CHP İzmir Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi Rıfat Nalbantoğlu, Gediz Havzası’ndaki kirlilik seviyesinin 4’ncü dereceye çıkması üzerine konuyu Meclis gündemine taşıdı.
2021 yılında Gediz’in doğduğu Murat Dağı’ndaki Karapınar Şelalesi’nden denize döküldüğü yere kadar 1800 kilometre yol kat ederek kirliliği adım adım yerinde tespit ettiklerini belirten Nalbantoğlu, çözüm konusunda yerel ve bölgesel ölçekli çabaların yetersiz kaldığına dikkat çekerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde araştırma komisyonu kurulması için önerge hazırladı.
TBMM Başkanlığına sunulan önergede şu ifadelere yer verildi:
Ege Bölgesi ve ülkemizin tarımsal üretimi açısından büyük bir öneme sahip olan Gediz Havzası, ne yazık ki flora ve faunasıyla can çekişmektedir. İnsan eliyle yaratılan ekolojik kirlilik tarımsal sulamayı etkilemekte, insan sağlığını tehdit etmektedir. Ayrıca Gediz’den beslenen binlerce dekar arazi de suların kirliliği nedeniyle çoraklaşma tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Bu çerçevede Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalar kapsamında Eylül – Ekim aylarında aldığı numunelerin incelenmesinde de su kalitesinin “Çok kirli” anlamına gelen 4’üncü sınıf olduğu ortaya çıkmıştır.
Hiç kuşkusuz bu kirlilik onlarca yıllık ihmalin ve görmezden gelmenin bir sonucudur. Bu bağlamda Gediz Havzası’nın kirliliği çevre ve sağlık açısından geçmiş yıllarda da en önemli gündem maddelerinden biri olmuştur. Bu doğrultuda 2008 ve 2015 yıllarında Gediz Havzası Koruma Eylem Planı yürürlüğe girmiştir. Ancak aradan geçen onca yıla rağmen kirliliğin azaltılması konusunda bir ilerleme sağlanamamış, tam tersine kirlilik çevreyi ve canlı yaşamını artan oranda tehdit etmeye devam etmiştir. Gediz artık, bir nehirden çok sahip olduğu endüstriyel ve evsel atıkları ile hem havza için hem de İzmir Körfezi için önemli bir kirletici kaynaktır.
Öte yandan Gediz Havzası Koruma Eylem Planları çerçevesinde gerek bakanlıklar gerekse yerel yönetimler tarafından makro ve mikro ölçekli birçok girişimde bulunulması, adımlar atılması ve yaptırımlar uygulanması da soruna kalıcı çözüm açısından yeterli olmamaktadır. Nitekim İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ekim ayı içinde yapılan Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı (EGEV) toplantısında bu soruna dikkat çekerek, “Ege’nin yaşam suyu Gediz, bölgemiz ve ülkemiz için büyük önem taşıyor. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye’nin tarımsal üretiminin yüzde onu Gediz Havzası’nda gerçekleşiyor. Gediz Havzası’nda yaklaşık 2 buçuk milyon vatandaşımız yaşıyor. Gediz Nehri, geçtiği her yere yaşam vererek İzmir Körfezi’ne dökülüyor. Dolayısıyla hem İzmir hem de Ege Bölgesi, Gediz Nehri ile etle tırnak gibi iç içe geçmiş durumda. Yazık ki bu yaşam pınarımız, bugün çok büyük bir kirlilik ve susuzluk tehdidi altında. Oysa bu havzada yaşanan her şey hepimizi doğrudan ilgilendiriyor. Gediz, yalnızca İzmir’in veya Ege’nin değil bütün Türkiye’nin meselesidir” ifadelerini kullanmıştır.
Bu bağlamda yalnızca Ege Bölgesi değil ülkemiz için de yaşamsal öneme sahip olan Gediz Havzası’nın kirlilikten arındırılması için bütün dinamiklerin sürece katıldığı, kapsamlı ve kararlı bir yaklaşımla ele alınarak temizlenmesi, korunması, bilimsel temelli havza yönetim anlayışına geçilmesi, su kaynakları yönetiminin planlanması ve kirlilik nedenlerinin çevre ve sanayi boyutuyla ele alınarak çözüme yönelik gerekli çalışmalara bir an önce başlanması amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.