir adım” attık sözleriyle yorumlayan Beko şunları dile getirdi: “Aliağa'da inşaat halindeki meslek hastalıkları hastanesi bittiğinde İzmir'de güzel bir iş olacak ve emeği geçen arkadaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. Ama bu, İzmir ile bitmiyor yani 78 ilimizde meslek hastalıkları hastanesi olmadığı için bu arkadaşlarımızın normal hastanelere gidip bu normal hastanelerde tedavi göremediklerini buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.”