14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle doktorları ve sağlık çalışanlarını Beştepe'de kabul eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet girişimlerine tepki göstererek, bu tür girişimde bulunanların teröristlerle aynı olduğunu belirtti.
“SİZE KALKAN ELLERİ AFFETMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı’nı tebrik ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her an tıp bayramıdır. Hangi an doktora ihtiyacımızın olacağı belli değil, öyleyse her an Tıp Bayramı” diye konuştu.
Sağlık çalışanlarına şiddet konusunu değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Size kalkan elleri affetmek mümkün değil. Bunların teröristten hiçbir farkı yoktur. Bizim için teröristlerin konumu neyse bunların konumu da odur” şeklinde konuştu.
Sağlık çalışanlarının Mehmetçik ile birlikte cephede mücadele ettiğinin altını çizen Erdoğan, Çanakkale Savaşı’ndan, Sarıkamış’tan örnekler vererek, “Benim dedem de orada donarak öldü. Sarıkamış’ta karın altından çıkartılan askerlerimizden bazılarının çıplak olduğu görülür. Çünkü ayaklarındaki çarıklar bile yoktu, üstleri de çıplaktı. Tüfekleri, ona sarıymış şekilde donarak şehit olmuşlar. Şimdi elhamdülillah askerlerimiz her türlü koşullardaki donanıma haiz giysileri ile arazideler. Ne gerekiyorsa yapıyoruz ve yapacağız. Çünkü onlar bu vatan için feda-i can ediyorlar” ifadelerini kullandı.
“GERİ ADIM YOK, SONUNA KADAR”
Terör örgütleri ile yurt içinde ve yurt dışında yapılan mücadeleye ilişkin konuşan Erdoğan, “Güneydoğu’da bu teröristler okullarımızı bombaladı, yaktı, hastanelerimizi yaktı, bombaladı, sen tedavi olacaksın, yakınların tedavi olacak, ‘ben Kürtlerin temsilcisiyim’ diyorsun geliyorsun Kürt kardeşimin tedavi olduğu hastaneyi yakıyorsun, Kürt kardeşimin eğitim aldığı okulu yakıyorsun. Bunlar cahil, vahşi. Bunların Afrin’den olanlardan ne farkı var. PYD/YPG, biz hep ne diyoruz, Amerika bak, bunlar PKK’nın ta kendisidir. ‘PKK’ya terör örgütü olarak tanıyorum’ diyorsun ama senin askerin, subayın PYD’ye Amerika’nın kokartını takıyor ve onunla kol kola benim askerime karşı savaşıyor. Geri adım yok, sonuna kadar. Zeytin Dalı Harekatı sırasında görevleri gereği geride kalmaları gerekirken, tüm sorumluluğu üstlenerek, hatta ısrar ederek cephe hattına koşan Yelda hemşiremiz gibi, her biri özveri abidesi çok sayıda acil sağlık personelimiz olduğunu biliyoruz. Çığ altında kalan askerlerimize yardım için gittiği dağda, onları kurtardıktan sonra kendisi 12 saat boyunca mahsur kalan doktor Samet Akar gibi kardeşlerimiz olduğunu biliyoruz. 2015 yılındaki hadiseler sırasında çatışma bölgesinin içinde kalan görev yaptığı hastaneyi terk etmeyen doktor Ömer Faruk Bilen gibi nice kardeşlerimiz olduğunu biliyoruz” dedi.
“BU TÜR SALDIRILARIN FAİLLERİ YARIN HANGİ YÜZLE AYNI KİŞİLERİN ÖNÜNE ŞİFA ARAMAK İÇİN ÇIKAR”
Sağlık görevlilerine uygulanan şiddete ilişkin konuşan Erdoğan, “Bizi en çok hususlardan birisi de sağlık camiamıza yönelik şiddet ve saldırı haberlerini duymaktır. Geçtiğimiz aylarda Giresun’da görev yaptığı hastanede ruh sağlığı bozuk bir hastası tarafından vurularak şehit edilen doktor Ali Menekşe’ye özellikle Allah’tan rağmen diliyorum. Hiçbir acı, hiçbir mazeret insanlara hizmet vermek için çalışan doktora, sağlık personeline sözlü tacizde bulunulmasını, hele hele fiziki saldırı yapılmasını haklı gösterilemez. Bu tür saldırıların failleri yarın hangi yüzle aynı kişilerin önüne şifa aramak için çıkar. Sağlık çalışanlarımızın daima yanlarında olduğumuzun, onlara yönelik hiçbir saldırıya müsamaha göstermeyeceğimizin bilinmesini istiyorum” diye konuştu.
“O ZATEN ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞININ İFADESİ ANLAMINA GELİR”
Zeytin Dalı Harekatı’nda etkisiz hale getirilen terörist sayısını veren ve Amerika ile koalisyon güçlerini eleştiren Erdoğan, “Etkisiz hale getirilen terörist sayısı 3 bin 486’ya çıktı. Afrin’e iyi yaklaştık. Çünkü bizim derdimiz işgal değil, bizim derdimiz bu terör koridorunu teröristlerden tamamen temizlemektir. Temizleyeceğiz ki, bizim sınırlarımız rahat olsun. 911 kilometre sınırımız var, kolay değil. Amerika’nın burada sınırı mı var, koalisyon güçlerinin burada sınırı mı var, ne işlere var burada, niye geliyorlar buraya, kimi korumaya geliyorlar? Suriye zaten şuanda Rusya ile beraber hareket ediyor. Öyleyse koalisyon güçleri kiminler hareket ediyor, söyleyeyim, YPG ve PYD. İlk anlarda 5 bin tır buraya silah getirdiler. 2 bin kargo uçakları ile mühimmat getirdiler. Onların bu kadar silah getirdikleri yere biz Kızılay’ımızla, AFAD’ımızla, Diyanet Vakfı’mızla insani yardım taşıyoruz. Bunları kendilerine söyledik. Sayın Tillerson’a bunu özellikle anlattım, ‘bu silahları buraya kime karşı getiriyorsunuz, bu sınırın ötesinde sadece biz varız, bunları buraya niye getiriyorsunuz?’ İnanır mısınız ses yok. Ama 20 tane üs kurdular buraya. Bu üsler burada niye var. Akla iki şey geliyor, ya Türkiye, ya İran. Herhalde Rusya’ya karşı bu işi kullanacak değil. O zaten üçüncü dünya savaşının ifadesi anlamına gelir. Bunları hep konuşuyoruz” şeklinde konuştu.
“SİZ DOKTORLARIMIZDAN DA BU KONUDA YARDIM İSTİYORUM”
Başarılı olan doktorların yurt dışında aldıkları eğitimin ardından tekrar ülkelerine dönmesini isteyen Erdoğan, “Buradan bir yerlere sinyal veriyorum. Şükrü hocam, Murat hocam, artık oralarda işiniz bitti, dönün ülkenize” diye konuştu.
Genç nüfusa dikkat çeken Erdoğan, “Eğer nüfusumuz yaşlanırsa bu millete yazık olur. Bazıları bizim üç çocuk tavsiyemize kendilerince istihza ile yaklaşıyor. Ama nüfusumuz millet olarak zen büyük gücümüzdür, bunu korumak zorundayız. Siz doktorlarımızdan da bu konuda yardım istiyorum. Genç dinamik nüfus, asıl sermaye budur. Bir ekonomistim ben. Ülkelerin kalkınmasında bize ekonomide dört madde sayarlardı; insan, emek, sermaye, üretim. Ben siyasette bunu teke indirdim. Başarının sırrı sadece insandır” şeklinde konuştu.
Şehir hastanelerine ilişkin konuşan Erdoğan, “Bu benim aşkımdır, şehir hastanelerimiz. Belediye Başkanlığı döneminden bu benim geleceğe yönelik projelerim içindeydi. Elhamdülillah buna başladık. Birinci derecede 30 büyük şehrimizde bunların olması şart. Ondan sonra sıra sıra diğer şehirlerimize bunları küçülterek devam ettirmek. Bu projeyi geleceğin sağlık modeli olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.
Sağlık Endüstrileri Yönlendirme Kurulu tarafından takip edilen sağlıkta yerli üretim konusunu önemsediklerini kaydeden Erdoğan, “Son zamanlarda atılan ve ilaçta yerlileşme anlayışımızla asla uyuşmayan bir takım adımların da en kısa sürede düzeltileceğini ümit ediyorum. Türkiye yerli ilaç sanayinin önünün kesilmesi pahasına küresel ilaç sektörünün önünü açarak milyarlarca dolarını havaya savuracak bir ülke değildir. İlaç meselesinin yerli bir kara deliğe dönüştürülmesine kesinlikle izin veremeyiz. Kurulumuzun da gayretleri ile bu konuda önümüzdeki dönemde çok önemli adımların atılacağına inanıyorum” açıklamasında bulundu.
“BU KONUDA HÜKÜMETİMİZİN PROGRAMI İÇİNDE”
Sağlık çalışanlarına müjde veren Erdoğan, “İnşallah tüm sağlıkçılarımızın, özellikle de yıpranma payı konusunu Sayın Başbakanımızla paylaştım. Bu konuda hükümetimizin programı içinde. Bir diğer konu da emeklilik ile ilgili sorunların bu paket içinde halli hususunu hükümetimiz yine masaya yatırmış vaziyette” dedi.
“VATAN SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA SAĞLIK ÇALIŞANLARI MESELEYE ‘SAVAŞ HALK SAĞLIĞI SORUDUR’ DİYE YAKLAŞMAMIŞTIR”
Sağlık çalışanlarının milletin bekası söz konusu olduğunda meseleye ‘savaş halk sağlığı sorunudur’ diye yaklaşmadığını söyleyen Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, “Hiçbir sağlık çalışanı vatan savunması, milletin bekası söz konusu olduğunda meseleye ‘savaş halk sağlığı sorudur’ diye yaklaşmamıştır bugüne kadar. Teröre karşı ülke savunması için milli iradenin aldığı kararı tartışılır kılmaya kalkışmak en hafif ifade ile bozgunculuktur” dedi.
Sağlık çalışanlarına yapılan saldırılara değinen Bakan “Sağlık çalışanlarımıza şiddeti kınıyoruz, kendimize yapılmış sayıyoruz. Daha etkin yasal tedbirleri almaya devam edeceğiz” diye konuştu.