Mecliste dün, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi" görüşmeleri sırasında, CHP’li komisyon üyeleri elektrik, su, doğalgazdan KDV’lerin kaldırılmasını istedi. Ancak öneri, AKP tarafından reddedildi. Komisyonun CHP’li üyesi İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, ‘’AKP, halkın yararına olacak bir öneriyi daha reddetti. Dün, Partili Cumhurbaşkanının açıklamalarından sonra, Türk Lirasının yaşadığı değer kaybını, herkes net bir biçimde gördü. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun karakış fonunun kurulması ile ilgili çağrısının önemi bir kez daha fark edildi. İnsanlarımız; sözüm ona ekonomiden iyi anlayanların, para politikaları ile ilgili aldıkları kararların sonucu karşısında eziliyor. Gerçek şu ki; bizim gibi dışa bağımlı olan ülkelerde eğer paranız değer kaybediyorsa, bunun tek bir karşılığı olur, o da zamdır. Paradaki değer kaybı zammı da beraberinde getirir. Bunun sonucunda, fakirleşme çok hızlı bir şekilde başlar. Zenginin daha zengin fakirin daha fakir olduğunu görürüz. İşte bu duruma biraz engel olabilmek için önerdiğimiz teklif, daha öncekilerde olduğu gibi, AKP’li milletvekillerince reddediliyor. Olan yine garibana oluyor, ülkemiz bir çıkmazın içine itilmeye devam ediliyor’’ dedi.
'Bu devletin malı veremezsiniz vermemelisiniz'
38 maddelik kanun teklifinde; kendi komisyonlarını ilgilendirmeyen birçok maddenin olduğunu belirten Bayır, özellikle 16. Maddede işletilen limanların, süre bitimine daha çok zaman varken, şimdiden süre uzatımına gidilmesine tepki göstererek, ‘’Kimin malını kime veriyoruz. Bu benim malım değil ki! Halkın malı… Bu devletin malı veremezsiniz, vermemelisiniz. Yani zaten burada danıştayın iptal kararı var. Bu kararı uygulamamak gibi bir lüksünüz de olamaz, olmamalı. Şimdi tersten çevirelim. Meşhur 5’li çete diyoruz biz onlara. Tünelleri yapan köprüleri yapan, yolları yapan adamlara her tür garantileri veriyoruz. Otomobil geçiş garantisi, uçağın kalkış garantisi, dolarla ödeme garantisi hatta buradaki mahkemelerde bir uyuşmazlık olursa Türkiye mahkemelerinde değil, Londra mahkemelerinde hep tavizi veren devlet olarak biz oluyoruz. Niye bu kadar taviz veriyoruz? Maddede; ‘Davalardan vazgeçilmesi halinde sözleşmelerin süresinin 49 yıla uzatılması amaçlanmaktadır’ diyor. Sorum şu: Dava eden biz miyiz, onlar mı dava ediyor? Kaç dava var? Hangi taraf dava açtı? Bu cümleyi buraya niye sıkıştırdınız? İhalenin bitmesine daha 20-25 yıl varken, bunu şu anda 49 yıla uzatmanın hiçbir mantığı yok. Kafamızda ciddi soru işaretleri var. Seçime 2 sene kala, iktidardan ayrılacağınızı görüpte, geçmişte size destek olan sermayeye; ‘Biz iktidardan ayrılırız ama size bir 49 yıl daha kıyak yaparız’ demenin açık tarifi midir bu? Bugüne kadar size destek olanlar gideceğinizi anlayınca ya gitmeden şu bizim işin yılını bari uzatın mı dedi?’’ diyerek sözlerini sonlandırdı