Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AFAD Başkanlığında DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokol Töreni'nde konuştu. Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
"Devletimizin ilgili kurumlarının sel, taşkın afeti öncesi, anı ve sonrasında lojistik ve teknik kapasitesini bu vesileyle güçlendiriyoruz.
AFAD envanterinde bulunan iş makinesinin DSİ'ye devredilmesini sağlayan protokol kurumumuzun etkinliğini artıracaktır. Bugün 31 iş makinesinin devir teslimini gerçekleştiriyoruz. DSİ'deki ekskavatöre sayısı 816'ya ulaşacak. Ekskavatörlerimiz sel ve heyelan riski yüksek bölgelerde görev yapacak.
Karadeniz'de 13 bölgede risk azaltma faaliyetlerine başlıyoruz. Derelerimizdeki temizlik ve ıslah çalışmalarına hız vererek, yoğun yağış dönemi başlamadan gerekli tedbirleri hayata geçireceğiz.
Depremler, seller, heyelanlar, yangınlar gibi tabiat olaylarının önüne geçemeyiz ancak zararları en aza indirmek elimizdedir. Görevimiz her türlü önlemi almak ardından da Rabbimizin takdirine teslim olmaktır.
Bugünkü imza töreniyle yağış mevsimi çalmadan kapımızı riski en yüksek yerlerden başlayarak devlet olarak üzerimize düşen görevi yapıyoruz. Yeni iş makinelerimizle 2024 yılını daha sorunsuz, sıkıntısız, can ve mal kaybı yaşamadan atlatacağımıza inanıyorum.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Ülkemizi sadece jeopolitik açıdan değil, coğrafi açıdan kritik bölgede yaşadığımıza göre tedbirlerimizi buna göre almalıyız. Coğrafya kaderdir sözünün ne demek olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. Akdeniz'de yer alan Türkiye aynı coğrafyayı paylaştığı diğer ülkelerle iklim krizinin can yakıcı sonuçlarını en çok hisseden devletlerin başında geliyor.
2023 senesi ülkemizle birlikte tüm dünyada en sıcak yıl olarak kayıtlara geçti. Gezegen krizi karşısında en yoğun mücadeleyi veren ülkelerden biri olduk. Depremden sel baskınlarına, salgından savaşa çok farklı sınamalarla karşı karşıya kaldık.
"SESİ SOLUĞU ÇIKMADI"
İstanbul'un göbeğindeki bir parkta basit tedbirler alınmadığı için 5 yaşında bir evladımız hayatını kaybetti. Gayrettepe'deki gece kulübü yangınında 29 emekçi kardeşimizi, Antalya'da teleferik faciasında bir vatandaşımızı ihmallere kurban verdik. İşçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu olaylarda sesi soluğu çıkmadı.
6 ŞUBAT DEPREMLERİ
6 Şubat depremlerinde aynı kesimlerin aldıkları tavırları gayet iyi hatırlıyoruz. Devletimizin kurumlarına karşı çok yoğun bir linç kampanyası yürüttüler. Yalan ve çarpıtma üzerinden resmi kurumlarımız, askerimiz, polisimiz fütursuzca eleştirildi. Bu kirli kampanyayı sırf oy tercihlerinden dolayı depremzedelerimizi hedef alacak kadar ileriye götürdüler.
Ekonomik zorluklarımız depremin omuzlarımıza bindirdiği yükle daha da ağırlaştı. Asrın felaketin üstesinden asrın birlikteliğiyle geliyoruz. 80 bine yakın konutu ve köy evini teslim ettik. Her ay 10-15 bin konutun teslimatını yaparak yıl sonuna kadar bu rakamı 200 bine ulaştırmayı hedefliyoruz.
6 Şubat depremleri ülkemiz açısından bir kırılma noktası olmuştur. Afete hazırlık bakımından attığımız her olumlu adımın faydasını gördük. Afet yönetimi farklı kurumların uhdesindeydi. Söz konusu görevleri bir araya toplayarak 2009'da AFAD'ı kurduk. Devletimizin ilgili tüm kurumlarını afet öncesi ve sonrası süreçlere dahil ederek koordinasyon ve işbirliğini güçlendirdik.
DSİ de orman yangını, sel ve taşkınlarda mücadele noktasında vazgeçilmez roller üsleniyor.
Kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi yanı sıra TOKİ ile sağlam binalar inşa ettik. Bina sayısı 1 milyon 351 bini aştı. 3,3 milyon konutun inşasını tamamladık. TOKİ binalarımız 6 Şubat depremlerinden alnının akıyla çıktı.
Yuvalarımızda gönül rahatlığıyla oturmak, şehirlerimizde güven içinde yaşamak, köylerimizde endişesiz hayat sürmek istiyorsak hem tabiata saygılı olmak hem de tedbirleri almak mecburiyetindeyiz. Başta deprem olmak üzere ülkemizin doğal afetlere karşı hazırlık eksiklikleri süratle giderilmelidir. Türkiyemiz için kentsel dönüşüm çalışmaları zorunluluktur.
BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ
Deprem İstanbulumuz için beka meselesi haline gelmişken, deprem gerçeği kendini hatırlatırken hiçbirimizin dönüşüm projelerini geri plana itme lüksü yok. Ülke ve millet meselesinin siyasi parti meselesi olmaz. Bizim bütün derdimiz insanımızı yaşatmaktır. Bizim amacımız vatandaşımıza müreffeh bir gelecek sunmak, ihmalden, siyasi rekabetten, tembellikten dolayı daha fazla acı çekmek, yıkım ve gözyaşı görmek istemiyoruz.
Hükümet olarak kentsel dönüşüm, sel ve taşkın riskini azaltmak gibi can ve mal emniyetini sağlayacak her türlü projeye gereken desteği vereceğiz."