CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısına, Suriye'de Türk konvoyuna düzenlenen saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dileyerek başladı.
Milli Savunma Bakanlığının bu hava saldırısından sonra "İdlib bölgesinde Rusya Federasyonu ile yapılan mevcut mutabakat ve anlaşmalara aykırı olarak rejim tarafından gerçekleştirilen ve sivil, masum insanlara büyük zararlar vererek giderek insanlık dramına dönüşen operasyonların Rusya Federasyonu makamlarına yapılan tüm uyarılara rağmen devam ettiği..." açıklamasında bulunduğunu hatırlatan Çeviköz, bu konuda Soçi Mutabakatı'nı hatırlattı.
Rusya'nın resmi haber ajansı Tass'ın "Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye'nin İdlib'deki ilerlemesini engellemeye çalışıyor." şeklinde haber geçtiğini aktaran Çeviköz, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin İdlib'deki Soçi Mutabakatı'na göre üstlenmiş olduğu misyon Suriye kuvvetlerinin ilerlemesini engellemek değil, bölgeden teröristlerin temizlenmesiydi. Suriye kuvvetlerinin ilerlemesini engelleme misyonu ise Rusya'nın göreviydi" diye konuştu.
“SOÇİ MUTABAKATI ARTIK ÇÖKMÜŞTÜR”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Fransa'da yaptığı konuşmada, "Rusya, Suriye ordusunun İdlib'deki teröristlere karşı çabalarını destekliyor" dediğini hatırlatan Çeviköz, şunları söyledi:
"Bu ne demektir? Bu, artık Soçi Mutabakatı'nın çöktüğü anlamına gelmektedir. Rusya, 'Suriye ordusunun ve güçlerinin hareketlerini desteklediğini' Putin'in ağzından en yüksek düzeyde açıklamıştır. Türkiye ise 'bunun engellenmesi için sürekli olarak Rusya'yı uyardığını' dile getirmektedir. Demek ki Rusya ile Türkiye arasında ciddi bir görüş farklılığı oluşmuştur. Bu da Soçi Mutabakatı'nın artık çöktüğü anlamına gelmektedir. O zaman yapılacak şey nedir? Biz, yeni şehit cenazelerinin gelmesini istemiyoruz. Herhangi bir şekilde İdlib'de bulunan Mehmetçik'in saçının teline zarar gelirse, bunun sorumlusu Suriye ordusu veya Rusya olmayacaktır. Onun için en kısa zamanda Mehmetçik'in, İdlib'deki gözlem noktalarındaki askerlerimizin güvenliğinin sağlanması için gereken tedbirlerin derhal alınması artık şart olmuştur. Eğer Türkiye'nin Soçi Mutabakatı'nı daha fazla yürütme imkanı kalmamışsa, o zaman bu mutabakattan çekilmesinin de zamanı gelmiştir."
"HANGİ GÜÇLER BİZİ SURİYE'YE SOKTU?"
Suriye'nin kuzeydoğusunda oluşturulmak istenen güvenli bölgeye de değinen Çeviköz, "Türkiye'nin Suriye toprakları üzerinde bir güvenli bölge oluşturulması tartışmalarına taraf olmaması gerekir. Herhangi bir şekilde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı veya Suriye devletinin rızasına dayanmaksızın kurulacak bir güvenli bölge hukuki temelden yoksundur" şeklinde konuştu.
Güvenli bölgenin kurulmasıyla bölgedeki statükonun devamlı hale geleceğine dikkati çeken Çeviköz, bu konuda Türkiye'nin beklentilerinin karşılanmadığını ifade etti.
Çeviköz, iktidarın, bir yandan Suriye'nin toprak bütünlüğünü, bir yandan da Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye attığını savunarak, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2016'da 'Suriye'de IŞİD ile mücadelede bizi yalnız bıraktılar' demişti. Hangi güçler bizi Suriye'ye soktu? Bunun cevabını isteriz" dedi.
Güvenli bölge için varılan mutabakatın resmi ağızdan Türkiye kamuoyuyla ve TBMM'de temsil edilen bütün siyasi partilerle paylaşılmasının zamanının geldiğine değinen Çeviköz, bunu demokratik bir hak olarak talep ettiklerini anlattı.
"ORTAK HAREKAT MERKEZİ NİÇİN ŞANLIURFA'DA?"
"Barış koridoru olarak adlandırılan bölgedeki Türk Silahlı Kuvvetleri mevcudiyetiyle ilgili ABD'den başka herhangi birisiyle görüşülmekte midir? Suriye'nin bu konuyla ilgili fikri nedir?" sorularını yönelten Ünal Çeviköz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye ile ABD, güvenli bölgenin tesisi hususunda herhangi bir takvim üzerinde bir anlaşmaya varmışlar mıdır? Kurulacak güvenli bölgenin ortak harekat merkezi niçin Şanlıurfa'da bulunmaktadır? Madem bir güvenli bölge oluşturulacak ve madem şu anda orada ABD'nin kuvvetleri zaten kontrolü sağlamış vaziyette ve madem ileri sürüldüğüne göre Türkiye-ABD güvenli bölgede ortak bir misyon gerçekleştirecek, o zaman niçin bu harekat merkezi şu anda ABD'nin kontrol ettiği Suriye topraklarında kurulmuyor? 1 Mart 2003'teki tezkereyi hatırlatan bir gelişmeyle karşı karşıyayız. Türkiye topraklarına kısa bir zaman içinde ABD'den askeri uzmanların konuşlanması hazırlanmaktadır."
Çeviköz, 1991'de Irak'ta NATO bünyesinde bir "Çekiç Güç"ün kurulduğunu, bununla birlikte bölgede PKK'nın güç kazandığını savundu.
“DOĞU AKDENİZ OYUNLARI DEĞİL”
Doğu Akdeniz'le ilgili yaşanan gelişmelere de değinen Çeviköz, "Biz, şimdiye kadar Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de var olmadığını söyledik, söylüyoruz, bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de var olmadığını söylerken, Türkiye'nin Doğu Akdeniz güç dengesinde, enerji dengesinde ve planlamalarında olmadığını dile getiriyoruz" ifadesini kullandı.
"Eğer Türkiye, Doğu Akdeniz'de varlığını güçlü bir şekilde sürdürebiliyor, siyasi bakımdan gücünü hala hissettirebiliyor olsaydı, Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nda Türkiye'de olurdu" diyen Çeviköz, şöyle konuştu:
"Deniyor ki 'Bizim orada 4 tane gemimiz var.' Değil 4, isterseniz 14 tane gemi bulundurun, bu bir yelken yarışması, Doğu Akdeniz oyunları değildir. Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikası, Doğu Akdeniz'in stratejik derinliğinde dayanılmaz bir sığlıkta karaya oturmuştur. Olay budur ve karaya oturmuş bir Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikası da Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de olmadığı anlamına gelir."
Ünal Çeviköz, gelecek ay Suriye konulu bir konferansı düzenleyecekelerini, katılımcıları belirlemeye devam ettiklerini sözlerine ekledi.