MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Erdoğan: Rejim çekilmezse şubat ayı bitmeden...
Politika
16 Şubat 2020 Pazar 00:41

Erdoğan: Rejim çekilmezse şubat ayı bitmeden...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Rejim güçleri Soçi muhtırasının sınırlarına çekilene kadar İdlib’deki sorun çözülmeyecektir. İdlib’deki çözüm, rejimin saldırganlığının bir an önce durdurulması ve daha önce varılan anlaşmalardaki sınırlara çekilmesidir. Aksi takdirde Şubat ayı bitmeden biz bu işi yapacağız. Bunu dostlarımızın desteğiyle gerçekleştirebilirsek memnuniyet duyarız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığında düzenlenen AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Yeni Üye Çalışmaları Ödül Töreni'ndeki konuşmasında, büyük kongre sürecinin belirlenen takvime uygun şekilde ilerlediğini söyledi.

Belde kongrelerini tamamladıklarını, 23 Şubat itibarıyla ilçe kongrelerine başlayacaklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Kongrelerimizde hem yönetime talip olma hem de katılım noktasında çok büyük teveccüh yaşıyoruz. Buradan bir kez daha ülkesine, milletine, şehrine hizmet etmek isteyen herkesi AK Parti teşkilatlarında görev üstlenmeye çağırıyorum. Israrla üstünde durduğum bir konu var. O da şu, 'Ömerleri bulacağız. Haticeleri ve Ayşeleri bulacağız. Teşkilatımızı bu anlayış üzerine bina edeceğiz. Herhangi bir spekülasyona vesile olacak kişiler değil, bu konuda hassas olacağız. Güçlü bir teşkilat altyapısı ile 2023'e hazırlanacağız. Kadın ve gençlik kolları kongrelerimiz sürüyor. Tüm kadın ve gençlerimizi teşkilatlarımızda görev almaya davet ediyorum. Bugüne kadar fedakarlık, azim ve samimiyetleriyle AK Parti'ye katkı veren her kardeşimiz mutlaka teşkilatımızda yer bulacak. Milletvekilliğinden belediye başkanlığına kadar tüm kademelerimiz her kardeşimize açıktır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetin gönüllü bir uğraş olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"AK Parti'de siyaset kapıları, amacı ülkesine hizmet etmek olan herkese her kademede sonuna kadar açıktır. AK Parti ailesi içinde yer alan tüm kardeşlerimizin bu bilinçle gece gündüz çalıştıklarına inanıyorum. Unutmayınız, AK Parti güçlü olursa Türkiye de güçlü olur. Bunun için ülkemizi hedef alanlar, aynı zamanda AK Parti'ye saldırıyor. Bize diz çöktürebilirlerse milletimizin direncini kırıp, Türkiye'yi istedikleri istikamete yönlendirebileceklerini biliyorlar. Bu bakımdan AK Parti'de görev üstlenmek demek, millete hizmet yanında vatan müdafaasında en ön safta yer almak demektir. Bugün Türkiye en az Cumhuriyetimizin kuruluş dönemindeki kadar kritik, sonuçları en az o dönemde ki kadar büyük olacak bir mücadelenin içindedir. Siyasi, ekonomik, askeri olarak o kadar büyük bir saldırı altındayız ki tam manasıyla Çanakkale'deki gibi 7 düvele karşı duruyoruz desek yeridir. Mücadelenin büyüklüğü öncelikle bizlerin yani milletimizin, ülkeyi yönetme sorumluluğunu tevdi ettiği kadroların sağlam durmasını, safları sıkı tutmasını gerektiriyor. Bir siyasi parti olarak, saflarımızın sıklığının somut işareti kadrolarımızın ahengi ve milletimizden aldığımız desteğin oranıdır. Kurulduğumuz günden beri, girdiğimiz her mücadelede yanımızda yer alan, desteğini bizden esirgemeyen milletimizin gönlünün yine bizimle olduğunu biliyoruz. AK Parti teşkilatlarında özellikle bize düşen görev, varsa gönül kırıklıklarını telafi etmek, bununla beraber yeni gönüller kazanmaktır. Bir ay içinde 45 bin üye. Özellikle bir şeyin üzerinde durmam lazım. Şimdi 'Bazıları istifa ediyor.' diyorlar. Edebilir ama bakın bir ayda 45 bin geldi. Bizim için bu noktada söylenmez ama mecburen söyleyeceğim, ölenler öldü, kalan sağlar bizimdir. Olay bu. 'Bir ölür, bin diriliriz.' var ya onun için üzülmeye gerek yok, yeter ki teşkilatımız bir olsun ve çalışsın. Bu üye kayıtlarında yoğun bir şekilde çalışmaya devam edelim. Gitmişler, hayır olmuş. Niye? Demek ki onlar kendileri için burada beklediklerini bulamadılar."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aynı anlayışla yola devam edeceklerini dile getirerek, "Yeter ki düsturumuz tek millet, tek vatan, tek bayrak tek devlet olsun. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Bu anlayışla da yolumuza devam edeceğiz. Büyük kongremize her bakımdan Türkiye'nin geleceğini kucaklamaya hazır, milletimize daha büyük hizmetler getirmeye azimli bir şekilde gideceğiz." dedi.

"SURİYE TOPRAKLARININ 3'TE 1'LİK BÖLÜMÜ, PKK VE AMERİKA'NIN İŞGALİ ALTINDADIR"

Konuşmasında Suriye'deki gelişmelere de değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Suriye'deki gelişmeler ülkemizin geleceğini biçimlendirmede hayati öneme sahiptir. Buradan bir kez daha ifade ediyorum; Türkiye'nin Suriye topraklarını işgal ve ilhak gibi bir niyeti asla söz konusu değildir. Tam tersine biz Suriye topraklarını işgalinin ve ilhakının önüne geçmenin gayreti içindeyiz. Suriye topraklarının neredeyse 3'te 1'lik bölümü, PKK terör örgütünün ve onu destekleyen Amerika'nın işgali altındadır. Aynı şekilde Suriye topraklarında Rusya'sından İran'ına kimi Avrupa ve Körfez ülkelerine kadar pek çok devlet faaliyet yürütüyor. Daha önemlisi Suriye'de halkın büyük bir bölümünün desteğine sahip muhatap alınacak meşru bir yönetim de bulunmuyor. Şu anda Suriye'de halk, 'Türkiye, Türkiye, Türkiye' diyor. Suriye'de halk ellerinde Türkiye bayrağı ile sokaklarda dolaşıyor. Suriye'de rejim diye karşımıza çıkarılan yapı, halkıyla kavgalı, birtakım devletlerin desteğiyle suni olarak hayatta tutulan siyasi bir mevtadır.

Türkiye'nin Suriye'deki varlığına itiraz edenlerin önce şu sorulara cevap vermesi lazım. PKK terör örgütü ve onu destekleyen Amerika dururken, niçin 4 milyona yakın Suriyeliye kendi topraklarında bundan çok daha fazlasına da Suriye içinde insani destek veren Türkiye hedef alınıyor? Ülkemizin güneyindeki şehirleri terör örgütünün saldırısı altındayken sesleri çıkmayanlar, Türkiye tüm sınır hattı boyunca güvenli bölge oluşturmaya kalkınca niçin birdenbire Suriye sevdalısı kesildiler. Şu anda biz de 3,5 milyon Suriyeli var ama İdlib'den 4 milyona yakın insan yine ülkemize gelme arzusunda. Bunlar için biz ne yapıyoruz? İdlib'de bir güvenli bölge oluşturuyoruz. Onun için yoğun bir şekilde briket barınaklar oluşturmaya başladık. Bu barınaklarda o kardeşlerimizi daha konforlu bir yapıda barındıralım. Onun çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor. Biz kardeşiz. Muhacir, ensar bu anlayışımız var. Biz onlara, 'Bırakın vursunlar, varil bombalarını yağdırsınlar.' bunu mu diyelim? Buna mı eyvallah edelim? Edemeyiz. Biz bir Esed bu noktada olamayız. Ama onda acıma duygusu diye bir şey kalmış değil. Onun için biz merhamet sahibi bir millet olarak, bu gayretimizi gösteriyoruz. Rejimin kendi halkını, kadın, çocuk demeden uçak, helikopter, tank ve toplarla bombalarken gözü dönmüş katil sürüleriyle katlederek ilerlerken, Türkiye'nin bu insanların hayatlarını kurtarma çabasına niçin bu derece karşı çıkılıyor? Türkiye'nin Suriye'de davetsiz misafir olduğunu öne sürenler acaba kendilerinin dünyanın dört bir yanında davetsiz bir şekilde yürüttükleri faaliyetleri aynı şekilde tarif edebilecekler mi? Onlarda davet var mı? Yok. Davetli olanlar da orada ne yapıyorlar?"

"BİR SÜRE SONRA REJİM TÜMÜYLE CESEDE DÖNÜŞECEKTİR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Adana Mutabakatı ile Suriye'ye davetli olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:

"Davetsiz misafir olduğunu iddia ettikleri Türkiye'ye yönelik saldırılara hak verenler aynı zamanda dünyanın dört bir yanında kendileri için de benzer bir yolu açtıklarının farkında mı? Suriye halkının canını ve onurunu korumak için yürüttüğü mücadeleye destek vermek üzere davet ettiği Türkiye'nin, buradaki varlığı rejimin davetinden daha mı az meşrudur? İdlib'den ülkemize yönelen 1 milyona yönelik göç dalgasını umursamadan, kimseye gücü yetmeyen ama kendi halkına saldırmakta pek bir şahin kesilen zalim rejime kol kanat gerenler, Türkiye'nin bu çarpık denklemi bozmakta kararlı olduğunu hala görmüyorlar mı? Bu gün İdlib'de yaşanan insani trajediye sırf Türkiye güç durumda kalacak diye seyirci kalan uluslararası toplumda, yarın yıkılan bir bentten akan seller gibi üzerine çullanacak yükü karşılamaya hazır mı? Bu soruları daha epey uzatmak mümkün. Buradan bir kez daha Suriye'deki zulmü durdurma, sınırlarımızın ve kardeşlerimizin güvenliğini sağlama kararlılığımızı tekrarlıyorum. Rejim güçleri Soçi Muhtırası'nın sınırlarına çekilene kadar İdlib'deki sorun çözülmeyecektir. İdlib'deki sorun çözülmedikçe de ne buradan sınırlarımıza yönelen yeni kitlelerin ne de ülkemizdeki Suriyelilerin evlerine dönüşü mümkün olmayacaktır. Rejimin saldırıya geçtiği her yerde insanlar diğer bölgelere değil, Türkiye'ye yöneliyor çünkü güven bölgesi burası. Çünkü bu insanlar rejimin hakim olduğu yerde ne canları ne onurları ne de mallarının güvende olamayacağını biliyor. Rusya'nın kendi halkına düşman bir rejime toprak kazandırma çabası, suni solunumla onun ömrünü uzatma gayretinden başka bir şey değildir. Bir süre sonra suni solunum da işe yaramayacak, rejim tümüyle bir celsede inşallah cesede dönüşecektir."

Tüm çabalarının bu süreçte olabildiği kadar az can kaybı yaşanması olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları aktardı:

"Suriye'yi kendi siyasi ve askeri hesaplarının bilek güreşi alanına çevirmeye çalışanların umurunda olmayabilir. Bu topraklarda yiten her can bizim yüreğimizi yakıyor. Bu insanlar bizim hem tarihi hem coğrafi hem de dini olarak kardeşimizdir. Kardeşlerimizi zalimlerin insafına terk etmeyecek, sınırlarımızda terör örgütlerinin ve meşruiyetini yitirmiş rejimin tehdidiyle inşallah onların vicdanına terk etmeyeceğiz. Biz bu yolda gerekirse ölmeyi göze aldık. Varsa aynı fedakarlığı göze alan 'hodri meydan' diyoruz. Şu anda Suriye'de en aciliyet kesbeden yer olan İdlib'deki çözüm, rejimin saldırganlığının bir an önce durdurulması ve daha önce varılan anlaşmalardaki sınırlara çekilmesidir. Aksi takdirde şubat ayı bitmeden biz bu işi yapacağız. Bunu dostlarımızın desteğiyle gerçekleştirebilirsek memnuniyet duyarız. Yok bu işi zor yoldan yapmamız gerekiyorsa biz ona da varız. İşte bu kadar açık ve net ifade ediyorum. Suriye'yi terör örgütlerinden ve rejimin zulmünden temizlemeden bize huzurla uyumak haramdır. Mademki 81 vilayeti ve 83 milyon vatandaşıyla Türkiye'nin güvenliği buradan geçiyor öyleyse ne yapıp edip bunu başaracağız."

"KAPI KAPI DOLAŞARAK ÜYE YAPILACAK"

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partililerden beklentisinin ülkenin büyük mücadelesinin başarısı için zemini güçlü tutmaları olduğunu belirterek, milletten aldıkları destek ne derece çoğalırsa bu mücadeleyi zafere ulaştırma imkanının da o derece artacağını söyledi.

Kapı kapı dolaşarak önce tüm akrabalardan başlamak üzere üye yapılmasını isteyen Erdoğan, sözlerini şöyle dua ederek bitirdi:

"Allah'ım, hamd sana mahsustur. Allah'ım senin ihsanına kimse karşı çıkamaz. Senin tuttuğunu da kimse alamaz. Biz sadece sana tabiyiz. Allah'ım lütfundan, rahmetinden, bereketinden ve rızkından bizlere bolca ihsan eyle. Ülkemizi ve milletimizi muhannete muhtaç etme. İstiklalimize ve istikbalimize göz dikenlere fırsat verme. Ey kalpleri çekip çeviren Rabb'im. Benim ve arkadaşlarımın kalbini yolun üzere sabit kıl. Bizleri sıratı müstakimden ayırma. Fitnelere karşı kalplerimizi koru. Allah'ım öne geçiren de geride bırakan da sensin. Şahsımı ve dava arkadaşlarımı milletimize hizmet yolculuğundan geri bırakma. Tüm mazlumların umudu olan bu cennet vatanı ilelebet payidar eyle. Minarelerimizden ezanları susturma, camilerimizden Kur'an-ı Kerim nidalarını eksik etme. Semalarımızı bayrağımızdan mahrum bırakma. Allah'ım verdiğini kimse engelleyemez, engellediğini de kimse veremez. Uzaklaştırdığını kimse yaklaştıramaz. Vatanımızın bekası, milletimizin huzuru için mücadele eden kahramanları sen koru. Sen alemlerin Rabb'isin, senin her şeye gücün yeter."
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir