TBMM Çevre Komisyonu Üyesi ve CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, eşsiz doğal güzelliklere sahip olan, ancak yüzölçümünün yüzde 71’i 6 firmaya Rüzgar Enerji Santrali (RES) proje sahası olarak tahsis edilen İzmir’in Karaburun İlçesi’ni TBMM gündemine taşıdı. Karaburun’daki RES’ler, taş ocakları ve balık çiftlikleri nedeniyle doğanın zarar gördüğünü, tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan yurttaşların büyük mağduriyet yaşadığını vurgulayan Polat, “İlçede geçimini kıl keçileri ile sağlayan vatandaşlarımız, RES’ler nedeniyle hayvanlarını otlatacak alan bulamamakta ve ilçeyi terk etmektedirler” dedi. Bu projelere verilen onaylarda olumsuz etkilerin dikkate alınıp alınmadığını soran Polat, RES’lerin tarım alanları, hayvanlar ve insan sağlığına etkileri konusunda araştırma yapılıp yapılmadığını sordu.
KARABURUN’UN YÜZDE 71’İ RES’LERE TAHSİS EDİLDİ
CHP’li Polat, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, İzmir’in Karaburun ilçesinde Tunç (Bronz) çağına tarihlenen bazı bulguların ve aletlerin Manastır Köyü yakınlarındaki Çakmaktepe höyüğünde bulunmasıyla birlikte Karaburun’un çok eski bir yerleşim yeri olduğunun kanıtlandığını anımsattı. Tarihi ile kültürel turizmin, berrak koyları ile yaz turizminin merkezlerinden biri olan Karaburun’da ayrıca hayvancılık ve tarım yapıldığını ifade eden Polat, şöyle devam etti:
“Ancak plansız yapılan taş ocakları, rüzgar gülleri ve balık çiftlikleri sebebiyle Karaburun’un eşsiz doğası zarar görmekte, tarım ve hayvancılık ile geçimini sağlayan vatandaşlarımız mağdur olmaktadır. Karaburun Kent Konseyi tarafından hazırlanan rapora göre, 415 kilometrekarelik Karaburun’un yüz ölçümünün yüzde 71’i, 6 firmaya Rüzgar Enerji Santrali (RES) proje sahası olarak tahsis edilmiştir. Bunun da yarımadanın neredeyse tüm dağlık alanlarını kaplayacak ölçüde olduğu aynı raporda belirtilmektedir. Yarımadada RES yatırımı planlanmayan tek bölge ise yüzde 13’lük alana yayılan Bozdağ (Akdağ) kütlesidir. Raporda yer alan bilgilere göre, Ege’nin denizden en hızlı yükselen bölgesi olarak bilinen bu dağ kütlesinde yerleşimin mümkün olmadığı görülmektedir.”
“KIL KEÇİSİ YETİŞTİRİCİLERİ ZORDA”
Karaburun’da kurulan RES’ler nedeniyle kıl keçisi yetiştiriciliği yapan halkın büyük bir mağduriyet yaşadığına değinen Polat, “İlçede geçimini kıl keçileri ile sağlayan vatandaşlarımız, dağlarda kurulan RES’ler nedeniyle hayvanlarını otlatacak alanların daraldığından bahisle, yeni alanlar arayışında olup yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldıkları için mağduriyetlerini dile getirmektedir. Vatandaşlar, bu durumun devam etmesi halinde hayvancılığı bırakmak zorunda kalacaklarını vurgulamakta, büyük endişeler içerisinde olduklarını belirtmektedirler. Özetle, Karaburun ve yakın bölgesi, günümüzde balık çiftlikleri, taş ocakları, rüzgar enerji santrallerinin neden olduğu çevre sorunları ile karşı karşıya bırakılmıştır” dedi.
“KAÇ RES, TAŞ OCAĞI VE BALIK ÇİFTLİĞİ VAR”
Polat, Karaburun’da önergenin yanıtlandığı tarih itibariyle kaç balık çiftliği, RES ve taş ocağının faal olarak bulunduğunun, proje ve ÇED aşamasında bulunanların sayısının ise kaç olduğunun açıklanmasını istedi. Bölgedeki doğal ve tarihi güzellikler ile tarım ve hayvancılık faaliyetleri dikkate alındığında projelere verilen onaylarda bu durumun ve üreticilere etkisinin değerlendirilip değerlendirilmediğini soran Polat, “Eşsiz doğal güzelliklere sahip Karaburun’da RES’lerin kapasite artışı gerekçesi ile konutların 150 metre yakınına kadar türbin kurulmasına izin verilmesinin gerekçesi nedir? Yaşam alanlarının içinde kurulmakta olan RES türbinlerinin insan sağlığına etkileri konusunda kriter var mıdır?” diye sordu.
“RES’LER HAYVANCILIĞA ZARAR VERİYOR MU?”
RES kurulumu öncesinde ve sonunda yöredeki hayvancılık faaliyetlerine ilişkin etki analizi yapılıp yapılmadığını soran Polat, “Yapılmış ise bunların sonuçları nelerdir? RES’lerin hayvancılık faaliyetine ve hayvanlara yönelik vermiş olduğu zarar var mıdır? Var ise bunlar nelerdir? Özelde Karaburun’da, genelde ülkemizdeki RES’lerde bu tür zararlı faaliyetlere rastlanmış mıdır?” sorularını yöneltti. Polat, önergesinde şu sorulara yer verdi:
“-RES kurulumu öncesinde ve sonunda yöredeki tarım faaliyetlerine ilişkin etki analizi yapılmış mıdır? Yapılmış ise bunların sonuçları nelerdir? RES’lerin tarım faaliyetine vermiş olduğu zarar var mıdır? Var ise bunlar nelerdir? Özelde Karaburun’da, genelde ülkemizdeki RES’lerde bu tür zararlı faaliyetlere rastlanmış mıdır?
“NESLİ TÜKENMEKTE OLAN CANLILAR İÇİN HANGİ ÖNLEMLER ALINIYOR?”
-RES’lerin kurulduğu bölgede nesli tükenmekte olan hayvanlar ve endemik bitki türleri var mıdır? Varsa bunlar hangileridir? Bu türlerin kurtarılması için yapılan çalışmalar nelerdir?
-İzmir’de yapılmış ya da proje aşamasında olan RES’lerden, Sit Alanı veya Özel Çevre Koruma Alanı içinde olan var mıdır? RES’ler yapılırken doğanın, doğal hayatın tarım ve hayvancılığın korunması için yaptığınız herhangi bir çalışma var mıdır? Varsa bunlar nelerdir?
-Önergenin yanıtlandığı tarih itibariyle genelde ülkemizde, özelde ise İzmir’deki maden ocağı, kalker ocağı ve kırma-eleme tesisi sayısı kaçtır? Kaçı proje aşamasındadır? Bu tür tesislerin kurulmasına onay verilirken bölgede tarım ile geçinen vatandaşların gelir kaynakları ve faaliyetleri dikkate alınmadığı yolundaki iddialar gerçeği yansıtmakta mıdır?
-Bakanlığınızın artan taş ocaklarının sayısı ve çevreye verdiği zararlarla ilgili olarak aldığı önlemler var mıdır? Alınan önlemler çerçevesinde söz konusu tesislere son üç yıl içinde kesilen cezalar ve yaptırımlar nelerdir?
-Ekosistemi korumak için Bakanlığınız tarafından yapılan denetimleri sıklaştırılmak suretiyle hangi caydırıcı yaptırımlar uygulanmıştır ve/veya uygulanacaktır?”