İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Ahmet Şık, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Kemal Aydoğdu, Yusuf Emre İper ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı.
Gelen evrakların okunduğu duruşmada, Cumhuriyet gazetesi eski yayın danışmanı Doğan Satmış, tanık olarak ifade verdi.
Verdiği bir röportajdaki ifadelerinin çarpıtıldığını belirten Satmış, "Bu arkadaşlarımızın hepsi FETÖ ile mücadele veren kişilerdir. Yaptıkları haberciliğin de gazetecilik faaliyeti çerçevesinde yaptıklarına inanıyorum" dedi.
HAKİM İLE ŞIK ARASINDA "SİYASİ SAVUNMA" GERGİNLİĞİ
Daha sonra söz alan sanıklardan Ahmet Şık. savunma yapmak istediğini söyledi.
Savunmasına başlayan Şık, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit'in ülke nüfusunun yüzde 8'nin şüpheli durumda olduğuna ilişkin bir açıklama yaptığını belirterek, "Çocuk ve engellileri çıkardığınız da bu rakam aslında ülke nüfusunun yüzde 15'inin devlet nezdinde şüpheli görüldüğü anlamına gelir" ifadesinde bulundu.
Savunmasının devamında "Karşımıza çıkan tablo şöyle; çoğulculuğa değil çoğunlukçuluğa sırtını dayayarak memleketin kendinden olmayanlarına değişik biçimlerde ve düzeyde terörist muamelesi yapan bir iktidar var. Terörist muamelesini akıl almaz suçlamalara dönüştüren iktidar güdümünde bir yargı var" dedi.
Şık, mahkeme başkanı Abdurrahman Orkun Dağ tarafından siyasi savunma yaptığı gerekçesiyle uyarıldı.
Başkan, "Bu şekilde devam edeceksen sözünü keseceğim" dedi.
Hakim "Bu şekilde devam edeceksen sözünü keseceğim" dedi.
Bunun üzerine Şık, "Davanın kendisi siyasi" diyerek savunmasında eleştirilerine kaldığı yerden devam edince, başkan duruşmaya ara verdi.
DURUŞMA SALONU BOŞALTILDI
Şık da, "Umarım siz de bu şekilde yargılanmazsınız" diyerek mahkeme başkanına tepki gösterdi. İzleyicilerin de tepki göstermesi üzerine mahkeme salonu boşaltıldı.
Öte yandan, duruşma öncesi için yapılan basın açıklamasına; CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Barış Yarkadaş, HDP Milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu ve Garo Paylan ile gazeteciler, avukatlar ve meslek örgütü temsilcileri katıldı.
YENİ KHK'YA TEPKİ
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, "KHK ile getirilen en vahim düzenleme 'resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına ve resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın' darbe teşebbüsü ve terör eylemlerinin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler için getirilen cezasızlıktır. Peşinen ifade edelim ki, bu hüküm yok hükmündedir. Suç teşkil eden bir eyleme rağmen herhangi bir kişinin hukuken sorumlu tutulamayacağına ilişkin cezasızlık düzenlemesi hukuken genel mantığa ve felsefesine aykırıdır. Biz demokrasi özlemimizi hukuku temel kılarak ararken, dün 695. ve 696 sayılı KHK'lar ile getirilen bu yeni düzenlemeler, işimizi daha da güçleştirdi. Kısaca dünden bu yana yükümüz daha da ağır… Çünkü bu KHK'lar kanun hükmünde olsa bile hukuk hükmünde değildir. Savunma hakkı, böylesine yok sayılıp görmezden gelinince, adına yargılama dediğiniz o oturumların daha hızlı ve dilediğiniz şekilde yürüyeceğini sanıyorsanız bunların hepsi AİHM'den dönecektir. Bu süreç, en çok da FETÖ sanıklarına yarayacaktır. Hukuktan vazgeçerek adalet sağlanması olanağı yoktur. Avukatlar olarak mücadelemizi yılmadan sürdüreceğiz" dedi.
"HUKUK DEVLETİNİN TABUTUNA ÇAKILAN SON ÇİVİDİR"
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran da, dün çıkarılan KHK'ları eleştirerek, "Ne yazık ki paramiliter güçler oluşturulmak için ön açıldı ve bilinçli yapıldı. Vatandaş vatandaşa kırdırılacak hale geldi. Bu ülkede kolluk güçleri yok mu da, vatandaşa böylesine bir yetki verilme çabasına girildi. Bunun bir iç savaşa götüreceğini tahmin etmiyorlar mı? Tam tersi tahmin ediyorlar. Bunlardan çıkan sonuç şudur; artık TBMM bitmiştir. OHAL artık uygulanan rejim haline gelmiştir. Anayasa Mahkemesi sadece adı olan bir mahkemedir. Üzülerek söylüyorum. Bu son iki KHK, hukuk devletinin tabutuna çakılan son çividir" ifadesinde bulundu.
EREN: GİZLİ SAKLI BİR ŞEY KALMADI
DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren de, Akın Atalay ile Murat Sabuncu'nun 421 gündür, Ahmet Şık'ın 360 gün, Emre İper'in ise 263 gündür tutuklu olduklarına dikkat çekerek, "Herkes biliyor ki Cumhuriyet Gazetesi'ne başlatılan operasyon, tutuklamalar ve sonrasındaki yargılama süreci daha ilk günden itibaren kocaman bir yalandı. Gizli saklı bir şey de kalmadı artık. O yüzden tavsiyemiz; ülkenin daha fazla ne kadar rezil olabileceği hesabını yapmayı bırakıp arkadaşlarımıza özgürlüklerini iade etmenizdir" diye konuştu.
Topluluk konuşmaların ardından Cumhuriyet Gazetesi davasının görüldüğü mahkeme salonuna çıktı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, sanıklar Can Dündar, Mehmet Murat Sabuncu, Mehmet Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay'ın "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" suçundan ayrı ayrı 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik'in "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından ayrı ayrı 11,5 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, sanıklar Bülent Utku, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya'nın "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından ayrı ayrı 9,5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmalarını öngörülüyor.
İddianamede, sanıklar Güray Tekinöz ve Turhan Günay'ın "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından ayrı ayrı 8,5 yıldan 22 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Twitter'daki "jeansbiri" hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu'nun "silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla, firari sanık İlhan Tanır'ın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi talep edilen iddianamede, Ahmet Şık'ın "PKK ve DHKP/C'' silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor. (AA)