TOBB Hizmet Şeref Belgesi Takdim Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerinin satır başları şöyle:
Bizi ne kur spekülatörleri ne faiz lobisi ne de derecelendirme kuruluşu maskesi altında gizlenen Türkiye düşmanları ilgilendirmez, bunlar bizi bağlamaz. Bizim bakacağımız tek yer işte burasıdır. Buradaki kardeşlerimizin yüreğidir, umududur.
Bugüne kadar ekonomide attığımız her adımı biz sizlerle istişare ederek yaptık. Onun için bütün toplantılarınızda sizlerle birlikte olmaya gayret ettim. Ülkemize karşı artan tüm saldırıları da sizlerle birlikte göğüsledik. Çoğunluğu yurt dışı kaynaklı manipülasyonlarla Türkiye’yi hedefinden uzaklaştırmaya çalışanların önünü hep birlikte kestik. Ve tutmadı, ne yaptıysalar tutmadı.
Onlar bizi üretimimizle, istihdamımızla sıkıştırmaya çalıştı, biz hep birlikte yeni yollar geliştirerek çıkış yolları bulduk. Yeri geldi kefen paramızı dahi sermayemize eklemek zorunda kaldık ama namerde fırsat vermedik. Yeri geldi kan kustuk, ama kızılcık şerbeti içtik deyip yolumuza devam ettik. Yeri geldi hiç beklemediğimiz yerlerden beklemediğimiz darbeler yedik ama asla yılmadık, yıkılmadık, umutsuzluğa kapılmadık. Hep birlikte sağlam durdukça, dirayetle hareket ettikçe Rabbim önümüze sürekli yeni kapılar açtı.
'BURAYI KENDİ EVİM OLARAK GÖRÜYORUM'
Sizlerden birisi olarak buradaki hissiyatı en iyi anlayacak kişilerden birisi olduğumu düşünüyorum. Dolayısıyla burayı kendi çatım, kendi kuruluşum, kendi evim olarak görüyorum. Buradaki farklı fikirlerden, meşreplerden, farklı kökenlerden arkadaşlarımız olduğunu biliyorum. Bu farklılıklar bizim zaafımız değil, bizim gücümüzdür. Aynı evde yaşayanlar nasıl kardeşse, sizlerin her birini de kardeşim olarak kabul ediyorum. Kardeşin kardeşe bakışı neyse, bizim sizlere bakışımız aynıdır.
Ekonomi nazik bir alan. Biz söylentilere, dedikodulara çok açık olan ekonomiye ne derece titizlikle yaklaşıyorsak, birileri de hoyrat şekilde bunun üzerine çullanıyor. Son günlerde yine böyle bir hoyratlıkla karşı karşıyayız. Küresel ekonomideki dalgalanmalardaki gelişmeleri sanki felaket habercisi gibi takdim eden bazı çevreler milletimizi huzursuz etmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında ön sıralarda yer alıyor. Geçen yılın ortalaması 7,4 büyüme oranı var. Dünyada bir defa biz bir numarayız. OECD ülkeleri arasında iki numarayız. Bu derece büyümeyi yakalamış olan bir ülke ile kredi derecelendirme kuruluşu şunu söylemiş… Ya bunları bırakın bunlar cambaz, bunlar batmış bitmiş komşuyu biliyorsunuz 4 derece yükselterek, bunlar daha yeni borç alıyorlar, onunla yaşıyorlar. Afedersin memurunun maaşını ödeyemiyor, onu 4 derece yükseltiyor. Nasıl oluyor bu iş? Yunanistan’ı söylüyorum. Biz zaten çekildik oradan, o kredi derecelendirme kuruluşunun da mensubu değiliz. Dolayısıyla bizimle ilgili herhangi bir not verme yetkin yok. Sen hangi öğrencilerin hocasıysan, onların notunu ver. Bize veremezsin.
'ZEMİN SAĞLAM'
Petrol fiyatlarının 40 dolarlar düzeyinden 80 dolara doğru gittiği, küresel finans akışında ciddi daralmanın yaşandığı dönemde elde ettiğimiz sonuçlar geleceğimiz için umut ve güven veriyor. Buna rağmen, hani bir söz vardır, 'Elle gelen düğün bayram' derler. Türkiye kendi içinde sağlam durduğu müddetçe, küresel düzeydeki olumsuzlukların üstesinden biz bir şekilde geliriz. 2008 küresel kriz sırasında ülkemiz için felaket senaryoları yazanlar vardı. Biz çıkıp 'bu kriz Türkiye’yi teğet geçecek' Öyle oldu mu? Evet öyle oldu. 2009’daki küçük sıkıntıyı, 2010-11’deki rekor büyümelerle telafi ettik. Benzer bir durumu 15 Temmuz’da yaşadık. 'Battık bittik' dediler. Darbenin yapıldığı günün ertesinde Türkiye ayakta durdu. 'Bankalar kapanacak' şu dediler filan. Ne bankalar kapandı, ne bankamatikler kapandı, hiçbir şey olmadı.
Bir devlette darbe olacak, başka ülkelerde yağmalar başlar, marketler şunlar bunlar dünyada görüyoruz. Ama hamdolsun biz bunların hiçbirini yaşamadık görmedik. Niye? Zemin sağlam. Ve inanıyoruz güveniyoruz. Bütün bu ihanet girişiminin ardından Türkiye’nin ekonomide nakavt olmasını bekleyenlere cevabımızı G20’de birinci, OECD’de ikinci sırada yer aldığımız büyüme oranıyla verdik.
'12 SEÇİM VE HALK OYLAMASINDA NE OLDUYSA O OLACAK'
Şimdi seçimi diline dolamışlar. Bu seçimde ne mi olacak? Bundan önceki 12 seçim ve halk oylamasında ne olduysa o olacak. Milletimiz sandığa gidecek, özgür iradesiyle tercihini yapacak. Ortaya çıkan sonuca da herkes rıza gösterecek. Demokrasinin güzelliği işte budur, biz bu güzelliğe hastayız. Milletimizin de iradesine biz teslim olmuşuz. Niye? Milletimize aşığız onun için.
Milletimizin 24 Haziran’da tercihini yine istikrardan, güvenden, büyümeden yana kullanacağından en küçük bir şüphe yok. Benim milletim hep istikrar, güven aradı. Ben inanıyorum 24 Haziran’da da istikrar ve güvenin teminatı kimdir onu biliyor. AK Parti.
'O İRADE SATIN ALINAMAZ'
Şunu söyleyeyim, ben ana muhalefet gibi kalkıp da ‘mecbursunuz’ demem, haşa. Milletime ‘sen bize vermeye mecbursun’ ifadesini kullanma saygısızlığını göstermem. O irade satın alınamaz. Birileri 15 kişiyi bir yere gönderebilir, biz bunları yapamayız. Bunlar geçmişte Günel Motel’lerde yapıldı, ağlaya ağlaya gittiler, güle oynaya geldiler. Garip şeyler oluyor Türkiye’de. Ben inanıyorum 24 Haziran’da benim milletim bu oyunları çevirenlerin oyununu bozacak. Böyle şey olur mu ya? Bu ülkeyi ne hallere getirmeye gayret ediyorlar. Hesaplarınızı seçimin yapılacağı pazara göre değil, 2023 hedeflerimize göre yapın ve yolunuza da böyle devam edin diyoruz.
Dün gençlere konuşuyorum, bugün yine aynı şekilde. Dedim ki, arkadaşlarınıza şunu söyleyin. 'Sizin geçmişinizde bir Marmaray var mı? Sizin geçmişinizde bir Avrasya Tüneli var mı? Sizin geçmişinizde Yavuz Sultan Selim Köprüsü var mı?' Yok, yok, yok. Sizin geçmişinizde 29 tane havalimanı var mı? Dün göreve geldiğimizde THY vardı başka bir şey yoktu. Çocukluğumuzda biz uçağa binemezdik. Sırt üstü yatar havadan geçen uçağı seyrederdik. Ama şimdi, 6-7 tane havayolu var. Ve artık lüks otobüslere biner gibi benim vatandaşım uçaklara biniyor. Sözümüz bizim neydi? O zaman Binali Bey ulaştırma bakanıydı. 'Bunu halkın yolu yapacağım' demiştim ve biz bunu halkın yolu yaptık. Öyle bir noktaya iş geldi ki, artık dünyada en fazla destinasyona uçan THY, bir numarayız. Şu anda filomuz, 5-6-7 bu aralarda gidip geliyoruz, bu denli de güçlüyüz. Geniş gövdeli uçaklarla gidebilme imkanını yakalayan bir havalimanı olduk. Bu refahın bir göstergesidir. Bu güçlü ülke olmanın birer göstergesidir. Bunlar olmazsa siz güçlü bir ülke olamazsınız. Tabi tüm bunları söylerken bir gerçeği de görmezden gelmiyoruz.
'FAİZİ AŞAĞI ÇEKMEMİZ LAZIM'
Madem piyasalarda tedirginlik var, bunun teşhisini yapmak ve tedbirini almak görevimizdir. İşte geçen oturduk arkadaşlarla, ekonomide sorumlu olan bütün arkadaşları davet ettim, oturduk şöyle bir değerlendirme yaptık. Hemen ertesi gün o değerlendirme kendini hamdolsun gösterdi. Ve bir anda kur filan oynamaya başladı, lehte. Ben inancımı söylüyorum. Allah nasip eder de 24 Haziran’da milletim görevi tekrar ‘yola devam’ dediği anda, bir defa bu faiz belasıyla mücadeleden zaferle çıkacağımı söyleyeyim. Benim inancım şu, faiz her kötülüğün hem anasıdır hem babasıdır. Enflasyonun bir defa sebebidir. Enflasyon neden değildir, neticedir. Faiz nedendir. Dolayısıyla bizim faizi aşağı çekmemiz lazım.
Amerika’da bu böyle mi? Böyle. Japonya’da böyle mi? Böyle. İsrail’de böyle mi? Böyle. Bize ne oluyor ya? Biz faizi yüksek tutmakla övünüyoruz ya, oyuna geliyoruz, tezgaha geliyoruz. Bak biz geldiğimizde 63’tü, indirdik indirdik o zaman 30’du. Enflasyon da inmeye başladı. 4,6’ya kadar indirdik, biliyorsunuz tek haneliye geldi enflasyon. O zaman batı neyi patlattı bizde? Gezi olaylarını patlattı. Görünen köy kılavuz istemez. Biz bunu tabi arkadaşlarımıza bile anlatamadık. Şimdi kısa, orta ve uzun vadeli bir takım tedbirleri hayata geçirmeye karar verdik.