MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Çare fidan değil ilk yağmur!
Güncel
27 Ağustos 2019 Salı 09:49

Çare fidan değil ilk yağmur!

Ağaçlandırma kampanyaları için acele edilmemesi gerektiğini belirten Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, kızılçamların yangın sonrasında döktükleri tohumların zamanla fidan haline geldiğini söylüyor: “Kapalı olan kozalaklar içindeki tohumlar ilk yağmurlardan sonra toprağa ulaşma fırsatı yakalayarak çimlenme olanağı bulmaktadır. Yangından sonra ormanın eski haline gelmesi için ise en az 20 yıllık bir zaman dilimi gerekiyor.”
Geçtiğimiz hafta İzmir’de çıkan ve günler sonra kontrol altına alınan orman yangınında Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıklamalarına göre 500 hektar, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in verilerine göre ise 5 bin hektar alan yok oldu. Soyer’in sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı, “Yaramızı sarmak isteyen herkesi hareket etmeye davet ediyorum” çağrısının ardından birçok fidan dikme kampanyası başlatıldı. Peki fidan dikme önerileri ne kadar doğru? Bölgenin ağaç türünün kızılçam olduğunu ve kızılçamların yangın sonrasında döktükleri tohumların zamanla fidan haline geldiğini belirten TMMOB Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, fidan dikmenin en son çare olması gerektiğini dile getiriyor.

İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre Alana hemen fidan dikmenin çok sakıncalı olduğunu ve bunun toprağın dengesini de bozacağını ifade eden Şube Başkanları Sabahattin Bilge ile Metin Cingöz, “Alana söylenildiği gibi derhal fidan dikmek sakıncalı! Fidan dikmek için iş makinaları ile toprağın dengesini bozmak daha da sakıncalı. Kapalı olan kozalaklar içindeki tohumlar ilk yağmurlardan sonra toprağa ulaşma fırsatı yakalayarak çimlenme olanağı bulmaktadır. Yangından sonra ormanın eski haline gelmesi için ise en az 20 yıllık bir zaman dilimi gerekiyor. Yapılacak şey alanı, başta insan olmak üzere orman zararlılarından korumaktır” diyor.



NE İLK NE DE SON OLACAK
Orman Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sabahattin Bilge, “Geçtiğimiz günlerde İzmir’de meydana gelen orman yangını ne ilk ne de son olacaktır. Akdeniz iklimin hüküm sürdüğü iklim rejyonunda orman yangınları olağan bir tabiat olayıdır. Önemli olan orman yangını ile bilimsel bir yaklaşımla doğru mücadele etmektir. Öncelikle bu iş ormancıların asli en önemli görevlerinden biridir. Orman yangını ile mücadeleyi üçe ayırmak gerekir. Orman yangını çıkmadan önce yapılacak önlemler; personel ve halkın bilgilendirme eğitimleri, orman yangını araç ve gereçlerinin temini, bakımı, orman yoları, yangın emniyet şerit ve yolarının bakımı, ormana hassas bölgelerde ormanda risk azaltma çalışmalarıdır” dedi.

YAPILMASI GEREKENLER
Yangın esnasında yapılan söndürme ve soğutma çalışmalarının ardından yapılması gerekenleri anlatan Bilge, “Bu aşamada yapılması gerekenler; yanan alanın tespiti, yanan alanın niteliklerine göre ayrılması, yanan alanın yeniden ormanlaştırılmasıdır. Yanan alanlar da; verimli yaşlı ormanlar, verimli genç ormanlar, bozuk ancak ağaçlandırma için yeterli torak derinliği olan alanlar ve bozuk ancak yeterli toprak derinliği olmayan taşlık kayalık alanlar olmak üzere dörde ayrılır. Bu alanlar ayrıldıktan sonra verimli ve yaşlı ormanların bulunduğu sahadaki orman emvali ve şüceyrat sahadan süratle çıkartılır” diye konuştu.

AĞAÇLANDIRMA YAPMAYA GEREK YOK!
Bilge, “Yanan alanlar kızılçam ormanı ise bu alan doğal yollarla gençleştirilebilir demektir. Kızılçam ağaç türünün yeryüzündeki yayılışı orman yangının meydana alanlarla paralellik göstermektedir. Bu ağaç türü genetik olarak yangına karşı neslini devam ettirme güdüsü edindiği için yanan alandaki kozaklar ağır yangın geçirse bile kapalı olan kozalakların içindeki tohumlar yanmadan kalmakta ve yangından sonra kozalaklar aşılarak mineral toprağa ulaşmaktadır. Böylece ilk yağmurlardan sonra mineral toprağa ulaşma fırsatı yakalayan tohumlar çimlenme olanağı bulamaktadır. Buna ormancılıkta ‘yangın kültürü’ adı verilir. Bir başka ifade ile yanan alan yaşlı kızılçam ormanı ise ağaçlandırma yapmaya gerek yoktur. Yeter ki sahayı çimlenmeden önce boşaltın” ifadelerini kullandı.

İNSANİ BİR REFLEKS!
Alanda yeteri kadar tohum ağacı yoksa, yörenin doğal türlerinden taviz vermeden geleneksel yöntemlerle ağaçlandırma yapmanın bir seçenek olabileceğini kaydeden Bilge, “Ormancılıktaki tohum hasat ve transfer zonlarına uyulmak zorundadır. Yanmayan ağaç türü seçme gibi uydurma bilgilere işlem yapılmaz. Çünkü yanmayan ağaç türü yoktur. Yanan alan için halkın kampanya yapılsın arzusu ise meydana gelen doğal afete karşı insani bir refleks olarak kabul edilmelidir. Bakanlığın bunu hiçbir şekilde reddetme lüksü yoktur. Aslen bu kampanya yapılsın veya yapılmasın mevzuat gereği yanan alanlar Orman Genel Müdürlüğünce en geç 1 yıl içinde gençleştirme ya da ağaçlandırılması gerekmektedir. Yapılan kampanyaların da 4122 sayılı Ağaçlandırma seferberliği yasası gereği yasal alt yapısı da mevcuttur. Ancak öncelikle yanan alanda ağaçlandırmaya gerek olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Her şeyden sahanın doğal yolla gençleştirilmesi olup mümkün olmuyor ise ağaçlandırma yapılmalıdır” dedi.



500 HEKTAR KESİNLİKLE DEĞİL!
Yangında zarar gören alanın yapılacak aletli ölçümler sonrası tespit edilebileceğini söyleyen TMMOB Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi İkinci Başkanı Metin Cingöz ise, “Yangın bölgesi söylenildiği gibi 500 hektar değil. Onun çok daha üzerinde bir büyüklüğü kapsamakta. Aletli ölçüm sonucu belli olacaktır. Göründüğü kadarı ile tamamı doğal ormandır. Kızılçam doğası gereği tek tabakalı tam kapalı saf kızılçam ormanıdır” ifadelerini kullandı.

DERHAL FİDAN DİKMEK ÇOK SAKINCALI!
Kızılçam ağacının yangından sonra yenileyebilecek özelliklere sahip olduğunun altını çizen Cingöz, alana hemen fidan dikmenin çok sakıncalı olduğunu ve bunun toprağın dengesini de bozacağını dile getirerek, “Kızılçam yangın alanlarında ağaçlandırma çalışmaları için acele edilmemeli. Doğal yönden gençliğin gelmesi gözlenmeli. Başarısızlık halinde fidan dikimi yapılmalı. Esasen yangın, kozalakları içinde gizlenmiş tohumların çimlenmesine yardımcı olur. Kızılçamın doğal yoldan gençleştirilmesi çalışmalarında ender de olsa yangın kültürü denilen teknik de uygulanmaktadır. Alana söylenildiği gibi derhal fidan dikmek çok sakıncalı! Alan tamamen boşaltılmadan dikenli telle koruma önlemi almadan yapılacak dikim boşunadır. Fidan dikmek için iş makinaları ile toprağın dengesini bozmak daha da sakıncalı” dedi.

EN AZ 20 YIL GEREKİYOR
Yangından sonra ormanın eski haline gelmesi için en az 20 yıl gerektiğini söyleyen Cingöz, “Başka bir deyimle tekrar orman eko sisteminin oluşması için en az 20 yıllık bir zaman dilimi gerekir. Yapılacak şey alanı başta insan olmak üzere orman zararlılarından korumaktır. Böylece orman yüzde 97 oranında yangından da korunmuş olur” açıklamasında bulundu.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir