GERÇEKİZMİR - Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK) bağlı Genel-İş adil ve eşit ücret, kadro hakları ve vergide adalet için tarihi bir eyleme imza atıyor.
DİSK'e bağlı Genel-İş'te örgütlü belediye işçileri bugün saat 12.00'dan sonra ülke çapında iş bıraktı.
Türkiye genelinde yaklaşık 140 bin belediye işçisinin iş bırakacağı bildirilen eylem öncesinde sendikadan yapılan açıklamada talepler şöyle sıralandı:
• İnsanca yaşayacak bir ücret için tüm ücretler iyileştirilmelidir!
• Belediye şirket işçilerine uygulanan ayrımcılık son bulmalıdır!
• Kadro ve ilave tediye haklarımız derhal verilmelidir!
• Vergide adalet sağlanmalı ücretlerdeki gelir vergisi kesintisi düşürülmelidir!
Öte yandan açıklamada işverenlere, iktidar, siyasi partilere çağrı yapılarak işçi ücretlerinde iyileştirme vurgusu yapıldı.
İZMİR'DE DE HAYAT DURDU: 35 BİN BELEDİYE İŞÇİSİ EYLEME!
İş bırakma eylemine İzmir'den de büyük bir katılım var. Büyükşehir ve ilçe belediyelerinde çalışan binlerce emekçi yarım gün iş bırakarak acil iş kolları dışında hizmet üretmeyi durdurdu.
ESHOT KONTAK KAPATMADI
Öte yandan DİSK yöneticileri dün yaptıkları eylemde İzmir'de toplu ulaşımın can damarı olan ESHOT ile ilgili kararını açıkladı. Buna göre DİSK İzmirlileri mağdur etmemek için ESHOT'ta kontak kapatmama kararı aldı.
KONAK’TA KİTLESEL EYLEM!
İş bırakan emekçiler, Konak’ta bulunan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) önünde toplanarak, kitlesel basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Genel-İş Başkanı Remzi Çalışkan da katılım gösterdi. Ellerinde pankartlarla alana akın eden işçiler, “Kadro hakkımız gasp edilemez”, “İnsanca bir ücret istiyoruz”, “Ücrette adalet istiyoruz” ve “İnadına sendika inadına DİSK” sloganları attı.
"ENFLASYON TÜİK SEPETİNDE DÜŞÜYOR"
Ülkedeki ekonomik krizin giderek derinleştiğine dikkat çeken Çalışkan, “İşçi ve emekçilerin geçim derdi gün geçtikçe büyüyor. ‘Dövizi kontrol altına aldık’, ‘Enflasyon düşüyor’ söylemleri gerçeği yansıtmıyor. Bunu hep birlikte yaşayarak görüyoruz. Döviz rekor üstüne rekorlar kırıyor, enflasyon yalnızca TÜİK sepetinde düşüyor. Çarşıda pazarda markette zamlar hız kesmeden devam ediyor. Biz işçiler, biz üretenler, biz Belediye işçileri için hayat pahalılığı almış başını giderken alım gücümüz düştükçe düşüyor. Krizin sebebi biz değiliz. Sebebi olmadığımız, tamamen iktidarın yürüttüğü politikaların sonucu olan bu derin krizin tüm yükünü çekmeye mecbur değiliz. İktidar batırdığı ekonomiyi düzeltmek adına yine patronları, sermaye çevrelerini önceleyen politikalarını sürdürmeye kararlı görünüyor. İşçi sınıfının ve emekçilerin temel talepleri olan gelir dağılımdaki adaletin sağlanması, vergide adaletin gerçekleşmesi, insanca yaşanabilir bir ücretin sağlanması, sendikal hak ve özgürlüklerin genişletilmesi gibi konularda ne yazık ki bir adım atılmıyor. Öyle ki, yarattıkları krizle tükettiklerini emekçilerin yoksulların cebinden alarak tamamlamaya çalışıyorlar” dedi.
"BUNA SESSİZ KALAMAYIZ"
Gelir vergisi ve dolaylı vergiler adıyla alınan adaletsiz vergilerle devletin elinin emekçinin cebinden çıkmadığını söyleyen Çalışkan, “Yüksek oranlı vergiler yetmezmiş gibi bir süre önce MTV oranlarında yüzde 100 artış yapan iktidar son Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile harçlara ve KDV oranlarına da zam yaptı. Anlaşılan o ki vergilerle dilim dilim soyulmaya devam edeceğiz. İktidara sesleniyoruz: Önceliğiniz servet sahipleri ve patronlar değil, emekçiler olsun, önceliğiniz işçiler olsun. Önceliğiniz yoksullar, geçinemeyenler, evine ekmek götüremeyenler olsun. Bu ağır koşullarla kuşatılmışken ücretlerdeki erime her geçen gün artıyor. Toplu iş sözleşmeleri ile elde edilen ücret artışları, hayat pahalılığı karşısında eriyor. İşverenler bu sefer de ekonomik ve siyasal belirsizlikleri ileri sürerek toplu sözleşmelerde işçi ücretlerini baskılamaya çalışıyor. Ülke genelinde sendikalı ve toplu iş sözleşmeli işçi sayısı zaten yüzde 10. Böyle bir ortamda ücretler yasal asgari ücret düzeyine sıkışıyor. Tüm sektörlerde asgari ücret yaygın temel ücret haline gelmiş ve tüm sendikalı işyerlerini de kuşatmış durumdadır. Buna sessiz kalamayız” ifadelerini kullandı.
"EK PROTOKOL GÖRÜŞMELERİNİ BAŞLATIN"
Geçmiş yıllarda yasal asgari ücretin birkaç katı ücret alan belediyelerin kadrolu işçilerinin bile bugün yasal asgari ücret civarına yaklaşmış durumda olduğuna işaret eden Çalışkan, “Belediye şirketlerinde çalışan işçilerin durumu ise daha vahim bir hale gelmiştir. Belediye şirketlerinin büyük bir bölümünde ücretler yasal asgari ücret düzeyindedir. Toplu sözleşmeler ile kazanılan sosyal hakları saymazsak belediyelerdeki tüm işçilerin ücretleri asgari ücret düzeyine gelmiştir. Arkadaşlar bunu kabul etmemiz mümkün mü? Merkezi idareye bağlı kamu kurum ve kuruluşlarında en düşük işçi ücretinin net 20 bin TL’nin üzerine çıktığı en düşük memur maaşının ise net 22 bin TL seviyesine geldiği bir ortamda tüm belediye işçilerinin ücretlerinde iyileştirme yapılması artık kaçınılmazdır. Sendikamız DİSK/Genel İş siyasal iktidarın ve belediye işverenlerinin işçilere reva gördüğü düşük ücret dayatmasını kırmaya kararlıdır. Bugünden itibaren örgütlü olduğumuz tüm işyerlerinde insanca yaşayacak bir ücret için mücadelemizi yükselteceğiz. Ülkedeki tüm belediye işverenlerine çağrı yapıyoruz! Belediye yönetimleri her şeyden önce kendi çalışanlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmek zorundadır. Ekonomik kriz ve düşük ücret kıskacında çalışan yüzbinlerce belediye işçisinin sesine kulak verin. Kamusal hizmetinin, halka hizmetin aksamasını istemiyoruz. Ancak tercihlerinizi ve önceliklerinizi en zor koşullarda bile halka hizmet üreten işçilerin yaşam koşullarını iyileştirmekten yana kullanmanız zorunluluktur. Bunun için toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam eden işyerlerinde işçilerin taleplerini karşılayacak ve insanca yaşanacak bir ücret düzeyi için gereken adımları atın. Toplu iş sözleşmesi yürürlükte olan tüm işyerlerinde ise belediye işçilerinin ücret ve sosyal haklarını iyileştirecek ‘ek protokol’ görüşmelerini derhal başlatın” diye konuştu.
TALEPLERİ SIRALADI
İktidara ve Meclis’teki tüm siyasi parti gruplarına çağrı yapan Çalışkan, şunları söyledi: “Seçim yatırımı da olsa kamuda yapılan veya vaad edilen iyileştirmeler ve zamlar yeterli değil. Daha fazlasına ihtiyaç var. Çünkü kaşık ile verdiğinizi kepçeyle; zamlarla ve adaletsiz vergilerle geri alıyorsunuz. Alım gücümüz günden güne düşüyor. Önemli olanın alım gücü olduğunu buradan tekrar haykırıyoruz. Belediye işçilerinin muhatabı belediye işverenleridir, iki yılda bir toplu sözleşme yapıyoruz. TİS’ler ile aldığımız kazanımlar üç ay sonra yok oluyor. Biz belediye işçilerini görmeyenlere buradan ve Türkiye’nin her yerinde ayağa kalkan ve iş bırakan binlerce belediye işçisiyle gösteriyoruz. Bizi bu bozuk düzeninizde ezmenize müsaade etmeyeceğiz. 696 sayılı KHK ile belediye işçilerine yapılan ayrımcılık derhal kaldırılmalıdır. Belediyelerde çalışan işçilerin yüzde 90’ını teşkil eden ve kamunun işini yapan belediye şirket işçileri de hakları olan kadroya geçirilmelidir. Bu hakkımızı alana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Belediye işçilerinin yıllardır mahrum bırakıldığı 52 günlük ilave tediye hakkı da bir an evvel verilmelidir. Belediyelerin önemli bir bölümünde var olan ekonomik zorlukları ortadan kaldırmak için belediyelerin gelirleri artırılmalıdır. Bunun için; İller Bankası paylarında kesinti yapılmaması, Merkezi bütçeden belediyelere işçi ücretlerine ilişkin pay aktarılması, Personel giderlerine ilişkin getirilen bütçe sınırlamalarının kaldırılması gibi düzenlemeler bir an evvel hayata geçirilmelidir. Ayrıca kıdem tazminat tavanı uygulaması işçilerin mağduriyetine neden olmaktadır. Son memur maaş uygulamasından doğacak düşük kıdem tazminatı tavanına ilişkin mağduriyetlerin giderilmesini talep ediyoruz.”
"İNSANCA YAŞANACAK ÜCRET!"
Belediyelerde çalışan emekçilere de seslenen Çalışkan, “Merkezi hükümetin uygulamaları ile belediye işverenleri arasına sıkışıp ücretlerimizin erimesine sessiz kalmayacağız. Talebimiz eşitliktir. Talebimiz insanca yaşanacak bir ücrettir. Bu talep sadece üyelerimizin değil, yüz binlerce belediye işçisinin ortak talebidir. Tüm belediye işçilerini 4 ana talebimiz etrafında mücadele etmeye çağırıyoruz. İnsanca yaşayacak bir ücret için tüm ücretler iyileştirilmelidir! Belediye şirket işçilerine uygulanan ayrımcılık son bulmalıdır! Kadro ve ilave tediye haklarımız derhal verilmelidir! Vergide adalet sağlanmalı ücretlerdeki gelir vergisi kesintisi düşürülmelidir! Çağrımız tüm belediye işçilerinedir. Belediye işçileri olarak sesimizi yükseltelim. Taleplerimiz için hep birlikte mücadele edelim ve kazanalım diyoruz. Her zaman söyledik ve yine söyleyeceğiz. İşçi sınıfının çıkarları kazanımları ve haklarının korunması ancak katılımcı toplumcu özgürlükçü ve gerçek bir demokrasi ortamında sağlanır ve korunur. Bu bilinçle hem emek hem demokrasi mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz” açıklamasını yaptı.