MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
DEÜ'den tüm detaylarıyla 'son' kampüs açıklaması: Kısa sürede el birliğiyle...
Güncel
8 Temmuz 2019 Pazartesi 08:56

DEÜ'den tüm detaylarıyla 'son' kampüs açıklaması: Kısa sürede el birliğiyle...

GSF Fakültesi'nin Tınaztepe Yerleşkesi'ne taşınması kararıyla ilgili kriz sürerken DEÜ Rektörlüğü son olarak Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)  İzmir Şubesi'nin 'DEÜ Rektörlüğü ne yapmaya çalışıyor' başlığıyla yaptığı açıklamaya detaylı bir yanıt verdi, süreci tüm detaylarıyla anlattı.

GERÇEKİZMİR - Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi'nin (GSF) ve Konservatuvarı'nın Narlıdere Kampüsü’nün, depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle Tınaztepe Yerleşkesi'ne taşınması kararıyla ilgili tartışmalar sürüyor. 

Karar fakülte öğrencilerinin isyanına yol açarken, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer önemli bir adım atmış ve üniversite rektörlüğüne gönderdiği yazıyla, taşınması planlanan fakültenin bugünkü binasını sağlamlaştırmak için her türlü desteğe hazır olduklarını söylemişti. DEÜ Rektörlüğü'nden Soyer'in girişimine olumlu yanıt gelirken işbirliğinin yolu açılmıştı.

DEÜ Rektörlüğü son olarak Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)  İzmir Şubesi'nin 'DEÜ Rektörlüğü ne yapmaya çalışıyor' başlığıyla yaptığı açıklamaya detaylı bir yanıt verdi, süreci tüm detaylarıyla anlatırken "Sonuç olarak Buca Tınaztepe yerleşkemizdeki binamızda gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra GSF ve Konservatuvarımız geçici süreliğine buraya taşınacaktır. Ulaşım konusunda her türlü kolaylık mensuplarımıza sağlanacaktır. Diğer tarafta ise binaların güçlendirme veya yıkılma çalışmalarına ivedi şekilde başlanacaktır. Bu konuda İzmir Büyükşehir Belediyesi, yardımcı olmak istediğini beyan etmiştir. Benzer destek ve bağışlarla kısa sürede sanat yerleşkemizi yeniden ortaya çıkartacak; güvenli ve daha güzel bir geleceğe elbirliğiyle adım atacağız" ifadelerine yer verildi. 

İŞTE O AÇIKLAMA 

Üniversitemiz Güzel Sanatlar Fakültesi ve Devlet Konservatuvarının Geçici Olarak Tınaztepe Kampüsüne Taşınması Hususunda Son Kez Kamuoyu Açıklamasıdır.

Üniversitemizin Güzel Sanatlar Fakültesi ile Konservatuvar binalarının depreme dayanıklı olmadığı yönündeki raporlarına ve konuyla ilgili Rektörlük makamımızın yaptığı bilgilendirme toplantılarına rağmen, aklın sınırlarını zorlayan; kamuoyu vicdanını da rahatsız eden bir takım açıklamalarda bulunulmaktadır. Bugüne kadar duymazdan geldik ve ses çıkarmadık. Amacımız her zaman işimizi yapmak oldu. Bunu yaparken açık, net ve şeffaf davrandık. Sadece bilimsel doğrulara ve mensuplarımızın menfaatlerine yönelik hareket ettik. Buna rağmen sistematik şekilde Dokuz Eylül Üniversitesi’ne zarar verilmek istenmesine şahit olduk. Buradan tekrar hatırlatmak isteriz ki: eğer ortada yapılmak istenen yapıcı bir eleştiri varsa, bunun usul ve yöntemi bellidir. Bunun yerine basın üzerinden üniversitemizi sürekli tartışmaya çekmek, kimseye sonuç getirmez. Konu, insan hayatını doğrudan ilgilendiren bir takım tehditleri barındırmaktadır. Dolayısıyla muğlak laflar veya gerçekçi olmayan öneriler ile bu sorunlar çözülemez. Üniversite yönetimi olarak Dokuz Eylül ailemizin fertlerinin zihinlerindeki soruları gidermek ve onların manipülatif sizlerle paylaşıyoruz. 

BÜTÜN KAMU KURUMLARI İÇİN GEÇERLİ
Ülkemizdeki bütün kamu kurum ve kuruluşlarında yapı stoğunun mevcut durumunu ve depreme dayanıklı olup olmadığını belirleyecek çalışmaların yapılması zorunludur. Burada tercih söz konusu değildir. Bu çalışmalar, özellikle 2000 yılından önce inşa edilen yapıları kapsamaktadır. Yani bu, sadece üniversitemize özgü bir durum değildir. Özetle bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili mevzuata göre, bu veya benzeri çalışmaları yaptırması zaten şarttır. O yüzden bağımsız denetim kuruluşları faaliyet göstermekte; konuyla ilgili yetkili kurumlar bunun için çalışmaktadır. 

SÜREÇLER FARKLI İŞLEMEKTEDİR
Deprem gerçeği hem kamu binaları hem de konutlar ve diğer yapılar için geçerlidir. Sadece süreçlerle ilgili bir takım farklılıklar vardır çünkü birinde hane halkı adına diğerinde ise bütün kurum ve vatandaşlar adına planlamalar söz konusudur. Dolayısıyla buradaki süreçler, birbirinden tamamen farklıdır. Bir anlamda işler, “Elimizde rapor var. Ya yapalım ya yıkalım” diyeceğiniz kadar kolay yürümez. Bunun sebebi ise kamu işleyişinde raporla birlikte yeni bir süreç başlatma zorunluluğunuzun olmasıdır. O zaman, hizmet alımından ihaleye çıkılmasına kadar uzun bir işlemler zinciri karşınıza çıkar. Konu ‘diyalog kurmaya çalışarak’ çözülemez; muğlak ve sığ yaklaşımlarla bu iş sonuca bağlanamaz. 

KAFANIZA GÖRE İŞ YAPAMAZSINIZ
Her ne kadar bunun olabileceğini düşünen ve kanunları da kendilerine göre yorumlayan bazı kişiler olsa da bunun gerçekleşmesi fiziki ve psikolojik olarak mümkün değildir. Aslında bunun olmayacağını o kurumların bilgisiz temsilcileri de gayet iyi bilmektedir ancak onların gayesi, mensuplarımızın can ve mal güvenliği değildir. Onların amacı, siyasi emellerini gerçekleştirmek ve olası bir makam ya da mevki edinmek için kendilerini gösterecek bir kavga zemini oluşturmaktır. Ancak üniversite olarak bizim üslubumuz buna uygun değildir. Söz konusu kişiler, özünde temsil ettikleri kurumlara da zarar vermektedirler. Bu kişi ve kurumlarımıza önerimiz, öncelikle kendi oturdukları binalar başta olmak üzere kaçak yapıldığı bilinen bazı belediye binaları, kurum, kuruluş, alışveriş merkezi vb. binalar olmak üzere diğer yerlere de dikkatlerini çevirmeleridir. 
Çünkü Üniversite yönetimi olarak bizler GSF üzerinden iddialarda bulunan kişi ve kurumların İzmir’deki hangi kamu kurumu için aynı olağanüstü hassasiyeti gösterdiklerini merak etmekteyiz. İzmir’de bir tek GSF midir deprem riski altında olan? Başka yer yok mudur? Bu soruların cevabı elbette bellidir. Ancak bunu dile getirmek, GSF üzerinden siyaset yapmak kadar etkili değildir. Güçlendirmeye yönelik rapor ve etüt yapılıp yapılmadığını merak eden bazı kişiler, toplam yedi yapıdan oluşan bir yerleşkedeki etüt çalışmalarının kısa sürede tamamlanamayacağını bilmeyecek kadar da mesleklerine hakimdirler. Üstelik kendilerini yetiştiren, profesör düzeyine ulaşmış insanların varlığına rağmen… Aslında mesleklerine ve kendilerini yetiştiren hocalarına biraz saygı duysalar, derslerini dinleseler, böyle talihsiz açıklamaları zaten yapmazlar. Bağımsız denetimi yapacak olan kişilerin hazırladığı rapor kabul görecek ancak o kişiyi yetiştirenlerin, mesleki bilgiyi kazandıran hocaların hazırladığı deprem raporu kabul olmayacak. Bu çelişki ve art niyetin takdirini kamuoyunu bırakıyoruz.

KİMSEYE KULLANDIRAMAZSINIZ
Bu çalışmaların GSF ve Konservatuvarda yapılmasının özel bir sebebi yoktur. Zaten bu çalışmalar geçtiğimiz yıllarda planlanmış ve ilk çalışmaları başlatılmıştır. Yani yeni bir şey de değildir. Benzer planlamalar diğer birimler için de yapılmaktadır. Balçova’daki araziye gelince; burası hazineye aittir ve eğitim amacıyla kurumumuza tahsis edilmiştir. Yani burayı başka amaçla kullanamazsınız; peşkeş çekemez, AVM yapamazsınız. Dolayısıyla yapacağınız tek şey, orayı amacına uygun kullanmak ve dönüştürmektir. Üniversitemizde GSF ve Konservatuvarın dışında 97 birim bulunmaktadır ve buradaki toplam mensup sayısı da 85 bindir. Hal böyleyken “Bizden başladın da niye onlardan başlamadın” diyecek bir durum ortada yoktur. Üniversitemizdeki her yapı için bu durum geçerlidir. Kimse günah keçisi de değildir, suçlu da değildir. Öğrenci ve hocalarımızın buradan gitmek istememelerinin nedenlerini gayet iyi anlamaktayız. Hak da veriyoruz, ancak ivedi şekilde çözüm üretilmesi gereklidir. 

SORUMLULUĞUMUZ VAR
GSF ve Konservatuvar binasını açık tutmak mevcut yönetimimiz için bir risktir. Çünkü bütün sorumluluk üniversite yönetimindedir. Ne milletvekilleri ne oda yönetimleri ne de bir başka kişidir burada sorumlu olan. Binalarda olası bir çökme ya da yıkılma anında, geri dönülmez kayıplara sebebiyet verilebilir. Böyle bir durumda öğrenci, akademik ve idari personelin ailelerine bu durumu açıklayacak olan üniversite yönetimidir. Katılımcı, şeffaf ve sorumluluk sahibi bir yönetim olarak, çeşitli tarihlerde toplantılar düzenleyerek konuyu en açık şekilde izah ettik. Soruları dinledik; imkanlarımız ölçüsünde ne yapabileceğimizi dile getirdik. Önerdiğimiz çözüm ise buradaki yükseköğretim ve sanat faaliyetlerinin bir süreliğine Buca Tınaztepe yerleşkemizde bulunan ve yeni yapılan binada sürdürülmesi şeklinde oldu. Bunun altında aranabilecek başka hiçbir şey yoktur. Ortada ne sanat düşmanlığı ne de burayı birilerine verme hedefi vardır.

MEVCUT DURUMUN FARKINDAYIZ
Her gün gerek yazılı gerek sözlü olarak yukarıdakine benzer sorulara muhatap olmaktayız. Bu noktadaki hassasiyetleri; kaygı ve korkuları anlıyoruz. Aile fertlerimizle aynı hisleri ve duyguları paylaşıyoruz. Bilinmedik diyarlardan gelen gezginler değiliz ki; üniversitenin koruyucusu ve hizmetkarıyız.  Elbette, Buca’daki söz konusu bina, güzel sanatlar veya konservatuvar eğitimi baz alınarak inşa edilmiş değildir. Çeşitli nedenlerle inşası geciken bu yapı temelde hizmet binası olarak düşünülmüştür. Dolayısıyla hiçbir zaman GSF binası olarak hayal edilmemiştir ve fiziki durumu da buna göre tasarlanmamıştır. Yönetimimize en çok hatırlatılan konu budur. Bizler de durumu zaten biliyoruz, buna itiraz da etmemekteyiz. Ancak hangi üniversite yönetimi, stratejik eylem planında böylesi büyük bir taşınma, lojistik operasyon, yıkım veya inşa süreçlerini yürütmek ister ki? Mensuplarının mağdur edilmesini arzular ki? İnsanları, mantıklı düşünmeye davet ediyoruz. Tabi ki kolay ve istenen bir durum değil ancak bunun bir şekilde yapılması gerekmektedir. 

ÇÖZÜM ÖNERİSİ DEĞİL SADECE ELEŞTİRİ SUNULUYOR
Üniversite olarak sorunları çözmek, bizim asli vazifemizdir. Peki, yapılan eleştiriler neden konuyu açıklığa kavuşturmaya dayanmamaktadır? Çözüm, insanlar içindeyken ve risk altındayken binaları güçlendirmek ya da yıkmak mıdır? Okulun bahçesine çadır kurup iki bin insanın burada barınması mıdır? Bizden istenen bu mudur? Üniversite yönetimimizin açıkladığının dışında kamuoyunda günlerdir tartışılmaya çalışılan ancak bir türlü kimsenin dile getirmediği net çözüm nedir? Birilerinin bildiği ancak alanında uzman birçok bilim insanının kafa yormasına ve pek çok bürokratın da günlerce uykusuz kalmasına sebep olan bu bulunamaz çözüm nedir? Yönetim olarak geçici önerimizin ne olduğunu açıklamamıza rağmen; yapılmak istenen nedir? Bizler her türlü somut ve gerçekçi öneriye açığız.  Üniversite yönetimi olarak bırakın sanata engel olmayı; sanatçılarımıza nasıl destek olabiliriz, onları üzmeden nasıl çözüm üretebiliriz diye düşünmekteyiz. Ancak geldiğimiz nokta üzücü ve düşündürücüdür.  

BUCA’DA GÜVENLİK SORUNU BULUNMAMAKTADIR
Buca’da binlerce öğrencimiz bulunmaktadır. Bunlardan hiçbiri güvenlik ya da benzeri bir sorun yaşamamaktadır. Buradaki insanları ‘öcü’ gibi göstermeye de kimsenin hakkı yoktur. Geçici süreli taşınmanın ardından binalar güçlendirilince veya yeniden inşa edilince, her iki birimimiz buraya geri dönecektir. Defalarca bunu söylememize rağmen bir takım kişi ve kurumlar durumu hala anlamamakta ısrar etmektedir. Burada hatırlatmak isteriz ki Alsancak’taki mevcut Rektörlük binası, tescil edilmiş bir kültür mirasıdır. Buradaki yapacağınız en ufak bir düzenleme dahi, izinler ve uzun süreçler gerektirmektedir. Rektörlüğü Buca’ya taşıyıp, GSF ve Konservatuvarı Alsancak’a taşımak; birkaç yıl sonra aynı işlemi yeniden yapmak hangi mantığa sığmaktadır? Bunun bilim ile mühendislik ile yönetimsel sorumluluk ile bağdaşabilecek bir noktası bulunabilir mi? Akla mantığa sığmayacak; insanların zekası ile alay edecek böyle bir çözüm önerilmektedir. Böyle bir şey söz konusu değildir. 

ELBİRLİĞİYLE ADIM ATACAĞIZ
Sonuç olarak Buca Tınaztepe yerleşkemizdeki binamızda gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra GSF ve Konservatuvarımız geçici süreliğine buraya taşınacaktır. Ulaşım konusunda her türlü kolaylık mensuplarımıza sağlanacaktır. Diğer tarafta ise binaların güçlendirme veya yıkılma çalışmalarına ivedi şekilde başlanacaktır. Bu konuda İzmir Büyükşehir Belediyesi, yardımcı olmak istediğini beyan etmiştir. Benzer destek ve bağışlarla kısa sürede sanat yerleşkemizi yeniden ortaya çıkartacak; güvenli ve daha güzel bir geleceğe elbirliğiyle adım atacağız. Üniversitemiz eğitime ilişkin her türlü planlama konusunda etkinliğe ve yetkinliğe sahiptir. Bundan sonra da gerekli gördüğü planlamaları yapmaya devam edecektir. Bu süreçle ilgili kirli bilgi ve söylemlere itibar etmemenizi diliyoruz. 

Üniversitemize ve kamouyuna son kez saygıyla duyurulur. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir