Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistasn'daki 3. gününde, "Türk Konseyi 6. Devlet Başkanları Zirvesi"ne katıldı.
Ruh Ordo Kültür Merkezi'nde Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov'ın ev sahipliğinde "Türk Konseyi 6. Devlet Başkanları Zirvesi" başladı.
Kırgızistan'ın ev sahipliğinde Azerbaycan, Kazakistan ve Türkiye'nin üye olduğu zirveye, Özbekistan "onur konuğu", Macaristan ise "gözlemci ülke" sıfatıyla katıldı.
Türk Konseyi Devlet Başkanları Zirvesi'nde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyovev ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban hazır bulundu.
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Ceenbekov tarafından konuk devlet başkanları karşılandı ve aile fotografı çekimi yapıldı. Erdoğan'a zirve esnasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da eşlik ediyor.
Bu arada, Başkan Erdoğan'ın, aile fotoğrafı çekimi öncesinde Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyovev ile samimi şekilde sohbet etmesi dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan zirvede yaptığı konuşmada, ortak çabaların, ortak vizyonun ve elbette ortak hayallerin eseri olan Türk Konseyinin, aynı zamanda müşterek bir idealin de sembolü olduğuna işaret etti.
Erdoğan'ın konuşmasında verdiği mesajlar şöyle:
"Bazı ülkeler, uluslararası meselelerin çözümünde diplomasi, diyalog ve çok taraflılık yerine; tehdit, baskı ve şantajı öne çıkarmaya çalışıyorlar. Ticaret kısıtlamaları, gümrük vergileri ve yaptırımlar gibi araçlar üzerinden, uzun yılların eseri olan anlaşmalar bir anda anlamsız hale gelebiliyor.
Türkiye, uluslararası toplumla dayanışma içinde diyaloğu, diplomasiyi, adaleti ve hukuku savunmaya devam edecektir. Türk devletleri olarak kendi aramızda sergileyeceğimiz iş birliği ve dayanışma, uluslararası sistemin adaletli şekilde işletilmesine de katkıda bulunacaktır.
Son yıllarda Türk dünyasının jeo-ekonomik önemi daha da arttı. Orta Asya, 70 milyon civarında nüfusun yaşadığı, yatırım imkanları geniş, yetişmiş insan kaynağına sahip, yıllık milli gelir toplamı 350 milyar doları aşan mümbit bir coğrafyadır. Ancak, Türk dünyasının sahip olduğu coğrafi ve demografik ağırlıkla eşdeğer bir ekonomik performans sergileyemediğini görüyoruz.
Uluslararası ticaretin dolara olan bağımlılığı, artık karşımıza bir engel olarak çıkmaya başladı. Biz bu konuda kendi para birimlerimizle ticaret yapılması seçeneği üzerinde yoğunlaşmayı öneriyoruz. Çağımız bize ulaştırma ve iletişim ağlarının geliştirilmesi için de önemli imkanlar sunuyor. Bu bakımdan Kafkasya ve Orta Asya'yı aşarak Çin'e kadar ulaşan Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor girişimine önem veriyoruz.
FETÖ'YLE MÜCADELE
Türkiye olarak FETÖ, DEAŞ ve PKK gibi farklı terör örgütleriyle yoğun bir mücadelenin içindeyiz. Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminin faili ve 251 vatandaşımızın katili olan FETÖ'nün tasfiyesine büyük önem veriyoruz. Bu yapı, bir dönem ülkemizde olduğu gibi dünyanın dört bir yanında eğitim kurumları üzerinden örgütlenmiştir. Takiyye, yalan ve gizlilik, bu örgütün en önemli özelliğidir. Son 5 yıldır yaşadıklarımız bize olduğu kadar tüm dostlarımıza da FETÖ ile mücadelede geç kalınmaması gerektiğini çok açık ve net bir şekilde göstermiştir.
Bu konuda özellikle Özbekistan'ın atmış olduğu adımları bizler de takdirle anıyoruz. Bu çerçevede FETÖ'yle mücadelede bize destek olan tüm Türk Konseyi üyelerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Teröre bulaşmış bu yapının tasfiyesini talep ederken, eğitim alanında ortaya çıkan boşluğu da göz ardı etmiyoruz. Bu amaçla FETÖ iltisaklı okulları devralmak, eğitimle alanındaki ilişkilerimizi güçlendirmek, yurt dışında yeni okullar açmak amacıyla Türkiye Maarif Vakfını kurduk. Vakfın, Türk Konseyi ülkelerinde faaliyet göstermesi için desteklerinizi bekliyoruz."