Doğançay’da yakın tarihli onlarca mezarla dolu üç ada… Koronavirüsün sonlandırdığı hayatlar peşi sıra uzaktan vedalarla son yolculuğuna çıkıyor. Defin emekçilerinin mesaisi ise daha acı ve daha tedirgin...
Koronavirüs salgınından Türkiye’de en çok etkilenen ilerden biri de İzmir... Salgının başından bu yana kentte her gün cenazeler kalkıyor. Ancak alışkanlıklarımız kadar cenaze ritüellerini de etkileyen salgın nedeniyle sevdiklerini kaybedenler acele ve uzaktan bir veda ile yetinmek zorunda kalıyor. Öte yandan salgın, defin emekçilerinin zorlu görevlerine de ayrı bir ağırlık yüklüyor. Maneviyatı güçlü işlerini artık yakınlarını son bir kez göremeyecek olanların gözü yaşlı isyanının gölgesinde, bazen gepegenç bedenlerin acısını yüklenerek yapıyorlar.
GASSALLARIN ZORLU MESAİSİ
İzmir’de koronavirüsten yaşamını yitirenlerin büyük bir bölümü Doğançay Mezarlığı’nda defnediliyor.
İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre sabahın erken saatlerinden itibaren morglardan getirilen cenazeler buradaki gasilhanede yıkanıyor, sırasıyla naylon hurca, kefene ve tabuta konuyor. Tabutlar gasilhane önüne çıkarıldıktan sonra az sayıda kişiyle cenaze namazları kılınıyor. Ardından tabutlar cenaze araçlarına konuyor ve mezarlığa doğru yola çıkılıyor. Koruyucu ekipmanlar içerisinde çalışan gasilhane personeli ise her cenazenin ardından dezenfektanlarla ortamı temizliyor. 14 yıldır gassal olarak belediye bünyesinde çalışan Ayşe Özbal, bazı cenaze yakınlarının salgına karşı alınan önlemleri anlayışla karşılamadığını söylüyor: “İnsanlar burada cenazelerini son bir kez görebilmek istiyor ama riskli olduğu için içeriye alamıyoruz. İsyan edenler oluyor. Cenazeleri yıkadıktan sonra naylon hurçlara sarıyoruz. Ardından kefenleyip tabuta koyuyoruz. Cenazeler önceden tabutla gömülüyordu. Artık kefenle defnediliyor.”
12 YAŞINDA BİR ÇOCUĞU YIKADIM
Salgının ilk günlerinde göreve başlayan gassal Döne Kılıçparlak da yoğun ve zorlu mesaisinde yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Mesleğimizin maneviyatı çok güçlü. İnsanlar en yakınlarını bizim elimize teslim ediyor. İşimizi severek yapıyoruz ama cenaze yakınlarına çok üzülüyoruz. Sevdiklerini hastanede de göremiyorlar burada da… ‘Lütfen bizi içeri alın’ diye çığlıklar atıyorlar. Zorla içeriye girmek isteyenler de oluyor. Hatta bir defasında üzerime yürüyüp şiddet uygulamaya kalktılar. Ama onları da anlamaya çalışıyoruz çünkü büyük bir acı içindeler. Zaten önyargı da var. ‘Yıkanmadan gömülüyor, kepçeyle mezara atılıyor’ diye düşünüyorlar. İlk zamanlar sağlığımızdan endişe ediyor ve ölüleri korkarak yıkıyorduk. Aramızdan bazı personeller koronavirüse yakalandı. Hatta genç bir şoförümüz hayatını kaybetti. Bu süreçte duygusal açıdan çok zorlandığım anlar oluyor. Özellikle genç yaştaki ölümler bizi çok etkiliyor. Geçen hafta 12 yaşında bir çocuğun cenazesini yıkadım. Çok zordu… O yüzden tedbirlere uymamız, kendimizi korumamız lazım. Biz burada sosyal mesafeye uyuyoruz, koruyucu ekipmanlarla çalışıyoruz. Her cenazeden sonra ortamı dezenfekte ediyoruz.”
DİNİ VECİBELERİ YERİNE GETİRİYORUZ
Koronavirüsten ölenlerin defnedildiği Doğançay’daki 408, 409 ve 410 numaralı adalarda üzerinde yakın tarihlerin yazılı olduğu onlarca mezar bulunuyor. Mezarlıkta bulunduğumuz birkaç saat içerisinde bile dört cenazeye denk geliyoruz. Cenaze arabasından indirilen tabutlar görevliler tarafından taşındıktan sonra dualar okunuyor ve cenazeler kefenle mezarlığın içine bırakılıyor. Kepçeler mezarlığı toprakla doldururken, defin işlemlerini kaldırımdan seyreden cenaze yakınlarının feryatları ise mezarlıkta yankılanıyor. Cenazelerin artık vakit namazı beklenmeden defnedildiğini belirten imam Hüseyin Akgün, insanların dini vecibelerin yerine getirilip getirilmediği yönündeki endişelerine ilişkin, “Bu hastalıktan hayatını kaybedenlerin de diğer cenazeler gibi önce yıkama işlemleri yapılıyor. Daha sonra imamlarımız cenaze namazlarını kıldırıyor. Daha sonra cenazeler kabre geliyor, yine dini vecibeleri neyi gerektiriyorsa öbür insanlara yapılan definin aynısı koronavirüsten vefat edilenlere de yapılıyor. Birinci dereceden yakınları cenazeye gelebiliyor ama yaklaştırılmıyorlar. Uzaktan izliyorlar. Personelimiz tarafından cenazenin bütün hizmetleri görülüyor. Genç ölümleri bizi çok etkiliyor” diyor.
BAZEN BİR GÜNDE 10 CENAZE GELİYOR
Mezarlıkta kazma ve kürekle defin yeri açan işçi, çalışırken bir yandan da şunları söylüyor: “Bazen 1 günde 10 cenazenin geldiği oluyor. Psikolojik olarak zorlanıyoruz ama alışmaya çalışıyoruz. Aileleri de korumaya çalışıyoruz bir yandan. Sürekli yaklaşmamaları gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyoruz. Defin işleminin hızlı olması için kepçeler mezarlığı toprakla dolduruyor. Yakınlarına da sonra birkaç kürek attırıyoruz. Herkes yaklaşmaya korkuyor. Bizim de ailemiz var ama işimiz bu ne yapalım.”
ACIMIZI PAYLAŞAMIYORUZ
Mezarlığa defin için gelen bir cenaze yakını ise gözyaşları içerisinde telefonda aile fertleri ile konuşuyor. Yaşadığı acı sözlerine de yansıyan kadın, “Eskiden cenazeler dolu olurdu. Şimdi burada birkaç kişi kaldık. Acımızı paylaşamıyoruz” diyerek isyan ediyor.
ÖLÜM RAKAMLARI NİSAN AYINA GÖRE AZ
Salgının başlarında pek çok ilde olduğu gibi cenazelerin tabutla toprağa verildiğini hatta kireçleme yapıldığını kaydeden İzmir Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Daire Başkanı Hülya Şahin, bir süredir bu işlemlerin uygulanmadığını ve kentteki ölüm rakamlarının Nisan ayına göre daha az olduğunu açıklıyor: “Çünkü personelimiz kendi sağlığından endişe ediyordu. Ancak Halk Sağlığı Müdürlüğü, tabutla gömme ve kireçleme gibi tedbirlere gerek olmadığını, ceset torbaları ile de defini gerçekleştirebileceğimizi söyledi. Fakat buna da aileler tepki gösterdi. ‘Acaba kefenlenmiyor mu, yıkanmıyor mu?’ gibi olumsuz şeyler düşündüler. Yıkama işlemi ilk başlarda Örnekköy’deki gasilhanemizde yapılıyordu. Ama artık Doğançay Mezarlığı içerisinde bulunan gasilhanemizde yapılıyor. Çünkü bu bölgelerde cenaze sayıları artınca sosyal mesafe açısından sorun yaşamak istemedik. Definler de büyük oranda burada yapılıyor. Bulaşıcı hastalıklardan ölenleri defnetmek için mezarlığımız içerisinde 3 adet ada belirledik. Tabiî ki vatandaşlarımız cenazelerini varsa aile mezarlığına ya da isterlerse şehir dışına götürüp defnediliyorlar. Üste gömü istendiğinde bu talebe de karşılık veriyoruz. İzmir’de ölüm oranında şu an ciddi artış yok. Bir süredir stabil ilerliyor. Nisan ayına göre ölü sayısı daha az diyebilirim.” (Çağla Geniş / İlkses Gazetesi)