Meclis Başkanlığına sunduğu araştırma ve soru önergeleriyle tarım sektörünün ve üreticilerin yaşadığı sorunları TBMM gündemine taşıyan CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, Gül Sektöründe yaşanan sorunları da verdiği araştırma ve soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı.
Gül sektöründe uzun vadeli ve sürdürülebilir stratejiler geliştirilmesinin önemine değinen Sındır, Gül üreticilerinin emeğinin karşılığını alabilmeleri, sektörde teknolojik yenilenmenin sağlanması, gül sektörüne gereken önemin ve desteğin verilmesi için Meclis Başkanlığına araştırma önergesi sundu. Sındır Sektöre ilişkin üreticilerin taleplerini, yaşadıkları sorularını da verdiği soru önergesiyle Tarım Bakanı Ekrem Pakdemirli’ye iletti.
“ÜRETİCİLERİN SESİNİ ARTIK DUYUN!”
Gül üreticilerinin yaşadığı sıkıntıları dile getirerek sözlerine başlayan Sındır, “Bugün gül üretiminde hastalık, bakım, doğal afetler ve pazarlama gibi süreçlerde yaşanan sıkıntılar üreticilerin belini bükmekte. İşçilik ile ilgili sıkıntılar da üreticilerin en çok zorlandığı konuların başında gelmekte. İşçi ücretlerindeki uyuşmazlıklar, zamanında işçi bulunamaması ve iş kalitesinin düşüklüğü gibi etmenler üretimin kalitesini düşürmekte ve üretimde sürekliliği sekteye uğratmakta. Sektöre ilişkin kooperatifçiliğin yeterince gelişmiş ve aktif olmaması da sorunlarının çözümünde en önemli eksiklik. Gül Kooperatifçiliğin ortaklarına karşı ilgisiz olması, kooperatifin üreticilere hak ettikleri fiyatı vermemesi, ürünleri alırken kota uygulamasına geçilmesi, kar paylarının ortaklara dağıtılmaması çiftçilerin sadece sektördeki kooperatifçiliği sorgulamalarına neden oluyor bunun yanında çiftçiyi üretimden de koparıyor. Üreticilerin sesini kulak tıkamaktan artık vazgeçin. Böyle giderse dünya lideri olduğumuz Gül üretiminde sınıfta kalacağız” dedi.
“BAHÇE BİZİM GÜL BİZDE AMA KAZANAN ONLAR”
Gülün stratejik bir ürün olduğunu belirterek sözlerine devam eden Sındır, “Gül yağı ve taze gül yapraklarından elde edilen kremsi konkrekt ürün, satışta olan parfümlerin neredeyse yüzde 90’ında kullanılmakta. Avrupa Birliğinde toplam parfüm sektörünün ekonomik büyüklüğünün değeri 7,5 Milyar avro ve sektör her geçen gün büyümekte. Gül yağını ülkemizin sattığı şekilde pazarlamak, ürünün katma değerinin ülkemizde kalmasına engel olmakta. Gül yağının ülkemizden çıktığı hali ile parfüm sanayinde kullanılıncaya kadarki aşamasında 5 ila 7 kat arasında katma değer oluşturmakta. Parfüme dönüştükten sonra ise bu oran 10 ila 100 katlarla ifade edilebilir. Bahçe bizim gül bizde ama kazanan onlar. Buna dur demek doğru politikalarla mümkün. Bu katma değerin ülke sınırları içerisine kalmasını sağlamak mümkün. Bu nedenle gül yağının parfüm sanayinde kullanılmak üzere ara mal-mamul ürünlere veya gerekli ar-ge çalışmaları yapılarak parfüme dönüştürülerek pazarlanması, ülkemiz açısından çok daha karlı olacak, istihdam olanakları da olumlu yönde etkileyecektir. Gül üretiminde dünya piyasalarına hakim tek ülke olmamıza karşın, gül fiyatlarında neredeyse her yıl dalgalanmalar yaşanmakta ve piyasa sağlıklı bir şekilde işlemediği için üreticilerimiz gül yetiştirmekten gittikçe uzaklaşmaktadır” dedi.
“DESTEKLEYİN, GÜLÜN ADI OLSUN”
Genel olarak tarım politikaları ile tarım eğitim politikalarındaki eksikliğin gül üretimi sektöründe de kendini gösterdiğini söyleyerek sözlerini bitiren Sındır, “Üretimde devamlılık sağlanabilmesi için üretimde kullanılan ilaç, gübre, mazot ve elektrik gibi girdilerin yüksek fiyatları çiftçimizin belini büküyor. Bu kanayan yaraya artık tarım sektöründe bir son verilmeli. Aksi durumda üreticimiz toprağını terk etmeye devam edecek. Geçen yıl 8 liraya alıcı bulan gülü bu yıl üreticilerimiz 5 liraya zor satıyor ve sattığı ürünle masraflarını bile karşılayamıyor. Gül emekçilerinin sektör içerisinde bir umut görebilmesi gerçek bir yapılanma ve destek ile mümkün olur. Samimi olun araştırma önergemize destek verin. Destekleyin ki gülün adı olsun. Bu çerçevede çağın gerektirdiği şekilde tarımda eğitim politikalarını oluşturalım” dedi.
Sındır, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye ise yanıtlaması istemiyle TBMM’ye verdiği önergede şu soruları yöneltti:
1. Türkiye ve dünyada gül ve gülyağı üretiminde üretim (alan miktar), değer, verim, kalite, dış ticaret (ihracat, ithalat) verileri nelerdir?
2. Yıllara göre son 20 yıl içinde gül ekilen ve sökülen alanlar ne kadardır? Bu alanlar kayıt altına alınmış mıdır? Tarım ve Orman Bakanlığı ve ilgili bakanlıklarla gül üretimi için belirlediğiniz bir stratejiniz, planınız var mıdır?
3. Girdi maliyetleri üreticiler için en önemli sorunların başında gelmektedir. Diğer birçok üründe farklı kalemlerde destekleme yapılırken, gül üretimi için herhangi bir destekleme ve alım garantisi bulunmamaktadır. Fiyat dalgalanmalarının önüne geçmek ve üretimin devamlılığı için ne gibi tedbirler alınmıştır, alınacaktır?
4. Gül çeşitleri, üretim metotları, verimin artırılması, yağ randımanın artırılması, makineleşme v.b. tarımsal konularda sektörün ilerlemesi adına ne gibi adımlar atılmıştır ve atılacaktır?
5. Türkiye “Türk Gül yağı” ile ilgili uluslararası arenada coğrafi işaret ya da tescil için herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Türk gül yağının güvenilirliği ve markalaşması ile ilgili adımlar atacak mısınız? Dünya standartlarında gül yağı üretimi için kriterler belirlenmiş midir? Dünya standartlarında gül yağı üretimi gerçekleştirebiliyor muyuz? Bu standartlar nelerdir?
6. Dünya gül yağı sektörüne Türkiye’nin tarladan parfüme izlenebilirlik ve entegrasyonu ile ilgili endişeler söz konusu, üretim ve sanayinin modernizasyonu, izlenebilirlik için ne gibi somut adımlar atılacaktır?
7. Güçlü bir üretici birliği gül üretiminin devamlılığı ve ülkemize döviz kazandırmak için gerek ve şarttır. Bu nedenle Gülbirlik’in güçlendirilmesi ve modernizasyonu için ilgili bakanlık ile ne gibi çalışmalar yapılacaktır? Bununla ilgili bir planlama yapılmış mıdır?
8. Gül üretimine ve gül sanayine yönelik mevcutta yürüttüğünüz araştırma geliştirme çalışmaları var mıdır? Ar-ge, ürün geliştirme ve katma değeri arttırma çalışmaları için destekleriniz nelerdir?