Büyükşehir'in desteği EGEV Özgencil Grup’un iş birliği, EBSO, İZTO ve EİB'in stratejik partnerliğindeki Ege Ekonomik Forum’un bu yıl 6’ncısı düzenlendi. Foruma online katılan Bakan Muş “2022 yılı Ocak-Kasım dönemi ihracatımız geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 14 oranında artmış ve 231 milyar dolar seviyesine çıkarak güçlü bir performans göstermiştir” derken Soyer ile oda başkanlarından da çarpıcı mesajlar geldi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin destekleri, Ege Ekonomiyi Güçlendirme Vakfı (EGEV) Özgencil Grup’un iş birliği, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Odası ve Ege İhracatçı Birlikleri’nin stratejik partnerliğindeki Ege Ekonomik Forum’un bu yıl 6’ncısı düzenlendi.
“Geleceğin Sinyalleri-Jeopolitik, Ekonomi, Bilim, Teknoloji, Çevre ve İnsan” ana temasıyla Ege Palas Business Hotel’de organize edilen foruma İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Köy Koop Başkanı Neptün Soyer, EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam, Özgencil Grup Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Özgencil, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut Özgener, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ ve iş dünyasının temsilcileri katıldı. Ticaret Bakanı Mehmet Muş ise yoğunluk nedeniyle programın açılışına online olarak katıldı.
BAKAN MUŞ ONLİNE KATILDI
Küresel ekonominin zorlu bir dönemden geçtiğine işaret eden Ticaret Bakanı Mehmet Muş, “Enflasyon pandemi öncesi döneme göre oldukça yüksek seyrederken, sıkılaşan mali politikalar, Rusya-Ukrayna Savaşı ve pandeminin tedarik zincirleri üzerindeki yansımaları küresel ekonomik görünümü olumsuz etkilemektedir. Kış aylarına girildiği bugünlerde enerji tedarikine ilişkin sorunlar ve 1970’lerde yaşanan petrol krizlerinden beri en yüksek seviyelerde seyreden enerji fiyatları giderek daha önemli bir konu haline gelmektedir. Bunun sonucunda enflasyon artmakta ve enflasyonu kontrol altına almak adına merkez bankalarınca uygulanan sıkı para politikaları da küresel bağlamda yapılan büyümedeki kaybı derinleştirmektedir. Bu çerçevede küresel ekonomide büyümenin ve ticaretin yavaşladığı bir döneme girdiğimizi görüyoruz. Önümüzdeki dönemde Ukrayna’da savaş ve başta Çin’de olmak üzere pandemiyle ilgili devam eden kısıtlamalar küresel ekonominin belirleyicisi olacaktır. Küresel ekonomide son yıllarda pandemi ve jeopolitik gelişmelere bağlı gelişen konjonktür ile iklim değişikliği ve dijitalleşmenin getirdiği yapısal dönüşüm küreselleşmenin paradigmalarını da değiştiriyor. Tedarik zincirlerinin çeşitlenmesi ve bölgeselleşmenin yanı sıra sağlık, savunma sanayi, iletişim teknolojileri ve gıda gibi kritik sektörlerde stratejik ekonominin sağlanması hedefleri ön plana çıkıyor. Bu noktada lojistik altyapı ve kabiliyetler de stratejik önem taşımaktadır. İklim değişikliğinin getirdiği zorluklar da yeşil dönüşümü gereklik haline getirmiştir. Bu çerçevede endüstriyel ekonomiye geçiş yenilenebilir kaynakların enerji üretimindeki rolünün merkezileşmesi, üretim ve tüketim süreçlerindeki karbon emisyonlarının minimize edilmesi, ekonomi politikalarının temel hedefleri arasında girmiştir” dedi.
SON 50 YILDAKİ EN BÜYÜK BÜYÜME ORANI
Küresel ekonomideki köklü dönüşümün Türkiye’nin ekonomik sıçrama hedefleri bakımından çok kritik fırsatları bünyesinde barındırdığını kaydeden Bakan Muş, “Ülkemiz bu fırsatlardan en fazla faydayı sağlayabilmek için gerekli tüm altyapı ve donanıma sahip. Biz de bu süreçte hedefimize en hızlı ve güvenli biçimde ulaşmak için önlemlerimizi alıyoruz. Böylesi bir atmosferde Türkiye’nin gelişmesine ve büyümesine katkı sağlayan iş insanlarımıza verdiğimiz destekle ve yürüttüğümüz çok yönlü çalışmalar sayesinde küresel ekonomideki olumsuz etkileri en aza indiriyor, ülkemizin küresel ekonomideki rolünü güçlendirmek için çalışıyoruz. Türkiye ekonomisi 2021 yılında yüzde 11,4 ile son 50 yıldaki en büyük büyüme oranına ulaşmıştır. 2022 yılının ilk 9 ayında da yüzde 6,2 gibi çok önemli bir büyüme performansı göstermiştir. Yüksek seyreden enerji ve gıda fiyatlarının olumsuz etkilerine rağmen kaydedilen bu yüksek oranlı büyümede mal ve hizmet ihracatına katkısı 3,4 puan seviyesinde gerçekleşmiş, ihracat büyümenin itici gücü olmaya devam etmiştir. Bu doğrultuda 2022 yılı Ocak-Kasım dönemi ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 14 oranında artmış ve 231 milyar dolar seviyesine çıkarak güçlü bir performans göstermiştir. Bununla beraber enerji, altın ve emtia fiyatlarında yaşanan sert artış ithalat faturalarımıza ve dolayısıyla dış ticaret dengemize olumsuz yansımayı sürdürmüştür. İhracatımızın sürdürülebilir artışı için bakanlık olarak destek mekanizmalarımız da dahil olmak üzere politika araçlarımızı olabildiğince çeşitlendiriyoruz. Bu kapsamda özellikle ülkemizi dünya tedarik zincirlerinin yeniden yapılanması sürecinde merkezi bir konuma yerleştirmeyi amaçlıyoruz. Bu çerçevede ihracatımızın menzilini arttırmak ve dünyanın en büyük pazarlarındaki payımızı yükseltmek için uzak ülkeler stratejisini devreye aldık. Bu strateji ile belirlediğimiz 18 uzak ülkeye ihracatımızı 4 katına çıkartarak ülkemizin ihracatına yıllık ilave minimum 60 milyar dolar katkı sağlamayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
İKTİSAT BİR KÜLTÜR HAREKETİDİR
Geçmişin Türkiye’sinin inşasında önemli rol üstlenen İzmir’in geleceğin inşasında da büyük sorumluluk taşıdığını belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Açılış konuşmaları bile bu forumun ne kadar öğretici ve geniş kapsamlı ufuk turu yapılacağının göstergesi gibiydi. İnsan evladının bu kainattaki evrimi devam ettiğine göre giderek sıkışan, sorunları derinleşen bu dünyada rekabetinde de giderek sertleştiğini görüyoruz. Ama bizim en büyük rakibimiz kendimiziz. Geçmişin Türkiye’sinin inşasında önemli rol üstelenen İzmir’in geleceğin inşasında da büyük sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz. 9 Eylül sadece İzmir değil Türkiye’nin kurtuluşuna işaret eder. İzmir İktisat Kongresi de kuruluşun temel taşıdır. Bu kongre aynı zamanda ortak aklın o koşullarda bile nasıl inşa edilebileceğini gösterdi bize. Atalarımız o günün koşullarında birbirlerini duyup dinlemeye karar almaya irade koymuşlar ve bunu başarmışlar. Özetle İzmir kuruluşun ve kurtuluşun şehri olarak geleceğin inşaasından da sorumludur. Bunu İzmir’den başka hiçbir şehirden bekleyemezsiniz. Bu İzmir’in hem hakkı hem de sorumluluğudur. Şubat ayında nihai oturumları gerçekleştiriyor olacağız, gelecek yüzyılın iktisat politikalarının neler olması gerektiğine dair geleceğe iz bırakacağız. Kaygının olduğu yerde umut da vardır ve her zaman olmuştur. Kaygılarımız sorunları çözmeye yönelik azmi perçinler. Tam da bu nedenle geleceği anlamaya yönelik girişimlerimiz her geçen gün güçleniyor. Bu forum da, bu girişimlerden biri... Şubat ayında yapacağımız birçok tartışmaya şimdiden ışık tutacak. İktisat aslında bir bilim değil kültür hareketidir. İktisat hayattır, biziz. Şehrimizdeki eşsiz güç birliği sayesinde ufku Türkiye’yi de aşan çok büyük sonuçlar ortaya konulacak” açıklamasını yaptı.
BU ÇALIŞMALAR BAŞKA KENTTE YOK
Bu yıl 6.’sı gerçekleşen Ege Ekonomik Forum’un önemine vurgu yapan EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam, “Bu çalışmaların hiçbiri başka bir kentte yoktur. Bu çalışmaları yaparken EGEV vizyonumuzu hiçbir zaman kaybetmiyoruz. Kent 100. yılına girerken ve yaşanan olayları doyasıya kutlamaya çalışıyor. İzmir, Türkiye’nin bayraktarlığını yapacak bir şehir olarak çok önemli işlere imza atıyor. 100. yılında İzmir ve Ege, Türkiye Cumhuriyetinin lokomotifidir. Şimdi yeni bir yüzyılın eşiğindeyiz. Dünya da yeni arayışlar içerisinde. Türkiye Cumhuriyeti, güçlü bölgesinin güçlü bir devletidir. Temel hedef, dünyada yeni adaletli bir ekonomik düzen oluşmasına katkı koymak olmalıdır. Bu çalışmaların tümünün altında yatan büyük gayretin bu olduğunu biliyorum. İzmir’de oluşan birlik ve beraberlikle bu forumu yaptık. Bu forumun ülkemize, bölgemize, kentimize ve insanlığa hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
TÜRKİYE’NİN ÇAĞI EKONOMİK KRİZ OLMAMALI
Dünyada ve Türkiye’de yaşanan ekonomik gelişmelere dikkat çeken Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Son 1 yıldır dünyanın her yerinde gıda enflasyonu genel enflasyonun çok üzerinde artıyor. Türkiye’de enflasyon dünya ortalamasının 10 kat üzerinde. Gelişmiş ülkelerde enflasyon yüzde 5’i aştığında onu yeniden yüzde 2’ye getirmek için 10 yıl gerekiyor. Gelişmemiş demokrasilerde enflasyonla mücadele çok daha zor oluyor. Büyüme ve asgari ücrete zam olumlu bir gelişme ama her gelen zam enflasyonu tetikliyor. Dünyanın çağı savaş, Türkiye’nin çağı da ekonomik kriz olmamalı. Türkiye 30 yıl geriye gitmeyi değil daha iyisini yapmayı hak ediyor” ifadelerini kullandı.
ÇÖZÜMÜN TEK YOLU EĞİTİM
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar da, “Pandemi öncesinde geleceğe dair çok heyecanlıyken, enflasyonun arttırdığı risklere ve enerji krizine geleceğe umutla bakmamızın önündeki engeller olarak görüyoruz. Bizim geleceği doğru okuyup, ona göre adımlarımızı atmamız gerekiyor. Nitelikli işgücünü sağlayabilmek için eğitimden başlamamız gerekiyor. AR-GE merkezlerinin sayısını arttırmak verimliliği arttırmak anlamına gelmiyor. Ürün geliştirme üzerine bir politika yok Türkiye’de. Bu eğitim sisteminde başka bir şey beklenemez. Çözümün tek yolu eğitim. Eğitim sistemimizi mutlaka acil bir şekilde değiştirmemiz gerekiyor. Ne kadar geç kalırsak gelişmiş ülkelerle aramızdaki fark büyüyor” diye konuştu.
YENİ BİR EKONOMİK KONJONKTÜR İLE KARŞI KARŞIYAYIZ
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut Özgener ise şunları söyledi: “Yeni bir ekonomik konjonktür ile karşı karşıyayız ve bu dönemde mevcut politikalarla işlerimizi aynı şekilde devam ettirmemizin mümkün olmayacağı anlaşılıyor. Önümüzdeki dönem, ekonomi politikalarının ve ticari tercihlerin yenilendiği bir süreçten geçmeye devam edeceğiz. Kentimiz dış ticaret fazlası veren bir kent. Son zamanlarda Türkiye genelinde bozulan bu dengeye rağmen hala ithalattan fazla ihracat yapmamızı da anlamlı buluyorum. Bu üstünlüğümüzü sürdürülebilir bir konuma kavuşturabilmemiz için gelecek dönemde ihracata yönelik politikaları oluşturmak önem taşıyor. Kentimizde, ekonomiyi tüm yönleriyle ele alan ve gelenekselleşen organizasyonların düzenlenmesi büyük önem taşıyor. Bu durum, 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi ile Cumhuriyet’in ekonomi politikalarının oluşturulmasına ev sahipliği yapan İzmir’in köklü geleneğinin güçlendirilmesine de imkan tanıyor. Forumun, ülkemiz ve kentimiz ekonomisine faydalı olacak değerlendirme ve çıktıları sunmasını diliyorum.”