Pandeminin başlamasıyla devam eden süreçte Merkezi Hekim Randevu Sistemi’nde (MHRS) randevu bulmak zorlaşırken, muayene sürelerini 5 dakikaya indiren Sağlık Bakanlığı, yurttaşlardan ve sağlık çalışanlarından büyük tepki almıştı. Son olarak Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ahmet Selim Köroğlu’nun paylaştığı bilgiye göre; Bakanlık yeni bir genelge yayımlayarak artık hastaların randevusuz olarak da muayene olabileceklerini açıkladı. Tıkanan sağlık sisteminin sorumlusunun iktidar politikaları olduğunu savunan meslek örgütleri, randevusuz hasta bakılmasının şiddeti artıracağı uyarısında bulunurken, tetkik randevularının aylar sonrasına verilmesi ise hastaları mağdur etmeye devam ediyor. Kamu ve üniversite hastanelerinde yaşanan yoğunluk nedeniyle, ultrason, manyetik rezonans (MR) ve tomografi gibi tetkik, görüntüleme işlemleri için hastalara verilen randevu süresi 6 ayla 1 yıl arasında değişebiliyor.
İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre İzmir’de büyük bir hastanede çalışan sağlık emekçisi yaşanan mağduriyeti, “Bazen o kadar uzun günlere randevu veriliyor ki hızla tedavi sürecine başlanması gereken vakalarda verilen randevunun hiçbir anlamı kalmıyor. İnsanlar özel hastanelere gitmek mecburiyetinde kalıyor. Parası olmayan kişilerin hizmet alamayacağı bu durumda ‘paran kadar sağlık’ dönemine geçmiş bulunuyoruz” sözleriyle özetledi.
RANDEVU ÇİLESİ BİTMİYOR
Devlet hastanelerinde randevu çilesinin devam ettiğini dile getirerek vatandaşın mağdur edildiğini söyleyen Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şube Eş Başkanı Erkan Batmaz, tetkik randevularının aylar sonrasına verildiğini belirterek “Maalesef pandemi ile beraber sağlık sistemimizin içine girdiği çıkmazı çok net bir şekilde yaşadık. Önlenebilir nedenlerden dolayı çok fazla vatandaşımızı ve sağlık emekçisini kaybettik. Hala da kaybetmeye devam ediyoruz. Elbette pandeminin etkisi hala görülüyor. Aşılaması süreci istediğimiz düzeyde olmamasına rağmen belli bir rahatlama söz konusu ama bugün artık sağlık sistemi halkın sağlık hakkına ulaşamadığı bir hale doğru maalesef gidiyor. Biz bugüne kadar yaptığımız iş bırakma eylemlerimizde iki temel başlığımız vardı. Biri sağlık emekçilerinin hakları diğeri de halkın sağlık hakkına erişimi içindi. Bütün mücadelemizin temel iki noktası bu... Bugün yaşanan mevzunun her iki yönünün de artık geriye gittiği, çıkmaza girdiği bir durum söz konusu. Pandemi ile biriken kronik hastalıkların hepsi artık hastanelerdeki dayanılamaz yoğunluğun altında ezilmiş durumda. İnsanlar sağlık hizmeti alabilmek için günlerce, haftalarca sıra almaya çalışıyor. Sıra alsa dahi yapılacak tetkikler için yine sıra almaya çalışıyor. Bu sürecin kendisi bir sarmal döngü içine girdi. İnsanların sağlık hizmetlerine ulaşamadığı, sistemin sağlık üretmek yerine sağlıksızlık ürettiği bir sonuca doğru gidiyoruz” dedi.
HALK SAĞLIĞI TEHDİT ALTINDA
Çözüm için sağlıkta dönüşüm programından vazgeçilmesi gerektiğini savunan Batmaz, halkçı sağlık politikalarına işaret ederek “Halk sağlığı çok büyük tehlike altında. Artık biran önce nitelikli, ücretsiz ve ulaşılabilir sağlığın tesis edilmesi gerekiyor. Sağlıkta dönüşüm projesiyle başlatılan özelleşme ve sağlığın piyasalaşmasının derhal son bulması ve özel hastanelere aktarılan bütçelerin sağlık hizmetlerine aktarılması, emekçilerin sayısının ve yatak kapasitelerinin artırılması gerekiyor. Bugün hasta bir vatandaşımız muayene olmak için günlerce sıra almaya çalışırken, bunun açığı maalesef bizlere bir yük olarak bindiriliyor. 5 dakika muayene ile kapatmaya çalışıyorlar bu açığı. 5 dakika muayene bilim ve akıl dışıdır. Bu yaratmak istedikleri şey geçici, yama sağlık hizmetleri artık hizmetin ulaşılamaz hale getirilmesinin bir eşiğidir. Yapılacak tetkikler için çok ileri tarihler verilmesi maalesef o süreçlerde insanların yıprandığı ve parası olanın özel hastanelerde hizmete ulaştığı, olmayanın ise kendi haline terk edildiği bir durum var. Bu durumun artık acilen değişmesi gerekiyor. Sağlıkta dönüşüm projesinin derhal durdurulması ve bu sürecin hızlıca daha akılcı, bilimsel ve halkçı yöntemlerle oluşturulması gerekiyor. Maalesef sadece muayene sırası bulunmaması olarak düşünmeyin. Sadece muayene sırasının bulunmadığı ve insanların sağlık hizmeti alamaması değil hastaneye yattığında bu sefer ilaç ve malzeme temininde sorunlar yaşanıyor kur farkından dolayı. Bir sarmal halinde ülkedeki hem ekonomik kriz hem sağlık hizmetlerinin yönetilemeyişi artık kanser hastalarının dahi ilaçlarının bulunamadığı, tedavilerini alamadığı, kendi kaderlerine terk edildiği bir süreci dayatıyor. Bunun bir sonu yok. Bu süreç bizim artık bir kuyunun dibinde olduğumuzu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
‘PARAN KADAR SAĞLIK’ DÖNEMİ
İzmir’de büyük bir hastanede çalışan sağlık emekçisi de tetkikler için ileri tarihlere verilen randevu krizi sebebiyle yaşanan mağduriyetleri şöyle anlattı: “Uzun süre sonraya verilen randevular en çok yaşlı, engelli ve gelir düzeyi düşük kişileri etkiliyor. Yaşlılar, engelliler ve dezavantajlı kişiler hastaneye gelmekte zorluk yaşarken istenen tetkiklerin her biri için başka bir randevu gerekiyor. Bazen o kadar uzun günlere randevu veriliyor ki hızla tedavi sürecine başlanması gereken vakalarda verilen randevunun hiçbir anlamı kalmıyor. Örneğin geçenlerde bir kanser hastasına 6 ay sonraya MR randevusu verildi. Bir taraftan da insanlar özel hastanelere gitmek mecburiyetinde kalıyor. Bu durumda da gelir düzeyi düşük aileler çok mağdur oluyor. Parası olmayan kişilerin hizmet alamayacağı bu durumda ‘paran kadar sağlık’ dönemine geçmiş bulunuyoruz. Yani paran yoksa yaşayacağın mağduriyetlerle baş başa kalıyorsun ve bunu aşmanın kamu içinde ne yazık ki alternatif bir yolu yok.” (Çağla Geniş/İlkses Gazetesi)