Efe Can TAN/GERÇEKİZMİR - Türk Eczacıları Birliği ve içinde İzmir’in de olduğu 54 bölge eczacı odası tarafından geçtiğimiz günlerde çok kritik bir açıklama yapıldı. Eczacılık mesleğinin çözülmesi gereken bir çok sorunun olduğunun vurgulandığı açıklamada mesleğin ekonomik bir tehdit altında olduğu ve sorunların çözülmemesi durumunda eczane kapatma dahil eylem planının hayata geçirileceği duyuruldu.
Yapılan açıklamada 2009 yılından beri değişmeyen İlaç Fiyat Kararnamesi’nin getirdiği sorunların altı çizilirken, özellikle diyabet, tansiyon, kalp hastalıkları gibi kronik hastalıklara ait ilaçlara erişimde güçlük yaşandığı belirtildi. Yapılan açıklamada vurgulanan noktalardan bir diğeri ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) ilaçlarda karşıladığı tutarlardaki azalma oldu.
SIKINTININ KAYNAĞI İLAÇ FİYAT KARARNAMESİ!
Konuyla ilgili konuşan İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan yaşanan sorunların kaynağını detaylarıyla anlatırken İzmir’de eczanesini devreden bir çok kişinin olduğunu da ekledi.
Sözlerine ‘’Gelecek ile ilgili kaygılarımız var, bizden sonraki kuşaklara daha sürdürülebilir bir meslek bırakma ilgili endişelerimiz var’’ diyerek başlayan Sayılkan şöyle devam etti; Şu an eczanelerde yaşanan bir ilaç temini ile ilgili bir sıkıntı var. Bunun da kaynağı, Türkiye’ye ilaçların girişini ve fiyatlarını planlayan bir İlaç Fiyat Kararnamesi. 2004 yılında çıkmış, 2009 yılında son kez revize edilmiş, 13 yıldır üzerinde hiç bir işlem yapılmamış. Günümüz koşullarına da hiç uygun olmayan bir kararname. Mesela bu sene Şubat ayında Euro kuru 6,29 olarak sabitlendi. 2022 yılı boyunca ilaç fiyatlarını belirleyen Euro kuru 6,29 oldu. Biraz önce gördüm Euro kuru 17,5 lira, yani üç katı. Bunun bir kaç tane handikapı var; Yeni nesil ilaçlar dediğimiz özellikle kanser hastalarının kullandığı ilaçlar, yan tesiri daha az, daha hızlı sonuç alınan ilaçlar Türkiye’ye gelmiyorlar. Bu fiyat politikası nedeniyle yanı başımızda krizden çıkamadı dediğimiz Yunanistan vatandaşları bu ilaçlar kullanıyor, Türkiye vatandaşları her türlü vergisi ödeyen vatandaşlarımız bu ilaçların kutusunu bile görmüyorlar yaşamları boyunca. Çünkü bu 6,29’luk euro kuru ile bir çok ilaç içinde kalp ilaçları, tansiyon ilaçları ağırlıklı olarak hormon ve kanser ilaçlarını barındıran bu büyük yeni çıkan ilaçlar Türkiye’ye uğramıyor…
TİCARETİ AZICIK BİLEN KİMSE BU İŞE GİRMEZ!
İlaç firmalarının döviz kuru nedeniyle Türkiye’ye girmediğini belirten Sayılkan, ‘’1 yıl önce sabitlenen euro kuru vardı 4,5 olarak belirlenen bunu 6,29 yaptılar fakat o kadar hızlı arttı ki döviz makas bu kadar açık olunca, bazı problemler oluyor. Türkiye’ye henüz girmemiş ilaçlar, ruhsat almamış başvuru bile yapmamış adamlar, bu fiyatlarla Türkiye’de satmam demiş. Türkiye’nin ilaç pazarı dünyanın ilaç pazarının sadece 0,5’ini oluşturuyor. Yüzde 1’i bile değil. Siz bir AR-GE oluşturacaksınız, yeni bir ilaç bulacaksınız, milyon dolarlar harcayacaksınız sonra Türkiye’ye gelip 6,29’dan satacaksınız bunu da o adamlar yapmıyorlar. Ticareti azıcık bilen kimse bu işe girmez! Bunu yıllardır söylüyoruz, bugünün sorunu değil bu. Başka bir handikap var; Türkiye’deki ilaçların yüzde 50’sinden fazlası ithal. Bu tabi euro kuru onu da etkiliyor. Adamlar hammaddeyi, ilaçla ilgili ambalaj ürünlerini döviz bazlı yapıyorlar. Dövizin bu kadar yükseldiği bir ülkede 6,29 ile sabitlenmiş bir ürünü Türkiye’de üretmeleri ya da Türkiye’ye ithal etmeleri çok mantıklı gözükmüyor. Bir başka sıkıntı da şu; Türkiye’de bir de ismi Türk ama sahibi yabancı ilaç firmaları var. Biz onları Türk zannediyoruz. Türkiye’deki ilaçların yarısı zaten ithal kalanların da önemli bir bölümü yabancıların elinde. bu kar etmedikleri, bir takım avantaj sağlamadıkları noktada ya üretmiyorlar ya da hiç getirmiyor’’ dedi.
FATURAYI ÖNCE VATANDAŞ SONRA ECZACI ÖDÜYOR!
İlaç teminindeki sıkıntının yarattığı sorunlardan bahseden Sayılkan şöyle konuştu: Peki bunun faturasını kim ödüyor, önce vatandaş ödüyor. Tedaviler aksıyor, eczaneden ilaç arıyorlar, yurtdışından getirmeye çalışıyorlar. İkincisi sırada da eczacılar yaşıyor bu sorunu. Hem psikolojik olarak ilacı temin edememek hastalara yardımcı olamama boyutu var, bir yandan da her gün bulunmayan ilaçlarla ilgili ciro kaybımız var. Aynı kararnamede tuhaf bir hüküm devar. İlacın fiyatı arttıkça karlılığın azaldığı bir madde var. 2009’dan beri güncellenmediği için kar oranı düşüyor. 2010’da Türkiye’deki eczaneler yüzde 29 kar ederken bu şu anda 18’lere düşmüş durumda. Bunun da önemli bir bölümü işletme gideridir. Yüzde 18’in 11,12, 13’ü personel giderleri, elektrik, su, internet… Baktığınızda bir çok eczanenin geleceğe bu şartlarda geleceğe güvenle bakma şansı kalmadı.
ECZACILARIN ZARAR ETMESİNİN İKİ NEDENİ VAR!
Eczacıların ekonomik zorluklarla mücadele etmesinin nedenlerini aktaran Sayılkan, ‘’Eczacıların zarar etmesinin iki nedeni var özetle. Birincisi bulunmayan ilaçlarla ilgili yapılması gereken satış yapılamıyor, ikincisi yaptığınız satıştan da elde etmeniz gereken geliri elde edemiyorsanız. Bir yandan da asgari ücrete yılda iki kez zam yapıldı, elektriğe, suya, telefona aynı zamlar yapılıyor, kiralar artıyor diğer taraftan sizin geliriniz azalıyor’’ dedi.
HER GÜN EKSİK DEFTERİNE YENİ İLAÇLAR EKLİYORUZ!
Özellikle kronik hastaların kullandığı ilaçlara ulaşmakta zorluk çektiklerini aktaran Sayılkan, ‘’Sabah eczanedeydik bir sürü aradığımız ilaç yok. Kronik hastalığı olan kişilerin raporlu dediğimiz ilaçların bir çoğunda eksik var. Her gün eksik defterine yeni ilaçlar ekliyoruz. Firmalar bu şartlarda getirmiyorlar siz de vatandaşa sunamıyorsunuz. Vatandaşın ilaca ulaşmasında sıkıntı var, eczacının da ilaç teminin de sorun var. Bütün bunların altında yatan da 2009’dan beri değişmeyen fiyat kararnamesi’’ diye konuştu.
SORUNLARIMIZ ÇÖZÜLMEMİŞ OLURSA, KAPATMAYA KADAR GİDECEK!
Geçtiğimiz günler Türk Eczacılar Odası tarafından açıklanan eylem planı hakkında bilgi veren Sayılkan, ‘’Şöyle bir eylem planı var, afişle broşürle başlayan vatandaşları bilgilendiren gazete ilanları vs. sonra belli yürüyüşler sonra da kapatma… O takvimde hala bizim sorunlarımız çözülmemiş olursa sadece eczacıların karları artsın diye değil gerekirse kapatmaya kadar gidecek. Eczacılar vatandaş ilaca kolay ulaşsın ve mesleki yaşamlarını sürdürmek istiyorlar’’ dedi.
İZMİR’DE ÇOK DEVREDEN ECZANE VAR!
Sayılkan ekonomik koşullar nedeniyle İzmir’de özellikle mesleğin eskilerinin iş yerlerini devrettiğini aktardı.
Sayılkan, "İzmir’de çok devreden eczane var. Özellikle çok emek vermiş, 30-40 senedir eczacılık yapanların tahammül güçleri kalmadı. Onlar ya kapatıyorlar ya da devrediyorlar genç arkadaşlara" dedi.
13 SENEDİR BU SESİ DUYMAMAK MÜMKÜN DEĞİL!
Sayılkan sözlerini tamamlarken iktidara sağlık politikası üzerinden yüklendi: Bu hükümet politikasıdır, sağlık hizmetlerine, sağlık çalışanlarına nasıl baktığınızla ilgili. 13 senedir bu sesi duymamak mümkün değil ama bunu anlattığımız halde devletin kurumlarına ve bize ‘haklısınız’ denmiş olmasına rağmen çözüm üretilmemiş olmamasına ben sadece sağlığa bakışa bağlıyorum. Çünkü sağlıktan bir tasarruf talebi var. İnşaatta örneğin böyle bir talep yokken sağlık çalışanlarının taleplerini görmezden gelmek, eczacıların taleplerini görmezden gelmek buraya fazla para ayırmamak, tasarruf etmeye çalışmakla açıklanabilir. Bu da bize göre doğru bir iş değil.’
ZÜLAL İPEKPULA 6 Temmuz 2022 Çarşamba 06:05
|