MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Çernobil’in yıldönümünde Gaziemir için hayati çağrı!
Güncel
26 Nisan 2021 Pazartesi 13:58

Çernobil’in yıldönümünde Gaziemir için hayati çağrı!

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Barosu ve İzmir Tabip Odası, Çernobil felaketinin 35’nci yıldönümünde Gaziemir’deki nükleer atık alanında açıklama yaptı. Atıkların bölgeden temizlenmesi için yetkililer bir kez daha göreve çağrıldı.

İzmir’de 14 yıl önce ortaya çıkan tehlikeli atık ve radyoakif maddeler hala temizlenmedi. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Gaziemir’deki eski kurşun döküm fabrikasının 70 dönümlük bahçesinde 100 bin ton nükleer atık tespit etmişti. Ölçümlerde radyasyon miktarı normal değerin 219 katı çıkmıştı. Uzmanlar tehlikeli atıkların toprak, hava ve suya karışarak hala ölüm saçtığını belirtirken, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Barosu ve İzmir Tabip Odası, Çernobil felaketinin 35’nci yıldönümünde atıkların bulunduğu Emrez Mahallesi’nde basın açıklaması düzenledi. Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda’nın da katıldığı açıklamada, atıkların bölgeden temizlenmesi için yetkililer bir kez daha göreve çağrıldı.

14 YILDIR NÜKLEER ATIKLAR İLE YAŞIYOR
Basın metnini okuyan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, “1986’da Çernobil Nükleer Santralinde meydana gelen kaza ve patlama sonucu dünyanın en büyük nükleer felaketinin üzerinden 35 yıl geçti. Buna rağmen kazanın sonuçları günümüzde de hissediliyor. Dünya nükleer santrallerden vazgeçme sürecine girerken, ülkemiz Mersin/Akkuyu, Sinop/ İnceburun, Kırklareli/ İğneada’da planlanan nükleer santraller ve Akkuyu ve Sinop’ta devam eden yapım süreçleri ile büyük çevresel ve yaşamsal risklere itiliyor. Santrallerin ÇED Raporlarının yetersizliğine yönelik hukuki süreçler ve itirazlar dikkate alınmadı. Gaziemir’de 1940’lı yıllarda kurulan Aslan Kurşun Fabrikası sahasında 2007 yılında tespit edilen ve 2013 yılında,  8 yıl önce,   5 milyon 79 bin 900 TL ile tarihin en büyük çevre cezasının kesildiği bildirilen, 2020 yılında cezası onanan tehlikeli ve nükleer atıklar ile ilgili olarak 2021 yılına geldiğimiz 14 yıllık zaman diliminde İzmir halkı nükleer atıklarla birlikte yaşamaya devam ediyor. Nükleer atıkların nasıl bertaraf edileceğinin cevabı bulunmazken, Gaziemir’de radyoaktif atıkları alandan temizleyemeyen, bertaraf edemeyen, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) güncel adı ile Türkiye Enerji Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu, nükleer santral atıklarının yönetiminden de sorumlu ve ülkemizin farklı bölgelerinde nükleer atık bertaraf alanları oluşturulmasına yönelik çalışmalar yürütülüyor” dedi.

ATIKLARIN NASIL GELDİĞİ PAYLAŞILMADI
Alanın temizlenmesi ve sorumluları ile ilgili gereğinin yapılması için tüm kararlılığımızla mücadeleye devam edeceklerini açıklayan Kınay, “Çevre Bakanlığı tarafından Geri Dönüşüm tesisi olarak lisans almış, atıklarımızı mevzuatlarımıza uygun olarak bertaraf etmekle yükümlü olan, lisanslı ve denetimleri gerçekleştirilen bir firmanın bahçesinde bulunan atıklar hala yerinde, sorumlular yok, çözüm yok, kamuoyunu bilgilendirme yok, Çevre Bakanlığı ve Türkiye Enerji Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu nerede? Nükleer santralleri mutfak tüpünden daha az tehlikeli gören, ülkemizde nükleer santralleri bir an önce gerçekleştirme yarışına giren, ÇED süreçlerini halkın katılımını engelleyen yönetimlerin; Gaziemir’de radyoaktif atıklarla ilgili tutumu; ülkemizde ve kentimizde yaşamlarımızın nasıl hiçe sayıldığının önemli bir göstergesidir. Nükleer atıkların nasıl İzmir’e geldiği ve bu alanda gömüldüğü, bu konuda hangi işlemlerin yapıldığı konularında ise bugüne kadar hiç bir açıklama kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Bu sorumluluk merkezi ve yerel idarelerin tamamına aittir. Ülkemizi nükleer santral macerasına kontrolsüz bir şekilde hızlandıran yönetimler; 14 yılda İzmir kentinin ortasında bulunan nükleer atıkların nasıl kimin tarafından geldiğini açıklamadığı gibi alanını temizlenmesine yönelik hiç bir çalışma yapamamıştır. İzmir’deki nükleer atıkları 14 yıldır çözemeyen yetkililer nükleer santrallerin geri dönüşü olmayan risklerini nasıl yöneteceklerdir?” diye sordu.

YİNE BİR İTHAL ATIK!
Sözlerinin sonunda Brezilya Donanması’na ait uçak gemisinin 600 ton asbest içerdiği iddia edilen gövdesinin söküm işleminin Aliağa’da yapılması kararına tepki gösteren Kınay, “Gaziemir’de depolandığı anlaşılan radyoaktif ve zehirli maddelerin bölgeden uzaklaştırılması konusunda neler yapılmıştır? Alan ne zaman temizlenecektir? Bölgeden uzaklaştırılacak atık miktarı nedir nerede bertaraf edilecektir? Alanda mevcut kirlilik ve etkilerine yönelik izleme ve ölçümler düzenli olarak gerçekleştirilmekte midir? Bölgede sağlık taraması ve izleme çalışması yapılmış mıdır? Sürecin sorumluları hakkında yürütülen hukuki süreç ve çalışmalar nelerdir? Ülkeye girişi yasak olan atıkları, bahçesine gömen ve başka bir alanda faaliyetine devam eden firma ile ilgili yürütülen süreçler nelerdir? Gaziemir’de radyoaktif atıklar ile yaşamaya devam ederken, ülkemizin atık çöplüğü olma noktasında, kentimizde yine bir ithal atık ile ilgili mücadele devam ediyor. Aliağa Gemi Söküm Tesisleri’nde sökülmek üzere satın alınan, 1963-2000 yılları arasında Fransız Donanmasında sonra Brezilya Donanmasında kullanıldıktan sonra hurdaya ayrılan ve bu süreç içerisinde nükleer denemelerde kullanıldığı, asbest ve birçok tehlikeli kimyasal atık içerdiği iddia edilen uçak gemisi NAe Sao Paulo ile ilgili mücadele de, sürdürülebilir kentlerde sağlıklı yaşam mücadelemizin güçlenerek devam etmesi zorunluluğunu ortaya koyuyor” açıklamasında bulundu.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir