MENÜ
İzmir
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Dışişleri Bakanı Fidan'dan SDG'ye uyarı
Politika
18 Aralık 2025 Perşembe 15:02

Dışişleri Bakanı Fidan'dan SDG'ye uyarı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG'nin zaman kazanmaya çalıştığına işaret ederek, "Tekrar askeri yollara başvurmak zorunda kalmak istemiyoruz ancak 'SDG', ilgili aktörlerin sabrının tükenmekte olduğunu anlamalıdır. 10 Mart Anlaşması'na bağlılıklarını yerine getirmeleri gereken bir noktaya gelmeliler." dedi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG'nin zaman kazanmaya çalıştığına işaret ederek, "Tekrar askeri yollara başvurmak zorunda kalmak istemiyoruz ancak 'SDG', ilgili aktörlerin sabrının tükenmekte olduğunu anlamalıdır. 10 Mart Anlaşması'na bağlılıklarını yerine getirmeleri gereken bir noktaya gelmeliler." dedi.

Fidan, TRT World'de yayınlanan "One on One" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Gazze Şeridi'nde ateşkese ve henüz ikinci aşamaya geçilmemesine ilişkin Fidan, bu ateşkesin Türkiye için çok değerli olduğunu belirterek, Gazze'de son 2 yıldır yaşanan dehşete, insanlık trajedisine ve soykırıma tanıklık ettiklerini hatırlattı.

Fidan, bu ateşkese ulaşmak için çok çaba gösterdiklerine işaret ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi eylülde New York'ta ABD Başkanı Donald Trump ile yapılan toplantının ateşkese yönelik bir dönüm noktası olduğunu söyledi.

Trump'ın bu durumun ciddi olduğunu ve ABD'nin bölgedeki ülkelerle bir şey yapması gerektiğini anladığını aktaran Fidan, "Şu anda ateşkes var ancak ateşkes sürekli ihlal ediliyor." dedi.

Fidan, bu durumun Türkiye için "hayal kırıklığı yarattığını" dile getirerek, ateşkes kabul edildiğinden bu yana neredeyse 400 Filistinlinin öldürüldüğünü, Filistinlilerin ise ateşkese riayet etmeyi sürdürdüğünü ifade etti.

Barış Planı çerçevesinde tarafların insanların korunması ve insani yardım konusunda kabul ettiği şartların açık olduğunu ancak şu andaki insani yardım miktarının hiçbir zaman yeterli olmadığını vurgulayan Fidan, bu büyük zorluklara rağmen Müslüman ülkelerin ve uluslararası toplumun ateşkesin ikinci aşamaya ilerlemesini istediğini belirtti.

Fidan, buna yönelik kamuoyuna yansımayan bazı görüşmeler olduğuna, genellikle "Barış Kuruluna", "Uluslararası İstikrar Gücüne", günlük işlerin yürütülmesine ve yürütme komitesine odaklanıldığına işaret ederek, gelecek birkaç hafta içinde bu görüşmelerin bazı sonuçlarını görebileceklerini söyledi.

Türkiye olarak bu müzakereleri yakından takip ettiklerini ve katkıda bulunmaya çalıştıklarını aktaran Fidan, sahadaki ateşkes sürecini de gözlemlediklerini, herhangi bir ihlal veya sorun tespit edildiğinde ilgili muhataplarla görüşerek gerekli adımların atılması için teşvikte bulunduklarını kaydetti.

"GAZZE İLE AYNI DURUMU BATI ŞERİA'DA DA GÖREBİLİRİZ"

Fidan, aksi takdirde Gazze'de insanların katledildiği ve soykırıma uğradığı korku günlerine geri dönülebileceğine dikkati çekerek, "Bu sefer sadece Gazze'de de değil, bu durum bulaşıcıdır. Allah korusun, aynı durumu Batı Şeria'da da görebiliriz." dedi.

Uluslararası İstikrar Gücüne Türkiye'nin olası katılımı ve İsrail'in buna yaklaşımına ilişkin Fidan, "Türkiye'nin, İsrail'in Filistin'de işlediği suçlara ve on binlerce Filistinliyi katletmesine karşı insanlığın ve uluslararası vicdanın sesi olduğunun" altını çizdi.

Fidan, Filistin'de yaşananların, Türkiye'nin karşı çıkması ve sesini çıkarması gereken bir durum olduğunu ve diplomatik olarak en başından beri bunu yaptığını vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:

"İsrail, uluslararası toplumdan bu düzeyde eleştiri ve kınama görmeye hiç alışık değil çünkü uluslararası toplum onlara, istedikleri her şeyi yapma, güvenlikleri için gerekli gördükleri her şeyi yapma konusunda açık çek vermiştir. Bu, toplu katliam anlamına gelse bile… Bu durum on yıllardır böyleydi ve İsrail uluslararası sistemden muaf tutuldu ama bence bu dönem artık sona erdi." diye konuşu.

"İSRAİL, TÜRKİYE'NİN ULUSLARARASI İSTİKRAR GÜCÜNE KATILIMINA ŞİDDETLE KARŞI ÇIKIYOR"

Türkiye'nin ortaklarıyla beraber bu sonuca ulaşılması için çok önemli bir rol oynadığının altını çizen Fidan, "Bu yüzden İsrail, Türkiye'nin katılımına şiddetle karşı çıkıyor ama burada tek ilgili aktör İsrail değil. Burada başka ilgili aktörler de var, bu yüzden onlarla da görüşüyoruz." ifadelerini kullandı.

Fidan, en başından bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın barış süreci için insani, askeri, güvenlik, teknik, altyapı ve sağlık gibi alanlarda ne gerekliyse Türkiye'nin hazır olduğunu ifade ettiğini hatırlatarak, bu alanların Türkiye'nin üzerinde çok çalıştığı alanlar olduğunu dile getirdi.

Gazze'de belli desteklerin sağlanması konusunda spesifik alanlarda çalışan geniş ve departmanlar arası ekipler olduğuna değinen Fidan, bunun doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatı olduğunu ve Dışişleri Bakanlığının da bu çabaları koordine ettiğini anlattı.

Fidan, Türkiye'nin Uluslararası İstikrar Gücüne katılmaya hazır olduğunu, İsraillilerin açıkça itiraz ettiğini ve Ankara'nın da diğer ortaklarla görüştüğünü yineleyerek, Türkiye için önceliğin sahada neyin gerekli olduğunu görmeyi teşkil ettiğini ve bunu kimin yapığının ikincil bir mesele olduğunu söyledi.

Bakan Fidan, "Gazze'de insanlık ve insani değerler lehine başka biri gelip aynı şeyi yapabilirse, bizim için sorun yoktur ancak bizim yardımımıza çok ihtiyaç varsa, biz de katkıda bulunmaya hazırız." dedi.

"İŞBİRLİĞİ MEKANİZMASI İLE DEAŞ'LA BAŞA ÇIKILABİLİR"

Fidan, Suriye'deki duruma ve olası terör örgütü DEAŞ tehdidine yönelik, "Evet, DEAŞ kesinlikle büyük bir tehdit, bununla başa çıkabiliriz. Bölge ülkeleri olarak, Türkiye ve Suriye olarak, iyi bir işbirliği mekanizması olduğu sürece, bu sorunu etkili bir şekilde çözebileceğimizi düşünüyorum " ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin, son 40 yılda terör örgütü PKK ve diğer terör unsurlarıyla mücadele ettiğine ve terörle mücadele konusunda bölgede çok tecrübeli bir ülke olduğuna işaret eden Fidan, bu tehditle başa çıkmak için kapsamlı beceri ve yetenekler geliştirdiklerini belirtti.

Fidan, geçen yıldan önce, Suriye'deki tehdit ortamı nedeniyle, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin sistemdeki çatlaklardan yararlanarak kendilerine bir yol bulabildiklerini anımsatarak, artık iç savaşın sona erdiğini, halkın Şam'ı yönettiğini ve şu anda sağlıklı bir işbirliği bulunduğunu dile getirdi.

İşbirliği mekanizması olduğu sürece bu tehditle başa çıkılabileceğinin altını çizen Fidan, şunları kaydetti:

"Bu nedenle, devrimin ilk aylarında, 2025'in başlarında, diğer bölge ülkeleriyle bir araya geldik ve şöyle dedik 'Bakın, Suriye şimdi iyileşme yolunda. Derin yaraları var ve iyileşmek için zamana ihtiyaçları var, bu yönde ilerlemek için uluslararası ve bölgesel desteğe ihtiyaçları var. Ancak bu arada, başka düşman unsurların bu süreçten yararlanmasını istemiyoruz.' Bu nedenle, o dönemde terörizmin en büyük tehdit olduğunu ve müdahale etmemiz gerektiğini düşündük. Bu işbirliği, Suriyeli ortaklarımızın zihninde ayrı bir farkındalık yaratmak açısından çok yararlı oldu çünkü onlar DEAŞ tehdidinin çok iyi farkındalar ancak 'uluslararası toplum DEAŞ ile nasıl mücadele ediyor ve ne tür mekanizmalara sahip', onlar artık devlet aktörleri ve bir devlet aktörü olarak bu sorunu diğer bölgesel ortaklarla birlikte ele alırken nasıl davranmalılar, bu onlar için başka bir şeydi ancak bu alana giriş yapmaları iyi oldu. Onlar bu sorunu çözme konusunda çok yetenekli ve istekli."

Fidan, Suriye'nin geçen ay Washington'da belgeleri imzalayarak ABD öncülüğünde 2014'te kurulan DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyonun parçası olduğunu anımsattı.

Bunun iyi bir girişim olduğunu vurgulayan Fidan, Suriye'nin diğer ülkelerle birlikte DEAŞ'la mücadeleye kararlı olduklarını çok net bir şekilde ortaya koyduğunu dile getirdi.

"HİÇBİR TERÖRİST UNSURUN SURİYE'Yİ İYİLEŞME YOLUNDAN ÇIKARMASINA İZİN VERMEMELİYİZ"

Fidan, askeri uzmanlarla, istihbarat uzmanlarıyla, diğer bölge ülkeleriyle, ABD ve diğer herkesin DEAŞ’la mücadele gündemini ilerlettiğine dikkati çekerek, "Hiçbir terörist unsurun Suriye halkını ve devletini iyileşme yolunda raydan çıkarmasına asla izin vermemeliyiz." dedi.

Suriye'de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG'nin durumuna ve Suriye'ye entegrasyon sürecine ilişkin Fidan, "Elbette sürecin hızından memnun değiliz. Biz, Suriyeliler ve bazı diğer ortaklar, isimlerini vermek istemiyorum, topluca 'SDG'nin daha fazla zaman kazanmaya çalıştığını düşünüyor. Bence kendileri için başka fırsatlar umut ediyorlar, belki başka bir bölgesel kriz şeklinde, belki de İsrail'in Suriye ve diğer yerlere yönelik yayılmacı politikaları nedeniyle. Bu yüzden, bence iyi olan şey, Amerikalı ortaklarımızın bu sürecin tamamlanması gerektiğinin çok iyi farkında olmaları çünkü bu, ülkenin birliği için çok önemli." diye konuştu.

Fidan, Suriye muhalefetinin her farklı unsurunun, silahlı grupların, "SDG" hariç, şu anda Suriye Savunma Bakanlığına bağlandığını anımsatarak, "Çünkü onlar eski muhalefet yapısında muhalefet üyesi değillerdi. Farklı gruplar vardı. Her zaman tek bir komuta ve kontrol altında değillerdi. Şimdi ise Savunma Bakanlığının komuta ve kontrolü altına girmeyi kabul ettiler. Bu, ulusal birlik için çok önemlidir çünkü bir devlette farklı otoritelere izahat veren iki veya üç farklı silahlı yapı olamaz. Böyle bir durumda birlik ve egemenlikten söz edilemez." ifadelerini kullandı.

"'SDG' İLGİLİ AKTÖRLERİN SABRININ TÜKENMEKTE OLDUĞUNU ANLAMALI"

Bunun çok önemli olduğunu, herkesin bunu anladığını ancak Türkiye'nin işlerin diyalog, müzakere ve barışçıl yollarla halledilmesini umduğunu vurgulayan Fidan, şunları kaydetti:

"Tekrar askeri yollara başvurmak zorunda kalmak istemiyoruz ancak 'SDG', ilgili aktörlerin sabrının tükenmekte olduğunu anlamalıdır. 10 Mart Anlaşması'na bağlılıklarını yerine getirmeleri gereken bir noktaya gelmeliler. Herkes, bu anlaşmayı gecikmeden ve çarpıtmadan yerine getirmelerini bekliyor çünkü bu anlaşmadan sapma görmek istemiyoruz. Günün sonunda, biliyorsunuz, Şam'daki Suriyeli ortaklarımız da bunun ulusal birlikleri için çok önemli bir adım olduğunu görüyorlar. Bir anlamda iyimserim. Umarım doğru taktik, teknik ve işbirliği biçimlerini kullanırsak, hedefe ulaşacağımızı düşünüyorum." (AA)

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2025 Gerçek İzmir