GERÇEKİZMİR- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Örgütü, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 97’nci yıl dönümünde kutlama yaptı.
Törene milletvekilleri, Parti Meclisi Üyeleri, belediye başkanları, ilçe başkanları, il yöneticileri de katıldı.
Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleşen törende konuşan İzmir İl Başkanı Deniz Yücel birbirinden önemli açıklamalara imza attı.
İHANET İÇİNDELER
Başkan Yücel şunları söyledi: Her 29 Ekim’de olduğu gibi yüreğimize sığmayan bir heyecan, tarifsiz bir coşku ve bitmek bilmeyen bir sevgiyle, en büyük bayramımızı kutlamak için yine Atamızın huzurundayız.
Tarih kitapları, Kurtuluş Savaşı’nı, Lozan’ı ve Ankara’nın başkent ilanını sırasıyla aktarırken, bunların ardından cumhuriyetin ilan edildiğini bir satırda yazar, bizler de bir solukta okuruz. Oysa Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümsüz eseri Nutuk’ta da anlatıldığı gibi; “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir” diyebilmek, o dönemlerde zannedildiği kadar kolay değildi.
Bunu söyleyebilmek çelik gibi bir irade, bitmek bilmeyen bir azim ve yıkılmaz bir kararlılık gerektiriyordu. Cumhuriyeti kurmak; cehaletle, yobazlıkla ve feodaliteyle savaşmayı kaçınılmaz kılıyordu. Kurtuluş Savaşı sonrası siyasal ve ekonomik bağımsızlığın temelini inşa etmek, sonraki çağdaşlaşma adımları içinse en cesur ve cüretli sözü söyleyebilmekti.
Vatanını, işgalcilere karşı “ateşten gömlekle” savunarak adım adım zafere yürümüş bu millet, “Egemenliği kayıtsız şartsız” kendine teslim eden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve O’nun devrim mirasını asla unutmadı. Atamızın iki büyük eserinden biri gördüğü Cumhuriyet Halk Partisi, birinci eserini, yani “Cumhuriyeti ve onun evrensel değerlerini” yaşatmayı her zaman görev bildi.
Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” de işte bu, ahde vefa duygusuyla ortaya çıktı. Biz CHP’liler olarak 100 yıl gözümüzün bebeği gördüğümüz cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına, “ama”sız, “fakat”sız tüm olanaklarımızla hazır olmalıydık.
Bu yolda, tüm baskılara ve zorluklara rağmen kendi zaferlerimizi birer birer kazanacağımıza, tüm Türkiye’yi çağdaş demokrasiyle yeniden buluşturarak, medeniyetin ve aydınlığın yolunu yine cumhuriyet ışığında çizeceğimize inancımız tam.
Cumhuriyetimizin 97. Yılında ülkemizin çok daha iyi bir durumda, çok daha güçlü ve halkımızın varlık içinde olmasını arzu ederdik. Ancak bugünün hükümet edenleri, ülkemize ve milletimize tüm bu olanakları sağlayacak gücün, cumhuriyetten, demokrasiden ve barıştan geldiğini unutmuş durumda.
Bugün Türkiye’de çok tuhaf şeyler oluyor. Bugün Türkiye’de iktidarı elinde bulunduranlar Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu çağdaş, demokratik ve laik cumhuriyete ihanet içerisindeler.
Anayasa Mahkemesinin kararları uygulanmıyor. Milletvekilimiz Enis Berberoğlu yasalara ve hukuk kurallarına aykırı bir şekilde mahkum ediliyor. Milletvekilliği Anayasa’ya aykırı bir şekilde düşürülüyor. Anayasa Mahkemesi bir ihlal kararı veriyor. Ancak yargının en üstündeki Anayasa mahkemesinin kararı Yerel Mahkeme tarafından uygulanmıyor. Anayasa mahkemesi “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasıyla” ilgili bir yasal düzenlemede anayasaya aykırılık nedeniyle iptal kararı veriyor. İçişleri Bakanı kalkıyor Anayasa Mahkemesi başkanına posta koyuyor.
Bu gücü kimden alıyor, en tepedekinden. Devletin tüm kurumlarını Fethullahçı Terör örgütüne teslim ettiler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Atatürkçü ve Vatansever Subaylarını, Gazetecileri, Akademisyenleri, bu ülkenin aydınlarını Silivri zindanlarına mahkum ettiler, binlerce FETÖ’cü vatan hainini devletin kurumlarına yerleştirdiler. Ergenekon ve Balyoz Operasyonları yapılırken alkış tuttular,
Beraber yürüdük bu yollarda, ne istediniz de vermedik dediler, şimdi kalkmışlar mahkeme kararı çıkartmışlar, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki konuşmasından oluşan “21 Soruda FETÖ’nün Siyasi Ayağı” kitabını toplatıyorlar. Toplasınlar arkadaşlar, biz her ortamda bunları anlatmaya devam edeceğiz. Bu milleti balık hafızalı zannedenler, bu milleti Ata’sına, Cumhuriyete ve Cumhuriyet devrimlerine yapılan bu saldırılara seyirci kalır zannedenler, bunun öyle olmadığını ilk seçimde anlayacaklar. Cumhuriyet ile hesabı olanların, cumhuriyet yerine başka bir rejim, demokrasi yerine başka bir yönetim şekli arayanların ve bu yolda şer odakları ile ittifak kuranların; buna pişman olduklarında bile, Cumhuriyet onların kendisine sığınmasına izin verecektir. Neden biliyor musunuz? Cumhuriyet eşit yurttaşlıktır. Cumhuriyet insan haklarıdır. Din, vicdan ve inanç özgürlüğüdür. Cumhuriyet camilerden özgürce okunan ezandır, köylünün kendi toprağıyla, kendi tohumunu buluşturmasıdır, sınırda nöbet tutan Mehmetçiğin yüreğidir, milletin kalbindeki Atatürk sevgisidir, Cumhuriyet, kadının hayatın her alanında yer alması, gencin ülkesi ve milletinin dertleri ve sorunlarıyla ilgili korkmadan haykırmasıdır. Cumhuriyet İzmir’dir, Türkiye’dir ve Kimsesizlerin kimsesidir. Onu yaşamak, yüceltmek ve payidar kılmak için verdiğimiz mücadelenin gururuyla, Cumhuriyeti bizlere armağan ve emanet eden Ata’mızın huzurunda bir kez daha haykırıyoruz. “Yaşasın Cumhuriyet”
Cumhuriyetin aydınlığında, asla yalnız yürümeyeceğimizin bilinci ve coşkusuyla, kurtarıcımız ve kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bu vatan için, cumhuriyet için canını veren tün şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyor, bıraktıkları emanete son nefesimize kadar sahip çıkacağımıza bir kez daha söz veriyoruz. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun."